ZÂTÜSSAVÂRÎ

(ذات الصواري)

Müslüman Araplar’la Bizanslılar arasında yapılan ve müslümanların galibiyetiyle sonuçlanan ilk deniz savaşı (31/652 veya 34/655).

Gemi direklerinin çokluğundan dolayı “Zâtü’s-savârî” (savârî: direkler) adını alan savaş Arapça kaynaklarda Zü’s-savârî, Gazvetü’s-savârî olarak da kaydedilir. Hz. Osman döneminde Suriye Valisi Muâviye b. Ebû Süfyân ve Mısır Valisi Abdullah b. Sa‘d b. Ebû Serh sahil şehirlerini ve ele geçirilen toprakları korumak, Bizanslılar’ın Akdeniz’deki gücünü kırmak amacıyla deniz seferlerine çıkmak için güçlü bir donanma inşa ettiler. 28 (649) yılında Kıbrıs’a başarılı bir sefer düzenlendi. Müslümanların Doğu Akdeniz’deki Bizans üslerine karşı yaptığı seferler ve Akdeniz’in doğu sahillerinde giderek güçlenmesi Bizans İmparatorluğu’nu endişelendiriyordu. Zâtüssavârî muharebesinin hemen öncesinde Muâviye’nin İstanbul üzerine sefere hazırlanmakta olduğunu gören Trablusşamlı hıristiyan iki kardeş kendilerine katılanlarla beraber şehirde birçok kişiyi öldürüp buradaki filoyu yaktıktan sonra Bizans’a sığınmıştı (Theophanes, s. 45; Süryani Mikhail, II, 445; Ebü’l-Ferec, s. 181). Bu süreçte Bizanslılar, Doğu Akdeniz’de müslüman Araplar’ın eline geçen yerleri tekrar kazanmak ve bölgede yeniden üstünlük kurmak amacıyla büyük hazırlıklara giriştiler (Christides, XIII/2 [1985], s. 1334). Muâviye güçlü bir filo oluşturmak için Mısır Valisi Abdullah b. Sa‘d b. Ebû Serh ile iş birliği yaptı. Kısa zamanda İskenderiye tersanesinde çok sayıda savaş gemisi inşa eden Abdullah b. Sa‘d, 200 gemiden meydana gelen Suriye ve Mısır filoları ile Akkâ’dan kuzeybatı yönünde açıldı. Donanmanın ikinci kumandanı Muâviye’nin temsilcisi Büsr b. Ebû Ertât idi.


Müslüman filosu Güney Anadolu’daki Likya bölgesinde yer alan Phoenix (günümüzde Finike ve Antalya) açıklarında 500 gemiden oluşan Bizans filosu ile karşılaştı (Theophanes, s. 45; Süryani Mikhail, II, 445; Ebü’l-Ferec, s. 181). Bazı İslâm kaynaklarında savaşın İskenderiye açıklarında cereyan ettiği de zikredilmektedir (Suâd Mâhir, s. 84).

Müslümanların teklifi üzerine o gece herhangi bir saldırı düzenlenmedi (İbnü’l-Esîr, III, 118). Savaş başlamadan Abdullah b. Sa‘d gemileri savaş düzenine soktu ve yaptığı konuşma ile askerlerini cesaretlendirdi. Bizans donanmasını bizzat İmparator II. Konstans sevk ve idare ediyordu. Savaş henüz şafak sökmeden başladı. Müslümanlar yakın mesafeden çarpışmayı tercih ederken Bizanslılar belli bir uzaklıktan savaşmak istediler. Önce oklar, mızraklar atıldı ve Bizans gemilerinin safları yarılana kadar karşılıklı olarak taşlar fırlatıldı. Bu sırada müslümanlar düşman gemilerinin teçhizatını imha etmek ve yelkenlerini kesmek için uzun kancalar kullandılar ve kendi gemileriyle Bizans gemilerini halat ve zincirlerle birbirine bağlayıp göğüs göğüse bir çarpışmaya giriştiler. Savaş öğleye doğru sona erdiğinde kaynakların bildirdiğine göre deniz dökülen kanlarla kızıla boyanmış ve gemilerin yıkılan direkleri her yeri kaplamıştı. Bu savaşta Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî’nin kaydına göre Bizanslılar’dan 20.000 kişi ölmüş (Târih, I, 182), müslümanlar da çok zayiat vermişti. Müslümanların kesin zaferiyle neticelenen savaşta İmparator II. Konstans, askerlerinden birinin imparator kılığına girmesi ve kendisinin onun kıyafetlerini giyip başka bir gemiye binerek kaçmasıyla esir düşmekten kurtuldu ve İstanbul’a gitti (Theophanes, s. 45; Süryani Mikhail, II, 446; Ebü’l-Ferec, s. 182). Savaşın tarihi konusunda İslâm kaynaklarında 31 (652) veya 34 (655) yılları verilmektedir (Belâzürî, V, 167; Taberî, IV, 288; İbn Hubeyş, I, 379). Bizans tarihçisi Theophanes bu savaşı 6146 hilkat yılı (1 Eylül 654-31 Ağustos 655) olayları içinde anlatır (The Chronicle of Theophanes, s. 45). Savaşın ardından Bizans’ın Doğu Akdeniz’deki hâkimiyeti sona ermiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Theophanes, The Chronicle of Theophanes (trc. H. Turtledove), Philadelphia 1982, s. 45; Kindî, el-Vülât ve’l-ķuđât, s. 18; İbn Abdülhakem, Fütûĥu Mıśr (Âmir), s. 255-258; Belâzürî, Ensâbü’l-eşrâf (nşr. Mahmûd Firdevs el-Azm), Dımaşk 1999, V, 167; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), IV, 288, 290-292, 330; İbn Hubeyş, Ġazavât (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1412/1992, I, 378-381; Süryani Mikhail, Chronique de Michel le Syrien patriache jacobite d’Antioche: 1166-1199 (nşr. ve trc. J.-B. Chabot), Paris 1901, II, 445-446; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 117-119; Ebü’l-Ferec, Târih (trc. Ömer Rıza Doğrul), Ankara 1999, I, 181-182; Makrîzî, el-Ħıŧaŧ (nşr. Muhammed Zeynühüm-Mediha eş-Şerkāvî), Kahire 1998, I, 474-476; Aly Mohamed Fahmy, Muslim Sea-Power in the Eastern Mediterranean from the Seventh to the Tenth Century A.D. (Studies in Naval Organisation), London 1950, s. 105, 125; E. Eickhoff, Seekrieg und Seepolitik Zwischen Islam und Abendland, Berlin 1966, s. 18-21; H. Ahrweiler, Byzance et la mer, Paris 1966, s. 18; Suâd Mâhir, el-Baĥriyye fî Mıśri’l-İslâmiyye ve âŝâruhe’l-bâķıye, Cidde 1399/1979, s. 81-85; A. N. Stratos, “The Naval Engagement at Phoenix”, Charanis Studies: Essays in Honor of Peter Charanis, New Brunswick 1980, s. 229-247; Yūsuf Abbās Hāshmī, “Dhātu’s-Sawārī: A Naval Engagement Between the Arabs and Byzantines”, IQ, VI/1-2 (1961), s. 55-64; Abdul Ali, “The Arabs as Seafarers”, IC, LIV/4 (1980), s. 211-222; V. Christides, “The Naval Engagement of Dhāt aś-Śawārī A. H. 34/A. D. 655-656, A Classical Example of Naval Warfare Incompetence”, Byzantina, XIII/2, Thessalonike 1985, s. 1331-1345; C. E. Bosworth, “Dhāt al-Śawārī”, EI² Suppl. (İng.), s. 221-222.

Murat Öztürk