YEMÎNÎ

(يمينى)

Fazîletnâme adlı eseriyle tanınan XVI. yüzyıl Kalenderî ve Bektaşî şairi.

Hayatına dair çok az bilgi vardır. Hangi tarihte ve nerede öldüğü de bilinmemektedir. Faruk Sümer, Eğribozlu olduğunu söyler. Eserindeki ifadelerden anlaşıldığına göre babası Semerkantlı Hâfız adlı bir kişidir. Kendi adı Muhammed’dir, “Hâfız oğlu” ve “İbn Hâfız” olarak da anılmaktadır. Zaman zaman Derviş unvanını kullanmıştır (Kirman, s. 4-8). XVI. yüzyıldan itibaren daha çok şehir merkezlerinden uzak yerlerde yaşayan halk kitleleri arasında “Yemînî” mahlasıyla tanınmıştır. Yemînî’nin yaşadığı dönem ve mensup olduğu şahsiyetler kendi beyanlarından tahmin edilebilmektedir. Şairin eserinde kutub saydığı kişilerden ilki Hüsam Şah (Ganî Baba) adıyla zikrettiği Otman Baba’dır (ö. 883/1478). İkincisi yine kutub diye tanıtılan ve kendisine intisap ettiği anlaşılan İbrâhim-i Sânî’dir (Akyazılı Sultan) (Gölpınarlı, s. 25). Yemînî’nin, mistik gelenekle birlikte Hurûfî ve Şiî etkisinde teşekkül etmiş görünen senkretik doktrininin Kalenderî-Hayderî erkânı ile benzerliğinden hareketle bir Kalenderî şairi olduğunu söylemek mümkündür. Yemînî, yaşadığı dönemden çok sonra benzer bir senkretizme uygun olan ve XVII. yüzyıldan itibaren Kalenderî zümrelerini de içine alan Bektaşî geleneğinin, mirasını devraldığı şairlerinden biri olmuştur (Rieu, s. 172-173). Onun hayatına dair doğrulanması mümkün görünmeyen bazı rivayetler, XVII. yüzyıl başlarında kaleme alınan aynı cemaat geleneğinin menkıbevî kayıtlarında yer almaktadır (Demir Baba Vilâyetnâmesi, tür.yer.). Yemînî’nin 940 (1533) yılında Manastır’da “şehîden” katledildiği rivayeti ise daha geç bir dönemin, bir XX. yüzyıl kaynağının başka bir bilgiyle teyit edilemeyen iddiasıdır (Mehmed Tevfik, s. 51).

Fazîletnâme telif edildiği dönemin merkezlerinden uzakta, kendi içine kapanmış tipik bir tekke edebiyatı mahsulü ve zümre telakkileri derlemesinden meydana gelen yaklaşık 7400 beyit hacminde bir mesnevidir. Baş tarafında eserin “münhasıran” Rum gazilerine ithaf edildiği belirtilir. Yine müellifin ifadesine göre eser Şeyh Rükneddin’in aynı adı taşıyan Farsça mensur eserinin manzum tercümesidir. Yemînî’nin nazma aktarma sırasında bazı ilâvelerde bulunduğu tahmin edildiğinde eserin tercüme-telif niteliğini taşıdığını ve mahallîleştiğini söylemek mümkündür. Eserin aslında mevcut, “Fazîlet” adı verilen on dokuz hikâye Yemînî tarafından yirmi dört kıssaya çıkarılmış, böylece menkıbevî bir Hz. Ali biyografisi meydana gelmiştir. Eserde, tahkiye kısımları kadar bir yekün teşkil eden mev‘izalarla birlikte Hz. Muhammed ve özellikle Hz. Ali vasfında medihlerin “tevellâ-teberrâ” çerçevesinde ifade


edildiği, Şiîlik unsurlarının çok yoğun olduğu birer na‘t olan şiirler mevcuttur. Bunlar genelde Nesîmî tarzında mutavvel gazeller, terciibendler ve murabba-ı mütekerrirler gibi nazım şekilleridir. Ayrıca iktibas edilen âyetler yanında Şîa geleneğinden aktarıldığı kuvvetle muhtemel hadisler gibi malzemeler iç içe yer almaktadır. Bazılarında “Yemînî” mahlası görülen mev‘iza kısımlarındaki konular, bunların serbest çağrışımla işlenişi, eserin Farsça aslından nisbeten farklı bir zamanın ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya yönelik olarak telif edildiğini düşündürmektedir. Fazîletnâme, içeriği bakımından bir yönüyle menâkıbnâme niteliği taşıdığı kadar diğer yönüyle şairin eserdeki kıssalarla mev‘izalara müdahalesi ve ilâvelerde bulunması açısından bir nasihatnâmedir. Biraz da bu sebeple Tahtacılar esere âdeta mukaddes bir kitap gibi değer verirler. Devrindeki edebî tenkitten uzak muhitlerde faaliyet gösteren Yemînî’nin şiirleri vasat seviyededir ve kıssa anlatmaya yatkın hüviyeti edebî kişiliğinden daha baskındır. Estetik kaygıları geri planda tutup ikili bir zıtlaşma üzerine inşa ettiği duygu ve inançlarını birer telakkiler manzumesi halinde sunarken içinde yaşadığı çevrenin dilini ustalıkla kullanmıştır. Devrinde sert ifadelerle eleştirdiği tiplerden adaletsiz kadılarla iki yüzlü sûfîleri hicvederken merkezî otoriteye değil kuruluş günlerinin hâtırasını yaşattığına inandığı uç gazilerine derin bir sempati duyar. Yemînî, dinî-tasavvufî konuları XVI. yüzyıl şartları içinde siyasî bir muhteva ile yorumlayıp muhalif bir çizgiye temayülünü pervasızca seslendirirken dile göstermeye çalıştığı özeni eseri oluşturan unsurların tertibinde gösterememiştir. Fazîletnâme’nin kütüphanelerde ve şahıs ellerindeki nüshalarının çokluğu eserin yaygın biçimde okunduğunu göstermektedir. Bununla birlikte Arap harfleriyle yapılan ilk baskısı (bk. bibl.) hatalarla doludur. 1960’lardan itibaren amatörce okunup Beyan-ı Mucizatı Ahmedi Fazlı Fazilet Hazreti Ali adıyla basılması ve baskının tekrarlanması -eserin adından ve imlâsından da anlaşılacağı üzere- dilinin bozulmasına yol açmıştır. Eser ayrıca Hz. Ali’nin Faziletnâmesi adıyla nesre çevrilerek yakın zamanlara kadar çok sayıda basılmıştır. Fazîletnâme Yusuf Tepeli’nin doktora çalışmasına konu olmuş ve ardından neşredilmiştir. Eserin şekil ve muhteva özellikleri üzerine bir incelemeyi de Aydın Kirman doktora çalışmasında gerçekleştirmiştir (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Yemînî, Fazîletnâme-i Cenâb-ı Şâh-ı Vilâyet (haz. Ahmed Hızır - Ali Haydar), İstanbul 1325-1327; a.mlf., Hz. Ali’nin Faziletnamesi (haz. Adil Ali Atalay Vaktidolu), İstanbul 1997; Yemînî’nin Fazîletnâmesi: İnceleme-Metin-Gramatikal İndeks (haz. Yusuf Tepeli, doktora tezi, 1994), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; a.e.: Fazîletnâme (haz. Yusuf Tepeli), Ankara 2002, I-II; Beyan-ı Mucizatı Ahmedi Fazlı Fazilet Hazreti Ali (haz. Fevzi Gürgen), Ankara 1995; Demir Baba Vilâyetnâmesi (haz. Bedri Noyan), İstanbul 1976; Rieu, Catalogue, s. 172-173; Mehmed Tevfik, Manastır Vilâyeti Tarihçesi, Manastır 1327, s. 51; Abdülbâki Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, Ankara 1973, s. 25; Ahmet Yaşar Ocak, Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri, İstanbul 2000, s. 44-46, 49-50; Aydın Kirman, Yemînî’nin Fazîletnâme’si -Şekil ve Muhtevâ Tahlili- (doktora tezi, 2004), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 4-8; Faruk Sümer, “Tahtacılar”, DİA, XXXIX, 437.

Aydın Kirman