YEMÂME

(اليمامة)

Suudi Arabistan’da tarihî bir bölge, günümüzde bir yerleşim merkezi.

Arap yarımadasının ortasında bulunan Yemâme’nin yarımadayı oluşturan müstakil bölgelerinden birini ya da Hicaz, Necid veya Arûz bölgesinin bir parçasını teşkil ettiğine dair farklı görüşler ileri sürülmüştür. Genellikle Yemâme’nin Bahreyn bölgesiyle birlikte Arûz’u meydana getirdiği kabul edilir. Yâkūt el-Hamevî, Yemâme’nin Necid bölgesinin bir parçası, merkezinin de Hacr olduğunu söyler (MuǾcemü’l-büldân, V, 442). İbn Havkal (Śûretü’l-arż, s. 19) Yemâme’yi Hicaz’a dahil eder; Ebü’l-Fidâ ise hem Hicaz’a (Taķvîmü’l-büldân, s. 96) hem Arûz’a (a.g.e., s. 79) ait gösterir ve Arûz’u doğru sayar. Bekrî, Yemâme’yi Arap yarımadasını teşkil eden dört bölgeden biri (diğerleri Mekke, Medine, Yemen) kabul eder (el-Mesâlik, I, 144). Yemâme’yi Hicaz’a dahil eden İmam Şâfiî ve diğer bazı fıkıh âlimleri gayri müslimlerin Yemâme’de ikamet edemeyeceklerini ileri sürer. Öte yandan Necid’in Yemâme’nin bir parçası veya Yemâme’nin Irak’ın güneyi ile Yemen’in kuzey kısmı arasındaki bölgenin adı olduğunu söyleyenler de vardır (Abdullah al-Askar, s. 7-9). Yemâme’ye eskiden Cev, Irz veya Karye denildiği, Yemen Himyerî Hükümdarı Hassân b. Es‘ad’ın (420-425) bölgeyi ele geçirip merkezi olan şehri tahrip ettikten sonra Zerkāülyemâme adıyla tanınan bölgenin hâkimi Melike Yemâme bint Sehm b. Tasm’a izâfetle şehre Yemâme ismini verdiği nakledilir.

Himyerîler’den önce Yemâme’de Arab-ı bâidenin önemli kollarından Tasm ve Cedîs yaşıyordu. Hassân b. Es‘ad bölgeyi zaptettikten sonra buraya, Ubeyd b. Sa‘lebe liderliğinde Adnânîler’den Bekir b. Vâil’in önemli bir kolu olan Benî Hanîfe yerleşmiş, Tasm ve Cedîs dönemlerinden kalma birçok görkemli tarihî binanın yer aldığı Hacr’i (Hacrülyemâme) merkez edinmiştir. Bölge V. yüzyılın sonlarında Himyerîler’e bağlı olarak kurulan Kindeliler’in hâkimiyetine girdi. İslâm döneminde burada Benî Hanîfe’nin yanı sıra Temîm, Bekir b. Vâil’in diğer bazı kolları, İcl, Şeybân, Bâhile, Kilâb b. Rebîa, Kâ‘b b. Rebîa ve Aneze gibi kabileler yaşamaktaydı. Verimli vadilerin bulunduğu Yemâme buğday, arpa, hurma ve suları ile meşhurdu. Su kaynaklarının zenginliği ziraatın gelişmesini sağlamış ve bu durum günümüze kadar devam etmiştir. Irak, Hicaz ve Yemen’i birbirine bağlayan ticaret yolları üzerinde yer alan bölge ticarî bakımdan da önemliydi.

Hz. Peygamber, hicretten önce Yemâme’den Mekke’ye gelen Benî Hanîfe mensuplarını İslâm’a davet ettiyse de onlar bunu kabul etmedi. Resûl-i Ekrem, 7. yılın Muharrem ayında (Mayıs 628) yolladığı İslâm’a davet mektuplarından birini de Selît b. Amr el-Âmirî ile Benî Hanîfe’nin reisi Hevze el-Hanefî’ye gönderdi. Hevze elçiyi iyi karşılamakla birlikte Müslümanlığı benimsemedi. Benî Hanîfe’den Sümâme b. Üsâl, Muhammed b. Mesleme kumandasındaki Kuratâ Seriyyesi’nde yakalanıp Medine’ye götürüldü ve bir süre sonra İslâmiyet’i kabul ederek önemli hizmetlerde bulundu. Sümâme, Yemâme’ye döndükten sonra müşriklerin buradan Mekke’ye hububat ve yiyecek sevkiyatını engelledi; ancak Kureyş’in Resûl-i Ekrem nezdindeki girişimleri sonucu sevkiyat yeniden başladı. Hacr valiliğine tayin edilen Sümâme, Hevze el-Hanefî’nin ölümünün (8/630) ardından Yemâme hâkimi oldu. 10 (631) yılında Sülmâ b. Hanzale başkanlığındaki Benî Hanîfe heyeti Medine’ye giderek Resûlullah ile görüştü ve ardından müslüman oldu. Hz. Peygamber’in sağlığında Medine’ye gelip onunla görüşen ve daha sonra peygamberlik iddiasında bulunan Müseylimetülkezzâb da Yemâmeli olup Hevze’den sonra Benî Hanîfe’nin reisliğini üstlenmişti. Onun peygamberlik iddiasına karşı Resûl-i Ekrem’in kendisine elçi olarak yolladığı Habîb b. Zeyd el-Ensârî, Müseylime tarafından şehid edildi. Müseylime Hacr’i işgal edince Sümâme b. Üsâl, Halife Ebû Bekir’den yardım istedi. Ebû Bekir’in İkrime b. Ebû Cehil ve Şürahbîl b. Hasene kumandasında Yemâme’ye gönderdiği askerlerin Müseylime karşısında yenilgiye uğraması üzerine bölgeye Hâlid b. Velîd kumandasında yeni kuvvetler sevkedildi. Hâlid b. Velîd, Yemâme’de Akrabâ mevkiinde Müseylime ile yaptığı savaşta onu mağlûp ederek ortadan kaldırdı (12/633). Bu savaşta yetmişi muhacir, yetmişi ensardan olmak üzere 600’den fazla (700, 1200 veya 1700) şehid verilmiştir.

Emevîler döneminde Yemâme’de Hâricîlik yayıldı. Hâricîler’in başlıca kollarından biri olan Necedât fırkasının lideri Necde b. Âmir 61 (680) yılında isyan edince Yemâme, Necedât (Necdiyye) Hâricîleri’nin hâkimiyeti altına girdi. Emevî yönetimine ve bir ara taraftarı olduğu Abdullah b. Zübeyr’e karşı mücadele eden Necde b. Âmir, yardımcılarından Bahreyn Valisi Ebû Füdeyk’in planladığı bir suikast neticesinde Hacr’de katledildi (72/691 [?]). II. Velîd’in öldürülmesinden (126/744) sonra Benî Hanîfe’den Müheyr b. Sülmâ, Yemâme Valisi Ali b. Muhâcir b. Abdullah el-Berezî’nin yanına geldi ve ondan görevi bırakıp bölgeyi terketmesini ya da sarayından dışarı çıkmamasını istedi. Valinin karşı çıkması üzerine iki taraf arasında çok sayıda kişinin öldüğü çatışma meydana geldi. Mağlûp olan Ali b. Muhâcir savaştan sağ kurtulmayı başardı ve Medine’ye kaçtı. Abbâsîler döneminde III. (IX.) yüzyılın ortalarından itibaren Yemâme, Hz. Ali’nin soyundan gelen Muhammed b. Yûsuf el-Ühaydır’ın hâkimiyetine girdi. Onun Hıdrime’yi merkez edinmesiyle Hacr’in önemi gittikçe azaldıysa da Riyad şehrinin burada kurulmasına kadar varlığını sürdürdü. Ühaydırîler’in hâkimiyeti döneminde bölgede yaşayan bazı Arap kabileleri Mısır’a ve diğer yerlere göç etmek zorunda kaldı. IV. (X.) yüzyılda Yemâme Karmatîler’in eline geçti.

V. (XI.) yüzyılda Yemâme’yi ziyaret eden Nâsır-ı Hüsrev burada çok sağlam eski bir kalenin, her türlü esnafın bulunduğu bir çarşının ve güzel bir caminin varlığından, bölgenin uzun süreden beri Hz. Ali’nin soyundan gelen emîrler tarafından yönetildiğinden, emîrlerin askerî bakımdan güçlü olduklarından, bölgede Zeydiyye mezhebinin hâkimiyetinden, ayrıca yer altı suları,


verimli hurma ağaçları ve bahçelerinden söz eder (Sefernâme, s. 127). 732’de (1332) Yemâme’ye gelen İbn Battûta da suları ve bahçeleriyle tanınan bir yerleşim yeri olan Hacr’in Yemâme’nin merkezi olduğunu, halkın çoğunluğunun öteden beri burada oturan Benî Hanîfe’ye mensup bulunduğunu kaydeder (er-Riĥle, II, 153). XVII. yüzyılda eski Hacr şehrinin kalıntıları üzerine Riyad kuruldu, burası giderek önemli bir yerleşim merkezi haline geldi. XVIII. yüzyılın sonlarında Yemâme’de Vehhâbîlik yayıldı ve bölge Suûdî hânedanının hâkimiyetine girdi. Yemâme, doğudan gelen hac kafilelerinin Necid bölgesinden geçerken kullandıkları yol üzerindeydi. Buraya uğrayan hac kafileleri, Yemâme (Akrabâ) savaşında şehid düşen Hz. Ömer’in kardeşi Zeyd’in XVIII. yüzyılın ortalarına kadar ayakta duran türbesini ziyaret ederdi. XIX. yüzyılda Yemâme, IV. (X.) yüzyılda az nüfusa sahip olan küçük Harc bölgesinin 6000 nüfuslu bir kasabası durumundaydı. Günümüzde Riyad bölgesinin Harc muhafazasına bağlı bir yerleşim birimi olup Riyad’ın 70 km. güneydoğusunda Riyad-Zehrân tren yolu üzerindedir. 1980’de yaklaşık 50.000 olan nüfusu 2009 yılında 70.000 civarında tahmin edilmektedir. H. F. Wüstenfeld Bahrein und Jemama adıyla bir eser kaleme almıştır (Göttingen 1874).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Hişâm, es-Sîre2, IV, 576-577; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 273, 316-317; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 125-136, 145; İbnü’l-Fakīh, Muħtaśaru Kitâbi’l-Büldân (nşr. M. J. de Goeje), Leiden 1967, s. 27-30; İbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-memâlik, s. 151, 191, 193; Hemdânî, Śıfatü Cezîreti’l-ǾArab (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘ el-Hivâlî), Riyad 1397/1977, s. 280, 284, 297, 299; İbn Havkal, Śûretü’l-arż, s. 19; Nâsır-ı Hüsrev, Sefernâme (trc. Abdülvehhab Tarzî), İstanbul 1994, s. 127; Bekrî, el-Mesâlik, I, 144; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân (Cündî), II, 256-257; V, 442, 505-510; Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, Âŝârü’l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 131; Ebü’l-Fidâ, Taķvîmü’l-büldân (nşr. J. T. Reinaud - M. G. de Slane), Paris 1840 → (ed. Fuat Sezgin), Frankfurt 1992, s. 79, 80, 96-97; İbn Battûta, er-Riĥle (nşr. Abdülhâdî et-Tâzî), Rabat 1417/1997, II, 153; Fîrûzâbâdî, el-Meġānimü’l-müŧâbe fî meǾâlimi Ŧâbe (nşr. Hamed el-Câsir), Riyad 1389/1969, s. 102; Kalkaşendî, Śubĥu’l-aǾşâ, IV, 244; V, 55-58; Hamed el-Câsir, Medînetü’r-Riyâđ, Riyad 1966, s. 50-60; Hüseyin Halef eş-Şeyh Haz‘al, Ĥayâtü’ş-Şeyħ Muĥammed b. ǾAbdilvehhâb, Beyrut 1968, s. 25-46; Cevâd Ali, el-Mufaśśal, bk. İndeks; W. M. Watt, Muhammad at Medina, Oxford 1977, s. 134-136; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I, 444-446, 584; II, 758; a.mlf., el-Veŝâǿiķu’s-siyâsiyye, Beyrut 1403/1983, s. 156-159; Hussein Hamza Bindagji, Atlas of Saudi Arabia, Oxford 1980, s. 3, 49; Sâlih b. Süleyman en-Nâsır el-Veşmî, Vilâyetü’l-Yemâme: Dirâse fi’l-ĥayâti’l-iķtiśâdiyye ve’l-ictimâǾiyye ĥattâ nihâyeti’l-ķarni’ŝ-ŝâliŝi’l-hicrî, Riyad 1412; The Byzantine and Early Islamic Near East (ed. G. R. D. King - A. Cameron), New Jersey 1994, II, 206-209; Abdullah al-Askar, al-Yamama in the Early Islamic Era, Riyadh 2001; J. Zarins v.dğr., “Preliminary Report on the Archeological Survey of the Riyadh Area”, Atlal, VI, Riyad 1402/1982, s. 34; Adolf Grohmann - [Hakkı Dursun Yıldız], “Yemâme”, İA, XIII, 370-371; G. R. Smith, “al-Yamāma”, EI² (İng.), XI, 269; M. Ali Kapar, “Hanîfe (Benî Hanîfe)”, DİA, XVI, 42; Ahmet Önkal, “Müseylimetülkezzâb”, a.e., XXXII, 90-91.

Mustafa L. Bilge