VANKULU

(ö. 1000/1592)

Cevherî’nin eś-Sıĥâĥ adlı Arapça sözlüğünün tercümesiyle tanınan Osmanlı âlimi.

XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde doğmuş olmalıdır. Adı Mehmed, babasının adı Mustafa’dır. Van’da dünyaya geldiği için Vanî nisbesini kullanmış ve daha çok Vankulu lakabıyla tanınmıştır. Bazı kaynaklarda yine Vanlı bir vâiz ve müfessir olan Vanî Mehmed Efendi ile (ö. 1096/1685) karıştırılmıştır. İyi bir öğrenim gören Vankulu, Çivizâde Damadı Hâmid Efendi’den mülâzım olduktan sonra 970 Zilhiccesinde (Temmuz-Ağustos 1563) İstanbul Mahmud Paşa Medresesi’nde göreve başladı, Hankah Medresesi’nde müderrislik görevinde bulundu, daha sonra azledildi (Rebîülâhir 974 / Ekim 1566). Ardından Atik Ali Paşa medreselerinde müderrislik, Rodos müftülüğü, Ayak Kurşunlu Medresesi müderrisliği ve Manisa müftülüğü yaptı (Zilkade 982 / Şubat 1575). Selânik (Şâban 988 / Eylül 1580) ve Kütahya kadılığından sonra 2 Zilhicce 991 (17 Aralık 1583) tarihinde aylık 80 akçe maaşla emekliye ayrıldı. 998 Ramazanında (Temmuz 1590) Medine kadılığına tayin edildi ve 1000 yılı Recebinde (Nisan 1592) burada vefat etti. Vankulu fıkıh, lugat ve edebiyat alanında eserler vermiş ve tercümeler yapmıştır. Manisa şer‘iyye sicillerine göre Vankulu’nun Tâlibî Mehmed adında bir oğlu, Aynî Hatun adında bir kızı olmuştur. Manisa’nın Çapaçarık mevkiinde bir cami yaptırdığı, vakıf kurduğu ve vakfiyeler düzenlediği bilinmektedir.

Eserleri. 1. Tercüme-i Sıhâh-ı Cevherî. Cevherî’nin, Tâcü’l-luġa ve śıĥâĥu’l-ǾArabiyye adıyla da bilinen Arapça sözlüğünün Türkçe tercümesidir. Yirmi sekiz babdan ve her babı yirmi sekiz fasıldan meydana gelen eser Vankulu Lugatı (Lugat-ı Vankulı) ismiyle tanınmıştır. İbrâhim Müteferrika tarafından iki cilt halinde yayımlanan eser (İstanbul 1141) bir Osmanlı müellifinin kaleminden çıkmış olup Türkiye’de basılan ilk kitap sayılmaktadır. Lugatın daha sonra çeşitli baskıları yapılmıştır (İstanbul 1170, 1188, 1217-1218). Eserin mukaddimesinde İbrâhim Müteferrika’nın III. Ahmed, Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa ve Şeyhülislâm Abdullah Efendi’ye methiyeleri, sözlüğün yararlarıyla ilgili düşünceleri, matbaanın açılmasına izin veren padişahın fermanı, şeyhülislâmın fetvası ve kitap hakkında devrin âlimlerince yazılmış on altı takriz yer almaktadır. Ayrıca eserin baş tarafına İbrâhim Müteferrika’nın matbaanın önemine dair Vesîletü’t-tıbâa adlı risâlesi konmuştur. 2. Tercüme-i Kîmyâ-yı Saâdet. Gazzâlî’ye ait eserin tercümesidir (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2334; Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 636, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1711, 1756). 3. Tercîĥu’l-beyyinât. Vankulu’nun kadılığa başladıktan sonra kaleme aldığı bu Arapça risâlede deliller arasında çatışma bulunması durumunda başvurulacak tercih yöntemi anlatılmaktadır (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2070, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1026/4, vr. 161b-170a; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1420; İÜ Ktp., AY, nr. 435). 4. Naķdü’d-Dürer. Molla Hüsrev’in fıkha dair Ġurerü’l-aĥkâm adlı eserine yine kendisinin yazdığı Dürerü’l-ĥükkâm adlı şerh üzerine yapılan hâşiyelerin en önemlisi sayılmaktadır. Birçok yazması mevcut olan eser ayrıca basılmıştır (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 985, vr. 1b-187b, müellif hattı; İstanbul 1314, Nûh b. Mustafa’nın hâşiyesi Netâicü’n-nazar’ın kenarında). 5. Müseddes Na’t-i Şerîf. Aruzun remel bahriyle (fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün) kaleme alınmış olup beş bendden ibarettir (Süleymaniye Ktp., Nuri Arlasez, nr. 54, vr. 90b). 6. Mefâtîĥu’l-cinân ve meśâbîĥu’l-Cânân. Hadise dair bu eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Âtıf Efendi, nr. 297, vr. 1a-154a). 7. Hâşiyetü Şerĥi’s-Sirâciyye. Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin eserine yazılan hâşiyedir (İstanbul 1317). 8. Şerĥu Miftâĥi’n-necât. Hz. Ali’den nakledilen “Miftâhu’n-necât” adlı duanın şerhidir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1933) (eserlerinin diğer yazma nüshaları için ayrıca bk. MuǾcemü’l-maħŧûŧât, III, 1393).

BİBLİYOGRAFYA:

Nev‘îzâde Atâî, Zeyl-i Şekāik, İstanbul 1268, II, 316; Sicill-i Osmânî, IV, 130; Osmanlı Müellifleri, II, 48; Abdulkerim Abdulkadiroğlu, “Van Meşhurları”, Van Kütüğü, Ankara 1992, s. 181-183; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], III, 1393; İnci Koçak, “Sıhah ve Vankulu”, MK, sy. 47 (1984), s. 73-74; Mehmet Yiğit, “Vankulu Mehmed Efendi ve Vankulu Lugatı”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, I/1, Van 1990, s. 314-325; Yakup Civelek, “Mehmed b. Mustafa el-Vânî ve Vankulu Lûgatı”, EKEV Akademi Dergisi, I/3, Ankara 1998, s. 355-362; Sadık Yazar, “Vankulu Mehmed Efendi’nin Müseddes Bir Natı”, İslâmî Edebiyat, sy. 44, İstanbul 2008, s. 39-41; Kāmûsü’l-a‘lâm, VI, 4678-4679; A. Subhi Furat, “Vankulu”, İA, XIII, 202-203; Th. Menzel, “Wānķuli”, EI² (İng.), XI, 138; M. Şakir Ülkütaşır, “Vankulu Mehmed Efendi”, TDEA, VIII, 506-507; Mustafa Koç, “Vankulu Mehmed Efendi”, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul 1999, II, 650.

Mustafa S. Kaçalin