UŞŞÂKIYYE

(العشّاقيّة)

Halvetiyye-Ahmediyye tarikatının Hüsâmeddin Uşşâkī’ye (ö. 1001/1593) nisbet edilen bir kolu.

Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin’in tesis ettiği Halvetiyye’nin orta kolu Ahmediyye tarikatının dört ana şubesinden biridir (diğerleri Sinâniyye, Ramazâniyye, Mısriyye). Tarikatın silsilesi Hüsâmeddin Uşşâkī’nin şeyhi Emîr Ahmed Semerkandî vasıtasıyla Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin’e ulaşır. Bazı kaynaklarda Hüsâmeddin Uşşâkī’nin gençlik döneminde Kübreviyye’nin Nurbahşiyye koluna intisap ettiği kaydedilmektedir. Bu intisap, muhtemelen ya memleketi olan Buhara’da veya daha sonra uğradığı Herat ve Meşhed dolaylarında ya da Anadolu’da gerçekleşmiştir. Bursa, Balıkesir ve Uşak civarında Kübreviyye tarikatının az sayıda mensubu bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir. Bundan dolayı Uşşâkıyye’nin Nurbahşiyye ile Halvetiyye’nin bir karışımından ortaya çıktığı söylenebilir.

Ahmed Hüsâmî Efendi’nin Silsiletü’l-evliyâ’sı (Harîrîzâde, II, vr. 291b), Tabibzâde Mehmed Şükrü’nün Silsilenâme-i Turuk-ı Sûfiyye’si (Hacı Selim Ağa Ktp., Aziz Mahmud Hüdâyî, nr. 1098) ve Ahmed Muhyiddin Efendi’nin Tomar-ı Kebîr’indeki listelerin birleştirilmesinden Hüsâmeddin Uşşâkī’nin doksan dokuz halifesi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak tarikat, halifelerinden Saruhanlı Memican Efendi (ö. 1008/1599-1600) kanalıyla devam etmiş, ikinci pîr Cemâleddin Uşşâkī ve üçüncü pîr Abdullah Salâhî Uşşâkī tarafından sistemleştirilmiştir. Kaynaklarda Cemâliyye ve Salâhiyye’nin yanı sıra Kilitbahir’de medfun Şeyh Ahmed Câhidî’ye (ö. 1070/1659-60) nisbet edilen Câhidiyye de Uşşâkıyye’nin şubesi kabul edilmektedir. Önceleri İstanbul merkezli bir tasavvuf mektebi olan Uşşâkıyye, İstanbul’da Cemâleddin Uşşâkī’ye nisbetle Cemâliyye ve ardından Salâhî Uşşâkī’ye nisbetle Salâhiyye şubeleriyle de temsil edilmiş, bir taraftan halifeler vasıtasıyla daha çok Ege ve Rumeli’ye doğru yayılmıştır. Nazilli, Edirne, Keşan, Gelibolu, Çanakkale, Gümülcine, Filibe, Belgrad, Peç, Budin, Tımışvar, Kandiye Uşşâkī tekkelerinin görüldüğü yerlerdir. Evliya Çelebi, Kahire’de mahmil-i şerif alayına katılan tarikat erbabını sayarken Uşşâkī dervişlerini de zikreder, Halep’te de bir Uşşâkī tekkesi olduğunu söyler.

Münîrî-i Belgradî (ö. 1026/1617), Silsiletü’l-mukarrebîn adlı eserinde Belgrad’da bir Uşşâkī şeyhiyle tanıştığını, bu şeyhin Belgrad’da âşık ve sâdıkların toplandığı güzel bir tekkesi bulunduğunu, her ramazan ayının son on gününde büyük bir toplulukla itikâfa girdiklerini ve sürekli oruç tuttuklarını belirtmektedir. Belgradî’nin, “Zikirleri oturdukları yerde idüp raks ve semâ itmezlerdi” sözü ilk dönem Uşşâkīler’inin âyinlerinde devranî değil kuûdî zikir yaptıklarına işaret eder. Bayramî-Melâmîleri’nden Sarı Abdullah Efendi de Uşşâkīler’in dehr orucu tuttuklarını, devamlı


ibadet ettiklerini, insan takatini aşacak derecede halvet ve uzlet ehlinden olduklarını, nefis tezkiyesine ve bâtın tasfiyesine önem verdiklerini söyler (Semerâtü’l-fuâd, s. 142-143). Mehmed Nazmi Efendi, Anadolu’daki Halvetî şeyhlerine dair kıymetli bilgiler içeren Hediyyetü’l-ihvân adlı eserinde Pîr Hüsâmeddin Efendi’den sonra Rumeli’de bazı halifelerin faaliyet gösterdiklerini, bunlara Uşşâkīler dendiğini, mücâhede ehli ve Hakk’ın rızasını kazanmış kimseler olarak etraflarında mürid ve muhiblerin bulunduğunu aktarır.

İstanbul’da Uşşâkīliğin faaliyet gösterdiği ana tekke Hüsâmeddin Uşşâkī Tekkesi’dir. Kasımpaşa’da yer alan ve Pîr Hüsâmeddin Uşşâkī’nin türbesini barındıran bu tekke Uşşâkīliğin âsitânesi ve pîr makamıdır (bk. HÜSÂMEDDİN UŞŞÂKœ TEKKESİ). XVI. yüzyılın son çeyreğinde Hüsâmeddin Uşşâkī tarafından kurulmuş, tekkelerin kapatıldığı 1925 yılına kadar aralıksız faaliyetine devam etmiştir. Uşşâkī Âsitânesi’nden başka Eğrikapı dışındaki Cemâleddin Uşşâkī, Fatih Haydar’daki Tâhir Ağa, Üsküdar’daki Halim Gülüm, Eyüp Defterdar’daki Balçık, Fatih Keçeciler’deki Mahmud Bedreddin, Fatih Haydar’daki Hocazâde tekkeleriyle Karagümrük Uşşâkī Zâviyesi, Yedikule’deki Hâlid Efendi, Aksaray’daki Mehmed Emin Efendi, Fatih Şehremini’deki Deniz Abdal, Kayserili Mustafa Efendi ve Fatih Nişanca’daki Havuzlu Uşşâkī tekkeleri İstanbul’da tarikata ait diğer tekkelerdir. Tarikatın, üçüncü pîr Abdullah Selâhaddin Uşşâkī’den sonra özellikle Rumeli’de ve Batı Anadolu’da yayılırken yer yer Mevlevî, Bektaşî, Gülşenî tarikatları ve Bayramî-Melâmîleri’yle yakın ilişkiler kurması, daha geç dönemlerde tarikatta zâhidlikten rindmeşrepliğe doğru gelişen bir tasavvuf anlayışının öne çıkmasına yol açmıştır. Önceleri Bektaşî olduğu rivayet edilen Nazillili Hulûsi Baba ile başlayan bu meşrep Ahmed Tâlib-i İrşâdî ile günümüze kadar ulaşmıştır. Bu meşrep mensupları kendilerini Nâzenîn-i Uşşâkī diye tanımlamışlardır.

Uşşâkīler her ne kadar ilk dönemlerinde sadece kuûdî zikir yapmış olsalar da daha sonra tarikatın zikir ve âyin usulleri Halvetiyye’nin diğer kollarına uyarak devranî olmuştur. İstanbul Uşşâkī tekkelerinde durak, cumhur ilâhisi, usul ilâhisi, devran ilâhisi gibi İstanbul tavrı tekke mûsikisi icra edilirken Anadolu’da bu tavır yerini mahallî formlara bırakmıştır. Nâzenîn-i Uşşâkī ve Melâmî Uşşâkīler’de ise devran yoktur. Pîr Hüsâmeddin Uşşâkī’ye nisbet edilen Evrâdü’l-kebîr, Şerhu Virdi’s-settâr isimli vird kitapları bir Uşşâkī sâlikinin günlük dua kitaplarıdır. Uşşâkī âdâb ve erkânını Salâhî Uşşâkī Tuĥfetü’l-ǾUşşâķıyye adlı risâlede toplamış, eser son devir Uşşâkī şeyhlerinden Abdurrahman Sâmi Efendi tarafından genişletilerek tercüme edilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Dağlı), X, 229; Sarı Abdullah, Semerâtü’l-fuâd, İstanbul 1288, s. 142-143; Mehmed Nazmi Efendi, Osmanlılarda Tasavvufî Hayat-Halvetîlik Örneği-Hediyyetü’l-İhvân (haz. Osman Türer), İstanbul 2005, s. 487; Abdullah Salâhaddîn-i Uşşâkî - Abdurrahman Sâmî-yi Uşşâkî, Uşşâkî Sâliklerin Âdâbı (Tuhfetü’l-‘uşşâkıyye) (haz. Mahmud E. Kılıç), İstanbul 1998; Harîrîzâde, Tibyân, II, vr. 290a-292a; Mehmed Şükrü, Silsilenâme-i Sûfiyye, Hacı Selim Ağa Ktp., Hüdâyî Efendi, nr. 1098, vr. 23a-b; Tomar-Halvetiyye, s. 103-110; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ (haz. Mehmet Akkuş - Ali Yılmaz), İstanbul 2006, IV, 282-501; Reşat Öngören, Osmanlılar’da Tasavvuf, İstanbul 2000, s. 219-222; Necdet Yılmaz, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (17. Yüzyıl), İstanbul 2001, s. 151-156; Taxhidin Bitiçi, Münîri-i Belgrâdî ve Silsiletü’l-Mukarrebîn Adlı Eseri (yüksek lisans tezi, 2001), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 189; Nathalie Clayer, “ǾUѕћѕћāķiyya”, EI² (İng.), X, 920; Baha Tanman - Tuğrul İnançer, “Uşşakîlik”, DBİst.A, VII, 329-331.

Mahmut Erol Kılıç