ÜMEYYE b. ABDÜŞEMS

(أميّة بن عبد شمس)

Ümeyyetü’l-ekber b. Abdişems b. Abdimenâf b. Kusay (VI. yüzyıl)

Kureyş kabilesinin en önemli iki kolundan biri olan Emevîler’in atası.

Babası Hz. Peygamber’in dedesi Hâşim’in ikiz kardeşi Abdüşems’tir. Abdüşems’in on iki çocuğu dünyaya gelmiş, Şam’da yerleşen Abdüümeyye ve Nevfel dışında diğer oğulları Mekke’de yaşamış, Abdüşemsoğulları adıyla Kureyş kabilesinin önemli bir kolunu teşkil etmiştir. Genç yaşlarından itibaren Kureyş ileri gelenleri arasında yer aldığı anlaşılan Ümeyye hakkında kaynaklarda mevcut ilk bilgi rifâde ve sikāye görevlerini yürütmesi, komşu ülkelerin hükümdarlarıyla ticarî antlaşmalar yapması sayesinde büyük itibar kazanan amcası Hâşim’in nüfuzunu kıskanarak onu münâfereye (nesep ve şeref konusunda övünme) davet etmesiyle ilgilidir. Münâfere neticesinde yenilen Ümeyye, önceden kararlaştırıldığı şekilde elli deve vermek ve on yıl müddetle Dımaşk’ta ikamet etmek zorunda kaldı. Bu münâferenin İslâm’dan sonra da kendini gösteren Hâşimî-Emevî çekişmesine zemin hazırladığı, iki aile arasında I (VII) ve II. (VIII.) asırlarda devam eden siyasî mücadelenin başlangıcını teşkil ettiği düşünülmektedir. Şarkiyatçıların bu hadiseyle ilgili rivayetlerin sonradan uydurulduğunu iddia etmeleri (Caetani, I, 263) rivayetleri topyekün reddetme gibi yanlış bir anlayışın sonucudur (DİA, XVI, 406). Daha sonra Ümeyye’nin oğlu Harb’in Abdülmuttalib’in emanı altındaki bir yahudi tâcirini öldürtmesi bu rekabeti Kureyş’in diğer bazı kollarını da içine alan ciddi bir gerginliğe dönüştürmüştür.

Mekke’de kumandanlık görevi Ümeyye’nin babası Abdüşems’ten itibaren onun evlâdına geçmişti. Dolayısıyla Kusay’dan intikal eden ve Ukāb adı verilen Kureyş sancağı onların elinde bulunuyordu. Mekke’nin fethine kadar Emevîler’de kalan kumandanlık görevini babasının ardından Ümeyye üstlendi; daha sonra bu görevi oğlu Harb ve onun oğlu Ebû Süfyân yürüttü. Bu durum, İslâmiyet’in başlangıcında


Benî Ümeyye’nin Mekke’nin en güçlü kabilesi olduğunu göstermektedir. Ümeyye’nin, Yemen’i Habeşistanlılar’dan kurtaran Seyf b. Zûyezen’i tebrik için Yemen’e giden Mekke heyetinde bulunmasıyla ilgili haberler de bunu teyit eder. Ümeyye’nin ölüm tarihi bilinmemekle beraber Hz. Muhammed’den daha yaşlı olduğunu ileri süren Kabâs b. Eşyem’in Ebrehe’nin filinin pisliğini ve kölesinin yardımıyla yürüyen ihtiyar Ümeyye’yi gördüğünü söylemesi (Taberî, II, 155) onun uzun bir ömür sürdüğünü ve Hz. Muhammed’in doğduğu yıllara kadar hayatta kaldığını belirtmektedir.

Ümeyye’nin on iki erkek çocuğu dünyaya geldi. Tarihçiler onun oğullarını iki kola ayırmış; Âs, Ebü’l-Âs, Îs, Ebü’l-Îs ve bazı rivayetlerde Uveys adlı oğullarının teşkil ettiği kola A‘yâs adı verilmiştir. A‘yâs’ın anneleri Âmine bint Ebân b. Küleyb’dir. İbn Hazm, A‘yâs arasında Ümeyye’nin Ebû Amr adındaki oğlunu da zikreder. Ebû Amr hakkında farklı rivayetler vardır. Ümeyye’nin Dımaşk’ta sürgünde iken Sufûriye yahudilerinden birinin câriyesiyle ilişki kurduğu ve ondan doğan oğluna Ebû Amr künyesini verdiği, onu nesebine katıp yanında Mekke’ye götürdüğü rivayeti yanında, Ebû Amr’ın Ümeyye’nin sonradan evlât edindiği Zekvân adlı kölesi olduğu da zikredilmiştir (İbn Kuteybe, s. 318-319). Ümeyye ölünce oğlu Ebü’l-Âs annesi Âmine’yi baba bir kardeşi Ebû Amr ile evlendirdi (Câhiliye döneminde yaygın olan bu tür evlilikler Kur’ân-ı Kerîm’de yasaklanmıştır [en-Nisâ 4/2]), bu evlilikten Ebû Muayt dünyaya geldi. A‘yâs’tan Îs ve Uveys dışındakilerin soyu devam etti. Âs neslinin en meşhur simaları Ebû Ühayha diye tanınan ve Hz. Peygamber’in azılı düşmanlarından olan Saîd, ilk müslümanlar arasında yer alan oğlu Hâlid, Hz. Osman’ın Kûfe valisi Saîd ve onun oğlu Amr’dır. Ebü’l-Âs’ın nesli, oğullarından Hakem vasıtasıyla Emevîler’in dördüncü halifesi Mervân’ın soyu ve diğer oğlu Affân vasıtasıyla Hz. Osman ve soyu olmak üzere iki kola ayrıldı. Mervân b. Hakem’e nisbetle Mervânîler diye adlandırılan kol I. Mervân’la birlikte halifelik görevini üstlendi ve kendisinden sonraki Emevî halifelerinin tamamı onun soyundan geldi. Ayrıca bu kol, Endülüs Emevî Devleti’ni kurmak suretiyle İslâm tarihine damgasını vuran birkaç hânedan arasına girdi. Diğer taraftan Hz. Osman evlâdından birçoğu da Emevîler zamanında önemli görevler üstlendi. Ümeyye’nin oğlu Ebü’l-Îs’in nesli Esîd’in oğulları vasıtasıyla devam etti. Bunların en meşhuru, Resûl-i Ekrem tarafından Mekke fethinin ardından Mekke valiliğine tayin edilen Attâb ve kardeşi Ebü’ş-Şevârib Hâlid’dir. Ebû Amr’ın nesli oğlu Ebû Muayt’ın oğullarıyla sürdü. Resûlullah’ın azılı düşmanlarından Ukbe b. Ebû Muayt, Hudeybiye Antlaşması’nın ardından İslâm’ı kabul edip Medine’ye hicret eden tek Kureyşli kadın olan kızı Ümmü Külsûm, Hz. Osman zamanında Kûfe valiliği yapan oğlu Velîd ve onun neslinden gelen şair Ebû Katîfe bu kolun tanınmış simalarıdır. Ukbe’nin neslinden gelenlerin neredeyse tamamı fetihlerden sonra Irak’ta ve el-Cezîre’de yerleşti.

Tarihçiler, Ümeyye b. Abdüşems’in Eme bint Ebû Hemheme b. Abdüluzzâ adlı hanımından olan çocukları Harb, Ebû Harb, Süfyân, Ebû Süfyân’ın ve Lahm kabilesine mensup hanımından doğan Amr’ın teşkil ettiği kola, Ukâz savaşında kardeşleri Harb’in yanında aslan gibi savaştıklarından dolayı “Anâbis” (aslanlar) adını vermiştir (a.g.e., s. 73). Anâbis’in en meşhur kolu babasının ölümünden sonra kıyâde görevini üstlenen Harb’in neslidir. Harb’in oğlu Ebû Süfyân, Bedir Savaşı’nın ardından Mekke liderliğini üzerine aldı ve bu görevini şehrin fethine kadar sürdürdü. Kur’ân-ı Kerîm’de “hammâlete’l-hatab” diye nitelendirilen (Tebbet 111/4) Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl de onun kızıdır. Ebû Süfyân’ın oğlu Muâviye, Emevîler Devleti’ni kurdu. Kendisinden sonra halifelik oğlu I. Yezîd’e ve torunu II. Muâviye’ye kaldı. Daha sonra Mervânîler’in atası I. Mervân’a geçti. Emevî ailesinin büyük kısmı Şam’a, bazı kolları ise Irak, el-Cezîre, Mısır ve İran’a yerleşti. Abbâsî-Emevî mücadelesi bir intikama dönüşünce Emevîler’in yıkılışının ardından aileden çok sayıda kişi ortadan kaldırıldı. Hayatta kalmayı başarıp Endülüs’e geçen Abdurrahman b. Muâviye b. Hişâm, Endülüs Emevî Devleti’ni kurdu. II. Mervân’ın kardeşlerinden birinin oğlu olan Arap tarihçisi ve edibi Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin dedesinin de kaçmayı başaran Emevîler arasında bulunduğu zikredilmektedir. Câhiz’in Risâle fî Benî Ümeyye ve Kāsım b. Asbağ’ın Feżâǿilü Benî Ümeyye adlı eserlerinden bahsedilmektedir (DİA, VII, 22; XXIV, 541).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kelbî, Cemhere (Nâcî), s. 37-54; Mus‘ab b. Abdullah ez-Zübeyrî, Nesebü Ķureyş (nşr. E. Lévi-Provençal), Kahire 1953, s. 98-151; İbn Habîb, el-Muĥabber, s. 398, 456; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 72-73, 112, 318-319; Belâzürî, Ensâb, V, 7-21; VI, 39-55, 67-78, 95-98; IX, 339-353, 367-386; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), II, 155, 252-254; İbn Düreyd, el-İştiķāķ, s. 54, 73-83; İbn Hazm, Cemhere, s. 78-115; Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), I, 209-211; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, Bulûġu’l-ereb (nşr. M. Behcet el-Eserî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), I, 308-309; L. Caetani, İslâm Tarihi (trc. Hüseyin Cahid), İstanbul 1924, I, 263; G. Levi Della Vida, “Ümeyye”, İA, XIII, 99-100; a.mlf. - [C. E. Bosworth], “Umayya b. ǾAbd Shams”, EI² (Fr.), X, 904-905; Ramazan Şeşen, “Câhiz”, DİA, VII, 22; İbrahim Sarıçam, “Hâşim b. Abdümenâf”, a.e., XVI, 406; Mehmet Görmez, “Kāsım b. Asbağ”, a.e., XXIV, 541.

İsmail Yiğit