UKBE b. ÂMİR

(عقبة بن عامر)

Ebû Hammâd Ukbe b. Âmir b. Abs el-Cühenî (ö. 58/678)

Suffe ehlinden, Mısır valisi.

Pek çok künyesi arasında en meşhuru Ebû Hammâd’dır. Müslüman olmadan önce bâdiyede (çöl) çobanlık yapardı. Hz. Peygamber’in hicret ettiğini duyunca Medine’ye gitti. Resûl-i Ekrem tercihi kendisine bıraktığı halde bedevîler gibi sadece bağlılık yeminiyle kalmayıp bir muhacir gibi hicret biatı etti. Kısa bir süre bâdiyeye döndüyse de arkasından Suffe ashabı arasına katıldı ve dinî bilgisini ilerletti. Kıraat, fıkıh, ferâiz, şiir ve kitâbet alanlarında sayılı kişilerden biri oldu. Resûlullah’ın kendisine müracaat eden iki kişi arasındaki bir meselenin Ukbe tarafından çözümlenmesini istemesi (İbn Manzûr, XVII, 99) onun ilmî yeterliliğini ortaya koymaktadır (Müslim, “Müsâfirîn”, 265).

Hz. Peygamber döneminde gazvelere iştirak etti ve zekât toplama göreviyle


çeşitli kabilelere gönderildi. Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra da fetihlere katıldı. Dımaşk’ın fethedildiği haberini Medine’de olan Hz. Ömer’e müjdelemek için gönderildi. Dımaşk’ın doğu tarafında Sinan Köprüsü civarında Tûmâ (Thomas) Kapısı’na yakın bir yerde ev edindi. Ardından Mısır’ın fethinde bulundu. Hz. Osman zamanında bir süre Mısır Valisi Abdullah b. Sa‘d’ın yerine vekâlet ettiği kaydedilmektedir (DİA, XXX, 519). Sıffîn Savaşı’nda Muâviye’nin yanında yer aldı. 44 (664) yılında Muâviye tarafından Mısır valiliğine tayin edildi. Üç yıl sonra Rodos adasına gönderilen donanmada görevlendirildi, ancak Rodos yolunda iken valilik görevinden azledildiğini öğrendi. Görevden alınış tarzı onu gücendirdi ve Mısır’a yerleşti. Ebû Eyyûb el-Ensârî ile birlikte İstanbul kuşatmasına katıldı. Mısır’da vefat eden Ukbe, Mukattam Mezarlığı’na defnedildi. 1066 (1655) yılında Osmanlılar’ın Mısır valisi Silâhdar Mehmed Paşa, Ukbe’nin kabrinin yanında onun adını taşıyan küçük bir mescid inşa ettirdi. Kabri bugün de ziyaretgâhtır. Cesur ve kabiliyetli bir savaşçı, usta bir okçu olan Ukbe, Hz. Peygamber’in tavsiyesiyle yaşlılığında da ok atma tâlimlerini sürdürmüştür. Vefatından önce sayısı yetmişe yaklaşan yaylarını, oklarıyla birlikte çocuklarına emanet etmiş, bunlarla Allah yolunda savaşmalarını vasiyet etmiştir. Hz. Peygamber’in düldül adlı katırının bakımından sorumlu olan ve zaman zaman Peygamber’in bineğini yedme ve sevketme görevini üstlenen Ukbe bir yolculuk sırasında Resûl-i Ekrem’in ısrarı üzerine onunla aynı bineği kullandığı için “redîfü Resûlillâh” sıfatıyla da anılmıştır (Müsned, IV, 144).

Resûl-i Ekrem’in kâtiplerinden olan Ukbe’nin bizzat cemedip kendi hattıyla yazdığı bir mushaf nüshası vardı. Hz. Osman’ın mushafına göre tertibi farklılık gösteren bu nüsha hadis hâfızı ve tarihçi Ebû Saîd İbn Yûnus (ö. 347/958) zamanında bilinmekteydi (Zehebî, Târîħu’l-İslâm, s. 272). Fıkıh ve özellikle ferâiz konularında da uzmandı. Hz. Ömer döneminde Medine’de bir süre kadılık yapmıştır (DİA, XXIV, 66). Ukbe aynı zamanda Arap dilini fasih konuşur, şairliğinin yanı sıra güzel sesi ve etkileyici Kur’an okuyuşuyla tanınırdı. Bir defasında Hz. Ömer’in isteği üzerine ona Tevbe sûresini okumuş ve halife bu tilâveti ağlayarak dinlemiştir. Kütüb-i Sitte’nin tamamında rivayetleri bulunan Ukbe’den Câbir b. Abdullah, Abdullah b. Abbas, Ebû Ümâme gibi sahâbîler ve birçok tâbiîn âlimi hadis nakletmiştir. Onun hadis rivayeti açısından Mısırlılar nezdindeki konumu Abdullah b. Mes‘ûd’un Kûfeliler nezdindeki konumuna benzetilmiştir. Rivayetleri İbn Kutluboğa tarafından Müsnedü ǾUķbe b. ǾÂmir adıyla derlenmiş, Abdülganî Ahmed et-Temîmî, Merviyyâtü’ś-śaĥâbî ǾUķbe b. ǾÂmir el-Cühenî rađıyallāhu Ǿanhü fî Müsnedi’l-İmâm Aĥmed başlığını taşıyan bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1399/1979, Câmiatü Ümmi’l-kurâ).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, IV, 144; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, IV, 343-344; VII, 498; İbn Abdülber, el-İstîǾâb, III, 1073-1074; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, IV, 53-54; İbn Manzûr, Muħtaśaru Târîħi Dımaşķ, XVII, 95-101; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XX, 202-205; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, II, 467-469; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene: 41-60, s. 271-273; İbn Hacer, el-İśâbe, II, 489; M. Ebü’l-Amâyim, Âŝâru’l-Ķāhireti’l-İslâmiyye fi’l-Ǿaśri’l-ǾOŝmânî (nşr. Ekmeleddin İhsanoğlu), İstanbul 2003, s. 197-200; Fahrettin Atar, “Kadı”, DİA, XXIV, 66; Casim Avcı, “Muhammed b. Ebû Huzeyfe”, a.e., XXX, 519.

Erdinç Ahatlı