UKAYL (Benî Ukayl)

(بنو عقيل)

Adnânîler’den Kays Aylân’a mensup bir Arap kabilesi.

Benî Âmir b. Sa‘saa’nın en güçlü kolu olan Kâ‘b’ın dört boyundan en büyüğüdür. Ukayl’in şeceresi Ukayl b. Kâ‘b b. Rebîa b. Âmir b. Sa‘saa b. Muâviye b. Bekir b. Hevâzin b. Mansûr b. İkrime b. Hasafe (Kâ‘b) b. Kays (b.) Aylân b. Mudar b. Nizâr b. Mead yoluyla Adnân’a ulaşır (İbn Hazm, s. 288-290). Gerek mensuplarının çokluğu gerekse tarihte oynadıkları rol bakımından kabilenin meşhur kolları Rebîa, Amr, Hafâce, Ubâde ve Âmir’dir. İslâm’ın zuhuru sırasında Ukayl genellikle Necid ve Yemâme’nin kuzey bölgelerinde oturmaktaydı. Kaynaklarda bu bölgelerde yarı göçebe hayat süren Ukayl’e ait Tubâle sınırındaki Renye, Bîşe, Niâm, Himva, Akīku Temre, Teslîs gibi çok sayıda su kaynağı ve hurma bahçesinin yanı sıra zengin maden yataklarından bahsedilmektedir (Hemdânî, s. 299, 312, 329; Bekrî, I, 304; II, 469). Günümüzde Devâsir vadisinde bulunan ve Hemdânî’nin


ifadesine göre yarımadanın en zengin altın yatağı sayılan Akīk’ın Hz. Peygamber’in, “Benî Ukayl topraklarına altın yağdı” şeklindeki hadisinde zikri geçen yer olduğu bildirilir (Śıfatü Cezîreti’l-ǾArab, s. 329). Ukayl, Câhiliye dönemi savaşlarından Hz. Peygamber’in doğduğu yıl Temîm ile Kays arasında vuku bulan Cebele savaşına Âmir b. Sa’saa’nın diğer kollarıyla birlikte katıldı (İbn Hazm, s. 290-291). Kinâne ve Kays Aylân arasında vuku bulan dördüncü Ficâr savaşı Ukayl’in Avf kolundan Ebû Harb b. Ukayl ile Benî Abdümenât’tan Hulleys b. Yezîd arasındaki mübârezeyle başlamıştı (İbn Habîb, s. 177).

İbn Sa‘d’ın naklettiği rivayete göre Amr b. Ukayl’den Rebî b. Muâviye, Rebîa b. Ukayl’den Mutarrif b. Abdullah b. A‘lem ve Âmir b. Ukayl’den Enes b. Kays, Resûl-i Ekrem’in yanına giderek temsil ettikleri kabileler adına biat ettiler (9/630). Resûlullah da Ukayl temsilcilerine kabileleri İslâm’ı kabul edip namaz kıldıkları, zekât ödedikleri ve itaat ettikleri sürece kendilerine Akīk bölgesini iktâ ettiğine dair bir ahidnâme verdi. Daha sonra Ebû Rezîn Lakīt b. Âmir’in de Hz. Peygamber’in yanına geldiği, kabilesi adına ona biat ettiği ve Hz. Peygamber’in kendisine bir su kaynağını iktâ ettiği, Ebû Harb b. Hüveylid b. Âmir b. Ukayl ve kardeşi İkâl b. Hüveylid’in de Akīk bölgesinin kendilerine iktâ edileceği ümidiyle Müslümanlığı kabul ettiği bildirilir (eŧ-Ŧabaķāt, I, 302). Kindermann, Resûl-i Ekrem’in Benî Ruâs b. Kilâb mensuplarının daha önce müslüman olan komşuları Benî Ukayl’e baskın düzenlemesine izin verdiğini iddia ederse de (EI2 [İng.], X, 785) bu doğru değildir. Bu olay üzerine Hz. Peygamber’in baskını düzenleyen Amr b. Mâlik’e kendisini cezalandıracağını bildirmesi ve Amr’ın Resûlullah’tan af dilemesi Kindermann’ın iddiasının aksine Resûlullah’ın Amr’ın kabilesiyle birlikte iştirak ettiği Câhiliye âdetini onaylamadığını göstermektedir (İbn Sa‘d, I, 261). Hz. Peygamber devri olaylarında kayda değer bir rolüne rastlanmayan Ukayl mensupları, onun vefatının ardından Yemen’deki irtidad hareketlerinin öncülerinden Kays b. Mekşûh el-Murâdî’nin isyanının bastırılmasında Muâviye el-Ukaylî’nin başkanlığında önemli rol oynadı (Taberî, III, 323-326).

Fetihler dönemiyle birlikte Ukaylîler’in büyük bir kısmı Suriye, Irak, Bahreyn’e yerleşti. Yeni fethedilmiş bu bölgelerde kumandanlık, valilik ve kadılık gibi görevlere tayin edildi. Emevîler devrinde de önemli görevlere getirilen Ukayl mensupları Abbâsîler’in ilk döneminde bu konumlarını korudular. Ukayl’in Müntefik b. Âmir kolundan Amr b. Muâviye b. Müntefik, Emevîler dönemi yaz seferleri kumandanlığı, İrmîniye, Azerbaycan ve Ahvaz valiliği; Avf b. Ukayl kolundan Ebû Safvân İshak b. Müslim, II. Mervân zamanında İrmîniye, aynı koldan Müslim b. Rebîa’nın oğulları da Emevîler ve Abbâsîler’in ilk dönemlerinde İrmîniye valiliği yaptı (İbn Hazm, s. 291; İhsan en-Nâs, I, 374-376). Abbâsîler’in ilk devirlerinde özellikle Suriye ve el-Cezîre’de çıkan isyanlara Benî Ukayl de katıldı. Emevîler döneminin İrmîniye valisi İshak b. Müslim el-Ukaylî’nin idaresindeki el-Cezîre Arapları, 133 (751) yılında Harran’ı ele geçirip yedi ay Abbâsî kuşatmasına karşı direndiler ve II. Mervân’ın öldüğüne ikna edildikten sonra teslim oldular. Ukaylîler’in çıkardığı huzursuzluklar Emîn ve Me’mûn dönemindeki iç karışıklıklar sırasında devam etti. Nasr b. Şebes el-Ukaylî, Mudar (Kays) kabilelerini merkezî hükümete karşı isyana teşvik etti ve 209 (824-25) yılına kadar halifeye teslim olmadı. Ukayl mensuplarının Abbâsîler döneminde çıkardığı huzursuzluklardan biri de iktisadî sebeplerle 251’de (865) vuku buldu. Cidde yolunu kesen Benî Ukayl, Mekke’de fiyatların yükselmesine ve bedevîlerin köylere saldırmasına yol açtı. Mekke Valisi Ca‘fer b. Fazl ile yaptıkları savaşta yaklaşık 300 Mekkeli hayatını kaybetti.

Ukaylîler, özellikle IV. (X.) yüzyıldan itibaren el-Cezîre ve Bahreyn gibi siyasî nüfuza sahip bulundukları bölgelerde Karmatîler’in, Mirdâsîler’in ve Hamdânîler’in Musul kolu gibi mahallî hânedanların tarih sahnesinden silinmesinde önemli rol oynadılar; bölgede Osmanlı hâkimiyetine kadar geçen sürede bazı emirlikler kurdular. el-Cezîre’de Musul merkezli Ukaylîler, XV-XVI. yüzyıllarda el-Cezîre’nin kuzeyi ile Bahreyn’e hâkim olan Lahsâ merkezli Cebrîler gibi hânedanlar Benî Ukayl tarafından kuruldu. Bunların dışında özellikle Ukaylîler’in Benî Ubâde kolu mensuplarınca V. (XI.) yüzyılda Irak ve el-Cezîre bölgesinde Âl-i Mücellâ, Ca‘ber Kalesi merkezli Âl-i Bedrân, Tikrît’te Benî Ma‘n, Fırat kıyılarında Benî Vehb gibi hânedanlar teşekkül etti.

XIX-XX. yüzyıllarda Arap yarımadasını ve el-Cezîre bölgesini gezen Avrupalı seyyahlar Ukayl, Agéyl, Agéylât gibi adlarla kaydettikleri, eski Ukaylîler’le akrabalık ilişkileri kesin olmayan kabileler topluluğundan bahseder. J. L. Burckhardt’ın XIX. yüzyılın başlarında Necid bölgesi bedevîlerine dair verdiği bilgilere göre bir zamanlar çok güçlü durumda bulunan Benî Hilâl’in (Kâ‘b’ın / Âmir b. Sa‘saa’nın diğer önemli kolu) bakiyeleri olan Agéyl mensupları Necid köylerinde dağınık şekilde yaşamaktaydı. Bölgedeki diğer bir Agéyl kabilesinden de söz eden müellif, Bağdat’ta yerleşik veya bedevî halde yaşayan Necid Arapları’nın tamamının kendilerini bu bölgede önemli nüfuza sahip, aynı zamanda civar bölgelerdeki bedevîlere ve şehirdeki isyancılara karşı Osmanlılar’ın en yakın destekçileri olan Bağdat Ukaylîleri’ne nisbet ettiklerini kaydetmektedir. Burckhardt’a göre liderleri her zaman Derâye yerlilerinden seçilen ve Osmanlılar tarafından onaylanan bu Ukaylîler, Bağdat ve Suriye arasında kervan yollarında güvenliği sağlamakta, Vehhâbîler’e çoğu zaman karşı koyabilmekteydiler (Notes, s. 232-233). Seyahatnâmelere göre Ukaylîler, Bağdat ve Suriye ticaret güzergâhında çöl ticareti ve kervan kılavuzluğu yaptıkları gibi özellikle Osmanlılar dönemi hac yolu konak yerlerinde güvenliği sağlıyordu. Benî Ukayl, Osmanlılar’ın son dönemlerine kadar Hicaz’da güvenliğin sağlanmasında önemli rol oynadı. XII. (XVIII.) yüzyılda Ukaylîler’e mensup Âl-i Ebû Cerâde cemaati bir fermanla Hama’ya iskân edildi (Halaçoğlu, s. 64, 85, 139). II. Abdülhamid devrinde kurulan zaptiye ve jandarma alayları yanında Medine-Yenbu‘ arasında yaklaşık 200 kişilik Benî Ukayl birliklerinden yararlanıldı. Günümüzde Ukayl’in Müntefik koluna mensup olanların bir kısmının Irak’ta Basra civarında yaşadığı ve kabileye Şebîb (Şübeyb) ailesinin liderlik ettiği bilinmektedir (Abbâs el-Azzâvî, IV, 121-122).

Ukaylîler’den meşhur kişiler arasında Benî Âmir’den şair Timâh b. Yezîd el-Ukaylî ve Ukāl b. Huveylid, Hafâce kolundan şair Tevbe b. Humeyyir, amcasının kızı ve sevgilisi Leylâ el-Ahyeliyye, babası Bürd Ukayl’den bir kadının kölesi olan ve şiirleri örnek (şâhid) olarak kullanılan son Arap şairi Beşşâr b. Bürd (Ukayl’in şairleri için bk. Abd Avn er-Ravzân, I, 417-420), muhaddis Ebû Ca‘fer el-Ukaylî ve zamanımıza ulaşmayan Ensâbü Benî ǾUķayl adlı eserin müellifi İbnü’l-Adîm el-Ukaylî zikredilebilir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 261, 302; İbn Habîb, el-Münemmaķ, s. 177; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ, I, 445-451; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks; Hemdânî, Śıfatü Cezîreti’l-ǾArab (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘ el-Hivâlî), Riyad 1397/ 1977, s. 299, 312, 329; İbn Hazm, Cemhere, s. 288-292; Bekrî, MuǾcem, I, 304; II, 469; ayrıca bk. İndeks; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân (Cündî), bk. İndeks; İbn Haldûn, el-Ǿİber, IV, 91-92; Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, VI, 588-589; J. L. Burckhardt, Notes on the Bedouins and Wahabys, London 1830,


s. 232-233; Ömer Rızâ Kehhâle, MuǾcemü ķabâǿili’l-ǾArab, Beyrut 1402/1982, II, 801-802; G. Degener, Das Emirat der Banū ǾUqail (doktora tezi, 1987), Georg August Universität zu Göttingen; Abbas el-Azzâvî, ǾAşâǿirü’l-ǾIrâķ, Kum 1411/1990, IV, 121-122; Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara 1991, s. 64, 85, 139; Şâkir Mustafa, MevsûǾatü düveli’l-Ǿâlemi’l-İslâmî ve ricâlihâ, Beyrut 1993, I, 329-334; İhsan en-Nas, el-Ķabâǿilü’l-ǾArabiyye ensâbühâ ve aǾlâmühâ, Beyrut 1421/2001, I, 374-376; M. Süleyman et-Tayyib, MevsûǾatü’l-ķabâǿili’l-ǾArabiyye, Kahire 1421/2001, I, 555-556; Abd Avn er-Ravzân, MevsûǾatü’l-ķabâǿili’l-ǾArabiyye, Amman 2002, I, 417-420; H. Kindermann, “ǾUķayl”, EI² (İng.), X, 784-786; Gülay Öğün Bezer, “Ukaylîler”, DİA, XLII, 59-61.

Elnure Azizova