UGANDA

Orta Afrika’da İslâm Konferansı Teşkilâtı’na üye olan bir ülke.

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA

II. TARİH

Orta Afrika’nın doğusundadır. Bağımsızlığını 1962’de kazanmış olup toprakları ekvatorun hem kuzeyinde hem güneyinde yer alır. Kuzeyde Sudan, doğuda Kenya, güneyde Tanzanya ve Ruanda, batıda Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile komşudur. Resmî adı Uganda Cumhuriyeti’dir (Republic of Uganda). Ülkenin yüzölçümü 241.550 km², nüfusu 31 milyon (2009), başşehri Kampala (1.500.000), nüfusu 100.000’i aşan diğer önemli şehirleri Kira (165.000), Gulu (146.000) ve Lira’dır (102.000).

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA

Çok engebeli bir ülke olan Uganda’nın güneybatısında Kongo Demokratik Cumhuriyeti sınırında bulunan Ruwenzori dağları kabaca üç dağ kütlesinden (Stanley, Speke ve Baker) oluşur. Gnays ve granit gibi birinci jeolojik zamandan önceye ait kayaçlardan meydana gelen, üzerinde buzulların yer aldığı Ruwenzori dağlarında en


yüksek kesim Stanley dağındaki Margherita zirvesidir (5109 m.). Doğuda Kenya sınırında Elgon dağı (4322 m.) kalkan şeklinde bazaltik bir volkandır ve kısmen Doğu Afrika büyük çöküntü sistemiyle ilişkilidir. Uganda’nın önemli kısmı Victoria gölünün kuzeyindeki Afrika platosunda bulunur. Ülkenin orta kesiminde yükselti 1000-1500 m. arasında değişir. Bu saha yer yer bataklıkların görüldüğü geniş vadilerden oluşur. Ülkenin yüzey şekillerine asıl damgasını vuran güney-kuzey doğrultulu tektonik çukurlardır. Uganda’nın coğrafî konumu, yükseltisi ve topografik özellikleri sebebiyle çeşitli iklim tipleri ortaya çıkar. Ekvator yakınında her iki yarımküreden yaklaşan ve yükselen hava yıl boyunca bereketli yağışların egemen olduğu ekvatoral alçak basınç alanını teşkil eder. Alizelerin yaklaşım alanı olan bu saha “tropikler arası yaklaşımı kuşağı” diyede bilinir ve Uganda’da yağışın genel dağılışını belirler. Ülkenin büyük kesiminde yıllık yağış 1000-1500 mm. arasında değişse de Ruwenzori ve Elgon dağlık alanlarında bu miktar 2000 milimetreyi bulur. Yıllık sıcaklık değerleri dağlık alanlarda 18-20 C° iken Uganda’nın kuzeyindeki düzlüklerle ülkenin doğusundaki alanlarda 25-30 C° arasında değişir.

Uganda’daki akarsulardan bazıları Nil nehrinin kaynaklarını oluşturur. Albert, Pager ve Achwa, Beyaz Nil’in (Bahrülebyaz) kaynakları arasındadır. Dünyanın önemli tatlı su göllerinden biri olan Victoria gölünün (68.457 km²) bir kısmı (28.665 km²) Uganda sınırları içinde yer alır. Albert, Edward ve Kyoga gölü diğer büyük göllerdendir. Ülkenin tropikal ormanları yıl boyunca yağış alan alanlarda ortaya çıkar. Tropikal ormanlar daima yeşil ağaçlar, liyanlar, epifitler gibi çeşitli bir bitki örtüsünü içinde barındırır. Ülkenin güneybatısında Mbarara ile kuzeydoğusunda Moroto arasında uzanan sahada yağış belirgin şekilde azalır ve bu saha “sığır kuşağı” diye bilinir. Burada yağış yetersizliğinden dolayı göçebe hayvancılık yapılmaktadır. Uganda’da ormanlar ülkenin % 24’ünü kaplamakla beraber müdahaleler sebebiyle birçok yerde değişime uğramıştır. Tarım alanına dönüştürülen ya da yangınla tahrip edilen orman alanları çeşitli sebeplerle (sığır vebası, uyku hastalığı ya da kabile savaşları gibi) terkedilmiş ve yeniden orman haline dönüşmüştür. Uganda’da çok sayıda göl, akarsu (Victoria gölü, Albert gölü, Kafu ve Nil nehri gibi) ve bataklık sulak alan ekosistemi bakımından önem taşır. Bu alanlardan bazıları içerdikleri flora ve fauna sebebiyle koruma altındadır.

Ülkenin ilk nüfus verileri XX. yüzyılın başlarına aittir. 1911’de 2,5 milyon olan nüfus 1948’de 5 milyona ulaşmış, 1980’de 16,7 milyon, 2002 yılında 24,2 milyon, 2009’da 31 milyon olmuştur. 1991-2002 döneminde Uganda’da nüfus % 3,2 düzeyinde bir artış göstermiştir. 1948 yılında kilometrekareye sadece yirmi beş kişinin düştüğü ülkede bu değer 1980’de 64’e, 2002’de 123’e, 2009’da ise 128’e çıkmıştır. En fazla nüfusa sahip kabileler arasında Buganda, Banyankole, Busoga, Bakiga, Iteso, Langi, Acholi, Bagisu ve Lugbara gelmektedir. Birçok kabileden meydana geldiği için farklı dillerin konuşulduğu Uganda’da İngilizce ve Sevâhilî (yerli dil) resmî dildir. Toplam nüfusun % 42’si Katolik, % 37’si Anglikan ve Protestan, % 12’si müslümandır, % 9’u ise diğer dinlere mensuptur.

Uganda’da tarım ekonomide hâkim sektördür. Nüfusun % 70’inden fazlası tarımsal etkinliklerle geçimini sağlar. Kahve, çay, pamuk ve tütünden oluşan tarımsal ürünler önemlidir. XX. yüzyılın başlarından itibaren ülkede kahve üretimi küçük tarım alanlarında yapılmaktadır ve yaklaşık yarım milyon aile için önemli bir gelir kaynağıdır. Kahve ve çaydan sonra üçüncü ihraç ürünü pamuk ülkede ilk defa 1903 yılında yetiştirilmeye başlanmış ve demiryollarının gelişmesiyle Kenya üzerinden pazarlanmıştır. Günümüzde pamuk üretimi genellikle alt gelir grubunda yer alan 250.000 civarında ailenin yarım hektardan az olan tarlalarında gerçekleştirilmektedir. Bütün iyileştirme çabalarına karşılık hayvancılık göçebe olarak geleneksel koşullarda sürdürülmektedir. Ülkenin en önemli yer altı zenginliğini Ruwenzori dağları yakınındaki Kilembe bakır yatakları teşkil eder. Uganda’da 1244 km. uzunluğunda demiryolu hattı ve 70.000 kilometreden daha uzun karayolu vardır. Ülkede yer alan göller arasında sınırlı bir su ulaşımı söz konusudur. Başlıca göl kıyısı limanları Entebbe, Jinja ve Port Bell’dir. Ticaret yapılan ülkeler içinde ithalâtta başta gelenler Kenya, Birleşik Krallık, Almanya ve Japonya’dır. Bu ülkelerden şeker, motorlu taşıt, kumaş ve inşaat malzemeleri ithal edilir. İhraç ürünleri arasında kavrulmamış kahve, pamuk, çay başta gelir. İhracat yapılan ülkeler Hollanda, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İtalya, İspanya ve Fransa’dır.

BİBLİYOGRAFYA:

F. E. Muhereza, “Ranchers and Pastoralists: The Restructuring of Government Ranching, Uganda”, African Pastoralism: Conflict, Institutions and Government (ed. M. Abdel Rahim M. Salih v.dğr.), London 2001, s. 100-133; UBS 2002 Uganda Population and Housing Census: Analytical Report (Abridged Version), Kampala 2006; R. G. Taylor v.dğr., Climate Change and the Aquatic Ecosystems of the Rwenzori Mountains, Uganda, London 2007; H. J. de Blij - P. O. Muller, Geography: Realms, Regions and Concepts, New York 2010, s. 321; Murat Türkeş, Klimatoloji ve Meteoroloji, İstanbul 2010, s. 213; A. C. Hamilton, “Distribution Patterns of Forest Trees in Uganda and Their Historical Significance”, Vegetatio, XXIX (1974), s. 21-35; G. Bahati v.dğr., “Hydrology and Reservoir Characteristics of Three Geothermal Systems in Western Uganda”, Geothermics, XXXIV/5 (2005), 568-591; A. Knapen v.dğr., “Landslides in a Densely Populated County at the Footslopes of Mount Elgon (Uganda): Characteristics and Causal Factors”, Geomorphology, LXXIII/1-2, Amsterdam 2006, s. 149-165; J. Baffes, “Restructuring Uganda’s Coffee Industry: Why Going Back to Basics Matters”, Development Policy Review, XXIV/4, Oxford 2006, s. 413-436; a.mlf., “The ‘Full Potential’ of Uganda’s Cotton Industry”, a.e., XXVII/1 (2009), s. 67-85; J. Obua v.dğr., “Status of Forests in Uganda”, African Journal of Ecology, XLVIII/4, Oxford 2010, s. 853-859; E. B. Haddon, “Uganda”, İA, XIII, 9-10; http://ramsar.wetlands.org/Portals/15/UGANDA. pdf (5 Nisan 2011); http://www.unesco.org/water/ wwap/wwdr/wwdr2/case_studies/uganda/pdf/ 3_uganda_freshwater_resources.pdf (10 Nisan 2011).

Meral Avcı




II. TARİH

Doğu Afrika yerlileri arasında en kalabalık kitleyi meydana getiren Bantular XI. yüzyılda Batı ve Orta Afrika’dan gruplar halinde bölgeye göç ettiler ve zamanla burada yaşayanlarla karışarak yeni topluluklar oluşturdular. Tarihinin bilinen ilk devirlerinden XIX. yüzyılın sonlarında gerçekleşen İngiliz sömürgeciliği dönemine kadar Büyük Göller bölgesinde Buganda, Bunyoro, Ankole, Karagve (Karagwe), Koki, Buriba,


Toro ve Soda adlı sekiz krallık hüküm sürmüş, İngiliz sömürgecileri bu krallıkları tek bir yönetim altında toplayarak Uganda adını vermiştir.

Bölgede kurulan krallıkların en önemlisi Ganda kabilesinin kurduğu Buganda Krallığı’dır. İlk kralının XIII. yüzyıl başlarında tahta çıkan Kato Kimera olduğu bilinmektedir. Başlangıçta küçük bir krallıkken XIX. yüzyılın ikinci yarısında bölgenin en büyük krallığı haline gelmesi Buganda krallarının siyasî maharetine bağlanmaktadır. Krallar “bataka” dedikleri her klandan bir kadınla evlendiklerinden klanlar arasında eşitlik sağlanmış oluyor ve krallığın arazilerinin tamamı ona ait sayılıyordu. 1840 yıllarından itibaren Zengibar Sultanlığı ile ilişkilerin başlaması üzerine Doğu Afrika sahilleriyle ticaret yaygınlaşınca ülkede refah arttı. Yirmi dokuzuncu kral II. Suna Kalema Kansinge (1836-1854) Doğu Afrika sahilleriyle ilişkileri geliştirince Zengibar Sultanlığı’ndan Arap asıllı tüccarlar fildişi ve köle ticareti için Buganda Krallığı topraklarına gelmeye başladılar. Îsâ b. Hüseyin ve Ahmed b. İbrâhim adlı tâcirler kraliyet nezdinde tanınıp itibar kazandılar. Kral II. Suna’nın, ülkesine gelmelerine izin verdiği bu ilk müslümanların kendisine hediye ettikleri Kur’ân-ı Kerîm’i yerine geçen oğlu I. Mutasa’ya (1854-1884) bıraktığı ve bazı sûreleri ezberlediği bildirilmektedir.

1854-1856 yıllarında Buganda topraklarına üç defa sefer yapan Ahmed b. İbrâhim burada Şeyh Ahmed diye tanındı. Bu dönemde Doğu Afrika sahilindeki müslümanlarla Buganda Krallığı’nın da bulunduğu iç kısımlar arasında ilişkiler giderek arttı ve İslâmiyet yayılmaya başladı. II. Suna’nın ardından yerine geçen oğlu I. Mutasa’nın müslüman tüccarları sınır dışı etmesi ve müslümanlara karşı tavır alması bölgede İslâmlaşmayı engelledi. Ahmed b. İbrâhim, Buganda’yı terkedip Kafuro’da ticaretle uğraştı. Çok sayıda kabile reisinin müslüman olmasını sağlayan Şeyh Ahmed’in Kafuro’da şehid edilmesi bölgede İslâmiyet’in yayılışına ciddi bir darbe vurdu. 1867’de müslümanlara karşı iyi davranmaya başlayan I. Mutasa, İslâmiyet’i krallığın resmî dini ilân etti ve İslâm’ı yaymak için komşu krallıklara tebliğciler gönderdi. Onun tebliğ faaliyetleri sonucu doğudaki komşusu Busoga kabilesinden on sekiz kabile reisi İslâmiyet’i kabul etti. I. Mutasa’nın yeni siyaseti sayesinde çok sayıda müslüman tüccar Buganda’ya geri döndü. Kendisi Kur’an öğrendiği gibi köylere camiler inşa ettirdi. Ancak İngiliz seyyahı Henry Morton Stanley’in 1875’te sarayına gelip İslâmiyet aleyhine propaganda yapmasından etkilenerek bir defa daha tavır değiştirdi. 1875 yılı Ekiminden 1876 Martına kadar yetmiş kadar müslümanı diri diri yaktırdı.

1877’de İngiliz Protestanları ve 1879’da Fransız Katolikleri adına Beyaz Babalar adlı misyoner grupları Büyük Göller bölgesine gelip faaliyete başladılar. Müslümanların yaklaşık elli yıldan beri varlık gösterdikleri bölgeye misyonerlerin gelişiyle sömürgeciliğin ilk adımları atılmış oldu. Hayatının son yıllarında müslümanlara daha yakın durduğu görülen I. Mutasa 1884’te ölünce misyonerler on sekiz yaşındaki oğlu Muvanga’yı (Mwanga) kral ilân ettiler ve bölgeyi sömürgeleştirmek için kendisine bir himaye antlaşması imzalattılar. Muvanga misyonerlerin Buganda halkını hıristiyanlaştırmasını engelleyemedi. İngiliz misyonerleri kiliseye bağlı okullarda bölgedeki krallıkların yönetimine getirecekleri kadroları yetiştirdiler. 1888’de tahttan indirilip sürgüne gönderilen Muvanga iki yıl sonra hıristiyanların desteğiyle tekrar tahta oturdu. Muvanga, Katolikler’i, İngiliz sömürge şirketi adına burada bulunan Lugard ise Protestanlar’ı destekleyince 1892 yılı Ocak ayında aralarında başlayan mücadeleyi silâh bakımından üstün olan Protestanlar kazandı. İngiliz misyonerleri tarafından hıristiyan yapılan Apolo Kagwa Frederick, Lugard’ın desteğiyle başvezir oldu. II. Muvanga’nın 1903’te Seyşeller (Seychelles) adasında sürgünde iken ölmesi üzerine oğullarının en büyüğü II. Daudi Chwa, Buganda kraliyet tahtına oturtuldu. Ancak yönetim Apola Kagwa’nın elindeydi. 1900 yılında İngilizler’le yapılan antlaşmayla Buganda toprakları resmen sömürgeleştirildi. Batı tarzı eğitim alan II. Daudi Chwa’nın krallığı 1939’da ölümüne kadar İngiliz sömürge idaresi altında geçti. Yerine oğlu Edward Frederick II. Mutasa kral oldu. 1962’de Uganda bağımsızlığına kavuşunca II. Mutasa devlet başkanlığına getirildi. 24 Mayıs 1966’da II. Mutasa sürgüne gönderildiğinde lağvedilen Buganda Krallığı 1993 yılında tekrar konuldu. Halen kraliyet tahtında otuz altıncı kral olarak Ronald Muwenda II. Mutebi oturmaktadır.

XIX. yüzyılda Buganda Krallığı güçlenirken Bunyoro Krallığı zayıflamaya başladı. Daha önce kendisine bağlı olan Ankole ve Toro krallıkları bağımsızlıklarını elde ettiler. 1869’da Kral Mukama Kamurasi’nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Kabarega ekonomik bakımdan çökmüş olan Bunyoro Krallığı’nı idarî ve askerî düzenlemelerle kısa zamanda toparladı, kaybedilen yerleri geri aldı. Kabarega 1822’de Bunyoro’dan ayrılan Toro Krallığı’nı 1876’da tekrar kendi idaresine soktu. Aynı yıl Bunyoro’ya gelen, Mısır Hidivliği’ne bağlı Hattıistivâ Müdürlüğü’nde görevli Alman asıllı doktor Emin Paşa’yı sarayında kabul etti. Bunyoro Krallığı ile Mısır Hidivliği arasında dostluk ilişkisi kuruldu. Mısır Hidivliği 1880 yılında Bunyoro Krallığı’nı kendi hâkimiyeti altında kabul etmekteydi. Bunyoro kralı ve halkı İslâmiyet’i Buganda Kralı I. Mutasa’nın gönderdiği tebliğciler vasıtasıyla tanıdı. Kral Kiveva döneminde buraya çok sayıda tebliğci gönderildi ve camiler inşa edildi. Bunyoro ve Buganda krallıklarının batısında bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti sınırı çevresinde XV. yüzyılda kurulan Ankole Krallığı bölgede İngiliz sömürgeciliğinin yerleşmesine kadar müstakil konumunu sürdürdü. Bunyoro Kralı III. Omukama Kyebambe’nın oğlu Prens Kaboyo’nun 1822 yılında kendi sorumluluğundaki bölgede tesis ettiği Toro Krallığı 1876’da tekrar Bunyoro Krallığı’na


katıldı. Krallık İngilizler’in bölgeyi işgaliyle yarı müstakil bir konum kazandı. İngilizler bölgede 1939’da Busoga Federasyonu adıyla yeni bir krallık kurdular. 1950’li yıllarda bağımsızlık hareketleri canlanırken İngilizler bölgede hüküm sürmekte olan krallıkların kendi otonom yönetimlerini desteklediler. Uganda bağımsızlığını elde edince Busoga Kralı Kyabazinga devlet başkanı yardımcısı oldu.

Mısır Hidivliği’nin Bölgedeki Faaliyetleri. Doğu Afrika’nın Büyük Göller bölgesini hâkimiyeti altına almayı planlayan Hidiv İsmâil Paşa’nın 1872’de İngiliz asıllı Sir Samuel Baker kumandasında gönderdiği askerler Ankoli ve Lango’yu ele geçirdikten sonra Buganda topraklarına girdiler. 1874’te Samuel Baker’in istifa edip İngiltere’ye dönmesi üzerine İsmâil Paşa’nın Hartum’a vali tayin ettiği Charles Gordon kaymakam Chaille-Long’u hediyelerle I. Mutasa’ya gönderdi. 20 Haziran 1874 tarihinde I. Mutasa ile görüşmeyi başaran Chaille-Long ertesi gün I. Mutasa’nın sarayının üstünde Osmanlı bayrağının dalgalanmasını sağladı. 16 Ağustos’ta Bunyoro Krallığı’nı ziyaret edip Kral Kabarega’ya Vali Gordon Paşa’nın gönderdiği hediyeleri sundu. Bu olumlu gelişmeler üzerine Hidiv İsmâil Paşa’nın ertesi yıl Buganda’ya yolladığı Ernest de Bellefonds 12 Nisan 1875’te I. Mutasa ile görüşüp kendisini Osmanlı padişahına tâbi olmaya davet etti. Emin Paşa, Gordon Paşa’nın siyasî memuru sıfatıyla 1877 ve 1878’de Nur Efendi Muhammed kumandasındaki askerlerle birlikte I. Mutasa’nın yaşadığı Rugaba şehrine giderek Gordon Paşa’nın ve Mısır hidivinin hediyelerini kendisine verdi. Yapılan bu seferler sonucunda Osmanlı-Mısır birlikleri I. Mutasa’yı iç işlerinde serbest bırakıp topraklarını Hattıistivâ Müdürlüğü’ne dahil ettiler. Böylece Uganda, Osmanlı toprağı ilân edilip durum İstanbul’a bildirildi. 1880’li yılların başında Hartum’da Mehdî hareketi ortaya çıkınca hidivlikle Uganda arasındaki ticaret kesildi. Emin Paşa, beraberindeki Osmanlı askerleriyle yıllarca Uganda topraklarında kalarak yerli kabileleri Osmanlı Devleti’ne bağlamaya çalıştı.

İngiliz Sömürgeciliği ve Bağımsızlık Dönemi. Bölgeye gelen Fransız Katolik ve İngiliz Protestan misyonerlerinin faaliyetleri neticesinde müslümanların da bulunduğu ülkede hıristiyanların sayısı giderek arttı. Ancak Protestan ve Katolik misyoner toplulukları arasında başlayan rekabet yerli halk içinde bölünmeye sebep oldu. Uganda topraklarında 1892’de başlayan İngiliz sömürgeciliği 1962 yılına kadar devam etti. Almanya ile İngiltere, Afrika’nın doğu sahillerini aralarında paylaşma konusunu ilk defa 1890 yılında bir anlaşma ile gündeme getirdiler. Almanlar, bugünkü Tanzanya’nın başşehri ve o zamanki Zengibar Sultanlığı’nın merkezi olan Dârüsselâm ve çevresini, İngilizler sultanlığın günümüzdeki Kenya ve kuzeyinde kalan Uganda gibi topraklarını himaye adı altında sömürgeleştirdiler. 9 Ekim 1962 tarihinde Uganda’ya bağımsızlık âdeta hibe edildi. Kabul edilen anayasada bölgedeki krallıkların varlıkları korunarak federal bir yapı benimsendi. Kral II. Mutasa kaydıhayat şartıyla devlet başkanı ilân edildi. Başbakanlığa 1960’ta Uganda Halk Kongresi’ni kuran Milton Obote, ordu kumandanlığına İdi Amin Dada adıyla tanınan müslüman Îdülemîn getirildi.

1966 yılında Îdülemîn kumandasındaki ordu tarafından devlet başkanlığı görevinden uzaklaştırılan II. Mutasa Londra’ya sürgüne gönderildi. Milton Obote bir yıl sonra yeni anayasayı hazırladı. Krallıklar kaldırıldı, tek partili başkanlık sistemine geçildi. Milton Obote devlet başkanı, Îdülemîn genelkurmay başkanı oldu. Ancak Milton Obote’nin krallıklara son vermesi tepkiyle karşılandı ve en büyük tepki Buganda Krallığı’ndan geldi. Îdülemîn, bu tepkileri gerekçe göstererek Milton Obote’nin 25 Ocak 1971’de Singapur’daki Commonwealth toplantısında bulunduğu sırada yönetime el koydu. Milton Obote komşu ülke Tanzanya’ya sığınmak zorunda kaldı. Îdülemîn ülkedeki bütün kurumları tekelinde topladığı gibi anayasayı askıya aldı. İslâm ülkeleriyle ilişkiler kurmaya çalıştı. 1972’de Suudi Arabistan kralı Uganda’yı ziyaret etti. Libya ile de yakınlaşma sağlandı. Ülkenin her tarafında camiler inşa edilirken ihtida edenlerin sayısı arttı. İngiliz sömürgecilerin ikinci sınıf insan konumuna düşürdüğü müslümanlar Îdülemîn döneminde ayrıcalıklı duruma geldiler. Devlet kadrolarına çok sayıda müslüman memur alındı. Orduda müslüman subaylar da görev yapmaya başladı. Îdülemîn, nüfusunun üçte ikisinin hıristiyan kabul edildiği Uganda’da çoğunluğun müslüman olduğunu ileri sürerek 1974’te Uganda’yı İslâm Konferansı Teşkilâtı’na üye yaptı. 1975 yılı Temmuz ayında Kampala’da yapılan zirvede Afrika Birliği Teşkilâtı başkanı oldu.

Îdülemîn muhaliflerine zulmetmesi, ülkedeki yaklaşık 50.000 Asya kökenlinin 12.000 kadarını ülke dışına çıkarmasıyla dünya gündemine geldi. Ugandalı bazı müslüman liderler de onun zulmüne uğradı. Uluslar arası medya Îdülemîn’in 300.000 Ugandalı’yı öldürttüğü iddiasını gündemden düşürmedi. Hindistan ve Pakistan uyrukluların sınır dışı edilmesi esasen çok iyi durumda bulunmayan ülke ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. Filistinli gençlerin yahudi yolcuları taşıyan Fransız havayollarına ait bir uçağı 13 Haziran 1976 günü Uganda’ya kaçırmaları, ardından Entebbe Havaalanı’na İsrail tarafından 3 Temmuz 1976 tarihinde yapılan baskın İsrail ile ilişkilerin tamamen kopmasına yol açtı. 1978’de Tanzanya’nın bir şehrini ele geçirmesi üzerine iki ülke arasında savaş çıktı. 20.000 Tanzanyalı asker 1979 yılı Nisan ayında başşehir Kampala’yı alacak kadar ülkenin içinde ilerleyince Îdülemîn ülkeyi terkedip önce Libya’ya, ardından Suudi Arabistan’a sığındı ve 2005 yılında ölümüne kadar burada yaşadı. Îdülemîn’in devrilmesinden sonra ülkede müslümanların üzerindeki baskılar yeniden arttı. Arua ve Yumbe’de müslümanlara ait yerler


yakılıp yıkıldı, halk canını kurtarmak için Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne sığındı. 1980’de tekrar devlet başkanı olan Milton Obote beş yıl sonra ikinci bir darbeye mâruz kaldı. Gerilla mücadelesiyle Milton Obote’yi deviren Yoveri Museveni’nin liderliğindeki Millî Direniş Hareketi ülke idaresine el koydu. Museveni devlet başkanı oldu. Hareketin içinde el-Hac Moses Kikongo, Bidandi Ssali, Kirunda Kivajinja, İbrahim Mukiibi ve Abu Mayanja gibi çok sayıda müslüman da yer alıyordu.

Museveni döneminde müslümanlar önceki döneme göre daha rahat bir hayata kavuştular. 1978-1985 yıllarında yurtlarını terketmek zorunda kalan on binlerce müslüman ülkeye geri dönmeye başladı. Bu dönemde baskıcı tavırlar kaldırılarak insan haklarında ilerleme kaydedildi. Ekonomi alanında reformlar başlatıldı. Basın hürriyeti genişletildi. 1987’de % 240’lara çıkan enflasyon 1994’te % 4’e kadar geriledi. Yoksulluk oranı 1992’de % 56 gibi ülke nüfusunun yarıdan fazlasını kapsarken bu oran 2006’da % 31 seviyesine düşürüldü. Bütün olumlu gelişmelere rağmen ordu ülke genelinde barış ve güvenliği tam sağlayamadı. Farklı etnik unsurların etkisi altında kurulan siyasî partilerin toplumu parçaladığı ve millî direniş hareketinin bütün halkı temsil ettiği ileri sürülerek partiler kapatıldı. 1993’te Milton Obote’nin yasakladığı mahallî krallıkların varlıklarını sürdürmelerine izin verildi. Sürgündeki krallar geri döndü. Buganda Krallığı tahtına günümüzde krallığı devam eden II. Mutasa’nın oğlu Ronald II. Muteki oturdu. 1996 yılında ilk devlet başkanlığı seçimi yapıldı. Yoveri Museveni bu seçimi % 75,5, 2001’de yapılan seçimi % 69,3 oy oranıyla kazandı. 2000 yılında çok partili siyasî hayata geçmek için yapılan referandumu halkın % 90,7 oranında reddettiği ilân edilirken 2005 yılı Temmuz ayında çok partili hayatın başlatılması için yapılan referandum % 92,5 oranla kabul edildi. 2006 yılı Şubat ayındaki devlet başkanlığı seçimini Yoveri Museveni üçüncü defa kazandı. Uganda’da İslâmiyet ve Hıristiyanlık iç içe girmiş durumda olup aynı aile fertleri arasında müslüman, Protestan ve Katolik inancına sahip kişiler bulunabilmektedir. Cumhurbaşkanı Yoveri Museveni hıristiyan, kardeşi ordu kumandanı Selim Sâlih müslümandır.

Ülkede İslâmî Kurumlar. İngiliz sömürge idaresinin ülkenin her alanında kendini hissettirdiği dönemde farklı etnik yapılara ve inançlara sahip müslümanların güvenini kazanan Nuhu Mbogo 1913 yılında İngilizler’e başvurarak başta Buganda’da, ayrıca Bulemezi, Kyadondo, Buddu, Kyagve ve Toro’da toplam 600 cami ve okul yapılması için arazi tahsis edilmesini istedi. Müslüman topluma 6000 m²’si Buganda’da olmak üzere Bunyoro, Ankole, Busoga, Toro ve Bukedi’de 10.000 m² arazi verildi. Mbogo’nun ölümünden sonra müslümanlara liderlik yapacak kişi konusunda ihtilâf çıktı. On dört yaşındaki oğlu Badiru Kakungulu’nun etrafında Kibuli adlı bir grup oluştu. Şeyh Abdullah Sekimwanji’nin çevresinde toplananlar Butambala adlı grubu meydana getirdiler. Zamanla iki grup arasında fıkhî meselelerde farklı yaklaşımlar ortaya çıktı. Müslümanlara tahsis edilen arazinin dağılımı konusu da ihtilâfa yol açtı. Daha sonraki yıllarda Badiru Kakungulu’nun liderliği genel kabul gördü. Müslümanlar kurdukları dernekler vasıtasıyla faaliyetlerini sürdürdüler. Bunlardan Genç Müslümanlar Derneği 1937’de Badiru Kakungulu tarafından teşkil edildi. İsmâilî mezhebine mensup müslümanların 1945’te kurduğu Doğu Afrika Müslüman Refah Derneği’ne Badiru da üye oldu ve başkan yardımcılığı görevini kabul etti. 1947’de bu dernek bünyesinde Uganda Müslüman Eğitimi Derneği adında yeni bir dernek oluşturuldu. Dernek 1945-1963 yılları arasında kırk sekiz okul ve otuz caminin inşasını gerçekleştirdi. Bu arada Devlet Başkanı Milton Obote, Badiru Kakungulu’nun nüfuzunu azaltmak için müslüman olan yeğeni Abubaker Adoko Nekyon’a Millî İslâm İlerleme Derneği’ni kurdurdu. Milton Obote’nin düşünceleri doğrultusunda sol eğilimli tavır sergileyen bu dernekle Uganda İslâm Konseyi arasında etnik ve ideolojik konularda ciddi ihtilâflar ortaya çıktı. Badiru Kakungulu’nun oluşturduğu Uganda İslâm Konseyi faaliyete geçtiği tarihten itibaren monarşiyi ve muhafazakâr bir çizgiyi temsil etti. Bağımsızlık sonrası süreçte Badiru Kakungulu birçok muhalif gibi tutuklandı. Îdülemîn, 1 Haziran 1972’de Uganda İslâm Konseyi’nin adını Uganda Yüksek İslâm Konseyi olarak değiştirip başına Bugandalı Şeyh Abdürrezzâk Matovu’yu getirdi. Yüksek İslâm Konseyi’nin icra heyeti konsey başkanı, başkadı, kâtip, muhasebeci, dört bölge kadısı, bunlarla birlikte birer temsilci ile başşehir Kampala’dan bir temsilciden oluşmaktaydı. Geleneksel Uganda müslüman toplumunun önderi Prens Badiru Kakungulu 1991 yılında vefat ettikten sonra yerine geçen oğlu Prens Kassim Nakibinge Kakungulu, halen bu konumunu devam ettirmekte olup ülke müslümanları nezdinde saygın bir kişiliğe sahiptir. 1936’da faaliyete başlayan Uganda İslâm Eğitimi Derneği’nin başkanlığını da Prens Kassim yürütmektedir. Ülkede yaşayan müslümanların tamamına yakını Şâfiî ve Mâlikî’dir. Kuzeyden gelen Mısır askerî birliğindeki Sudanlı askerler Batı Afrika kökenli âlimlerin tesiriyle Mâlikîliği benimsediler. Şâfiîlik, Zengibar asıllı tüccarlar tarafından yayılmıştır. İngiliz sömürgeciliği döneminde işçi ve tüccar sıfatıyla Uganda’ya getirilen Hindistan asıllı İsmâiliyye ve İmâmiyye mensuplarının önemli bir kısmı Îdülemîn döneminde ülkeyi terke zorlandılar. Bunlar arasında az sayıda Şiî yerliler de vardı.

Eğitim ve Kültür. Uganda müslümanları Badiru Kakungulu’nun önderliğinde 1922’de ilk defa kendi okullarını açtılar. Kuzeybatı bölgesindeki Yumbe’de müslüman çocuklar için ilkokul ancak 1945 yılında açılabildi. Misyoner okullarında çocuklarının hıristiyanlaştırıldığını gören müslümanlar çocuklarını Mısır’a, Kenya’nın Lamu ve Mombasa şehirlerindeki İslâm okullarına veya Zengibar adasına gönderdiler. 1955’te Ezher’de 155 Ugandalı müslüman öğrenci kayıtlıydı. 1970’li yıllarda ülke genelinde 419 okulda 141.000, 174 Kur’an okulunda 45.000, yedi özel lisede 1000 kadar, on beş resmî lisede 4200 müslüman öğrenci eğitim görüyordu. 1994’te müslümanların 1015 ilkokulu, 101 ortaöğretim okulu, iki koleji ve bir üniversitesi vardı. 2011 yılı itibariyle ülkede İslâm Eğitim Derneği’ne bağlı 1500 ilkokul, 160 ortaokul, beş teknik enstitü, ilkokul öğretmeni yetiştiren iki yüksek okul ve bir üniversite bulunmaktadır. 1974’te İslâm Konferansı Teşkilâtı’na üye olduktan sonra 1978’de İslâm Kalkınma Bankası tarafından


Uganda’ya bir İslâm üniversitesi açılması için 60 milyon dolar tahsis edilmiş, bu proje Îdülemîn 1979 yılında devrilince uygulanamamış, üniversite ancak 1988’de başşehir Kampala’nın 240 km. kuzeydoğusundaki Mbale şehrinde eğitime başlayabilmiştir. Üniversitenin Hukuk, Eğitim, İşletme, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, İslâm İlimleri olmak üzere altı fakültesi vardır.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, Y.PRK. BŞK, nr. 28/84, 02 Cemâziyelevvel 1310; BA, Y.PRK.TKM, nr. 34/32, 16 Cemâziyelevvel 1326; Mehmed Muhsin, Afrika Delîli, Kahire 1312, s. 99-101, 308-311; Ömer Tosun, Târîħu müdîriyyeti ħaŧŧi’l-istivâǿi’l-Mıśriyye min fetĥihâ ilâ żıyâǾihâ: 1869-1889, İskenderiye 1355/ 1937, I-III, tür.yer.; J. M. Cuoq, Les musulmans en Afrique, Paris 1975, s. 432-449; Ibrahim el-Zein Soghayroun, The Omani and South Arabian Muslim Factor in East Africa: The Role of the Zanzibar and Swahili Traders in the Spread of Islam in Uganda, Riyad 1984, tür.yer.; a.mlf., “Notes on Some Historical Aspects of the Controversy over Muslim Law and Practice in Uganda”, King Saud University Journal of College of Arts, XI/1, Riyad 1984, s. 109-126; J. Joly, Histoire du continent africain, Paris 1989, II, 115, 118, 122, 123, 126, 131; E. M’Bokolo, Afrique noire: Histoire et civilisations, Paris 1992, II, 31, 40-41, 257, 263-264, 316, 334; Abdu B. K. Kasozi, The Life of Prince Badru Kakungulu, Kampala 1996, tür.yer.; B. Calas, Kampala: La ville et la violence, Paris 1998, tür.yer.; Benson Okello, A History of East Africa, Kampala 2002, s. 37, 50-54, 70, 103-122, 128, 130, 136; Khalid Lubega, “The Making of an Islamic University in Uganda: Realisation of Dreams”, Proceedings of the International Symposium on Islamic Civilisation in Eastern Africa (ed. Abdu B. K. Kasozi - Sadık Ünay), İstanbul 2006, s. 181-187; Hamza Mustafa Njozi, “Islam, the Kiswahil, Language and Integration in East Africa”, a.e., s. 253-261; Isaac Ssettuba, “Translingual Borrowing: Luganda Words of Arabic Origin”, a.e., s. 265-301; F. Constantin, “Minorité religieuse et luttes politiques dans l’espace ougandais”, Politique africaine, I/4, Paris 1981, s. 71-89; a.mlf., “Islam et construction national en Ouganda”, Sociétés africaines: Monde arabe et culture islamique, sy. 2, Paris 1983, s. 193-214; Suleiman J. Kiggundu - Isa K. K. Lwkwago, “The Status of Muslim Community in Uganda”, JIMMA, IV/1-2 (1982), s. 120-131; Abdu B. K. Kasozi, “The Uganda Muslim Supreme Council: An Expériment in Muslim Administrative Centralisation and Institutionalisation, 1972-82”, a.e., VI/1 (1985), s. 34-52; “Uġandâ”, el-ǾArab, sy. 339, Küveyt 1987, s. 99-118; G. Prunier, “l’Islam ougandais depuis l’indépendance (1962-1986)”, Islam et sociétés au sud du Sahara, sy. 1, Paris 1987, s. 49-54; a.mlf., “Un agent religieux très particulier: Le général Idi Amin Dada”, a.e., s. 55-57; R. Marchal, “l’Islam au nord Ouganda”, a.e., sy. 3 (1989), s. 224-232; Elliott D. Green, “Ethnicity and Nationhood in Pre-Colonial Africa: The Case of Buganda”, Nationalism and Ethnic Politics, XVI/1, London 2010, s. 1-21; S. von Sicard, “Uganda”, EI² (İng.), X, 778-781; J. C. Roody, “Ganda”, Encyclopedia of the World Muslims (ed. N. Kr. Singh - A. M. Khan), Delhi 2001, II, 443-447.

Ahmet Kavas