TURTÛŞÎ

(الطرطوشي)

Ebû Bekr Muhammed b. Velîd b. Muhammed b. Halef el-Fihrî et-Turtûşî (ö. 520/1126)

Endülüslü Mâlikî fıkıh âlimi ve muhaddis.

26 Cemâziyelevvel 451’de (10 Temmuz 1059) Kuzeydoğu Endülüs’te Turtûşe (Tortosa) şehrinde doğdu. Bir yıl sonra Sarakusta Emirliği’nin (Hûdîler) hâkimiyetine geçen bu şehirde ilk eğitimini aldı. İbn Ebû Rendeka diye tanındı. İbn Hallikân “rendeka”nın Frenkçe olduğunu ve “buraya gel” anlamı taşıdığını belirtir; bazı Batılı araştırmacılar da bu anlamda Fransızca ve İspanyolca iki kelimeden (rend-aca) oluştuğunu söyler (Sirâcü’l-mülûk, neşredenin girişi, s. 12). Turtûşî gittiği Sarakusta’da çeşitli hocalardan ders gördü ve icâzet aldı. Ebü’l-Velîd el-Bâcî’den Arapça, fıkıh, hadis, ferâiz ve hilâf okudu. Makkarî ve İbn Hallikân onun İşbîliye’de İbn Hazm’dan Arap edebiyatı tahsil ettiğini söyler. Ancak İbn Hazm’ın vefatı sırasında (456/1064) henüz beş yaşında olduğuna göre ya bu bilgi yanlıştır veya küçükken onun derslerine götürülmüştür.

476’da (1084) hac görevini yerine getirdikten sonra bir süre Irak, Suriye ve Mısır’ın çeşitli şehirlerinde ikamet ederek âlimlerin ders halkasına katıldı. Bağdat’ta Nizâmiye Medresesi’nde Şâfiî fakihleri Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed eş-Şâşî, Ebû Sa‘d Abdurrahman b. Me’mûn el-Mütevellî ve Ebû Ahmed el-Cürcânî’den fıkıh dersleri aldı. Hanefî kādılkudâtı Muhammed b. Ali ed-Dâmegānî, Hanbelî âlimi Ebû Muhammed Rızkullah et-Temîmî, Muhammed b. Fütûh el-Humeydî ve başkalarından hadis dinledi; Basra’da Ebû Ali Muhammed b. Ahmed et-Tüsterî’den Sünen-i Ebû Dâvûd’u okudu. Bu sırada tasavvufa yöneldi. Kudüs’te Gazzâlî ile görüştüğüne veya oraya vardığında Gazzâlî gitmiş olduğundan kendisiyle görüşemediğine dair farklı rivayetler nakledilir. Dımaşk, Kudüs, Cebelilübnan ve Reşîd’de bir süre kaldı. Hac yolculuğuna çıkan Endülüs ulemâsının uğrak yeri İskenderiye’ye geçip oraya yerleşti. Talebesi Ebü’t-Tâhir İbn Avf’ın teyzesiyle evlendi. O sırada babasının ölümü üzerine (487/1094) Fâtımî veziri olan Efdal b. Bedr el-Cemâlî, birkaç ay sonra vefat eden Halife Müstansır-Billâh’ın yerine büyük oğlu Nizâr’ı değil daha kolay etkisi altına alabileceği küçük oğlu Ahmed’i (Müsta‘lî-Billâh) halife ilân edince Nizâr İskenderiye’ye kaçmış, Efdal de onu takip ederek ortadan kaldırmıştı (488/1095). Bu esnada birçok âlim öldürülmüş veya başka yerlere göç etmiş, şehir ilim ve eğitim faaliyetleri bakımından fakir hale gelmişti. Turtûşî, bu ortamda eşinin kendisine ayırdığı evin alt katını medreseye dönüştürüp ders vermeye başladı. Bir kısmı medresede barınan talebelerinin sayısı kısa sürede 100’leri buldu ve şöhreti Mısır’ın dışına yayıldı. Kendisinden ilim tahsil edenler arasında Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, Bâcî’nin halkasında ders arkadaşı olan Ebû Ali es-Sadefî, Muvahhidler Devleti’nin kurucusu İbn Tûmert, İbn Zafer es-Sıkıllî, Sadrülislâm Ebü’t-Tâhir İbn Avf, Ebû Hâmid el-Gırnâtî, İbrâhim b. Ahmed el-Gırnâtî, Muhammed b. İbrâhim el-Gassânî, Kādî Sened b. İnân el-Ezdî, İbn Bürtıle (Abdullah b. Mûsâ) ve Ebû Bekir Muhammed b. Hüseyin el-Mayurkī gibi isimler anılmaktadır. Kādî İyâz da kitâbet yoluyla bütün rivayetleri ve eserleri konusunda kendisinden icâzet aldı. İbn Haldûn, Mâlikî mezhebinde Kurtuba, Kayrevan ve Irak mektepleriyle bu sonuncusuna tâbi olan Mısır mektebinden söz ederken Kahire ve İskenderiye ulemâsının Turtûşî vasıtasıyla Endülüs mektebinin esaslarını alarak kendi Mısır ekolleriyle birleştirdiklerine dikkat çeker (The Muqaddimah, III, 16-17).

Turtûşî, İskenderiye’de bir taraftan öğretim faaliyetini yürütürken diğer taraftan toplumun ahlâk bakımından ıslahı için çalıştı, İslâmî esaslara aykırı sosyal ve idarî uygulamaları, şehrin kadısının tasarruflarını eleştirdi, yöneticileri uyardı. Bu tavrı yanında çevresinde geniş bir talebe halkasının oluşması ve Bizans’tan getirilen peynirlerin haram olduğuna dair fetvaları sebebiyle kadı Mekînüddevle İbn Hadîd tarafından Vezir Efdal’e şikâyet edilince Kahire’ye çağrıldı. Turtûşî daha önce de Kahire’ye gidip vezire öğütlerde bulunmuştu. Efdal kendisini iyi karşılamakla birlikte Fustat’ta mecburi ikamete tâbi tutup halktan tecrit etti. Efdal’in 515’te (1121) öldürülmesinin ardından vezir tayin edilen Me’mûn el-Batâihî göreve gelince muhtemelen bir yıldan az süren sürgün hayatı sona erdi ve İskenderiye’ye dönerek öğretim faaliyetini sürdürdü. Ertesi yıl Kahire’ye gidip ünlü eseri Sirâcü’l-mülûk’ü Batâihî’ye sundu. Turtûşî, çevresindeki yöneticilere öğüt verdiği gibi muhtemelen 495 (1001) yılında Endülüs’e dönen talebesi Ebû Bekir İbnü’l-Arabî vasıtasıyla Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’e de bir mektup yazarak


tavsiyelerde bulunmuştur. 26 Cemâziyelevvel 520’de (19 Haziran 1126) İskenderiye’de vefat eden Turtûşî’nin ölüm yılını Dabbî ve Süyûtî 525 olarak kaydeder. Kabri şehrin önemli ziyaret mekânlarındandır. İskenderiye’nin eski kesiminde Turtûşî’nin 516’da (1122) yaptırdığı, içinde kabri bulunan ve kendi adını taşıyan mescid günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

Eserleri. 1. Sirâcü’l-mülûk. 4 Receb 516’da (8 Eylül 1122) tamamlanan ve siyâsetnâme (nasihatnâme) türünün ilk örneklerinden olan eserde müellif siyaset felsefesi, siyaset ahlâkı, devlet yapısı ve kamu hukukunun temel ilkelerine dair görüşlerini altmış dört bölüm halinde kaydetmiştir. İbn Haldûn, Turtûşî’nin bu konuları kendisinden önce ve hemen hemen kendi kitabının muhtevasını kapsayacak biçimde işlediğini söyler, eserde meselelerin tam olarak ortaya konulup değerlendirilemediğini, daha çok nakil ve öğütlerden meydana gelen bir derleme niteliği taşıdığını öne sürerek bazı eleştiriler yöneltir (Muķaddime, I, 334; II, 524, 728). Ancak Turtûşî’nin amacı, İbn Haldûn gibi konuyu ilmî açıdan incelemek olmayıp yöneticilere ahlâkî erdemleri hatırlatmak, başarı ve başarısızlıkta siyaset-ahlâk ilişkisini ortaya koyarak onlara yol göstermektir. Dolayısıyla Gazzâlî’nin aynı dönemde kaleme aldığı Naśîĥatü’l-mülûk adlı eseri gibi nasihat gayesi güttüğünden başarılı olduğu açıktır (Şeyyâl, II, 797-799). 992 (1584) yılında Kazasker Vüsûlî Mehmed Çelebi Sirâcü’l-mülûk’ün otuz iki bölümünü Şem-i Hidâyet adıyla, ağdalı bir üslûpla, ekleme ve çıkarmalarla Türkçe’ye çevirmiş (Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 772), eseri ayrıca Sait Aykut tercüme etmiştir (Sirâcü’l-mülûk Siyaset Ahlâkı ve İlkelerine Dair, İstanbul 1995). Eseri Takıyyüddin Muhammed Sadreddin 1036 (1626) yılında Abdürrahim Han’a sunulmak üzere Farsça’ya (Brockelmann, GAL, I, 601; Suppl., I, 829-830), Maximiliano Alarcon İspanyolca’ya (Lampara de los principes, I-II, Madrid 1930-1931) çevirmiştir. Birçok baskısı yapılan eser (Bulak 1289; İskenderiye 1289, 1299; Kahire 1306, 1317, 1319 [kenarında Gazzâlî’nin eseriyle birlikte]; Kahire 1311 [İbn Haldûn’un Muķaddime’sinin kenarında; Kahire 1354]) Ca‘fer el-Beyâtî (London 1977, 1990), Muhammed Fethî Ebû Bekir (I-II, Kahire 1414/1994) ve Nu‘mân Sâlih (Riyad 1426/2005) tarafından tahkik edilerek yayımlanmıştır. 2. Kitâbü’l-Ĥavâdiŝ ve’l-bidaǾ. İbn Vaddâh el-Kurtubî’nin (ö. 287/900) kitabından sonra bid‘at konusunda günümüze ulaştığı bilinen ilk çalışmalardan olup muhtelif neşirleri yapılmıştır (nşr. Muhammed et-Tâlibî, Tunus 1959; nşr. Abdülmecîd et-Türkî, Beyrut 1410/1990; nşr. Beşîr Muhammed Uyûn, Dımaşk-Tâif 1412/1991; nşr. Maribel Fierro, bir inceleme ve İspanyolca’ya tercümesiyle birlikte, Kitâb al-Havâdith wa-l-bida‘. El libro de las novedades y las inovaciones, Madrid 1993; nşr. Ali b. Hasan b. Ali b. Abdülhamîd, Demmâm 1417/1996). 3. Birrü’l-vâlideyn (nşr. Muhammed Abdülhakîm el-Kādî, Beyrut 1986; nşr. Ahmed Ferîd el-Mezîdî, Beyrut 1422). 4. ed-DuǾâǿü’l-meǿŝûr ve âdâbüh (nşr. Muhammed b. Rıdvân ed-Dâye, Beyrut 1988; nşr. Abdullah Mahmûd Muhammed Ömer, Beyrut 1423). 5. Kitâbü’l-Esrâr. Turtûşî Sirâcü’l-mülûk’te (I, 272; II, 719) bu kitaba atıfta bulunarak aklın hakikati, kısımları, mahalli, ahkâmı ve tevfikle ilgili konuları orada ele aldığını ifade eder. Ca‘fer el-Beyâtî eserin Gazzâlî’nin İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’ine bir eleştiri niteliği taşıdığını ileri sürer (Sirâcü’l-mülûk, s. 19; Sirâcü’l-mülûk, tercüme edenin girişi, s. 15). 6. Kitâbü Taĥrîmi’l-ġınâ ve’l-lehv Ǿale’ś-śûfiyye fî raķsihim ve semâǾihim. Abdülmecîd Türkî tarafından Risâle fî taĥrîmi’l-cübni’r-Rûmî ile birlikte yayımlanmıştır (Beyrut 1997). 7. Risâle ilâ Yûsuf b. Tâşfîn (Rabat 1976; İspanyolca trc. Maria Jesus Viguera, “Las cartas de al-Ghazâlî y al-Turtûchî al Soberano almpravid Yûsuf b. Tâchufîn”, al-Andalus, XLII/2, 1977, s. 341-374). 8. Muħtaśaru tefsîri’ŝ-ŜaǾlebî (Brockelmann, GAL, I, 429; Suppl., I, 592). 9. Muħtaśaru (İħtiśâru) Aħlâķi’n-Nebî. Ebü’ş-Şeyh el-İsfahânî’ye ait eserin muhtasarıdır (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 1308/2, vr. 36a-68a). 10. Kitâbü Taĥrîmi’l-istimnâ (Brockelmann, GAL, I, 601). 11. Risâletü’l-ǾUdde Ǿinde’l-kürûb ve’ş-şidde (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4795/3). Turtûşî’nin bunların yanı sıra kaynaklarda başka eserleri de kaydedilir: Şerĥu Risâleti İbn Ebî Zeyd el-Ķayrevânî, Kitâbü’l-Fiten, TaǾlîķa fî mesâǿili’l-ħilâf (TaǾlîķa fi’l-ħilâfiyyât, el-Kitâbü’l-Kebîr fî mesâǿili’l-ħilâf, eŧ-Ŧarîķa fi’l-ħilâf ve’l-cedel), Zâdü’l-müsâfir, Nüzhetü’l-iħvâni’l-müteĥallîne fillâh, Muħtaśar fî fürûǾi’l-Mâlikiyye, Kitâbü’z-Zühd ve’t-taśavvuf, Kitâbü’r-Red Ǿale’l-İĥyâǿ li’l-Ġazzâlî, es-SuǾûd fi’r-red Ǿale’l-yehûd, el-Kelâm fi’l-ġınâ ve’l-faķr, el-ǾUmde fî uśûli’l-fıķh.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî, Sirâcü’l-mülûk (nşr. M. Fethî Ebû Bekir), Kahire 1414/1994, neşredenin girişi, I, 11-46; a.e. (nşr. Ca‘fer el-Beyâtî), London 1990, s. 19; a.mlf., Sirâcü’l-mülûk: Siyaset Ahlâkı ve İlkelerine Dair (trc. Said Aykut), İstanbul 1995, tercüme edenin girişi, s. 9-26; a.mlf., el-Ĥavâdiŝ ve’l-bidaǾ (nşr. Abdülmecîd et-Türkî), Beyrut 1410/1990, neşredenin girişi, s. 11-38; Kādî İyâz, el-Ġunye (nşr. Mâhir Züheyr Cerrâr), Beyrut 1402/1982, s. 62-64; İbn Beşküvâl, eś-Śıla (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1410/1989, III, 838-839; Dabbî, Buġyetü’l-mültemis (Ebyârî), I, 175-179; İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 262-265; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 490-496; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müźheb, II, 244-248; İbn Haldûn, Muķaddime, I, 334; II, 524, 728; a.e.: The Muqaddimah (trc. Fr. Rosenthal), London 1958, I, 83, 316-317; II, 87; III, 16-17; Makrîzî, el-Muķaffa’l-kebîr (nşr. Muhammed el-Ya‘lâvî), Beyrut 1411/1991, VII, 409-416; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, II, 85-90; a.mlf., Ezhârü’r-riyâż (nşr. Mustafa es-Sekkā v.dğr.), Rabat 1400/1980, III, 162-165; Keşfü’ž-žunûn, II, 984, 1113, 1414; Serkîs, MuǾcem, II, 1239; Brockelmann, GAL, I, 429, 600-601; Suppl., I, 592, 829-830; M. Abdullah İnân, Terâcim İslâmiyye, Kahire 1390/1970, s. 289-297; Cemâleddin eş-Şeyyâl, “Sirâcü’l-mülûk li’ŧ-Ŧurŧûşî”, Tİ, II, 792-803; A. Shiloah, The Theory of Music in Arabic Writings, München 1979, s. 257-258; Ca‘fer el-Beyâtî, Mefhûmü’d-devle Ǿinde’ŧ-Ŧurŧûşî ve İbn Ħaldûn, Sûse, ts. (Dârü’l-maârif); MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], III, 1410-1411; V. Lagardere, “Al-Turtûşî, unificateur du malikisme aux XIe et XIIe siècles”, REI, XLVII/2 (1979), s. 173-190; a.mlf., “L’unificateur du malikisme oriental et occidental à Alexandrie: Abû Bakr at-Turtûşî”, Revue de l’occident musulman et de la Méditerranée, XXXI, Aix-en-Provence 1981, s. 47-61; Y. Lev, “Piety and Political Activism in Twelfth Century Egypt”, Jerusalem Studies in Arabic and Islam, XXXI, Jerusalem 2006, s. 289-324; A. Ben Abdesselem, “al-Ŧurŧūѕћī”, EI² (İng.), X, 739-740.

Muharrem Kılıç