TIRIMMÂH

(الطرمّاح)

Ebû Nefr (Ebû Dubeybe) et-Tırımmâh el-Hakem b. Hakîm b. el-Hakem b. Nefr et-Tâî (ö. 125/743 [?])

Emevîler devri şairi.

50 (670) yılı civarında kültürlü bir ailenin çocuğu olarak Dımaşk’ta doğdu ve burada yetişti. Başını kaldırıp kendini beğenen bir eda ile yürüdüğünden “Tırımmâh” (uzun ve yüksek) lakabıyla tanınmıştır. Ancak Tırımmâh’ın onun asıl adı olduğunu belirten kaynaklar da vardır. Tırımmâh b. Adî el-Ekber’den ayrılması için Tırımmâh el-Asgar diye de anılır. Büyük dedesi Nefr şairdi. Onun babası sahâbî Kays b. Cahder b. Sa‘lebe, Hâtim et-Tâî’nin teyzesinin oğludur. Tırımmâh askerlik yaşına gelince Emevî ordusuna katıldı. Kûfe’ye intikal eden askerlerle birlikte 70 (689-90) yılından sonra Kûfe’ye göç etti ve Benî Teymullah b. Sa‘lebe kabilesi arasında kaldı. Burada yaşlı


bir Hâricî’nin etkisiyle Hâricî inancını benimsedi. Diğer Hâricî şairlerinin aksine şiirlerinde savaştan söz etmemesi, savaş tahriki yapmaması, Hâricîler dışındaki müslümanları tekfir etmemesi, özellikle bir Adnânî olan Şiî şairi Kümeyt el-Esedî ile dostluk kurması gibi hususlar onun Hâricîler’in ılımlı kolu Sufriyye’ye mensup bulunduğu görüşünü güçlendirmektedir. Bunun yanında Ezârika’dan olduğunu ileri süren kaynaklar da vardır. Divanında Hâricî inancını yansıtan şiirleri, beyit sayısı on yediyi geçmeyen bir kaside ile iki kıtadan ibarettir. Bu sebeple bazıları onun Hâricî sayılmaması gerektiğini söyler. Hâricîler’de kabile değil mezhep asabiyeti bulunmasına rağmen Tırımmâh’ın Adnânîler’e karşı Kahtânîler’i savunması da bu iddiayı teyit etmektedir. Kûfe’de ordudan ayrılıp kendini ilim tahsiline verdi; özellikle dil, nahiv, edebiyat ve şiirle meşgul oldu. Başta Kûfe Camii olmak üzere çeşitli yerlerde birçok âlim ve şairle görüşüp onlardan faydalandı. Recez şairi Accâc gibi fasih bedevîlerden fasih lugatlara, garîb ve nâdir kelimelere dair bilgiler öğrendi. Şu‘be b. Haccâc uzunca bir süre şiir konusunda ondan ders aldı. Kendisi hazarî bir şair olduğundan çöl hayatını bizzat yaşamadığı için kadîm çöl şairlerine özenerek çöl tasvirlerinde garîb kelime ve tabirleri çokça kullanmasını Ebû Ubeyde et-Teymî ile Asmaî yersiz bulmuştur. Tırımmâh ile Kümeyt’in bedevî şiirine, garîb ve nâdir kullanımlara ilgisinin sebebi yazdıkları şiirlerin başkaları tarafından şâhid olarak gösterilmesi arzusudur. Tırımmâh Kûfe’de Selmâ adlı bir hanımla evlendi, ondan Dubeybe, Samsâme ve Nefr adında üç oğlu oldu. İbnü’t-Tırımmâh diye tanınan torunu Ebû Mâlik Emân b. Samsâme şair, dil ve edebiyat âlimi olup Mühellebîler’in yanında kâtip sıfatıyla çalıştı. Ailesini Kûfe’de bırakıp geçimini sağlamak için veya başka sebeplerle uzak İran şehirleri Kirman, Kazvin ve Rey’e giderek bir süre buralarda kalan Tırımmâh’ın Rey’de çocuklara verdiği dil ve edebiyat derslerinin ilgiyle izlendiğinden söz edilir. Bu dönemde aile, çocuk, vatan özlemini dile getiren şiirler yazdı (Dîvân, s. 94, 98, 100-103). Basra’ya giden Tırımmâh, Hişâm b. Abdülmelik’in Irak valisi Hâlid b. Abdullah el-Kasrî’ye sunduğu bir methiye karşılığında 20.000 dirhem aldı (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, X, 152). Abdülmelik b. Mervân’ın Horasan valisi Yezîd b. Mühelleb el-Ezdî ile Horasan’da görüştü; onu öven, savaş ve fetihlerini tasvir eden şiirler kaleme aldı (Dîvân, neşredenin girişi, s. 17). Bu gezilerden sonra Kûfe’ye döndü ve hayli yaşlanmış olarak burada vefat etti.

Tırımmâh asabî ve gururlu bir kişiydi, kendisinde büyüklük ve üstünlük görüyordu (a.g.e., s. 246). Ayrıca soylu Tay kabilesinin itibarlı bir ailesine mensuptu. Fahr konusundaki şiirlerinde Tay kabilesinin erdemleri önemli bir yer tutmaktadır. Şair Zürrumme ile Hammâd er-Râviye, Asmaî ve Ebû Ubeyde et-Teymî gibi dil ve edebiyat âlimleri onun şiirlerinden övgüyle söz etmiştir. Erken İslâm döneminin önde gelen şairlerinden olan Tırımmâh’ın şiirlerinin çoğunu fahr ve hicviyeleri teşkil eder. Fahriyelerinde Kahtân ile onun kolları olan Tay ve Ezd kabilelerine bağlılığını dile getirmiş, onların cömertlikleri, üstünlükleri, erdemleri, Câhiliye ve İslâm dönemindeki etkinlikleriyle övünmüştür. Hicivleri arasında Ferezdak ve kabilesi Temîm için yazdıkları önemli bir yer tutmaktadır. Dönemin iki önemli şahsiyeti olan, kendilerinden destek gördüğü Yezîd b. Mühelleb el-Ezdî ile Hâlid b. Abdullah el-Kasrî’yi övmüş, onların yiğitliklerini dile getirmiştir (a.g.e., s. 219-220, 223). Ancak bundan maddî bir karşılık beklemediği anlaşılmaktadır (a.g.e., neşredenin girişi, s. 30). Tırımmâh’ın şiirlerinde çokça yer verdiği diğer bir konu tasvirdir. Özellikle çöl hayvanları ve çöl manzaraları, ova, vadi ve tabiat olaylarıyla ilgili tasvirleri önemli bir yer tutmaktadır. Zühd ve hikmet konusunda on civarında beyti vardır. Şiirlerinde kulağa hoş gelen bir mûsiki âhengi hissedilmektedir.

Birçok âlim Tırımmâh’ın şiirlerinin derlenmesi ve şerhi konusunda çalışma yapmıştır. Bunların başında Ebû Saîd es-Sükkerî ve Ebü’l-Hasan Ali b. Abdullah et-Tûsî gelmektedir. İbnü’n-Nedîm çok sayıda âlimin bu konuda çalıştığını söylemekte, fakat isim vermemektedir (el-Fihrist, s. 84). Tırımmâh’ın divanı 328 (940) yılında Ebû Ali el-Kālî’nin kütüphanesi içinde Endülüs’e götürülmüştür (İbn Hayr, s. 396). Divanın ilk neşri, önemli bir kısmı eksik olan British Museum’da kayıtlı nüsha esas alınarak Fritz Krenkow tarafından gerçekleştirilmiştir (London 1927). Krenkow ayrıca çeşitli kaynaklarda rastladığı ona ait şiirleri toplamış ve esere ilâve etmiştir. Bu ilâveye rağmen söz konusu neşir Tırımmâh’ın şiirlerinin ancak yarısını içermektedir. Krenkow esere bir girişle çeşitli dizinler eklemiş ve divanı İngilizce’ye tercüme etmiştir. Divanın ilmî bir neşrini Çorum İl Halk Kütüphanesi’ndeki nüsha ile (nr. 2262) Krenkow neşrini esas alıp giriş, indeksler ve notlarla birlikte İzzet Hasan yapmıştır (Dımaşk 1968; Beyrut 1994). İzzet Hasan ayrıca Tırımmâh’ın kaynaklarda bulunan şiirlerini toplayarak uygun yerlere yerleştirmiş veya divanın sonuna eklemiştir (s. 305-321). Tırımmâh’ın hayatı ve şiirleriyle ilgili olarak Ali M. Ali el-Hubûbî (eŧ-Ŧırımmâĥ b. Ĥakîm: Ĥayâtühû ve şiǾruh, 1969, İskenderiye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi), Cemâl Abdülhâfız Mansûr (eŧ-Ŧırımmâĥ b. Ĥakîm: Ĥayâtühû ve şiǾruh, 1972, Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi), Ali Abdurrahman Hüseyin Fethî (et-Teşbîh fî şiǾri’ŧ-Ŧırımmâĥ, 1991, Ezher Üniversitesi Arap Dili Fakültesi) ve Mustafa M. E. Tâhûn (ŞiǾru’ŧ-Ŧırımmâĥ: Dirâse üslûbiyye, 1995, Menûfiye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi) yüksek lisans tezi hazırlamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Tırımmâh, Dîvân (nşr. İzzet Hasan), Beyrut 1414/1994, tür.yer.; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 5-41; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ, s. 585-590; Sa‘leb, Mecâlis (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn), Kahire 1949, s. 158, 216; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. Ahmed eş-Şinkītî), Kahire, ts., X, 148-153; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Flügel), s. 78, 84, 158, 234; İbn Hayr, Fehrese, s. 396; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, s. 200; Süheyr el-Kalemâvî, Edebü’l-Ħavâric, Kahire 1945, s. 1, 99, 120-122, 125; Sezgin, GAS, II, 351-352; IX, 280; İhsan Abbas, ŞiǾru’l-Ħavâric, Beyrut, ts. (Dârü’s-sekāfe), s. 235-239; Şevkī Dayf, Târîħu’l-edeb, II, 311-314; Abdürrezzâk Hüseyin, ŞâǾirü’l-Ħavâric, Amman 1986, s. 143-156; Halîl Merdem Bek, “eŧ-Ŧırımmâĥ b. Ĥakîm eŧ-Ŧâǿî”, MMİADm., XVII (1942), s. 49 vd.; F. Krenkow-[Taïeb el-Achèche], “al-Ŧirimmāĥ”, EI² (İng.), X, 541-542.

Zülfikar Tüccar