TEVBE b. HUMEYYİR

(توبة بن الحميّر)

Ebû Harb Tevbe b. el-Humeyyir b. Hazm b. Kâ‘b b. Hafâce el-Ukaylî el-Âmirî (ö. 55/675 [?])

Platonik gazel şairi.

Hicretten bir süre önce doğdu. Kuzey Arapları’ndan (Adnânî) Âmir b. Sa‘saa kabilesinin Ukayl koluna mensup Hafâce oğullarından olup kabilesi Orta Arabistan’ın Hicr bölgesinde yerleşmişti. Tevbe akrabası Abdullah b. Rehhâl’in kızı ünlü şair Leylâ el-Ahyeliyye ile beraber büyüdü; ona âşık oldu ve onu babasından istedi. Ancak babası, hakkında aşk şiirleri söylediği için kızını Tevbe’ye vermedi, Edla‘ oğullarından İbnü’l-Hayâ Sevvâr b. Evfâ el-Kuşeyrî adlı biriyle evlendirdi. Fakat Leylâ ile Tevbe’nin aşkları ömür boyunca devam etti; aşklarını şiirleriyle dile getirdiler. Daha kendileri hayatta iken (Leylâ’nın ölümü: 86/705) onlarla ilgili birçok rivayet nakledildi. Tevbe Leylâ’ya olan aşkı yanında savaşçılığıyla tanındı. Evlenmesinden sonra da Leylâ ile görüşmeleri sürdüğünden Leylâ’nın kocası Sevvâr (veya erkek kardeşleri) Tevbe’yi öldüreceğini bildirerek valiye şikâyette bulundu; vali de tekrar geldiği takdirde öldürülmesine izin verdi. Kaynaklarda Tevbe’nin ölümüyle ilgili olarak 55 (675), 80 (699) ve 85 (704) yılları verilmektedir. Şiirlerini neşreden Halîl İbrâhim el-Atıyye 55’te (675) öldüğüne dair görüşü tercih eder. Çölde yaptığı pek çok baskın ve çapul eyleminin birinde düşmanı olan Avf b. Ukayl oğullarının sıkıştırması sonunda Abdullah b. Sâlim tarafından öldürülen Tevbe’nin (Husrî, I, 394) kan davasının bittiği tarih (56/676) dikkate alındığında 55 yılında öldürüldüğüne dair rivayetin daha doğru olduğu söylenebilir (Yâkūt, I, 498).

Hayatını çapulculukla geçiren Tevbe b. Humeyyir şiirlerinde İslâm öncesi bedevî şairlerinin tarzını yaşatmaya çalışmıştır. Ayrıca çapulculuk ve cengâverliğin gerektirdiği acımasızlıkla Leylâ’ya olan aşkının verdiği ruh inceliği gibi karşıt nitelikleri kendinde toplayan bir şairdir. Leylâ, Tevbe’nin ölümünden sonra onun için göz yaşı dökmüş, mersiyeler yazmış, eserlerinin dörtte birini oluşturan bu şiirlerde Tevbe’nin cengâverliği, iyilik severliği ve vefakârlığı gibi hasletlerini Câhiliye mersiye geleneği çerçevesinde dile getirmiştir. Lafızları fasih, terkipleri yalın, duyguları ince kuvvetli bir gazel şairi olan Tevbe’den geriye kalan şiirlerin Niftâveyh tarafından bir divan halinde toplandığı kaydedilmektedir. Halîl İbrâhim el-Atıyye’nin neşrettiği divanda (Bağdat 1388/1968) doksan iki beyit bulunmakta, bunlar iki, sekiz, on dört, on dokuz ve kırk dokuz beyitlik beş şiirden oluşmaktadır. Tevbe’nin şiirlerinin bir araya getirildiği elektronik ortamda ise 113 beyit yer almakta, bunlar da on dört ayrı şiire ayrılmaktadır. Atıyye neşrindeki şiirlerden sekizinde tavîl, ikisinde recez, birinde kâmil bahri kullanılmışken elektronik ortamda derlenen şiirlerde dokuz yerde tavîl, üç yerde vâfir, iki yerde recez, bir yerde kâmil bahrine yer verilmiştir. Şiir râvileri Tevbe ile Leylâ’nın Mecnûn’una ait şiirlerde nisbet hatasında bulunmuştur. Zübeyr b. Bekkâr’ın (ö. 256/870) Aħbâru Tevbe ve Leylâ adıyla bir eser yazdığı kaydedilirse de (İbnü’n-Nedîm, s. 124) bu eser günümüze ulaşmamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Tevbe b. Humeyyir, Dîvân (nşr. Halîl İbrâhim el-Atıyye), Bağdad 1388/1968, neşredenin girişi, s. 1-23; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ, I, 445-447; Ebû Ali el-Kālî, el-Emâlî (nşr. M. Abdülcevâd el-Asmaî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), I, 87; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, XI, 204-250; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 124; Ebû İshak el-Husrî, Zehrü’l-âdâb (nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî), Kahire 1389/1969, I, 394; Ebû Ubeyd el-Bekrî, Simŧü’l-leǿâlî fî şerĥi Emâli’l-Ķālî, Kahire 1936, I, 120; II, 757; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, I, 498; Dâvûd-i Antâkî, Tezyînü’l-esvâķ fî aħbâri’l-Ǿuşşâķ, Beyrut 1986, I, 185-194; C. Nallino, Târîħu’l-âdâbi’l-ǾArabiyye (nşr. M. Nallino), Kahire 1954, s. 118; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, I, 466-469, 515-517; Hannâ el-Fâhûrî, el-Mûcez fi’l-edebi’l-ǾArabî ve târîħih, Beyrut 1985, I, 479-481; Abdülhalîm Hifnî, ŞiǾrü’ś-ŚaǾâlîk, Kahire 1987, s. 134; Bustânî, DM, VI, 251-253; T. El Achèche, “Tawba b. al-Ĥumayyir”, EI² (İng.), X, 386; Mustafa Kılıçlı, “Leylâ el-Ahyeliyye”, DİA, XXVII, 156-157.

İsmail Güler