TEMESSÜK

(تمسّك)

Osmanlı bürokrasisinde herhangi bir hususta verilen teslimat belgesi, senet.

Arapça’da “tutunmak, sarılmak, yapışmak” mânasına gelen temessük diplomatik dilinde borç verilmesi, borcun ödenmesi, bir şeyin teslim edilmesi veya teslim alınması gibi durumlarda karşı tarafa verilen belgeyi ifade eder. Temessükle eş anlamlı olarak tahvîl ve daha çok son devirlerde sened de kullanılmıştır. Temessük, kullanıldığı yere göre başına bir ek alır. Bir savaş sonrasında sulh şartlarını ihtiva eden ahidnâmenin verilmesi için iki devletin temsilcilerince şartları belirlenip teâti olunan senetler ahidnâme temessükü diye anılır. Bu temessüklerde ne sebeple verildiği, ne zamana kadar geçerli olduğu, bazan müzakereyi yapanların isimleri gibi hususlar yer alır. Bazı durumlarda temessükün hükümdarlar tarafından tasdikinden sonra yakılacağını belirten ek bir temessük daha imzalanır. Çeşitli gelirler iltizama verildiğinde mültezime müdahale edilmemesini bildiren emr-i şerifler yazılır; bunun için defterdar iltizama verilen şey, mültezimin adı, iltizamın geçerli olduğu süre gibi hususların yer aldığı bir temessük hazırlar ve buna emr-i şerif temessükü denirdi (BA, Cevdet-Darbhâne, nr. 980). XVII. yüzyılın sonlarından itibaren mukātaaların mâlikâne şeklinde ömür boyu satışıyla vadeli yapılan mülk satışlarında zapt temessükü adıyla bir temessük düzenlenmiştir. Bir teslimat sırasında da teslim alan kişi teslim temessükü verirdi (BA, Cevdet-Maliye, nr. 18854). İltizamların el değiştirmesinde haleften selefe bir tesellüm temessükü yazıldığı gibi sâlyâne ve muayyen gelirlerden vazife ve tayinat ödemelerinde de bunları alan kişiler tarafından temessükler verilirdi. Bu mahsubu yapacak görevli için önemli bir belge idi ve “memhûr temessük” veya “memhûr tahvil” adıyla anılırdı (BA, Cevdet-Maliye, nr. 5873/2-4).

Bir yerden başka bir yere gönderilen nakit ve mal ile evrak teslim edildiğinde götürecek kişiden kendisine teslim edilen şeyin miktar ve cinsiyle toplamını gösteren bir temessük alınır ve emanetlerin yerine ulaştığını bildiren tesellüm temessükünün gelmesinden sonra bu temessükün geri verileceğine işaret edilirdi. Borçlu tarafından borç temessükleri verilir, bunlarda borcun miktarı, ödeme şartları gibi hususlar yer alırdı (BA, Cevdet-Maliye, nr. 13665). Gerek şahsî gerekse iltizam bedeli taksitleri gibi hazine borcu olsun, ödenecek meblağ, taksit zamanı ve miktarları mutlaka kaydedilirdi. İltizam taksitlerinde mültezimin kefil gösterdiği sarrafın adı, ikamet yeri, imzası ve mührü bulunur, borcun ödenmesinden sonra temessükün geri verileceği belirtilirdi. Şahsî borçlarda alanla veren arasındaki yakınlık derecesi temessük vermeyi engelleyen bir husus değildi. Borç alan padişah, veren evlâtları da olsa temessük düzenlenirdi. Bir kişi veya bir şirket tarafından malın teslimi hususunda taahhütte bulunulduğunda taahhütte bulunanlar tarafından malın cinsi, miktarı ve teslim tarihini gösteren, teslim edecek kişiler birden fazla ise müteselsilen birbirlerine kefil olduklarını bildiren bir taahhüt temessükü hazırlanırdı. Bütün temessüklerde mutlaka tarih, imza ve birden çok mühür bulunurdu.

BİBLİYOGRAFYA:

Metinde verilen tasniflerden başka temessükler için bk. BA, Muâhede Orijinalleri; Cevdet-Evkaf, Eyâlet-i Mümtâze; Bâb-ı Defterî dosyaları Baş Muhasebe Kalemi Kâğıtçıbaşı (D.BŞM.KGB)


dosyaları; Yıldız Esas Evrakı (YEE); L. Fekete, Türkische Schriften aus dem Archive des Palatins Nikolaus Esterházy: 1606-1645, Budapest 1932, tür.yer.; N. Shengelia, On Altıncı ve On Sekizinci Yüzyılları Osmanlı Belgeleri, I, Tiflis 1987, tür.yer.; Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), İstanbul 1998, s. 281-290; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Sultan III. Mustafa’nın Hüzün Verici Bir Borç Senedi”, TTK Belleten, XXII/88 (1958), s. 595-597; a.mlf., “Üçüncü Mustafa’nın Kızı Şah Sultan’a Borç Senedi”, a.e., XXV/97 (1961), s. 79.

Mübahat S. Kütükoğlu