TEGİN

Bazı Türk devletlerinde hükümdar soyundan gelen erkek çocuklara verilen unvan.

Kâşgarlı Mahmud tegin (tigin, tekin) kelimesinin “kul, köle” anlamına geldiğini söyler (Dîvânü lugāti’t-Türk Tercümesi, I, 355, 413). Hakanın (Efrâsiyâb) oğulları babalarının huzuruna çıktıkları zaman kendilerini kastederek, “Kul şöyle yaptı, kul böyle yaptı” derlerdi. Hakan oğullarının babalarına karşı olan saygılarından dolayı kullandıkları bu kelime zamanla onlarla özdeşleşmiştir. Teginler bir ordunun başında olur veya bir bölgenin idaresine memur edilirse “şad” unvanını alırlardı. Tegin unvanının zamana ve çevreye göre bazı değişikliklere uğradığı görülmektedir. Şehzadeleri diğer memlük emîrlerden ayırt etmek için tegin kelimesinin başına kişinin karakterine ve hiyerarşideki konumuna uygun biçimde sıfatlar eklenir, bunlarla birlikte “çağrı tegin, küç tegin, alp tegin, kutluğ tegin, gümüş tegin, tuğ tegin, böri tegin, tonga tegin, arslan tegin, tuğrul tegin, yinal tegin, yığan tegin, kara tegin” gibi isimler ortaya çıkardı. Hakan oğullarının en küçüklerine ve orta halli kimselerin itibarlı olanlarına “öge (üke) tegit” denirdi. Tegit tegin kelimesinin kural dışı çoğuludur. Bunlar soyluluk alâmeti olarak kırmızı renkte bayrakla temsil edilirdi. Hakan soyundan gelen teginlerin unvanı Bekeç Arslan Tegin örneğinde görüldüğü gibi “bekeç” (beycegiz) idi (a.g.e., I, 357-358).

Akhun prenslerine de tegin unvanı verilirdi (Kafesoğlu, s. 81, 83). Göktürk kitâbelerinde geçen Kültigin, Yolluğ Tegin ve Tonga Tegin, Uygurlar’ın menşei efsanesinde rastlanan Or Tegin ile Uygurlar’ın yıkılışında adı geçen Menglig Tegin ve Akhun paralarında görülen tegin isim ve ibareleri, İslâm öncesi Türk devletlerinde hânedan mensupları için tegin unvanının sıkça kullanıldığını göstermektedir. Aynı unvana Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular gibi İslâmî devirdeki Türk devletlerinde de tesadüf edilmektedir. Diğer taraftan teginlerle Hakanlı hanlarının soyundan gelen hatunlara ve bunların çocuklarına “tarım” lakabı verilirdi; itibar sahibi olsalar da hakanların çocuklarından başkasına tarım diye hitap edilemezdi (Dîvânü lugāti’t-Türk Tercümesi, I, 396). Uygur Hakanlığı’nın başlangıcında Moyen-çor kağan olmadan önce tegin unvanını taşıyor ve Uygurlar’ın başında bulunuyordu. Karahanlılar’da ülke Arslan Han’ın egemenliği altında sırasıyla Buğra Han (Tamgaç-Tavgaç), İlig Han ve tegin denilen şehzadeler tarafından yönetiliyordu. Teginler arasında “yinal tegin” ve “yıgan tegin” gibi kademeler vardı. Bu unvan Türkçe’den Çince’ye geçen kelimeler arasında yer almaktadır. Bununla birlikte kelimenin kökeni, anlamı ve okunuşuna dair Chavannes, A. Bombacı, F. Altheim, F. W. Radloff ve G. J. Ramstedt gibi Türkologlar’ın çeşitli nazariyeleri mevcuttur. Tegin unvanı han unvanı gibi sıradan insanlar arasında şahıs adı olarak da kullanılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Dîvânü lugāti’t-Türk Tercümesi, I, 90, 355-358, 396, 413-414; Orhun Âbideleri (nşr. Muharrem Ergin), İstanbul 1991, s. 67, 71, 83; İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, İstanbul 1986, s. 81, 83, 343, ayrıca bk. İndeks; Abdülkadir Donuk, Eski Türk Devletlerinde İdarî-Askerî Unvan ve Terimler, İstanbul 1988, s. 48-49; Faruk Sümer, Türk Devletleri Tarihinde Şahıs Adları, İstanbul 1999, I-II, bk. İndeks; Reşat Genç, Karahanlı Devlet Teşkilâtı, Ankara 2002, s. 127-129; Şinasi Tekin, “Bilinen En Eski İslamî Türkçe Metinler: Uygur Harfleriyle Yazılmış Karahanlılar Devrine Ait Tarla Satış Senetleri”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, IV, Ankara 1975, s. 183; Alimcan İnayet, “Hanyu Wailaici Cidian’a Göre Çinceye Geçen Türkçe Kelimeler Üzerine”, Turkish Studies, III/1 (2008), s. 281; C. E. Bosworth, “Tigin”, EI² (İng.), X, 480.

Ömer Soner Hunkan