TECER, Ahmet Kutsi

(1901-1967)

Cumhuriyet dönemi şairi, tiyatro yazarı ve folklor araştırmacısı.

4 Eylül 1901’de babasının memuriyetle bulunduğu Kudüs’te doğdu; Kutsi adı kendisine bu şehir dolayısıyla verilmiştir. Babası Düyûn-ı Umûmiyye müdürlerinden Abdurrahman Bey’dir. Kudüs’te Fransız Frerler Mektebi’nde başladığı ilk öğrenimini babasının görevle nakledildiği Kırklareli’nde tamamladı. Ardından İstanbul’da Kadıköy Sultânîsi ile Halkalı Ziraat Mektebi’ni bitirdi (1919). Bir yıl kadar İzmir’de bir çiftlikte ve İzmir Ziraat ve Ticaret Gazetesi’nde çalıştıktan sonra Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi olarak iki yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne devam etti. Biyoloji öğrenimi görmesi için Paris’e gönderildi (1925). Sorbonne Üniversitesi’nde biyoloji yerine iki yıl felsefe tahsili gördü, ancak okulu bitiremeden geri döndü ve kaldığı sınıftan devam edip Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu (1929). Ankara Gazi Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü’nde Türkçe-edebiyat öğretmenliğiyle göreve başladı (1930). Aynı yıl Sivas Lisesi edebiyat öğretmenliğine ve ardından Sivas Maarif müdürlüğüne getirildi. Daha sonra Yüksek Öğretim genel müdürlüğü (1934-1941), Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği (1942) ve milletvekilliği (1942-1943 yıllarında Adana, 1943-1946 yıllarında Urfa) yaptı. 1948’de Devlet Konservatuvarı’na, 1949’da Paris kültür ataşeliğine tayin edildi. UNESCO Yürütme Komitesi Türk delegesi oldu (1950). Bir süre Galatasaray Lisesi ile (1951) İstanbul Konservatuvarı’nda (1953) öğretmenlik yaptı. 1957’de Güzel Sanatlar Akademisi’nde Gazetecilik Enstitüsü’nde ders verdi. İstanbul Radyosu’nda halk edebiyatı, folklor ve Türk tarihi üzerine konuşmalar yaptı. Son olarak görevli bulunduğu İstanbul Eğitim Enstitüsü’nden emekliye ayrıldı (1966). Kısa bir hastalığın ardından 22 Temmuz 1967’de öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Ahmet Kutsi Tecer 1921 yılından sonra Dergâh (1921-1922), Mihrab, Millî Mecmua (1924-1925), Meş‘ale (1928), Görüş (1930-1932), Varlık (1933-1935 ve 1960), Ağaç (1936), Oluş (1939), Yücel (1941), Ülkü (1941-1945), Şadırvan (1949), Türk Folklor Araştırmaları (1949-1980), Türk Düşüncesi (1953-1954), İstanbul, Türk Yurdu (1955-1956), Vatan (1957-1958) gibi dergi ve gazetelerde yayımladığı şiir, Türk halk edebiyatı ve folklor üzerine yazılarıyla tanınmış, Türkiye’de folklor ve halk kültürü araştırmalarının gelişmesi yolunda önemli hizmetler yapmıştır. Özellikle Sivas’ta bulunduğu yıllar, gerek hayatının gerekse sanat anlayışının yönünün belirlenmesinde bir dönüm noktası teşkil etmektedir. O sırada halk kültürü ve âşıklık geleneğinin bütün canlılığıyla yaşadığı bu şehir onun şiir anlayışı ve folklor araştırmaları için âdeta bir keşif olmuştur. Burada bir


süre Sivas’ın Deliktaş köyünden Âşık Ruhsatî’nin şiirlerinden etkilenmiş, yine onun bir şiirinde geçen Tecer dağını soyadı olarak almıştır. Sivas’ta iken ilk defa halk şairleri bayramı gibi şenlikler düzenlemiş (5 Ocak 1931), bu çerçevede Âşık Veysel, Tâlibî ve Ali İzzet gibi âşıkların daha geniş bir çevrede tanınmasına yardım etmiştir. Ayrıca Halk Şairleri Koruma Derneği’ni kurmuş (1931), gerek halkevi gerekse halk odaları ile halk bilimine önemli katkılarda bulunmuştur. Sivas’ta tanıdığı halk müziği araştırmacısı Muzaffer Sarısözen’in Ankara Devlet Konservatuvarı Folklor Arşivi şefliğine getirilmesini ve radyoda görevlendirilmesini, aynı şekilde bir folklor araştırmacısı olan Halil Bedii Yönetken’in aynı kurumda görev almasını sağlamıştır. Bütün bu faaliyetleriyle Türk halk müziğinin okullara ve radyoya girmesinde önemli rol oynamıştır. Yurt dışında kaldığı yıllarda çeşitli komisyonlarda yaptığı konuşmalar ve verdiği konferanslarla Türk kültürünün Avrupa’da tanınmasına ön ayak olmuş, Paris’te yayımlanan Turkey Ancient Miniatures (1961) adlı albümün hazırlanmasında büyük emek harcamıştır.

İlk şiirlerinde devrin genel anlayışı doğrultusunda aşk, ölüm, yalnızlık ve hüzün gibi temaları işleyen Ahmet Kutsi Tecer, Sivas’ta halk kültürünün zengin kaynaklarını tanıdıktan sonra biraz da dönemin havasına uygun tarzda sosyal konular etrafında yoğunlaşır. Hece veznini işlek bir hale getirdiği şiirlerinde bir yandan halk motiflerine yer verirken diğer yandan Anadolu insanının toplumsal ve kültürel meselelerini dile getirir. Başarılı ve kalıcı eserlerin ancak halk için söylenen şiirler olduğuna inanmış, özellikle Türk halk şiirinin zengin anlatım biçimlerinden yararlanarak belli bir estetik ve sanat değerine sahip eserler ortaya koymuştur. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde Beş Hececiler ve Yedi Meşaleciler topluluğundan sonra Necip Fazıl Kısakürek, Kemalettin Kamu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ömer Bedrettin Uşaklı ve Ahmet Muhip Dranas’la birlikte hece veznine ayrı bir kıvraklık kazandırmış, sanatını halk kültürüne yöneltmesi itibariyle onlardan farklı bir çizgide geliştirmiş, doğrudan doğruya Türk halk şiiri geleneğinden yararlanmak suretiyle yeni ve kendine özgü bir şiir dili ortaya koymuştur. 1940’lı yıllarda Garip hareketinden önce Türk şiirini sade hale getirenlerin başında yer alır. Özellikle “Nerdesin”, “Orda Bir Köy Var Uzakta” ve “Halay” şiirleri, adının geniş kitleler tarafından tanınıp sevilmesinde ve Türk edebiyatına mal olmasında etkili olmuştur. Tiyatro yazarı olarak da önemli eserler kaleme alan Ahmet Kutsi, geleneksel Türk tiyatrosundan yararlandığı Köşebaşı ve konusunu Köroğlu hikâyesinden aldığı Koçyiğit Köroğlu adlı eserleriyle devrinde Türk tiyatro edebiyatında bir çığır açmıştır. Bu çerçevede sözlü halk tiyatrosu geleneğiyle halk kültüründen ve halk motiflerinden büyük ölçüde faydalanmış, halkın konuştuğu tabii ve sade bir dille kaleme aldığı tiyatro eserlerinde Türk toplumunun geleneksel değerlerini geçmişten geleceğe uzanan bir süreç içinde işlemiştir. Yine bu doğrultuda ortaoyunu ve özellikle köylü temsilleri üzerinde ilk ciddi araştırmaları gerçekleştirmiştir.

Eserleri. Şiir: Şiirler (Sivas 1932), Bütün Şiirleri-Ahmet Kutsi Tecer, Kişiliği, Sanat Anlayışı ve Tüm Şiirleri (haz. Vecihi Timuroğlu, Ankara 1980). Piyes: Koçyiğit Köroğlu (İstanbul 1941), Köşebaşı (Ankara 1947; The Neighbourhood adıyla İngilizce’ye çevrilmiştir, 1964), Bir Pazar Günü (İstanbul 1958). Tecer’in ayrıca Köylü Temsilleri adlı bir araştırma-incelemesiyle (Ankara 1940) Sivas Halk Şairleri Bayramı (Sivas 1932) ve Türk Folklorunda Sosyal Mesele (İstanbul 1969) isimli kitapları vardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmet Hamdi Tanpınar, Edebiyat Üzerine Makaleler (haz. Zeynep Kerman), İstanbul 1969, s. 114-115; Mehmet Kaplan, Cumhuriyet Devri Türk Şiiri, İstanbul 1973, s. 49-54; Vecihi Timuroğlu, Ahmet Kutsi Tecer-Kişiliği, Sanat Anlayışı ve Tüm Şiirleri, Ankara 1980; Sevgi Gökdemir, Ahmet Kutsi Tecer, Ankara 1987; Mustafa Özbalcı, Ahmet Kutsi Tecer-Şairliği ve Şiirleri Üzerine Bir İnceleme, Ankara 1998; Doğumunun 100. Yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer (haz. H. Rıdvan Çongar), Ankara 2001; Himmet Uç, Huzurun Adamı Ahmet Kutsi Tecer, Ankara 2007; Metin And, “Ahmet Kutsi Tecer ve Tiyatro”, Hisar, VII/45, Ankara 1967, s. 9-11; TFA, Ahmet Kutsi Tecer özel sayısı, XI/218 (1967); Nurettin Albayrak, “Tecer, Ahmet Kutsi”, TDEA, VIII, 289-291.

Abdullah Uçman