TASAVVUF

(تصوّف)

II. Meşrutiyet’in ilânından sonar yayımlanan dinî-tasavvufî dergi.

Başmuharriri ve imtiyaz sahibi Urfa mebusu Şeyh Mustafa Saffet’tir (Yetkin). Haftalık olan sekiz sayfalık derginin ilk sayısı 10 Mart 1327 (23 Mart 1911) tarihinde yayımlanmış, otuz beş sayı çıktıktan sonra yayım hayatına son vermiştir. Derginin isminin altında, “et-Tasavvuf küllühû âdâbün” (Tasavvufun tamamı edepten ibarettir) cümlesinden sonra, “Urefâ-yı ümmetin makālât-ı ârifânelerine Tasavvuf’un sahifeleri açıktır” notu yer almaktadır. Dergide her sayının ilk sayfasında, “Tasavvufa müteallik mebâhis-i şettâdan bâhis ve mekârim-i ahlâk-ı İslâmiyye’nin tâmîmine hâdim mecelle-i ma‘neviyyedir” cümlesiyle ana çerçevesi çizilmiştir.

“Istılâhât-ı Sûfiyye, Edebiyyât-ı Sûfiyye, Terâcim-i Ahvâl-i Sûfiyye, Râbıta-i Sûfiyye, Mükâtebât-ı Sûfiyye, Hikem-i Sûfiyye, Ahlâk-ı Sûfiyye, İşârât-ı Sûfiyye” gibi başlıklar altında tasavvuf kültürüyle ilgili bilgilerin verildiği dergide dinî ve tasavvufî şiirler de yayımlanmıştır. Şeyh Saffet’ten başka Haydarîzâde İbrâhim Efendi, Mehmed Emin Buhârî, Esad Erbîlî, Şeyh Remzî-i Rifâî, Abdüssamed Efendi, Muhammed Şâkir, Süleyman Sâmi, Şeyh Nâci gibi yazarlar telif ve tercümeleriyle dergiye katkıda bulunmuştur. Şeyh Remzî-i Rifâî’nin Meŝnevî dîbâcesinin şerhi “Mesnevî-i Şerîf” başlığıyla tefrika halinde çıkmıştır (sy. 20-31). Şiirlerin büyük çoğunluğu Farsça olup az sayıda Arapça ve Türkçe şiirler de vardır. Türkçe şiirler arasında Kastamonu Mevlevîhânesi şeyhi Ahmed Remzi’nin (Akyürek), Sivas Valisi Nâzım Paşa’nın (Nazım Hikmet’in dedesi) şiirleri ve Haydarîzâde İbrâhim’in Lamartine’den Hz. Peygamber’in vasıflarına dair manzum tercümesi yer almaktadır. II. Meşrutiyet’ten sonra yayımlanan hemen bütün dergilerde olduğu gibi “Meşrutiyet meddahlığı” ile İttihat ve Terakkî Cemiyeti taraftarlığı Tasavvuf dergisinde de çok açık biçimde görülmektedir. 1. sayıda çıkan “Tasavvuf ve Meşrutiyet” adlı makale, “İdâre-i meşrûta-i Osmâniyye’mizin şekl-i hâzırı kavâid-i İslâmiyyemize nazaran usûl-i meşveretin ve emir bi’l-ma‘rûf ve nehiy ani’l-münker vecîbe-i şer‘iyyesinin bir sûret-i muntazamada tecellisinden ibarettir” cümlesiyle başlamaktadır. 2. sayıdaki “Hilfü’l-fudûl ve İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin Şerîat-ı Garrâ-yı İslâmiyye’de Mazhariyyet-i Ma‘neviyyesi” ve 5. sayıdaki “Teârüf-i Rûhânî ve İttihat ve Terakkî Fırkası’nın Esrarı” gibi yazılar da bu niteliktedir.

II. Meşrutiyet’le birlikte tasavvuf taraftarları Tasavvuf, Muhibbân, Cerîde-i Sûfiyye gibi dergiler çıkardıkları gibi Cem‘iyyet-i Sûfiyye, Cem‘iyyet-i İttihâdiyye-i Sûfiyye gibi cemiyetler kurarak dinî, meslekî konularla ilgili görüş ve düşüncelerini kamuoyuna aktarmışlardır. Tasavvuf aynı zamanda Cem‘iyyet-i Sûfiyye’nin sözcülüğünü yapmış, Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin başkanlığı ve Esad Erbîlî’nin ikinci başkanlığında kurulan cemiyetin nizamnâmesini neşretmiş, faaliyetlerine yer vermiş ve cemiyette yapılan konuşmaları yayımlamıştır. Cemiyetin gerçekleştirmek istediği faaliyetlerden biri de tasavvufla ilgili bütün eserleri ihtiva eden bir “Kütübhâne-i Sûfiyye” kurmak olmuştur (sy. 12, s. 8). 34. sayıda, Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin kendi masonluğuyla ilgili iddiaları reddetmek üzere kaleme aldığı ve Nakşibendî tarikatına mensup olduğunu ifade ettiği “Beyannâme-i Cenâb-ı Meşîhat-penâhî” başlıklı uzun bir metin yayımlanmıştır.

Cumhuriyet döneminde Tasavvuf adıyla çıkmış başka dergiler de vardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Tasavvuf, sy. 1-35, İstanbul 1327; Mustafa Kara, Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketleri: 1839-2000, İstanbul 2002, s. 41-42; a.mlf., Türk Tasavvuf Tarihi Araştırmaları, İstanbul 2005, s. 238-251; a.mlf., “Cem‘iyyet-i Sûfiyye”, DİA, VII, 335.

Mustafa Kara