TÂHİR-BÛSELİK

(طاهر بوسلك)

Türk mûsikisinde bir birleşik makam.

Türk mûsikisinde dügâh perdesinde karar eden “bûselikliler” grubuna dahil olup tâhir gibi inici karakterde bir makamdır. Bu makam tâhir makamı dizisine yerindeki bûselik dizi veya beşlisinin eklenmesiyle meydana gelir; yani tâhir makamının icrasından sonra dügâh perdesinde bûselik dizisi veya beşlisiyle karar eder. Dolayısıyla tâhir-bûselik makamı birleşik bir makamdır ve III. Selim devri bestekârlarından Küçük Mehmed Ağa tarafından düzenlenmiştir. Tâhir makamı, yerindeki uşşak dörtlüsüne nevâ perdesindeki rast beşlisinin eklenmesiyle oluştuğuna göre bu diziye yerindeki bûselik dizi veya beşlisi ilâve edilecektir.

Ancak makam tâhir makamı gibi inici olduğundan ve tiz durak muhayyer perdesi civarından seyre başlanacağından bu perdenin üstünde bir seyir alanına ihtiyaç vardır. Bu da yine tâhir makamında görüldüğü gibi durak perdesi üzerinde bulunan uşşak dörtlüsünün simetrik olarak tiz durak muhayyer perdesi üzerine aynen göçürülmesiyle mümkündür; bu durumda tâhir-bûselik makamının tabii seyir alanı elde edilmiş olur.

Tâhir-bûselik makamında hâkim olan dizi tâhir makamı dizisidir. Bu bakımdan birinci mertebe güçlü tâhir makamında olduğu gibi muhayyer perdesidir ve bu perdede uşşak çeşnisiyle makamın yarım kararı yapılır. İkinci mertebe güçlü ise yine tâhir makamındaki gibi nevâ perdesidir ve bu perdede rast çeşnisiyle asma karar yapılır. Bu perdede bazan eviç yerine acem perdesi kullanılarak inilirse bûselik çeşnisiyle de asma karar yapılabilir. Bu makamda da nâdiren nevânın birinci, muhayyerin ikinci mertebe güçlü olarak kullanıldığı eserler görülebilir. Diğer asma kararlar yine tâhir makamında olduğu gibidir. Eğer nevâ perdesine acemle inilmişse nevâda bûselikli, çârgâhta çârgâhlı asma karar yapılabilir. Eviç ve segâh perdelerinde eksik segâh çeşnili asma karar imkânları mevcuttur. Tâhir makamının karar perdesi olan dügâh bu makamda bir asma karar durumundadır ve bu perdede uşşaklı asma karar yapılır.

Tâhir makamının icrasından sonra yerindeki bûselik dizi veya beşlisine geçileceğinden bu dizinin asma kararları olan hüseynîde kürdîli, nevâda bûselikli ve hicazlı, çârgâhta çârgâhlı ve nikrizli, rastta çârgâhlı asma kararlar yapılabilir (diğer özellikler için bk. TÂHİR).

Tâhir-bûselik makamının donanımında tâhir makamı gibi si için koma bemolü, fa için bakiye diyezi kullanılır. Bûseliğe geçildiğinde yapılan değişikliklerle diğer değişiklikler eser içinde gösterilir. Makamı meydana getiren sesler pestten tize doğru, 1. Tâhir dizisi: Dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, hüseynî, eviç, gerdâniye ve muhayyer. 2. Bûselik dizisi: Dügâh, bûselik, çârgâh, nevâ, hüseynî, acem, gerdâniye ve muhayyer. Tâhir-bûselik makamında bûselik bütün dizi halinde değil bazan sadece beşli olarak da kullanılabilir. Yerindeki uşşak dörtlüsünün simetrik biçimde tiz durak muhayyer perdesine göçürülmesiyle genişleyen tâhir-bûselik makamının yedeni bûselik dizisinin yedeni olan bakiye diyezli sol (nîm-zirgüle) perdesidir. Tâhir-bûselik makamının seyrine tiz durak muhayyer perdesi civarından başlanır. Bu tiz bölgede muhayyer perdesi merkez olmak üzere perdenin iki yanındaki çeşnilerde karışık gezinilerek muhayyerde uşşak çeşnili yarım karar yapılır. Yine karışık gezinilip tâhir makamının özellikleri belirtildikten sonra dügâh perdesinde tâhir makamı sona erdirilir. Buradan bûselik dizi veya beşlisine geçilir ve bunda da özellikleri belirtilerek gezinildikten sonra dügâh perdesinde bûselik çeşnili ve yedenli tam karar yapılır.

Kemânî Rızâ Efendi’nin peşrev ve saz semâileri; Küçük Mehmed Ağa’nın devr-i kebîr usulünde, “Dest-i sâkîden çekip câm-ı neşâtı cem gibi” ve çenber usulünde, “Başıma döndükçe bezm-i meyde mînâlar benim” mısralarıyla başlayan besteleri; Hamâmîzâde İsmâil Dede’nin, “Söylen ol yâre benim çeşmimi pürâb etmesin” mısraıyla başlayan ağır semâisi; Hacı Sâdullah Ağa’nın, “O gül-endam bir al şâle bürünsün yürüsün” mısraıyla başlayan yürük semâisi; III. Selim’in evfer usulünde, “Güzel gel meclise tenhâ”, Ahmet Irsoy’un aksak usulünde, “Seni candan severim aşkına kurbân olurum”, Bestenigâr Ziyâ Bey’in müsemmen usulünde, “Nîm nigâha kāil oldum yok mudur bir harf atış”, Şeyh Abdülbaki Baykara’nın devr-i hindî usulünde, “Parladıkça pîş-i çeşmimde münevver gözlerin” mısralarıyla başlayan şarkıları ile Selâhattin Demirtaş’ın düyek usulünde,


“Gece gündüz diyelim lâ ilâhe illallah”, Cüneyt Kosal’ın düyek + aksak usulünde, “Ol cihânın fahrinin sırrına kurban olayım” mısralarıyla başlayan ilâhileri bu makamın örnekleri arasında yer alır.

BİBLİYOGRAFYA:

Hâşim Bey, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1280, s. 36; Suphi Ezgi, Nazarî-Amelî Türk Musikisi, İstanbul 1933-40, I, 208-209; IV, 262; Hüseyin Sâdeddin Arel, Türk Mûsıkîsi Nazariyatı Dersleri (nşr. Onur Akdoğu), Ankara 1991, s. 270; İsmail Hakkı Özkan, Türk Mûsikîsi Nazariyatı ve Usûlleri Kudüm Velveleleri, İstanbul 2006, s. 195-196.

İsmail Hakkı Özkan