TÂCEDDİN YILDIZ

(ö. 612/1216)

Gurlular’ın Türk asıllı kumandanlarından, Gazne hâkimi.

Karluk Türkleri’ndendir. Gurlu Hükümdarı Sultan Muizzüddin Muhammed tarafından küçük yaşta satın alınan Yıldız (Ilduz) uzun süre efendisine hizmet ettikten sonra Gazne’nin batısındaki Kuramân bölgesine emîr tayin edildi. Sultan Muizzüddin idaresindeki Gurlu ordusunun Karahıtaylar karşısında Endhûd’da ağır bir yenilgiye uğraması yüzünden sultanın öldüğüne dair bazı söylentiler çıktığında Yıldız, Gazne’ye hâkim olmak için harekete geçtiyse de başarı sağlayamadı. Bu sebeple Sultan Muizzüddin tarafından tevkif edildi; ancak araya giren diğer emîrler Yıldız’ın serbest bırakılmasını sağladılar (601/1204-1205). Yıldız ertesi yıl, Kuzey Hindistan’da Muizzüddin’e isyan eden ve müslümanlara baskın yapıp mallarını yağmalayan Tirâhiyye kabilesi üzerine başarılı bir sefer yaptı ve onları cezalandırdı. Sultan ona hil‘at giydirerek askerlerine siyah üniforma verdi.

Sultan Muizzüddin, Hindistan’a düzenlediği seferden dönerken bir suikast sonucu öldürülünce (602/1206) yerine geçecek erkek çocuğu olmadığından hânedan mensupları arasında taht kavgaları başladı. Kendini Muizzüddin’in vârisi olarak gören Yıldız, hemen harekete geçip Gazne’yi Gurlular’ın Bâmyân kolundan Bahâeddin Sâm’ın oğulları Alâeddin ve Celâ-leddin’in elinden aldı ve buraya hâkim oldu. Bir süre Büst’te hükümdarlığını ilân eden Gurlu şehzadelerinden Gıyâseddin Mahmud’u destekledi; Gıyâseddin bu destek sayesinde rakiplerini bertaraf ederek tahta oturdu (10 Ramazan 602/20 Nisan 1206). Gıyâseddin Mahmud, Yıldız’a çeşitli hediyelerle birlikte elçiler gönderdi ve hutbeyi kendi adına okutmasını istedi. Fakat Yıldız, hutbeyi sadece halife adına okuttu. Ayrıca Muizzüddin’in sarayında işleri yönetmeye başladı. Gıyâseddin Mahmud, Bâmyânlı kardeşlerle olan problemi hâlâ devam ettiğinden Yıldız’a karşı harekete geçemedi.

Yıldız iki ay boyunca Gazne’de kaldı. Bu sırada Bâmyân ordusunun Kuramân’a ve Savran’a düzenlediği bir saldırı Yıldız’ın kumandanlarından Sevinç tarafından püskürtüldü. Buna rağmen Bâmyânlı kardeşler kalabalık bir ordu ile Gazne’ye yürüdüler. Yıldız bu âni hücum karşısında Gazne’de tutunamayıp Kuramân’a kaçınca Bâmyânlı kardeşler Gazne’yi ele geçirerek yağmaladılar. Celâleddin’in, kardeşini Gazne’de bırakıp Bâmyân’a gittiğini öğrenen Yıldız kuvvetlerini yeniden topladı ve Gazne’ye dönerken Celâleddin’in ordusuyla karşılaştı. Yapılan savaşı kaybeden Celâleddin esir düştü. Yıldız üç aylık bir kuşatmanın ardından Gazne’yi Alâeddin’den geri aldı (Safer 603/Eylül 1206). Bundan sonra kendi adına hutbe okuttu ve para bastırdı. Diğer taraftan Gıyâseddin Mahmud’a elçiler yollayıp âzat edilmesi halinde ona itaat edeceğini ve hutbeyi onun adına okutacağını bildirdi. Gıyâseddin Mahmud da hem Yıldız’a hem de Kutbüddin Aybeg’e âzatlık belgesiyle hâkimiyet sembolleri gönderdi.

Gıyâseddin Mahmud, Yıldız’ın sık sık sorun çıkarması üzerine Hârizmşah Alâeddin Muhammed ile irtibata geçti. Bunu duyan Yıldız, Gıyâseddin’in hâkimiyetindeki Teginâbâd (Tiğinâbâd), Büst ve civarını ele geçirip bu şehirlerde Gıyâseddin adına okunan hutbeye son verdi. Gıyâseddin Mahmud da o sırada Peşâver’de bulunan Delhi Sultanı Kutbüddin Aybeg’den yardım istedi. Hindistan’a tek başına hâkim olmak isteyen Kutbüddin Aybeg, Yıldız ile Gıyâseddin arasındaki mücadeleden faydalandı ve Yıldız’ın Hindistan’a ilerlemesini önlemek için Gıyâseddin’e bağlılığını arzetti. Kendisine de Yıldız ile mücadelesinde Hârizmşah Alâeddin Muhammed ile anlaşmasını tavsiye etti. Her ikisi ayrıca Gazne’yi işgal etmek için plan yaptı. Bu sebeple Gıyâseddin Mahmud ülkesinin bir kısmını istilâ eden Hârizmşah Alâeddin’e karşı dostça davrandı. Sonuçta Yıldız’a karşı birlikte hareket edileceğine ve ele geçirilecek ganimetin Hârizmşah Alâeddin ile


Gıyâseddin Mahmud arasında bölüşüleceğine dair bir antlaşma yapıldı. Bundan çok rahatsız olan Yıldız, Bâmyânlı kardeşleri serbest bıraktı ve onları yeniden tahta oturttuktan sonra tekrar Gıyâseddin Mahmud’un idaresine geçen Teginâbâd ve Büst’ü zaptetti. Bunun üzerine Kutbüddin Aybeg’in gönderdiği birlikler Gazne’yi kuşattı ve Receb 603’te (Şubat 1207) şehri ele geçirdi. Yıldız, Büst ve Teginâbâd’dan ayrılmak zorunda kaldıysa da daha sonra Büst’ü yeniden zaptetmeyi başardı. Gazne’de sağlam bir devlet kurmak için Hindistan’ın ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu anlayan Tâceddin Yıldız’ın Sîstan’ı zaptetme girişimleri sonuçsuz kaldı. Pencap’ı ele geçirmek amacıyla bir sefer yaptıysa da Kutbüddin Aybeg tarafından mağlûp edildi ve Aybeg kırk gün kadar Gazne’ye hâkim oldu; ancak Yıldız, Gazne’yi tekrar hâkimiyetine almayı başardı (605/1208-1209). Gurlu Sultanı Alâeddin Atsız’ın Hârizmşahlar’a itaat arzetmesiyle Tâceddin Yıldız, Alâeddin Atsız ile birkaç yıl boyunca mücadele etti ve sonunda Gur’u onun elinden aldı. Ayrıca Gurlu emîrlerin desteğini kazanmak için Garcistan’da hapiste bulunan Ziyâeddin (Alâeddin) Muhammed’i Fîrûzkûh’a getirterek tahta oturttu (611/1214).

Tâceddin Yıldız’ın gittikçe güçlenmesi, Hârizmşah Alâeddin Muhammed’i harekete geçirdi. Önce Bâmyân bölgesini istilâ etti, ardından Gazne üzerine yürüdü. Yıldız’a haber göndererek hutbe ve sikkeyi kendi adına çevirmesi şartıyla Gazne’yi kendisine bırakacağını bildirdi. Yıldız bu şartları yerine getirdiyse de Gazne’de vekil bıraktığı Kutluğ Tegin şehri Hârizmşah Alâeddin’e teslim etti (Şâban 612/Aralık 1215). Hârizmşah Alâeddin’in kuvvetlerine karşı koyamayacağını anlayan Yıldız’ın Hindistan’a ilerlemekten başka çaresi kalmadı. Mültan ve Uça hâkimi Nâsırüddin Kabâce ile yaptığı savaşı kazanıp Lahor ve Pencap’ın Tâniser’e kadar olan kısmını zaptettikten sonra Delhi Sultanı İltutmış’tan bölgede bağımsızlığının tanınmasını istedi, İltutmış bunu reddedince Delhi’ye yürüdü. Delhi Sultanlığı kuvvetleriyle Yıldız’ın ordusu Tarâin’de karşılaştı (3 Şevval 612/25 Ocak 1216). Meydana gelen savaşta Yıldız yenildi ve esir alınarak Bedâûn Kalesi’nde hapsedildi. Bir süre sonra orada öldü ve Bedâûn’da defnedildi. İbnü’l-Esîr onun tutsak alındıktan sonra öldürüldüğünü kaydeder (el-Kâmil, XII, 267). Kaynakların belirttiğine göre Tâceddin Yıldız dindar, iyilik sever, cömert ve dürüst bir idareciydi; çevresindekilere ve halka karşı adaletli davranır, özellikle tüccarlara ve yabancılara ihsanlarda bulunurdu. Kızlarından birini Sultan Muizzüddin’in isteğiyle Kutbüddin Aybeg, diğerini Nâsırüddin Kabâce ile evlendirmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Hasan Nizâmî, Tâcü’l-meǿâŝir, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2847, vr. 218a-219b; a.e. (trc. H. M. Elliot - J. Dowson, The History of India içinde), Delhi 1990, II, 239; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Ahmed Ağırakça - Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, XII, 160, 177-178, 180-181, 183-186, 193-197, 203, 205-208, 265-267; Cûzcânî, Ŧabaķāt-ı Nâśırî, I, 408-413, 417, 445; Cüveynî, Târîh-i Cihângüşâ (Öztürk), II, 47, 69; İsâmî, Fütûĥu’s-selâŧîn (nşr. Âgā Mehdî Hüseyin), Agra 1938, s. 98-100, 103-107; Nizâmeddin Ahmed Herevî, Ŧabaķāt-ı Ekberî (nşr. B. De), Kalküta 1913, I, 43-44, 58; M. Aziz Ahmad, Political History and Institutions of the Early Turkish Empire of Delhi (1206-1290 A. D.), Lahore 1949, s. 97-100, 164; Muhammad Abdul Ghafur, The Gorids History, Culture and Administration: 543-612/1148-1216 (doktora tezi, 1960), Hamburg Universitäts-Bibliothek, nr. D177, s. 103-109, 115-116, 119, 121-124; Khaliq Ahmad Nizami, “The Early Turkish Sultans of Delhi”, CHIn., V, 198-202, 214; E. Thomas, The Chronicles of the Pathan Kings of Dehli, Amsterdam 1981, s. 25-32; M. Fuad Köprülü, “Aybeg”, İA, II, 59; C. E. Bosworth, “Җћūrids”, EI² (İng.), II, 1102-1103; a.mlf., “Tādj al-Dīn Yildiz”, a.e., X, 60; A. S. Bazmee Ansari, “İltutmış”, DİA, XXII, 158.

S. Haluk Kortel