SUNGUR

Muzafferü’d-dîn Sungur b. Mevdûd (ö. 556/1161)

Salgurlular’ın kurucusu ve ilk hükümdarı (1148-1161).

Orta Asya’dan 1145’li yıllarda vuku bulan göçler sırasında Emîr Mevdûd idaresinde Fars bölgesine gelen Salgurlular, bu dönemde Irak Selçukluları’nın Fars meliki olan Melikşah b. Mahmûd ile emîrler arasında cereyan eden olaylarda yer aldılar. Ailenin reisi Sungur bu sırada Melikşah b. Mahmûd’a atabeg tayin edildi. Melikşah b. Mahmûd Atabeg Sungur’un kardeşini suçsuz yere öldürünce Sungur isyan ederek Şîraz’da Salgurlu hânedanının (Fars Atabegleri) temellerini attı (543/ 1148). Sungur, Irak Selçukluları arasındaki taht kavgalarının sürdüğü dönemde Melikşah’ın Fars’tan kaçarken yanında götüremediği oğlu Melik Mahmud’u Nevbencân’da hapsetti (Safer 544 / Haziran 1149). Onun bu olaydan sonra tahta daha yakın gördüğü Şehzade Muhammed b. Tuğrul’u desteklediği ve onu melik ilân ettiği anlaşılmaktadır.

Sungur’un Fars’ta bağımsız hareket etmesi, Selçuklu Devleti’nin esasen büyük ölçüde zaafa uğramış olan merkeziyetçilik gayretlerine vurulan yeni bir darbe oldu. Irak Selçuklu Sultanı Mesud, Fars bölgesinin ülkeden kopmasını engellemek için


Melikşah’ı destekleyerek ona asker verdi. Buna rağmen Sungur, Melikşah’ı yenilgiye uğratıp hâkimiyetini güçlendirdi. Bu geçiş döneminden yararlanarak topraklarını genişletmek üzere Fars’a saldıran kuzey komşusu Afşar beyi ve Hûzistan hâkimi Ya‘kūb b. Arslan’ın saldırılarına karşı da topraklarını başarıyla savundu. Neticede Ya‘kūb b. Arslan yenildi ve Hûzistan’a dönmek zorunda kaldı. Atabeg Sungur ile Kirman Selçuklu Hükümdarı Muhammed b. Arslanşah arasında dostane ilişkiler vardı ve her ikisi de birbirinin sınırlarına müdahaleden uzak durmaktaydı. Lûr-ı Büzürg sülâlesinden Muhammed b. Ali ve oğlu Ebû Tâhir de Atabeg Sungur’un hizmetine girdi. Ancak Ebû Tâhir bir süre sonra Atabeg Sungur’un yardımıyla Luristan’ı ele geçirip orada Lûr-ı Büzürg Atabegleri olarak bilinen bağımsız bir hânedanın temellerini attı (550/1155).

Irak Selçuklu Sultanı Muhammed b. Mahmûd’un 555 (1160) yılında ölümünün ardından emîrler atabegi oldukları veya destekledikleri şehzadeler adına şiddetli bir mücadeleye giriştiler. Musul Atabegi Mevdûd’un da desteklediği Süleyman Şah b. Muhammed Tapar’ın saltanatı kısa sürdü. Diğer aday Melikşah ise rivayete göre zehirlenerek öldürüldü. Bu arada İsfahan ahalisinin şehirden kovduğu Afşar Beyi Aydoğdu, Hûzistan’a yeniden sahip olurken Tekle Fars’a döndü. Irak Selçukluları’nda taht kavgaları, Azerbaycan Atabegi Şemseddin İldeniz’in Sultan Tuğrul’un oğlu Arslanşah’ı tahta çıkarmasına rağmen dinmedi. İldeniz’in Sultan Arslanşah ve devlet üzerindeki gücünü çekemeyen Rey Valisi Hüsâmeddin İnanç’ın girişimiyle bir kısım emîrler Arslanşah’ı tahttan indirmek üzere harekete geçtiler ve Fars Atabegi Sungur ile de irtibat kurarak onun yanında bulunan Sultan Arslanşah’ın kardeşi Muhammed’i tahta geçirmek üzere kendilerine göndermesini istediler. Durumu kendi çıkarlarına uygun bulan Sungur, Şehzade Muhammed b. Tuğrul’u 1000 kişilik bir kuvvetle yola çıkardı. İldeniz de yanında Arslanşah bulunduğu halde muhaliflerin karşısına çıktı. Hemedan civarında vuku bulan savaşta Sungur’un desteklediği Şehzade Muhammed mağlûp olup Hûzistan’a çekilmek zorunda kaldı (556/1161).

556’da (1161) Mergzâr-ı Beyzâ’da elli bir yaşında iken vefat eden Atabeg Sungur’un yerine oğlu Tuğrul henüz küçük yaşta olduğu için kardeşi Zengî geçti. Kaynakların âdil, dindar, hayır sever ve cömert bir idareci olarak nitelendirdikleri Sungur, Şîr-i Bârîk ve Muzafferüddin lakaplarıyla tanınıyordu. Selçuklu Devleti’nin çöküş, Fars Atabegliği’nin henüz kuruluş dönemi olmasına rağmen Sungur hayır eserleri inşa etmekten geri kalmamıştır. Onun çeşitli vakıflar tahsis ettiği eserlerinin başında medfun bulunduğu Sunguriyye Medresesi gelir. Kaynaklar bu medresenin bitişiğindeki bir çeşmeyi, Şîraz bölgesindeki su kanallarını, yüksek minaresiyle anılan Mescid-i Sungur ile Bâğ-ı Nev‘ mahallesinde sûfîler için yaptırdığı ribâtı onun imar faaliyetleri arasında kaydeder.

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Hâmid Efdalüddin Ahmed el-Kirmânî, el-Mużâf ilâ BedâǿiǾi’l-ezmân fî veķāǿiǾi Kirmân (nşr. Abbas İkbâl), Tahran 1331 hş., s. 29-30; Râvendî, Râhatü’s-sudur (Ateş), II, 273; Aħbârü’d-devleti’s-Selcûķıyye, s. 102-103, 108; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, XI, 198-199, 217, 222; Bündârî, Zübdetü’n-Nusra (Burslan), s. 265-266; Müstevfî, Târîħ-i Güzîde (Nevâî), s. 461, 503; Zerkûb-i Şîrâzî, Şîrâznâme (nşr. Behmen Kerîmî), Tahran 1310 hş., s. 49-50; Erdoğan Merçil, Fars Atabegleri, Salgurlular, Ankara 1975, s. 32-40, 131; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilâtı, Destanları, İstanbul 1980, s. 260-262, 337-338; Mirza Bala, “İl-Deniz”, İA, V/2, s. 962-963; V. Minorsky, “Lur-i Büzürg”, a.e., VII, 74-75; T. W. Haig, “Salgurlular”, a.e., X, 125-126; Cl. Huart, “Şîrâz”, a.e., XI, 563.

Gülay Öğün Bezer