SÜLEYMANİYE

(السليمانيّة)

Kuzey Irak’ta bir şehir.

Kevije sıradağları eteğinde yer almaktadır. Şehrin merkez olduğu Süleymaniye idarî bölgesi (muhafaza) tarihin en eski devirlerinden beri yerleşme alanıdır. Ancak şehir XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Baban ailesi tarafından kurulmuştur. Bu aile, XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İran sınırındaki Baban sancağını ocaklık olarak yönetmiş, merkezi Karacuvalan olan sancağın beyleri Bağdat valisinin teklifiyle tayin edilmiştir. Bağdat Valisi Süleyman Paşa, 1197’de (1783) Baban ailesinden İbrâhim Bey’i mîr-i mîrânlıkla Baban sancağına mutasarrıf tayin edince o da Serçınar ovası civarındaki Mâlikkendi köyünün yerinde yeni bir kasaba kurdu ve Süleyman Paşa’nın adına izâfetle buraya Süleymaniye adını vererek sancağın merkezi yaptı (1784). Şehrin bundan sonraki durumu hakkında fazla bilgi yoktur. Yalnız buranın 1821 ve 1842’de İranlılar tarafından işgal edildiği bilinmektedir. Şehir 1847’de tekrar Osmanlılar’ın eline geçti ve I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Osmanlı idaresinde kaldı.

Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Süleymaniye Türk kuvvetlerinin elindeydi. İngiltere ateşkesin ardından bölgeyi işgal edince burada yaşayan halk Türkiye’ye bağlanmak istedi. Bunun üzerine İngiltere, bölgede yaşayan aşiretleri kendi tarafına çekmek amacıyla birçok subay göndererek yoğun propaganda çalışmalarına girdi. Berzenc aşireti reisi Şeyh Mahmud, İngilizler’e karşı ayaklanıp 21 Mayıs 1919’da Süleymaniye’yi ele geçirdi. Fakat 18 Haziran’da


Süleymaniye tekrar İngiliz denetimine girdi. Bu arada Irak 1920’de Milletler Cemiyeti tarafından İngiltere’nin mandası altına kondu. İngilizler, Irak’ı tedrîcen bağımsız bir devlet şeklinde idare ettiler. Bu sebeple 23 Ağustos 1921’de Emîr Faysal Irak krallığına getirildi. Faysal için Irak’ta yapılan halk oylamasına Süleymaniyeliler katılmadı.

Öte yandan Mustafa Kemal Paşa, Musul ve çevresinin kurtarılması ve Faysal’ın Süleymaniye bölgesini kontrol altına alma teşebbüslerinin engellenmesi için Şubat 1922’de Özdemir Bey’i görevlendirdi. İngilizler, 31 Ağustos’ta Özdemir Bey’le yaptıkları Derbend savaşını kaybedince 5 Eylül’de bölgeden çekildiler. Şeyh Mahmud, Süleymaniye’nin idaresini tekrar ele geçirdi; İngilizler’in 3 Mart 1923’te Süleymaniye’ye hava saldırısı düzenlemeleri üzerine de Surtaş’a çekildi. Ancak 16 Mayıs’ta Süleymaniye’de kontrolü tekrar sağladı. İngilizler 16 Ağustos’ta yeniden hava saldırıları düzenlediler. Saldırılar neticesinde Şeyh Mahmud Süleymaniye’yi terketti, böylece bölge İngiltere’nin eline geçti. Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile (5 Haziran 1926) Süleymaniye Irak’a bağlandı.

Süleymaniye şehri kurulduktan sonraki süreçte hızlı bir imar faaliyetine sahne oldu. Kısa zamanda şehirde birçok bina, iki hamam ve birkaç han yapıldı. Bu imar faaliyetleri neticesinde şehir hızla büyüdü. 1820’de 2000 müslüman, 130 yahudi, dokuz Katolik ve beş Ermeni hânesinden oluşan şehrin nüfusu 10.000’e ulaştı. 1880’li yıllarda erkek nüfusu 14.744’e yükselmişti. Bunların 14.556’sı müslüman, 134’ü yahudi ve elli dördü Katolik’ti. 1890’lı yıllarda şehirde 3000 hâne (15.000 kişi), 400 dükkân, otuz cami ve medrese, bir rüşdiye mektebi, beş Nakşî ve üç Kādirî tekkesi, sekiz han, dokuz kahvehane ve sekiz hamam tesbit edilmiştir. Musul vilâyeti salnâmelerine göre Süleymaniye şehri 1908-1912 yılları arasında 2982 hâneden oluşmaktaydı. Bu tarihlerde şehirde bir hükümet konağı, bir hastahane, otuz altı cami ve mescid, iki medrese, yedi hankah ve tekke, iki rüşdiye mektebi, bir havra, bir kilise, on üç han, on hamam, 1155 dükkân, on tabakhâne, otuz dört değirmen, yirmi bir çeşme ve sebil, bir kışla, bir redif deposu, bir telgrafhane, yirmi beş kahvehane, on beş çayhane, altı fırın ve on bir tandır fırını bulunmaktaydı. Süleymaniye idarî bölgesinin nüfusu ise 1924’te 191.450 iken 1947’de 226.400’e ve 1957 yılında 299.978’e yükseldi. 1962’de 12.282 km²’lik bir alana sahip Süleymaniye idarî bölümünün nüfusu 317.000 idi. Bu nüfusun 35.350’si şehir merkezinde yaşamaktaydı. İdarî bölgenin nüfusu 1990’da 951.723’e, 2006’da 1.800.000’e ulaştı. Şehrin 1990’daki nüfusu 98.000 dolayındaydı.

Osmanlı döneminde halk genellikle ticaret, terzilik, demircilik, yemenicilik, marangozluk, halıcılık, mimarlık, bakkallık, kasaplık, hamamcılık, çiftçilik gibi işlerle uğraşmaktaydı. Süleymaniye’ye bağlı kazalardan elde edilen mazı, sakız, tütün ve yapağı gibi eşya ile buğday, arpa, pirinç, darı, susam, nohut, mercimek gibi hububat; üzüm, armut, elma, erik, kavun, karpuz gibi meyveler özellikle Süleymaniye’nin ihtiyacı için kullanılmaktaydı. Ayrıca Bağdat, Kerkük ve Musul’dan elbiselik eşya ile İran’dan kumaş, kilim, şal ve bazı mefruşat eşyası ithal edilirken sığır, koyun, tütün, mazı, sakız, yapağı ve keçe gibi ürünlerin bir kısmı Bağdat, Kerkük ve Musul’a ihraç edilmekteydi.

Süleymaniye şehri, kurulduğu tarihten itibaren Şehrizor eyaletine bağlı Baban sancağının idare merkezi oldu. Baban Emirliği’ne 1850’de son verilince Süleymaniye sancak merkezi olarak Bağdat’a, 1878’de Musul vilâyetine bağlandı. Bu dönemde Süleymaniye sancağı kuzeyde Surtaş, doğuda Bane ve Merbuvan, güneyde Salâhiye ve batıda Kerkük ile çevriliydi. Süleymaniye sancağı ilk dönemlerde dört, 1880’lerden itibaren beş kazaya ayrıldı. 1900’lü yıllarda Süleymaniye merkez kazası 312 köy ve beş nahiyeden oluşmaktaydı. Bu nahiyelerden Karadağ Süleymaniye’nin güneyinde, Surtaş kuzeyinde, Serçınarışarkî doğusunda ve Serçınarıgarbî batısında yer almaktadır. Süleymaniye merkez kazasına bağlı bir de müdürlük bulunmaktaydı. İlgovare diye adlandırılan bu müdürlük, bölgedeki çok sayıda konar göçer aşiretin kontrol altına alınması amacıyla Caf aşireti kollarından olan kırka yakın aşiretten oluşturulmuştu.

Sancağın diğer kazalarından olan Gülanber, Süleymaniye’nin doğu ve güneydoğusunu çevrelemiş büyük bir kaza olup Kızılca ve Seruçek adlarında iki nahiyesi ve 309 köyü mevcuttur. Kazanın merkezi bugün Halepçe diye bilinen kasabadır. Diğer bir kaza olan Bâziyân’ın (Bazyan) idare merkezi Kerkük’le Süleymaniye arasındaki Çemçemâl köyüdür. Kazanın Kal‘a-i Sivike ve Senkav adlı iki nahiyesiyle 159 köyü bulunmaktadır. Bâziyân kazası halkının büyük çoğunluğu XVIII. yüzyıl ortalarında İran’dan bölgeye göç eden Hemâvend aşiretinden meydana gelmektedir. Süleymaniye’nin kuzeydoğusundaki Şehribâzâr kazasının merkezi Seng köyüdür. Kazanın Mavet adında bir nahiyesi mevcuttur. Bu nahiyeye bağlı otuz altı ve merkeze bağlı seksen dokuz olmak üzere toplam 125 köyü vardır. Süleymaniye sancağının bir diğer kazası Ma‘mûretülhamîd olup bu ad 1896’da verildi. Bu tarihten önce Merge olarak bilinen kazanın merkezi Kaledize kasabasıydı. Oldukça geniş bir


alana yayılan kaza aşiret ve kabilelerinin çokluğu ve sınır üzerinde yer alması dolayısıyla önemlidir. Kazanın Pîşder adlı nahiyesi ve 177 köyü mevcuttur. Halkının önemli bir kısmı büyük Nureddin aşiretine mensuptur. Süleymaniye sancağı 1924 yılına doğru Süleymaniye, Çemçemal, Halepçe, Kaledize, Karadağ ve Şehribâzâr adlı altı nahiyeden ibaret iken 1976’daki yeni idarî taksimata göre oluşturulan on sekiz idarî bölümden biri haline getirildi. Bu idarî düzenlemeye göre Süleymaniye muhafazası Pîşder, Ranya, Dokan, Şehribâzâr, Penjvin, Halepçe, Derbendihan, Kalar ve Çemçemal kazalarından ibarettir.

BİBLİYOGRAFYA:

Musul Vilâyeti Salnâmesi (1310), s. 223-233; a.e. (1312), s. 323-332; a.e. (1325), s. 227-233; a.e. (1330), s. 298-333; Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye Salnâmesi (1310), s. 504-506; a.e. (1320), s. 531-532; a.e. (1323), s. 661-662; a.e. (1328), s. 806-808; Osmanlı Vilayet Salnamelerinde Musul (haz. Cengiz Eroğlu v.dğr.), Ankara 2005, s. 203-212; Musul-Kerkük ile İlgili Arşiv Belgeleri (1525-1919), Ankara 1993, s. 9-11; Mehmed Hurşid, Seyahatnâme-i Hudûd (haz. Alâattin Eser), İstanbul 1997, s. 172-218; Ali Tevfik, Memâlik-i Osmâniyye Coğrafyası, İstanbul 1318, s. 59; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV, 458, 608; Suat Akgül - Sahir Uzel, Musul-Kerkük Harekâtı, Ankara 2001, s. 19, 57, 81, 149; C. J. Edmonds, Kürtler, Türkler ve Araplar (trc. Serdar Şengül - Serap Rûken Şengül), İstanbul 2003, s. 41, 81-83, 112-113; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 2622; M. Hartmann, “Irak”, İA, V/2, s. 679; V. Minorsky, “Süleymâniye”, a.e., XI, 200-201; a.mlf., “Suleymāniyya”, EI² (İng.), IX, 829-831.

Ahmet Gündüz