SÜBHATÜ’l-AHBÂR

(سبحة الأخبار)

Derviş Mehmed’in (X./XVI. yüzyıl) peygamberler ve hükümdarlara dair eseri.

Eserin müellifi, Kanûnî Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) yaşadığı anlaşılan Derviş Mehmed b. Şah (Şeyh) Ramazan hakkında hemen hemen hiçbir bilgi yoktur. Aslı tomar şeklinde ve 20,40 m. uzunluğunda olan eserin tam adı Sübhatü’l-ahbâr ve tuhfetü’l-ebrâr’dır (Keşfü’ž-žunûn’da ahyâr). Kitapta Hz. Âdem’den başlayarak peygamberlerden ve büyük hükümdarlarla bazı efsanevî şahsiyetlerden, bu arada Kanûnî Sultan Süleyman’a kadar gelen Osmanlı padişahlarından ve çok kısa biçimde bunların döneminde geçen olaylardan söz edilir. Telifi Kanûnî zamanında yapılan eser daha sonra yazılan zeyillerle III. Mehmed, IV. Mehmed, III. Ahmed ve II. Mahmud zamanlarına kadar getirilmiştir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlı olup (Bağdat Köşkü, nr. 193; III. Ahmed, nr. 3597) Şefîî tarafından Farsça yazılmış ve Yûsuf b. Abdüllatîf tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiş Sübhatü’l-ahbâr yazmaları III. Mustafa devrine kadar gelirken aynı kütüphanede bulunan (Hazine, nr. 1443) bir başka nüsha III. Ahmed’in cülûsuna kadar gelir (diğer yazmalar için bk. Babinger, s. 79). II. Mahmud devrine kadar ulaşan nüsha, Sübhatü’l-ahbâr min zübdeti’l-âsâr adıyla taşbaskı olarak iki defa yayımlanmıştır (İstanbul, ts., 1289). Bu baskıda siyah beyaz resimler de yer almaktadır. Eserin seksen altı minyatür ihtiva eden bir nüshası Dublin Chester Beatty koleksiyonunda bulunmaktadır.

Derviş Mehmed’in eserinin Viyana nüshası IV. Mehmed zamanında istinsah edilmiş ve resimlendirilmiştir. Yazma, 1085 (1674) yılındaki bir hadisenin nakliyle son bulmaktadır. Son sayfaya eklenen Latince bir kayıttan bu nüshanın Türkler’den alınan savaş ganimetleri arasından çıktığı, bir süre Prens Eugène’nin özel kütüphanesinde kaldığı ve 1737’de Viyana Kraliyet Kütüphanesi’ne nakledildiği belirtilmektedir. Bu kayda göre eserin ya 1683 Viyana Kuşatması sonrasında veya daha kuvvetli bir ihtimalle 1716 Varadin savaşı esnasında Avusturyalılar’ın eline geçmiş olabileceği anlaşılmaktadır. Sübhatü’l-ahbâr’ın kıymeti, verdiği bilgilerden ziyade XVII. yüzyıl ortalarında hakkında hiçbir bilgi bulunmayan Hasan el-İstanbûlî tarafından yapılan 102 adet minyatürden kaynaklanır. Âdem ve Havvâ ile Osmanlı padişahları dışındaki minyatür dairelerinin çapı 3-5 cm. arasında değişmektedir. On yedi varaklık bu minyatürlü nüsha siyah ve yer yer kırmızı nesihle yazılmıştır. Serlevha müzehhep ve cetveller yaldızlıdır.

Allah’a hamdü senâ ve Hz. Peygamber’e salâtü selâm ile başlayan eserin altı sayfalık giriş kısmında Hz. Âdem ile Hz. Peygamber arasında geçen süre hakkındaki rivayetler üzerinde durulmakta, İslâmiyet öncesinde ve sonrasında hüküm süren hânedanların isimleri ve saltanat müddetleri verilmektedir. Ardından başlayan minyatürlü sayfalarda Hz. Âdem ile Havvâ’dan itibaren peygamber kıssaları, efsanevî İran ve Arap hükümdarları dönemlerinin önemli olayları özetlenir ve Osmanoğulları’na geçilir. Bu hânedanın menşei (Türkistan kökenli olduğu ve soyunun Nûh peygambere kadar gittiği), Anadolu’ya gelişi, Selçuklu sultanı tarafından Bitinya bölgesine yerleştirilmesi ve Bizans’a karşı ilk fetihler anlatıldıktan sonra IV. Mehmed’e kadar gelen Osmanlı padişahları ve dönemleri olayları kısaca belirtilir. Minyatürlerin yapıldığı IV. Mehmed dönemi olaylarının biraz daha ayrıntılı biçimde verildiği eser bu padişaha dua kıtasıyla sona erer.

Nüshanın en önemli özelliği, peygamber minyatürlerinden başka Abbâsî ve Selçuklu hükümdarları ile Moğol hanları ve IV. Mehmed’e kadar gelen Osmanlı padişahlarının tasvir edilmiş olmasıdır. Hz. Muhammed dışındaki bütün minyatürlerin yüzleri açıktır. Eserde ayrıca Büyük İskender, Nûh peygamberin oğulları Hâm, Sâm ve Yâfes ile bunların torunları da resmedilmiştir. Bu arada Kābil ve Şît’in torunları, İran mitoloji kahramanlarının ecdadı kabul edilen Geyûmers çizgisi takip edilerek bulunabilmektedir. Eserdeki minyatürler kronolojik olarak ve genellikle konularına uygun yerlere yerleştirilmeye çalışılmıştır. Kenar boşluklarında ise itinalı bir


nesihle açıklayıcı bilgiler verilmiştir. Minyatürlerden sadece peygamberlerin hâleli olduğu dikkati çekmektedir. Bu minyatürlü nüshanın faksimile neşri Kurt Holter’in kaleme aldığı inceleme yazısıyla birlikte 1968 yılında Şevket Rado’nun girişimleriyle İstanbul’da yapılmış, aynı nüshanın ikinci tıpkıbasımı ise Hans Suesserott ve Julia Anita Babeluk’un girişimleri ve yine Holter’in tanıtım yazısıyla Rosary of the Times adıyla Avusturya’da gerçekleştirilmiştir (Graz 1981).

BİBLİYOGRAFYA:

Keşfü’ž-žunûn, II, 975; Flügel, Handschriften, II, 75, 89 vd., 99 vd.; Osmanlı Müellifleri, III, 52; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 217-218; II, 388; Özege, Katalog, IV, 1609; Babinger (Üçok), s. 78-79; K. Holter, Subhatü-ahbâr Üzerine Birkaç Söz (trc. Rikkat Kunt), İstanbul 1982; “Derviş Mehmet Efendi”, TA, XIII, 111; Nuri Akbayar, “Derviş Mehmed Efendi”, TDEA, II, 261.

Abdülkadir Özcan