SİTTÜLARAB

(ستّ العرب)

Ümmü Muhammed Sittül‘arab bint Şemsiddîn Muhammed b. Fahriddîn Alî (İbni’l-Buhârî) es-Sâlihiyye (ö. 767/1366)

Kadın muhaddis.

Birçok âlim yetiştiren Dımaşklı bir aileye mensuptur. Aile içinde eğitim gördü ve ilim muhitinde yetişti. Babası bir hadis âlimi olup Zehebî ve İbn Râfi‘ onun talebeleri arasında yer alır. İbnü’l-Buhârî diye bilinen dedesi Ebü’l-Hasan Fahreddin Ali de çok sayıda öğrenci yetiştiren meşhur bir hadis âlimi olup Takıyyüddin İbn Teymiyye’nin hocasıdır. İbn Teymiyye onun hakkında, “Bir hadis rivayetinde kendimle Resûlullah arasına İbnü’l-Buhârî’yi dahil ettiğimde gönlüm ferahlıyor” ifadesini kullanırken (İbn Receb el-Hanbelî, II, 326), Zehebî, “İlim ve hadis evinden gelen İbnü’l-Buhârî, dünyada kendisiyle Peygamber arasında sekiz sika râvinin yer aldığı kimselerin sonuncusudur” demiştir (a.g.e., II, 328). Sittülarab, dedesinden çok faydalandı ve Müslim’in eś-Śaĥîĥ’i, Beyhakī’nin es-Sünenü’l-kübrâ’sı gibi hadis kitapları ile Temmâm er-Râzî’nin el-Fevâǿid’i ve İbn Gaylân’ın el-Ġaylâniyyât’ı (el-Fevâǿidü’l-münteħabe el-Ǿavâlî Ǿani’ş-şüyûħ) gibi hadis cüzlerini ondan semâ yoluyla aldı. Dedesinin meşyehası yanında çok sayıda hadis kitabı ve hadis cüzleri kendisine intikal etti (İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 127). Abdurrahman b. Zeyn de Sittülarab’ın hocaları arasındadır.

İbn Receb, Zeynüddin el-Irâkī, Heysemî ve İbnü’l-Cezerî ondan hadis dinleyen ve rivayet eden âlimlerden olup İbnü’l-Cezerî 766 (1364-65) yılında Sittülarab’ın Kāsiyûn dağı eteğindeki Urmevî Zâviyesi yakınlarında bulunan evinde şifahî olarak âlî isnadla kendisinden hadis rivayet ettiğini söyler. İbn Hacer el-Askalânî de hocası Zeynüddin el-Irâkī vasıtasıyla Sittülarab’dan hadis rivayetinde bulunmuştur (Taġlîķu’t-taǾlîķ, II, 282, 461). Hanbelî olan ve Dımaşk’ta Sâlihiye mahallesinde oturan Sittülarab’ın rivayet ettiği pek çok hadis çeşitli bölgelerden gelen öğrencileri vasıtasıyla çevreye yayıldı. Hadisleri senediyle rivayet ettiğinden hakkında kullanılan müsnide sıfatı onun hadis ilmindeki vukufunu gösterirken sâliha ve asîle sıfatları da kendisinin ahlâkî ve fıtrî meziyetlerine işaret eder. Uzun bir ömür yaşadığı için adı muammerûn arasında anılan Sittülarab, 1 Cemâziyelevvel 767’de (14 Ocak 1366) Dımaşk’ta vefat etti, cenaze namazı Câmiu’l-Muzafferî’de kılındıktan sonra Kāsiyûn dağı eteğindeki kabristana defnedildi.

“Araplar’ın hanımefendisi” anlamında Sittülarab adıyla bilinen diğer bazı âlimler şunlardır: 1. Ümmü’l-Hayr Sittülarab bint Yahyâ b. Kaymâz el-Kindiyye ed-Dımaşkıyye. Yûsuf b. Abdurrahman el-Mizzî kendisinden hadis rivayet etmiş olup Muharrem 684’te (Mart 1285) seksen beş yaşında vefat etti. 2. Ümmü Muhammed Sittülarab bint Seyfeddin Ali b. Radî Abdurrahman el-Makdisiyye. Ebû Ali Hasan b. Arafe el-Bağdâdî’nin cüzü, Hüseyin b. İsmâil el-Mehâmilî’nin Kitâbü’d-DuǾâǿ adlı mecmuası kendisinin semâ yoluyla rivayet ettiği hadis mecmuaları arasındadır. Safedî 729’da (1329) onun kendisine icâzet verdiğini söyler. Bu hanım da, Rebîülevvel 734’te (Kasım 1333) Sâlihiye’de vefat etti. 3. Ümmü’l-Hayr Sittülarab Âişe bint Ali b. Ömer el-Himyeriyye es-Sanhâciyye el-Mısriyye. Zilhicce 660’ta (Ekim 1262) doğdu ve Rebîülevvel 739’da (Eylül 1338) vefat etti. İzzeddin İbn Cemâa, Mısırlı hadis âlimi Ebû Bekir Ahmed b. Mervân ed-Dîneverî’nin yirmi altı cüzden oluşan el-Mücâlese ve cevâhirü’l-Ǿilm adlı kitabını ondan dinlemiştir (Takıyyüddin el-Fâsî, II, 380). 4. Sittülarab bint İbrâhim b. Muhammed el-Halebiyye. IX. (XV.) yüzyılda yaşamış olup 829’da (1426) kendisinden aldığı icâzetle hadis cüzlerini rivayet eden Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. İbrâhim ve Ebü’l-Fazl İbnü’ş-Şıhne onun öğrencilerindendir (Sehâvî, XII, 55). 5. Ümmü Mecdüddin Sittülarab bint Abdülmecîd b. Hasan el-Acemî. Kendisi ve kızları Zekî İbrâhim el-Hanefî’den hadis rivayet etti. Ebü’l-Fütûh el-Bekrî ve İbn Mülâib gibi âlimlerden icâzetleri vardır. İbnü’z-Zâhirî’nin kendisi için tahrîc ettiği hadis cüzünü rivayet etti. Ümmü Mecdüddin 675 (1276) yılında vefat etti (Safedî, XV, 119).

BİBLİYOGRAFYA:

Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XV, 136; XVII, 85; XIX, 285; XX, 201; XXXIV, 144; XXXV, 213; Zehebî, el-Ǿİber, III, 355; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, IV, 1471; Safedî, el-Vâfî, XV, 119; İbn Râfi‘, el-Vefeyât (nşr. Sâlih Mehdî Abbas - Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1402/1982, II, 304-305; Takıyyüddin el-Fâsî, Źeylü’t-Taķyîd fî ruvâti’s-sünen ve’l-mesânîd (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1410/1990, II, 374, 380; İbn Receb el-Hanbelî, Źeyl Ǿalâ Ŧabaķāti’l-Ĥanâbile, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), II, 325-329; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 2, 5, 239-240; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 127; a.mlf., Taġlîķu’t-taǾlîķ (nşr. Saîd Abdurrahman Mûsâ el-Kazekī), Beyrut-Dımaşk-Amman 1405/1985, II, 282, 461; III, 390; V, 111, 460; Burhâneddin İbn Müflih, el-Maķśadü’l-erşed (nşr. Abdurrahman b. Süleyman el-Useymîn), Riyad 1410/1990, I, 433-435; Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, XII, 55; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 53-54, 142; Sezgin, GAS (Ar.), I, 207; Kehhâle, AǾlâmü’n-nisâǿ, II, 158-159.

Zekeriya Güler