ŞİHÂBÜ’l-AHBÂR

(شهاب الأخبار)

Kudâî’nin (ö. 454/1062) kısmen alfabetik olarak düzenlediği ve daha sonra seçme hadis literatürüne örnek teşkil eden eseri.

Tam adı Şihâbü’l-aħbâr fi’l-ĥikem ve’l-emŝâl ve’l-âdâb mine’l-eĥâdîŝi’l-merviyyeti Ǿani’r-resûli’l-muħtâr olup Şihâbü’l-aħbâr fi’l-ĥikem ve’l-emŝâl ve’l-âdâb, Şihâbü’l-aħbâr ve eş-Şihâb şeklinde de adlandırılmaktadır. Sözlük anlamı “alev” olan şihâb ile ahbârdan oluşan şihâbü’l-ahbâr terkibi “hadis alevleri, hadis kıvılcımları” mânasına gelir. Kudâî, ihtiva ettiği hadislerle eserinin karanlıkları aydınlatıp doğru yolu göstereceği ümidiyle ona bu adı vermiş ve eseri çok tutulduğundan kendisi “müellifü Şihâb” diye anılmıştır. V. (XI.) yüzyıla kadar hadis kitapları ya konularına veya râvi adlarına göre tasnif edilirken ilk defa Kudâî bu eserinde hadisleri ilk kelimelerine göre sıralamıştır. Müellif eserin kolayca taşınıp ezberlenmesi için hadislerin senedlerini zikretmemiş, fıkıh konularına ilişkin hadislere yer vermemiş, sadece Hz. Peygamber’in âdâb-ı muâşeret ve darbımesellere dair hikmetli sözlerini derlemiştir. Fıkhî muhtevaya sahip bazı hadisleri ise başka özelliklerinden dolayı eserine almıştır.

Şihâbü’l-aħbâr, ilk kelimeleri aynı olan veya ortak bir özellik taşıyan hadislerin meydana getirdiği on yedi bölümden oluşmaktadır. Bunlar: 1. Mübtedâ-haber şeklinde bir isim cümlesi olan hadisler. 2. “Men” ile başlayanlar. 3. Mâzi-muzâri fiillerle başlayanlar. 4. Emir sîgası veya bu anlamdaki kelimelerle başlayanlar. 5. “Mâ-i nâfiye” ile başlayanlar. 6. “Lâ” ve “len” olumsuzluk edatlarıyla başlayanlar (“iyyâke” ve “iyyâküm” gibi sakındırma edatlarıyla başlayan hadislere de bu bölümde ayrı bir başlık altında yer verilmiştir). 7. “İnne” ve “innemâ” ile başlayanlar. 8. “Leyse” ile başlayanlar. 9. “Hayrü, efdalü, ehabbü ni‘me” gibi üstünlük ifade eden kelimelerle başlayanlar. 10. “Bi’se” ve “şerru” gibi kötülük ve değersizlik ifade eden kelimelerle başlayanlar. 11. “Meselü” ile başlayanlar. 12. “İzâ” ile başlayanlar. 13. “Kefâ” ile başlayanlar. 14. “Rubbe” ile başlayanlar. 15. “Levlâ” ve “lev” ile başlayanlar. 16. Kutsî hadisler. 17. “Allāhümme” lafzıyla başlayan dua hadisleri şeklinde düzenlenmiştir. Eser 1200 cümlelik 897 hadis ihtiva etmektedir. Bu eserde yer alan hadislerin büyük çoğunluğu iki kelime ile bir satır arasında değişen veciz rivayetlerden oluşmaktadır. Eserin önsözünde müellif tarafından kullanılan “elf ve mietey kelime” ifadesi (Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi, metin, s. 6) 1200 hadis olarak değil, 1200 cümleli hadis şeklinde anlaşılmalıdır. Eserin Bin İki Yüz Hadîs-i Şerîf adıyla yapılan çok hatalı bir baskısının (İstanbul 1327) Türkçe başlığı “elf ve mietey kelime” ifadesinden kaynaklanmıştır.

Kudâî Şihâbü’l-aħbâr’ı kaleme alırken halkın istifadesini ön planda tutmuş, onu ayrıca hadis ilmiyle meşgul olanlara hitap edecek tarzda yeniden düzenlemiştir. Müsnedü’ş-Şihâb adını verdiği bu çalışmada hadis metinleri senedleriyle zikredilmiş, hadislerin hangi hocalardan nerede ve ne zaman alındığını belirten edâ sîgaları gösterilmiş, diğer rivayet yollarına da işaret edilmiştir. Metinleri itibariyle Şihâbü’l-aħbâr’dan pek farklı olmayan Müsnedü’ş-Şihâb birinci el önemli hadis kaynaklarından biridir. İslâm âlimleri Şihâbü’l-aħbâr’ın hadislerini delil olarak kullanırken genelde Müsnedü’ş-Şihâb’ı kaynak göstermişlerdir. Bununla birlikte Şihâbü’l-aħbâr’ın çok tutulduğu, Müsnedü’ş-Şihâb’ın ise daha az yayıldığı görülmektedir. Müsnedü’ş-Şihâb iki cilt halinde yayımlanmıştır (bk. bibl.).

İbâdât ve muâmelât dışındaki konuları ön plana çıkaran Kudâî’nin tasnif şekli kendisinden sonra birçok müellif tarafından benimsenerek geliştirilmiştir. Şîrûye b. Şehredâr ed-Deylemî Firdevsü’l-aħbâr, Uklîşî en-Necm min kelâmi seyyidi’l-ǾArab ve’l-ǾAcem, Radıyyüddin es-Sâgānî Meşâriķu’l-envâri’n-nebeviyye ve İbn Gānim Cemâleddin Abdullah b. Ali b. Muhammed el-Fâǿiķ mine’l-kelâmi(fi’l-lafži)’r-râǿiķ adlı eserlerini Şihâbü’l-aħbâr’ın


metoduna uygun biçimde düzenlediklerini belirtmişlerdir. Süyûtî’nin el-CâmiǾu’ś-śaġīr, Muhammed Abdürraûf el-Münâvî’nin Künûzü’l-ĥaķāǿiķ ve Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî’nin Râmûzü’l-eĥâdîŝ’inin telif metodunda da bu eserin etkisi görülmektedir. Şihâbü’l-aħbâr özellikle Osmanlılar zamanında kaleme alınan kırk hadis mecmualarının, hat malzemesi olarak mimari eserlerin ve hüsn-i hat levhalarının başlıca kaynağı olmuştur (Yardım, KAM, XII/1 [1983], s. 70-74).

İstanbul kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunan Şihâbü’l-aħbâr, eş-Şihâb fi’l-ĥikemi ve’l-âdâb (Tahran 1322/1904; Bağdat 1327/1909); Şihâbü’l-aħbâr (nşr. Mîr Celâleddin Urmevî, Tahran 1342/1923) ve Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi (bk. bibl.) adıyla birkaç defa basılmıştır. Müellifin vefatından kısa bir süre sonra meşhur olan eser, özellikle VI. (XII.) yüzyılın başlarından itibaren Ehl-i sünnet’ten ve Şîa’dan birçok âlim tarafından şerhedilmiştir. Sünnî âlimlerinden Radıyyüddin es-Sâgānî, Keşfü’l-ĥicâb Ǿan eĥâdîŝi’ş-Şihâb adıyla kaleme aldığı şerhinde (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 550/1, vr. 1a-22a) Şihâbü’l-aħbâr’ı kendisine ait Meşâriķu’l-envâri’n-nebeviyye’nin metoduna uygun biçimde bab başlıklarına göre düzenleyip şerhetmiş ve hadislerini de rumuzlarla rivayet tekniği açısından değerlendirmiştir. Sâgānî, ed-Dürrü’l-mülteķaŧ fî tebyîni’l-ġalaŧ ve nefyi’l-laġaŧ adlı kitabında ise (nşr. Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kādî, Beyrut 1405/1985, müellifin el-MevżûǾât isimli eseriyle birlikte) Şihâbü’l-aħbâr’da nakledilen ve kendisi tarafından mevzû sayılan altmış küsur hadise yer vermiş, ancak Zeynüddin el-Irâkī Risâle fi’r-reddi Ǿale’ś-Śâġānî adlı çalışmasında onu eleştirmiş ve mevzû olduğuna hükmettiği hadislerin çoğunda yanıldığını belirtmiş, bunlardan on üç tanesinin ya sahih veya hasen derecesinde bulunduğunu ileri sürmüştür (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, Beyrut 1407/1986, Müsnedü’ş-Şihâb’ın sonunda, II, 349-368). Necmeddin el-Gaytî Telħîśu Şihâbi’l-aħbâr adıyla bir eser meydana getirmiş (Keşfü’ž-žunûn, II, 1067), Muhammed Abdürraûf el-Münâvî, eş-Şihâb’daki hadisleri önce İsǾâfü(İmǾânü)’ŧ-ŧullâb bi-tertîbi’ş-Şihâb ismiyle alfabetik sıraya göre düzenlemiş (Konya Yûsuf Ağa Ktp., nr. 6993/2), daha sonra bunları RefǾu’n-niķāb Ǿan (eĥâdîŝi)kitâbi’ş-Şihâb adlı eserinde karışık olarak şerhetmiştir (Konya Yûsuf Ağa Ktp., nr. 6993/3), Süyûtî ise Şihâbü’l-aħbâr’ı el-CâmiǾu’ś-śaġīr’inde uyguladığı alfabetik metoda göre düzenlemiş ve bu esere İsǾâfü’ŧ-ŧullâb bi-tertîbi’ş-Şihâb ismini vermiştir (Keşfü’ž-žunûn, II, 1067-1068). Çağdaş müelliflerden Muhammed Mustafa el-Merâgī eseri el-Lübâb fî şerĥi’ş-Şihâb adıyla şerhetmiş (Kahire 1390/1970); Ebü’l-Feyz İbnü’s-Sıddîk el-Gumârî de Fetĥu’l-vehhâb bi-taħrîci eĥâdîŝi’ş-Şihâb, Münyetü’ŧ-ŧullâb bi-taħrîci eĥâdîŝi’ş-Şihâb, Veşyü’l-ihâb bi’l-müstaħrec Ǿalâ Müsnedi’ş-Şihâb ve el-İsĥâb fi’l-istiħrâc Ǿalâ Müsnedi’ş-Şihâb ismiyle dört çalışma yapmış, bunlardan Fetĥu’l-vehhâb iki cilt halinde neşredilmiştir (bk. bibl.). Müsnedü’ş-Şihâb’ı esas alarak Şihâbü’l-aħbâr’ı Müsned-i Şihâb-Hadis Şuleleri adıyla Türkçe’ye çeviren Ali Akar (Konya 2005), eseri alfabetik esasa göre yeniden düzenlemiştir.

Şihâbü’l-aħbâr’a Şîa âlimleri tarafından yazılan şerhler arasında en çok bilinenler Ziyâeddin er-Râvendî’nin Đavǿü’ş-şihâb fî şerĥi’ş-Şihâb, Ebü’l-Fütûh Hüseyin b. Ali er-Râzî’nin Rûĥu’l-aĥbâb ve ravĥu’l-elbâb, Kutbüddin er-Râvendî’nin Żıyâǿü’ş-şihâb fî şerĥi’ş-Şihâb adlı eserleri olup bunlardan Đavǿü’ş-şihâb ve Żıyâǿü’ş-şihâb günümüze ulaşmıştır. Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed İbnü’l-Kudâî’nin Faślü’l-ħiŧâb fî şerĥi’ş-Şihâb isimli Farsça şerhinin Terkü’l-iŧnâb fî şerĥi’ş-Şihâb adıyla bilinen muhtasarı Muhammed Şirvânî tarafından neşredilmiştir (Tahran 1344 hş./1964). Son dönem Şiî müelliflerinden Naşnas da eseri Farsça’ya çevirip Şerĥ-i Fârisî Şihâbü’l-aħbâr adıyla şerhetmiştir (nşr. Muhammed Takī Dâniş Bezve, Tahran 1349/1930). Abdullah Muhammed el-Habeşî çoğu şerh, hâşiye ve ihtisar olmak üzere Şihâbü’l-aħbâr üzerine yapılan elli civarında çalışma tesbit etmiştir (CâmiǾu’ş-şürûĥ, II, 1127-1131).

BİBLİYOGRAFYA:

Kudâî, Şihâbü’l-Ahbâr Tercümesi (trc. Ali Yardım), İstanbul 1999, metin, s. 6, ayrıca bk. tercüme edenin girişi, s. 1-27; a.mlf., Müsnedü’ş-Şihâb (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1407/1986, neşredenin girişi, I, 11-14; Keşfü’ž-žunûn, II, 1067-1068; Îżâĥu’l-meknûn, II, 190; Ebü’l-Feyz İbnü’s-Sıddîk, Fetĥu’l-vehhâb bi-taħrîci eĥâdîŝi’ş-Şihâb (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1408/1988, neşredenin girişi, I, 6-7; Abdullah Muhammed el-Habeşî, CâmiǾu’ş-şürûĥ ve’l-ĥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, II, 1127-1131; Ali Yardım, “Kuzâî’nin Şihâbü’l-Ahbâr Adlı Hadis Kitabı”, KAM, XII/1 (1983), s. 65-76; a.mlf., “Kuzâî ve Müsnedü’ş-Şihâb’ı”, DÜİFD, IV (1987), s. 285-348; a.mlf., “Kudâî”, DİA, XXVI, 309; M. Yaşar Kandemir, “İbnü’s-Sıddîk, Ebü’l-Feyz”, DİA, XXI, 208.

Mehmet Efendioğlu