SIBTU’l-HAYYÂT

(سبط الخيّاط)

Ebû Muhammed Abdullāh b. Alî b. Ahmed el-Bağdâdî (ö. 541/1146)

Kıraat ve nahiv âlimi.

29 Şâban 464’te (21 Mayıs 1072) Bağdat’ta doğdu. Anne tarafından dedesi Şeyhülislâm Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Hayyât’a nisbetle Sıbtu’l-Hayyât diye meşhur oldu. Kendisinden büyük olan kardeşi kıraat âlimi Ebû Abdullah Hüseyin b. Ali de aynı lakapla anılmıştır. Abdullah ilimle uğraşan bir aile ortamında yetişti. Ebü’l-Hüseyin İbnü’n-Nakūr, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed el-Ukberî, Tırâd ez-Zeynebî ve Sâbit b. Bündâr’dan hadis dinledi. Başta dedesi Ebû Mansûr el-Hayyât olmak üzere Şerîf Abdülkāhir b. Abdüsselâm el-Mekkî el-Abbâsî, İbn Sivâr, Ebü’l-Hattâb İbnü’l-Cerrâh, Sâbit b. Bündâr, Yahyâ b. Ahmed es-Seyyibî gibi âlimlerden kıraat ilmi tahsil etti. 500 (1107) yılında Mekke’de Abdülhak b. Ebû Mervân es-Selcî’den Ebû Amr ed-Dânî’nin et-Teysîr adlı eserini okuduğuna göre (İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 434) aynı yıl hac görevini ifa etmiş olmalıdır.

Sıbtu’l-Hayyât yetişme döneminden sonra kıraat, hadis ve nahiv dersleri verdi, telifle meşgul oldu. Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem‘ânî eserlerindeki bazı görüşlerinden dolayı ağır bir dille eleştirildiğini, ancak duyduğuna göre bu görüşlerinden rücû ettiğini kaydetmiştir (Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 962). 487 (1094) yılında başlayıp vefatına kadar sürdürdüğü İbn Cerde Mescidi’ndeki imamlığı sırasında kendisinden özellikle kıraat ilminde pek çok talebe istifade etti. Onun Irak’ta, “Benden veya dedemden ya da bizim öğrencilerimizden okumamış kıraat hocası yoktur desem herhalde doğru söylemiş olurum” şeklindeki ifadesi (Kemâleddin el-Enbârî, s. 402) döneminde bu ilmin tedrîsindeki yerini göstermesi bakımından önemlidir. İbn Sükeyne diye tanınan Ebû Ahmed Abdülvehhâb b. Ali el-Bağdâdî, Muhammed b. Yûsuf el-Gaznevî, Muhammed b. Muhammed b. Hârûn el-Hillî, Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, İbn Sa‘dûn el-Kurtubî ve Ebü’l-Yümn el-Kindî ondan bu ilimde faydalananlardan ve kendisinden hadis rivayet edenlerden bazılarıdır.

Kıraat ilmindeki üstünlüğü ve bu ilmi tedrîsteki şöhreti yanında Sıbtu’l-Hayyât güzel tilâvetiyle de tanınıyordu. Özellikle ramazan aylarında halk onun tilâvetini dinlemek için her gece İbn Cerde Mescidi’nde toplanıyordu. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Sıbtu’l-Hayyât’ın sesinden daha tatlı ve güzel bir ses duymadığını belirtmiş, talebesi Ahmed b. Sâlih el-Cîlî de hayatı boyunca Fâtiha sûresini ondan daha güzel okuyan birini görmediğini ifade etmiştir. Zehebî ise Sıbt’ın geniş ilmî birikimine ve örnek kişiliğine işaret ettikten sonra yaşlılık yıllarında dahi çağdaşları arasında Kur’an tilâvetinde çok güzel bir sese sahip olduğuna dikkat çekmektedir. Sıbtu’l-Hayyât, 28 Rebîülâhir 541’de (7 Ekim 1146) Bağdat’ta İbn Cerde Mescidi’ndeki odasında vefat etti, Câmiu’l-Kasr’da kılınan cenaze namazının ardından Bâbüharb’de dedesinin yanına defnedildi. İbnü’l-Cevzî onun cenazesindeki gibi bir kalabalık görmediğini belirtmektedir.

Eserleri. 1. el-Mübhic fi’l-ķırâǿâti’s-sebǾ el-mütemmeme bi-İbn Muĥayśın ve’l-AǾmeş ve YaǾķūb ve Ħalef (el-Mübhic fi’l-ķırâǿâti’ŝ-ŝemân). İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşr’inin kaynakları arasında (I, 83) yer alan ve çeşitli kütüphanelerde nüshaları bulunan eser, İstanbul’da Millet Kütüphanesi’ndeki nüshasına (Feyzullah Efendi, nr. 11) dayanılarak Seyyid Kesrevî Hasan’ın tahkikiyle neşredilmiştir (I-III, Beyrut 1427/2006; diğer nüshaları için bk. el-Fihrisü’ş-şâmil, s. 180). Müellif, eserin telifinde hocalarından Şerîf Abdülkāhir b. Abdüsselâm el-Mekkî’den öğrendiği kıraati esas almış (İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 434), meşhur yedi kıraat imamının yanında Mekke kurrâsından İbn Muhaysın, Kûfe’den A‘meş ve meşhur on imamdan Halef b. Hişâm, Basra’dan yine meşhur on imamdan Ya‘kūb el-Hadramî’nin kıraatine yer vermiştir. Kısa bir mukaddimeden sonra eserde önce müellifi kıraat imamlarına bağlayan isnad zincirleri açıklanmış, ardından idgam, izhar, imâle, vakf, vasl gibi kıraat ve tecvid konuları işlenmiş, daha sonra Fâtiha sûresinden başlanarak Kur’an’ın sonuna kadar imamların ihtilâfları incelenmiştir. 2. el-İħtiyâr fi’l-ķırâǿâti’l-Ǿaşr (el-İħtiyâr fi’ħtilâfi’l-Ǿaşereti eǿimmeti’l-emśâr). (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye,


Tal‘at, nr. 177/3; Köprülü Ktp., nr. 10, 219; İzmir Millî Ktp., nr. 663). 3. Tebśıratü’l-mübtedî ve teźkiretü’l-müntehî fi’l-ķırâǿât. İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşr’inin kaynakları arasında (I, 84) yer alan eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Lala İsmâil, nr. 4, vr. 54-57), diğer nüshaları Milano’da Ambrosiana (nr. 86 A) ve Madrid’de Junta (nr. 81) kütüphanelerinde kayıtlıdır. 4. el-Kifâye fi’l-ķırâǿâti’s-sit. Yine İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşr’inin kaynakları arasında (I, 84) yer alan eserin bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’dedir (Tal‘at, nr. 177/2, 40 varak). Sıbtu’l-Hayyât’ın kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Îcâz fi’l-ķırâǿâti’s-sebǾ, er-Ravża fi’l-ķırâǿâti’s-sebǾ, el-Müǿeyyide fi’s-sebǾa, Ķaśîde fî ķırâǿati NâfiǾ, el-Mûđıĥa fi’l-Ǿaşra, el-Ķaśîdetü’l-müncide fi’l-ķırâǿâti’l-Ǿaşr, İrâdetü’ŧ-ŧâlib ve ifâdetü’l-vâhib (bir önceki kasidenin “ferşü’l-hurûf” bölümünü oluşturan eser İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşr’inin kaynakları arasında [I, 84] yer almaktadır), eş-Şemsü’l-münîre.

BİBLİYOGRAFYA:

Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâǿ (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1386/1967, s. 402-403; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XVIII, 51-52; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, II, 122-123; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), II, 960-963; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 541-550, s. 69-72; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 434-435; a.mlf., en-Neşr, I, 83-85; Keşfü’ž-žunûn, I, 52, 206, 338; II, 1344, 1499, 1582; Brockelmann, GAL Suppl., I, 723; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 455; el-Fihrisü’ş-şâmil: ǾUlûmü’l-Ķurǿân, maħŧûŧâtü’l-ķırâǿât (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1987, I, 108; a.e., Amman 1994, s. 16, 36, 166, 180.

Tayyar Altıkulaç