SEYFEDDİN EFENDİ, Şehzade

(1874-1927)

Hânende ve bestekâr.

10 Şâban 1291 (22 Eylül 1874) tarihinde Beşiktaş Sarây-ı Hümâyunu’nda doğdu. Asıl adı Mehmed Seyfeddin’dir; mûsiki tarihinde daha çok Seyfeddin Osmanoğlu diye tanınır. Sultan Abdülaziz’in beş oğlundan en küçüğü olup annesi Gevherî Vâlide Sultan’dır. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Fer‘iye Sarayı’ndan geçti, bir ara Küçük Çamlıca’da bir köşkte yaşadı. Sonraları hayatını, yazları Suadiye’deki köşkünde, kışları da yine Fer‘iye Sarayı’nda geçirdi. Gördüğü denizcilik öğrenimiyle iyi bir kaptan olarak yetişti. Osmanlı hânedanı 1924 Martında Türkiye’yi terketmeye mecbur edildiğinde bahriye feriki rütbesindeydi. Hânedân-ı Âl-i Osmân, Murassa‘ Osmânî ve Murassa‘ Mecîdî nişanları sahibi olan Seyfeddin Efendi yerleştiği Nis’te (Nice) 19 Ekim 1927’de vefat etti, naaşı Şam’da Selimiye Camii hazîresindeki Sultan Vahdeddin’in kabrinin yanına defnedildi. Oğulları Şehzade Mehmed Abdülaziz, Mahmud Şevket ve Ahmed Tevhid efendiler iyi birer tambûrî, kızı Fatma Gevherî Sultan pek çok bestesi bulunan usta bir tambur ve kemençe icracısıdır.

Osmanlı hânedanında III. Selim’den sonra yetişmiş en büyük bestekârlardan olan Seyfeddin Efendi, İstanbul’da birçok mûsikişinası himaye etmiştir. Saraydaki eğitimi sırasında sanata karşı yeteneğiyle dikkat çekmiş, küçük yaşlarda resim ve mûsiki dersleri almaya başlamıştır. Mûsikideki hocaları arasında Tanbûrî Cemil Bey ile Santûrî Edhem Efendi en önemlileridir. Zekâizâde Hâfız Ahmed Efendi ise (Irsoy) imamlığını yapmıştır. Kaptanlığı, ressamlığı, şairliği ve mahyacılığıyla tanınmasına rağmen Seyfeddin Efendi’nin en önemli özelliği mûsikişinaslığıdır.

Bestekârlığı yanında iyi bir hânende, piyano, tambur, kemençe ve özellikle kanun sazında düzeyli bir icracıdır. Dinî ve din dışı sahalarda klasik üslûpta bestelediği peşrev, saz semâisi, marş, longa, tavşanca, beste, semâi, şarkı, tevşîh ve ilâhi formlarındaki eserleri onun bestecilikteki başarısını göstermektedir (Murat Bardakçı, koleksiyonda bulunan Seyfeddin Efendi’nin yetmiş üç adet eserinin listesini yayımlamıştır; Antik ve Dekor, sy. 100 [2007], s. 112). Seyfeddin Efendi’nin bestesi olmasına rağmen yakın zamanlara kadar


Tanbûrî Cemil Bey’in eseri olarak icra edilmiş olan ünlü bayatî peşrevi bu formun şaheserleri arasında sayılır. Ayrıca hüzzam, rast, sabâ peşrevleri; rast, sûzidil, şevkefzâ saz semâileri; mâhur tavşancaları; “Hüsn-i ânın nakş olundu kalbime ey meh-cemâl” mısraıyla başlayan eviç semâisi; “Bu mihnetgâh-ı âlemde garîbim yâ Resûlellah” mısraıyla başlayan hüzzam ve, “Nebîler serveridir Muhammed” mısraıyla başlayan şehnaz tevşîhleriyle, “Dertli olan kullarına kıl devâ” ve, “Halâs et kalbimiz hubb-i sivâdan” mısraıyla başlayan ferahfezâ ilâhileri onun eserlerinden bazılarıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

Selâhattin Gürer, Âşık Yunus Emre’nin Bestelenmiş Şiirleri, İstanbul 1961, s. 20-21; Sadun Kemali Aksüt, 500 Yıllık Türk Musikisi Antolojisi, İstanbul 1967, s. 192-193; Kip, TSM Saz Eserleri, s. 6; Töre, İlâhîler, V, 120-121; VIII, 8-9, 11, 12-13; IX, 16-17, 120-121; TSM Sözlü Eserler, s. 143; Özalp, Türk Mûsikîsi Tarihi, II, 56, 135-136; Gültekin Oransay, “Yayınlanmış Türk Din Musikisi Sözlü Anıtlarının Ezgileyicileri”, AÜ İlâhiyat Fakültesi İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi, III, Ankara 1977, s. 192; Murat Bardakçı, “Osmanlı Hanedanı’nın Az Bilinen Önemli Bir Bestekârı”, Antik ve Dekor, İstanbul 2007, sy. 100, s. 110-114; Öztuna, BTMA, II, 300.

Nuri Özcan