ŞEMSEDDÎN-i SUMATRÂNÎ

Şemsüddîn b. Abdillâh es-Sumatrânî (ö. 1039/1630)

Açeli âlim ve sûfî.

Endonezya’nın Sumatra adasının kuzeydoğusundaki Samudra-Pasai liman şehrinden olduğu için Sumatrânî veya Sumatrâî nisbesinin yanı sıra Pasâî nisbesiyle de anılmıştır. Hayatına dair bilinenlerin büyük bir kısmı kendisinin eserleriyle Avrupalı denizcilerin kayıtları ve mahallî yazarların eserlerindeki atıflara dayanır. İlk dinî eğitimini Açe’de aldı. Burada vahdet-i vücûd düşüncesinin Uzakdoğu İslâm dünyasındaki ilk temsilcisi ve hararetli savunucusu Hamza-i Fansûrî’nin talebesi oldu. 1602’de Açe sultanının elçisi ve müzakerecisi sıfatıyla İngiliz Sir James Lancaster ile siyasî ve ticarî müzakerelerde bulundu. Açe sultanlarının en güçlüsü olan ve ölümünden sonra “Mokuta Âlem” unvanıyla anılan İskender Muda döneminde (1607-1636) şeyhülislâmlık makamına getirildi. Hangi tarikata mensup olduğu kesin şekilde bilinmemekle beraber Hamza-i Fansûrî’nin tarikatı olan Kādiriyye’ye mensup bulunduğu kabul edilir. Ancak Sultan İskender Muda’nın onun vasıtasıyla Nakşibendiyye tarikatına girmesi Nakşibendiyye şeyhi olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte Şemseddin’in her iki tarikattan hilâfet alması mümkündür. Sumatrânî, Avrupa kaynaklarına göre sultanın başdanışmanı, siyasal ve ekonomik konularda vekili, yabancılarla ticarî görüşmelerde başmüzakerecisi idi. Protokolde sultandan sonra ikinci sırada yer alıyor, devlet yönetiminde en yüksek makamı işgal ediyordu. Devletin mânevî lideri sıfatıyla sultanın camiye gelişi sırasında onu karşılar, bayram namazlarını kıldırır, törenlerde açılış dualarını yapardı. Şeyhülislâmlık görevini ölümüne kadar sürdüren Sumatrânî 12 Receb 1039’da (25 Şubat 1630) vefat etti.

Tasavvufta vahdet-i şühûd anlayışını benimseyen Hindistan kökenli Açeli sûfî Nûreddin er-Rânîrî, Sumatrânî’nin savunduğu vahdet-i vücûd anlayışını vücûdiyye (panteizm) olarak niteleyip fikirlerini reddeden çeşitli risâleler yazmış, onu sürekli eleştirmiş, II. İskender döneminde (1636-1641) şeyhülislâm olunca Sumatrânî’nin kitaplarını yaktırmış, bazı takipçilerini idamla cezalandırmıştır. Nakīb el-Attâs gibi çağdaş araştırmacılar Rânîrî’nin Şemseddîn-i Sumatrânî’nin görüşlerini yanlış anladığını söyler. Öte yandan Rânîrî’nin bu aşırı muhalefetinin vahdet-i vücûd görüşünü o dönemde panteizm gibi anlayan taraftarlarından kaynaklanmış olması da muhtemeldir. Şâfiî mezhebine mensup olan Sumatrânî vahdet-i vücûd anlayışının Sumatra ve Cava adalarında, ayrıca Malay-Endonezya takımadalarında yayılmasında önemli rol oynamış, Cava’da “sülûk edebiyatı” adı verilen tasavvufî literatürün meydana gelmesinde etkili olmuştur. Kendisinden sonra vahdet-i şühûd takipçileri tarafından yazılan Malay edebiyatı ürünlerinde onun görüşleri genellikle panteizm diye takdim edilmiş ve kendisine sapık tasavvufî geleneğin savunucusu olarak atıfta bulunulmuştur. Sumatrânî, Allah’ın kendisine muhabbeti sayesinde insanın kemale erdiğini ve yaratanla yaratılan arasında birlik kurduğunu, Allah’ın resulü Hz. Muhammed’in insanlığın en mükemmeli ve insân-ı kâmilin en yüce örneği olduğunu söyler. Sumatrânî çoğu kelâm ve tasavvufa dair çeşitli eserler kaleme almıştır. Malay dilinde yazdığı eserlerden bazılarının Arapça başlık taşıdığı, bazılarının muhtevasının kısmen Arapça, kısmen Malayca olduğu görülmektedir. II. İskender döneminde Rânîrî’nin etkisiyle eserlerinin bir kısmı Beytürrahman Camii önünde yakılmış, bazıları kaybolmuş, bazıları da eksik şekilde günümüze ulaşmıştır.

Eserleri. 1. Cevherü’l-ĥaķāǿiķ. 1610-1620 yılları arasında yazıldığı tahmin edilen eser müellifin Arapça kitapları arasında en önemlisi ve en meşhurudur. Hollandalı şarkiyatçı C. A. O. van Nieuwenhuijze eser üzerinde çalışma yapmış ve onu doktora tezinin bir bölümü olarak neşretmiştir (bk. bibl.). Kitapta Muhyiddin İbnü’l-Arabî ve İbnü’l-Fârız’ın görüşleriyle Muhammed b. Fazlullah el-Burhânpûrî’nin et-Tuĥfetü’l-mürsele ilâ rûĥi’n-nebî adlı eserinin etkileri görülmektedir. Eserde İbnü’l-Fârız’ın et-Tuĥfetü’t-tâǿiyye’sinden örneklere yer verilmiştir. 2. Risâle tübeyyinü mülâĥažatü’l-muvaĥĥidîn ve’l-mülĥidîn fî źikrillâh. Sekiz sayfadan ibaret bu Arapça eser üzerinde de Nieuwenhuijze çalışmıştır. 3. Mir’âtü’l-mü’minîn. 1601 yılında Açe Sultanı Alâeddin Riâyet Şah el-Mükemmil’in isteğiyle kaleme alınmış ve kendisine takdim edilmiştir. Arapça ve Farsça bilmeyen bölge halkına inanç konularını anlatmak için Malayca kaleme alınan eser bir akaid kitabı niteliğinde olup günümüze ancak bir kısmı ulaşmıştır. 4. Şerhu Rubâîi Hamzâ Fansûrî. 1611’de Malayca yazılmış olup vahdet-i vücûd konusunda Hamza-i Fansûrî’nin şiirlerinden seçilen otuz dokuz beytin şerhini içermektedir. 5. Şerh Şiir Ikan Tongkol. Malayca olan bu eser de Hamza-i Fansûrî’nin bir şiirinin şerhidir ve “nûr-ı Muhammedî” ile “fenâ fillâh” kavramlarını açıklamaktadır. 6. Nûrü’d-deķāǿiķ fî keşfi esrâri’l-ĥaķāǿiķ. Eserin dokuz sayfası Arapça, on dokuz sayfası Malayca kaleme alınmıştır. Müellifin tasavvufla ilgili olarak yazdığı ilk eserlerinden biri olup Sultan İskender Muda’ya sunulmuştur ve yedi varlık mertebesi ve mârifetullah hakkındadır. A. H. Johns tarafından 1953’te transkripsiyonu yapılarak tanıtılmıştır (bk. bibl.) 7. Tarîku’s-sâlikîn. Tasavvufa giriş niteliğinde olan bu Malayca eserde vücûd-adem, hak-bâtıl,


vâcip, mümkin, mümteni vb. kavramlar açıklanmıştır. Sultan İskender Muda döneminin başlarında yazılıp sultana takdim edilmiştir. 8. Mir’âtü’l-îmân (Kitâbü Bahri’n-nûr). Yine Malayca yazılmış eser mârifet, merâtib-i vücûd ve ruh hakkındadır. 9. Kitâbü’l-Ĥareke. Dört sayfalık Arapça ve Malayca bu risâle mârifet ve merâtib-i vücûdla ilgilidir. 10. Mir’âtü’l-muhakkıkīn. Rânîrî tarafından zikredilen eser muhtemelen kaybolmuştur. Sumatrânî’ye atfedilen diğer eserler de şunlardır: Zikr Dâirat Kāb Kavseyn ev Ednâ, Risâle cevâmiu’l-amel, Şuabü’l-îmân hakīkatü’l-ma‘rife, Tenbîhü’t-tullâb fî ma‘rifeti’l-Meliki’l-Vehhâb, Tevkīdü’l-ukūd.

BİBLİYOGRAFYA:

C. A. O. van Nieuwenhuijze, Šamsu al-Dīn van Pasai: Bijdrage tot de Kennis der Sumatraansche Mystiek, Leiden 1945; T. Iskandar, “Shamsuddin as-Sumateranī tokoh Wujudiyah”, Tokoh-tokoh Sastera Melayu Klasik (ed. Mohamad Daud Mohamad), Kuala Lumpur 1987, s. 45-53; R. Winstedt, A History of Classical Malay Literature (ed. Y. A. Talib), Kuala Lumpur 1996, s. 99-100; Hashim bin Musa, A Brief Survey on the Study of the Malay Sastera Kitab on Malay-Islamic Thought, Kuala Lumpur 1999, s. 33, 48-50, 74-75; P. G. Riddell, Islam and the Malay-Indonesian World, London 2001, s. 110-116; Harun Mat Piah, Traditional Malay Literature, Kuala Lumpur 2002, s. 58-59; Amirul Hadi, Islam and State in Sumatra: A Study of Seventeenth Century Aceh, Leiden 2003, s. 149-153; N. Heer, A Concise Handlist of Jawi Authors and Their Works, Seattle 2006, s. 41-42; A. H. Johns, “Nur al-Dakāik by the Sumatran Mystic Shamsul-Dīn Ibn Abdullāh”, JRAS (1953), s. 137-151; a.mlf., “Shams al-Dīn al-Sumaŧrānī”, EI² (İng.), IX, 296; Abdul Aziz Dahlan, “Pembelaan Terhadap Wahdat al-Wujud: Tasawuf Syamsuddin Sumatrani”, Ulumul Qur’an, III/3, Jakarta 1992, s. 98-113; C. C. Berg, “Şemseddin”, İA, XI, 409-411; “Samatrani, Syamsuddin As”, Ensiklopedi Indonesia, Jakarta 1984, V, 3003; “Shams ad-Din al-Sumatrani”, a.e., V, 3113; “Syamsuddin as-Sumatrani”, Ensiklopedi Islam, Jakarta 1999, IV, 343-344; İsmail Hakkı Göksoy, “Nûreddin er-Rânîrî”, DİA, XXXIII, 256-257; H. M. Bukhari Lubis, “Hamza Fansûrî”, a.e., XV, 511.

İsmail Hakkı Göksoy