SEMÎN el-HALEBÎ

(سمين الحلبي)

Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b. Yûsuf b. İbrâhîm (Abdiddâim) el-Halebî (ö. 756/1355)

Kıraat, tefsir ve nahiv âlimi.

Halep’te doğdu, çocukluk dönemini ve muhtemelen gençlik yıllarının bir kısmını burada geçirdi. Uzun yıllar Mısır’da yaşamasına ve Mısrî nisbesiyle de anılmasına rağmen Semîn el-Halebî diye şöhret kazanmasından hareketle “Semîn” (besili, şişman) lakabının ona Halep’te bulunduğu dönemde ve iri yapılı olduğu için verilmiş olabileceği ileri sürülmüştür. İbnü’l-İmâd kendisini İbnü’s-Semîn diye kaydediyorsa da bunun doğru olmadığı belirtilmiş, İbnü’s-Semîn Ahmed b. Ali el-Bağdâdî ile karıştırılmış olabileceğine dikkat çekilmiştir (ǾUmdetü’l-ĥuffâž, neşredenin girişi, I, 23-24). Semîn’in Halep’teki eğitim dönemi hakkında bilgi bulunmamakta ve bilinmeyen bir tarihte Mısır’a gittiği kaydedilmektedir. Semîn Mısır’da ilim çevrelerini dolaştı; Ebû Hayyân el-Endelüsî’den nahiv ilminde faydalandı ve bu alanda temayüz etti. Takıyyüddin es-Sâiğ diye tanınan Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed’den kıraat tahsil etti. Ayrıca İskenderiye’de Ahmed b. Muhammed b. İbrâhim el-Aşşâb’dan bazı kıraat vecihlerini öğrendi ve bu ilimde önde gelen âlimler arasında yer aldı. Kahire’de önce İbn Tolun Camii’nde, daha sonra İmam Şâfiî Camii’nde talebe yetiştirdi. Bir müddet kadılık görevine vekâlet etti ve vakıfların idaresiyle görevlendirildi. Şâfiî mezhebine mensup olan, fakih, nahiv ve kıraat âlimi, edip gibi ifadelerle değerlendirilen Semîn (İbn Hacer, I, 340) Cemâziyelâhir 756’da (Haziran-Temmuz 1355) Kahire’de vefat etti. Aynı yılın şâban (ağustos) ayında öldüğü de kaydedilmiştir.


Eserleri. 1. et-Tefsîrü’l-kebîr. Takıyyüddin İbn Kādî Şühbe’nin (ö. 851/1448) geniş bir tefsir olup az sayıda varaklarının kaldığını belirttiği, İbn Hacer’in ise (ö. 852/ 1449) yirmi ciltlik müellif hattı nüshasını gördüğünü söylediği eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. 2. el-Ķavlü’l-vecîz fî aĥkâmi’l-kitâbi’l-Ǿazîz. Müellif hattıyla yazılmış bir nüshasının Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (nr. 261), sondan eksik bir nüshasının da Ezher Kütüphanesi’nde (nr. 1359) kayıtlı olduğu belirtilmiştir. 3. ed-Dürrü’l-maśûn fî Ǿulûmi’l-kitâbi’l-meknûn. Kur’an’ın i‘rabına dair olan eserin ilk dört cildi üzerinde (Mâide sûresinin sonuna kadar) Ahmed Muhammed el-Harrât doktora çalışması yapmış (1397/ 1977, Kahire Üniversitesi), daha sonra tamamını son cildi fihrist olmak üzere on bir cilt halinde yayımlamıştır (Dımaşk 1406-1415/1986-1994). Keşfü’ž-žunûn’daki değerlendirmeye göre eser konusunda yazılanların en önemlisi olup telifinde Ebû Hayyân’ın el-Baĥrü’l-müĥîŧ’inden geniş ölçüde istifade edilmiş, hatta onun özeti olduğu ileri sürülmüşse de müellif eserde birçok konuyu tartışmış ve bazı yerlerde hocasına ağır eleştiriler yöneltmiştir. Bu eleştiriler Bedreddin el-Gazzî ile Kınalızâde Ali Çelebi arasında tartışma konusu olmuş ve Gazzî, Semîn’in hocasına yaptığı eleştirilere cevap vermek için ed-Dürrü’s-semîn fi’l-münâkaşati beyne Ebî Ĥayyân ve’s-Semîn adlı bir eser kaleme almıştır (DİA, XIII, 538). Kınalızâde de buna karşılık Semîn’in hocasına yönelik eleştirilerini savunan Risâle fi’l-muĥâkeme beyne Ebî Ĥayyân ve tilmiźihî fi’t-tefsîr başlıklı bir risâle yazmıştır. Bu risâlenin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı olduğu gibi (Mihrişah, nr. 39/3) el-Muĥâkemât el-Ǿaliyye fî ebĥâŝi’r-rađaviyye fî iǾrâbi baǾżi’l-âyi’l-Ķurǿâniyye adlı diğer bir nüshası da aynı kütüphanede (Esad Efendi, nr. 3556/1) kayıtlıdır (Aksoy, s. 37). Cemâl Ka‘vâr Semîn’in, hocası Ebû Hayyân’a ve diğer nahiv âlimlerine karşı eserinde cüretkâr ve incitici ifadeler kullandığını, kıraat konusunda Ali b. Hüseyin Zeynelâbidîn, Muhammed Bâkır ve Ca‘fer es-Sâdık gibi imamlardan nakiller yapmasını delil göstererek Şiî eğilime sahip olduğunu, mantığa aykırı bazı iddialar ortaya attığını ileri sürmüştür. ed-Dürrü’l-maśûn üzerinde yüksek lisans tezi hazırlayan Îsâ b. Nâsır ed-Derîbî eserin kaynak bakımından çok zengin olduğunu, Semîn’in bu çalışmasında hocasından bağımsız davrandığını, yer yer ona sert eleştiriler yönelttiğini, kıraatler konusunda önemli bir kaynak olmakla birlikte bazı kıraat vecihlerini eleştirdiğini ve daha sonra yazılan pek çok tefsirde ondan yararlanıldığını belirtmiştir. 4. Şerĥu’t-Teshîl. İbn Mâlik’in Teshîlü’l-Fevâǿid ve tekmîlü’l-maķāśıd adlı eserinin şerhi olup günümüze intikal edip etmediği bilinmemektedir. 5. el-Ǿİķdü’n-nađîd fî şerĥi’l-Ķaśîd. Şâtıbî’nin Ĥırzü’l-emânî ve vechü’t-tehânî adlı manzum eserinin şerhi olup bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (nr. 44), diğer bir nüshası San‘a’da el-Câmiu’l-kebîr’de (nr. 1566, 479 varak) bulunmaktadır. 6. ǾUmdetü’l-ĥuffâž fî tefsîri eşrefi’l-elfâž. Garîbü’l-Kur’ân konusunda yazılanların en genişi kabul edilen eserde kelimelerin önce kök harfleri kaydedilmiş, ardından kelime veya terkibin lugat ve tefsirî mânaları açıklanmıştır. Kıraat farklılıklarına kısaca işaret edilen eserde yer yer fıkıh ve kelâm konularına değinilmiştir (nşr. Muhammed Altuncî, I-IV, Beyrut 1414/1993). 7. el-Ecvibe Ǿalâ süǿâli Ebî Ĥayyân (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3673/18). 8. Kitâbü’n-Naĥvi ve’l-iǾrâb. 9. Şerĥu Ķaśîdeti’n-Nâbiġa. Kaynaklarda yer almayan son iki eserin ǾUmdetü’l-ĥuffâž’da zikredildiği ve onlara atıflarda bulunulduğu tesbit edilmiştir (Aslan, sy. 11 [1993], s. 116).

BİBLİYOGRAFYA:

Semîn el-Halebî, ed-Dürrü’l-maśûn fî Ǿulûmi’l-kitâbi’l-meknûn (nşr. Ahmed Muhammed el-Harrât), Dımaşk 1986, neşredenin girişi, I, 13-19; a.mlf., ǾUmdetü’l-ĥuffâž fî tefsîri eşrefi’l-elfâž (nşr. Muhammed Altuncî), Beyrut 1414/1993, neşredenin girişi, I, 23-28; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 152; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, III, 18-19; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, I, 339-340; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, I, 100; Keşfü’ž-žunûn, I, 122-123; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VI, 179; Hasan Aksoy, Kınalızade Ali Çelebi: Hayatı, İlmî ve Edebî Şahsiyeti, Arapça Eserlerinin İstanbul Kütüphanelerinde Mevcut Yazma Nüshaları (mezuniyet tezi, 1976), İÜ Ed. Fak. Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları bölümü, s. 37; el-Fihrisü’ş-şâmil: ǾUlûmü’l-Ķurǿân, maħŧûŧâtü’l-ķırâǿât (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1987, I, 281; el-Fihrisü’ş-şâmil: ǾUlûmü’l-Ķurǿân, maħŧûŧâtü’t-tefsîr ve Ǿulûmüh (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1989, I, 415-416; MuǾcemü’l-maħŧûŧâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâŧûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], I, 256-257; Cemâl Ka‘vâr, “Maħŧûŧü’d-Dürri’l-maśûn fî Ǿilmi’l-kitâbi’l-meknûn li’s-Semîn el-Ĥalebî”, el-Kermil, sy. 8, Hayfa 1987, s. 169-193; Şükrü Aslan, “es-Semîn ve Garîbu’l-Kur’an’ındaki Metodu”, EAÜİFD, sy. 11 (1993), s. 111-121; sy. 12 (1995), s. 49-79; Fatih Çollak - Cemil Akpınar, “Gazzî, Bedreddin”, DİA, XIII, 538.

Abdülaziz Hatif