SEMADİREK

Ege denizinin kuzeybatısında Yunanistan’a bağlı ada.

Çanakkale Boğazı’nın Ege denizine açıldığı yerde Boğazönü adaları diye bilinen Limni, Taşoz ve Gökçeada (İmroz) adalar grubu içinde yer alır. Türkçe’de Semendirek, Semdirek olarak da bilinen adanın Rumca adı Samothraki’dir. Bu adın Sisam (Samos) adasından gelenlerce iskân edilmiş olmasına dayandığı ve anlamının da “Trakya Samos’u” olduğu ileri sürülür. Osmanlı idaresine girdikten sonra hem dağlık olan coğrafî yapısı hem de 1600 metreye ulaşan yüksekliğiyle (Fengari dağı) bütün Ege adalarının en yükseği olması, ayrıca eski adıyla ses uyumu sebebiyle Semadirek şeklinde anılmaya başlanmıştır. 17 km. uzunluğa ve 178 km² yüzölçümüne sahip olan adanın önemli bir kısmı dağlıktır.

Adanın tarihi Antikçağ’lara kadar iner ve buranın Ege kavimlerinin iskânına sahne olduğu tahmin edilir. Bu bağlamda önce Karyalılar, milâttan önce VIII. yüzyılın sonunda Sisam’dan gelenlerce iskân edildi ve genellikle müstakil bir halde kaldı; zaman zaman Dara’nın, Atina’nın ve Makedonya’nın hâkimiyetine girdi. Roma İmparatorluğu döneminde idarî bakımdan pek fazla değişikliğe uğramadı. 1204 yılına kadar Bizanslılar’ın yönetiminde kaldı; bu tarihte Venedikliler’in eline geçti. 1332’de Aydınoğlu Umur Bey buraya akında bulundu. 1335’te Cenevizli Gattilusio ailesi Venedikliler’i adadan çıkardı. Adanın Osmanlı idaresine girmesi İstanbul’un fethinden sonra 860’ta (1456). Bu tarihte güvenlik maksadıyla Boğazönü adaları ele geçirildi. Fethin ardından Papa III. Calixtus’un teşkil ettiği bir Haçlı donanması adı geçen adalara bir sefer düzenledi ve buradaki Türk memurları esir alarak yerlerine muhafız yerleştirdi. Ancak Semadirek dahil olmak üzere adaların tamamı çok geçmeden tekrar Osmanlı idaresine girdi (861/1457).

Semadirek adası, Osmanlı idaresinin ilk dönemlerinde Osmanlı deniz kuvvetlerinin kumandanı sıfatıyla kaptan-ı deryânın yönetimini üstlendiği Gelibolu sancağına bağlı idi. Ancak adanın idaresi ele geçirildikten hemen sonra vergi vermesi şartıyla Limni ve Taşoz adalarıyla beraber Midilli’deki Cenevizli Gattilusio ailesine bırakıldı. 895’te (1490) adanın vergi gelirleri arasında merkezden tayin edilen Limni adasının


muhafızlarının reisine (zaîm) ait hisselerin bulunması buranın malî gerekçelerle de olsa Limni’ye bağlı olduğunun işareti sayılmalıdır. Semadirek adası 925’te (1519) Gelibolu sancağının idarî birimleri arasında yer almaktaydı. Bu tarihte sancağın diğer idarî birimlerini Gelibolu, Keşan, Malkara, Eceovası ile (günümüzde Eceabat) Limni, Taşoz ve Gökçeada oluşturmaktaydı. 1534’te Barbaros Hayreddin Paşa’nın ilk beylerbeyi olduğu Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletinin kurulmasıyla beylerbeyiliğin merkez sancağı Gelibolu oldu. Semadirek de merkez sancağına bağlı birimler arasında yer aldı. XVII. yüzyıl arşiv belgelerinde adanın kaza olarak geçmesi buraya bir kadının tayin edildiğini gösterir. 1831’de Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletine bağlı birimler arasında yer alan ada, Tanzimat’ın ilânından sonra adalarda muhassıllık ve kaymakamlık sistemlerinin uygulandığı idarî düzenlemeler esnasında (1840-1849) İmroz yerine Rumeli’deki Mekri kazasına tâbi oldu. Fakat ardından tekrar İmroz’a iadesi gündeme geldi. Ege adalarında modern eyalet sistemine geçiş sırasında Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletinin teşkilinden (1849) sonra 1856 Islahat Fermanı ile eyaletin yapısında yeni değişiklikler yapıldı ve Semadirek kazası Bozcaada kaymakamlığının sınırları içinde kaldı. 1877’de Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletinin idarî yapısında yapılan değişiklik sonucunda ise Limni sancağına bağlandı. 1892’de Limni adası bünyesindeki İmroz kazasında yer alan ada, ahalisinin isteği üzerine İmroz yerine daha önce olduğu gibi Dedeağaç’a bağlandı.

Osmanlı döneminde Boğazönü adaları içinde iskâna açık olan adalardan biri durumundaydı. 895’te (1490) Limni adasındaki yeni yerleşikler arasında Semadirek’ten gelen bir kişinin görünmesi, adadaki nüfus hareketlerinin daha ziyade çevre adalar ve dolayısıyla Anadolu’ya yakın sahil kesimleriyle olduğuna işaret eder. 925’te (1519) adanın toplam vergi nüfusu 182 neferdi (erkek nüfus). Bunun elli üç neferini adaya yeni gelenler teşkil etmekteydi. Burada 936’da (1530) toplam 220 nefer vergi nüfusu vardı (on ikisi dışarıdan gelme). 977’de (1569) adada toplam dört mahalle ve 742 nefer vergi nüfusu mevcuttu. Bu nüfusun yedi neferi müslümandı. Bu son tarihte Osmanlı kasaba ve şehirlerinin temel özelliği olan mahallelerin teşkil edilmiş olması kasaba haline gelme sürecine işaret eder. Ancak XVII. yüzyıl ortalarında Bernard Randolph, Taşoz ve İmroz ile birlikte adayı tanımlarken korsanların akınına uğradığı için her üçünün de bakımsız olduğunu ve her birinde ancak iki üç köyün bulunduğunu belirtir (Ege Takımadaları, s. 42). XVIII. yüzyılda fazla bir gelişme göstermeyen ada 1831’de üç müslüman ve 430 gayri müslim erkek nüfusa sahipti.

Semadirek adası Osmanlı timar sisteminin uygulandığı adalardan biriydi. Adada yaşayanların vergileri cizye yanında yetiştirilen ürünlerden alınan öşür ve diğer vergilerden oluşmakta ve bunlar kalem olarak hangi tarafa ayrılmışsa o makam tarafından tahsil edilmekteydi. 1489’da adanın vergi gelirlerinden bazı hisseler Limni adasındaki muhafızların reisine aitti. 1519’da adada Osmanlı timar sistemi uygulanmakta ve vergi dilimleri bu sistem çerçevesinde tahsis edilmekteydi. Ancak adada ve dolayısıyla Boğazönü adalarında bu tarihe kadar vergiye esas olan kanunnâmelerin Kanûnî Sultan Süleyman dönemindeki tahrirler sırasında değiştirildiği, bilhassa cizye, ispençe ve öşürle ilgili yeni düzenlemeler yapılarak farklılıkların giderildiği dikkati çekmektedir. Bu düzenlemelerin ardından Kanûnî döneminde Semadirek adasının gelirleri İstanbul’daki Süleymaniye Camii ve İmareti’ne vakfedildi.

Uzun süre Osmanlı idaresinde kalan Semadirek adası, 8 Ekim 1912’de başlayan I. Balkan Harbi sırasında 1 Kasım 1912’de Yunanistan tarafından işgal edildi. Bu işgal esnasında Boğazönü’ndeki diğer adalar da ele geçirildi ve Çanakkale Boğazı abluka altına alındı. Yunan gemilerine karşı Osmanlı donanması harekete geçmesine rağmen başarılı olamayarak Çanakkale’ye geri dönmek zorunda kaldı. Semadirek, 10 Ağustos 1920’de imzalanan ve hiçbir zaman geçerlilik kazanmamış olan Sevr Antlaşması’nda Yunanistan’a bırakılan adalar arasında yer aldı. Lozan Konferansı’n-da Türk heyeti reisi İsmet Paşa, Anadolu sahillerine çok yakın olan adaların yanında Süferâ Konferansı’nın Türkiye’ye iade ettiği Gökçeada, Bozcaada ve Boğazlar’ın yakınında bulunan Semadirek adasının Türkiye’de kalmasını istedi. Uzun tartışmalara rağmen 1912’den beri İtalya ve Yunanistan’ın işgali altında bulunan ve Semadirek dahil antlaşmada adları belirtilen adalardaki Türk egemenliği 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile hukuken sona erdi. Bugün modern bir limana sahip olan Semadirek adasının balıkçılığın dışında fazla bir gelir kaynağı yoktur. Adanın nüfusunda giderek bir azalma dikkati çekmektedir (1991’de 3083, 2005’te 2300).

BİBLİYOGRAFYA:

BA, TD, nr. 75, s. 133-135; nr. 434, vr. 50b-51b; nr. 490, s. 442-444; Sırrı Erinç - Talip Yücel, Ege Denizi: Türkiye ile Komşu Ege Adaları, Ankara 1978, s. 102-105; Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, İstanbul 1991, III, 53; B. Randolph, Ege Takımadaları: Arşipelago (trc. Ümit Koçer), İstanbul 1998, s. 42; Ege Adalarının Egemenlik Devri Tarihçesi (ed. Cevdet Küçük), Ankara 2001, bk. İndeks; Türk Hakimiyetinde Ege Adaları’nın Yönetimi (ed. Cevdet Küçük), Ankara 2002, bk. Dizin; H. W. Lowry, Fifteenth Century Ottoman Realities: Christian Peasant Life on the Aegean Island of Limnos, İstanbul 2002, s. 15, 55, 60; Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914): Demografik ve Sosyal Özellikleri (trc. Bahar Tırnakçı), İstanbul 2003, s. 154; Ege Adaları’nın İdarî, Malî ve Sosyal Yapısı (ed. İdris Bostan), Ankara 2003, bk. İndeks; Yasemin Demircan, “Kanuni’nin Vakıflarından İmroz ve Semendirek (16. ve 17. Yüzyıllar)”, TK, XXXV/415 (1997), s. 649-656; A. Savvides, “Semadirek”, EI² (İng.), IX, 137.

İlhan Şahin