SELİM DİVANE

(ö. 1170/1757)

Kādirî şeyhi.

Kırım’da doğdu. Gençlik yıllarında geldiği İstanbul’da medrese tahsilini bitirdikten sonra Bosna’ya kadı naibi olarak tayin edildi. Bu sırada Mehmed Efendi adlı bir şeyhe intisap edip görevinden ayrıldı. Şeyhinin vefatının ardından Manastır vilâyetine bağlı Kesriye kasabasına giderek Kādirî şeyhi Hüseyin Hamdi Efendi’nin müridi oldu. Seyrü sülûkünü tamamlayıp hilâfet aldıktan sonra şeyhi tarafından irşad göreviyle önce Üsküp’e, ardından Üsküp civarındaki Köprülü’ye gönderildi. Burhânü’l-ârifîn adlı eserini 1166’da (1753) Üsküp’te yazdığına göre Köprülü’ye bu tarihten sonra gitmiş olmalıdır. Burada bir dergâh inşa ettirerek irşad faaliyetine başladı. Mahlası “Divane”den cezbe sahibi bir sûfî olduğu anlaşılan Selim’in uzun müddet irşadla uğraştığını söylemek pek mümkün görünmemektedir. Çağdaşı Köstendilli Süleyman Efendi onda melâmet meşrebinin galip geldiğini, genellikle sekr halinde bulunduğunu, bu sebeple divane diye tanındığını söyler. Onun bu hali şiirlerine de yansımıştır: “Çün bana mecnun denildi dostumun mecnûnuyam / Ehl-i aklın aklı ermez bir aceb dîvâneyem.” Köprülü’de vefat eden Selim Divane’nin kabri dergâhının hazîresindedir. Kādirî şeyhlerinden Müştak Baba, Selim Divane ve tekkesi hakkında yazdığı bir methiyede ondan, “Hazret-i Sultan Abdülkādir’in bir çâkeri / Şeyh Selim Baba Efendi mürşid-i sâhib-zaman” diye bahseder.

Eserleri. 1. Burhânü’l-ârifîn ve necâtü’l-gāfilîn. Tevhid kavramının halk ve mutasavvıflar tarafından nasıl anlaşıldığını ve nasıl anlaşılması gerektiğini açıklamak üzere kaleme alınan eser on bölümden oluşmaktadır. Kitapta nefsini ve rabbini bilme, mürşid-i kâmil, biatın hakikati, dünyaya gelmenin gayesi, ibadet, vuslat, firkat, hevâ ehliyle hal sahibi olanların farkı, şeriatın, emir ve yasakların sırları, anâsır-ı erbaa gibi konular üzerinde durulmuştur. Müellif eserin her bölümüne anlatacağı konu hakkında bir soru sorarak girer, daha sonra bu soruları âyet ve hadislerden örnekler vererek cevaplar. Âyet ve hadislerin zâhirî ve bâtınî mânaları üzerinde durur. Yûnus Emre, Eşrefoğlu Rûmî, Nakşî, Kāimî, Niyâzî-i Mısrî ve Kaygusuz Abdal gibi mutasavvıf şairlerin şiirlerinden iktibaslar yaparak bunları şerheder. Sohbet üslûbuyla kaleme alınan eserde yazı dilinden çok konuşma dilinin özellikleri hâkimdir. Çeşitli kütüphanelerde otuzu aşkın yazma nüshası bulunan kitap sadeleştirilerek birkaç defa yayımlanmıştır (haz. Halil Çeltik - Mümine Ceyhan, Âriflerin Delili, Ankara 1998; haz. Mustafa Tatcı - Halil Çeltik, Ankara 2004; haz. İsa Çelik, Vuslata Dâvet içinde, İstanbul 2004). 2. Miftâhu müşkilâti’l-ârifîn âdâbü tarîki’l-vâsılîn. Mısrî Dergâhı şeyhi Mehmed Şemseddin Efendi (Ulusoy) bu risâlenin Niyâzî-i Mısrî’nin, “Müşkilim var ey Hak dostları eylen reşâd” mısraıyla başlayan gazelinin şerhi olduğunu söylemekteyse de müellifin risâle girişinde belirttiğine göre asıl yazılış amacı evliyaullahın edebini, itikadını, sülûkünü, tevhidini, Hak ile kıyamlarını, halk ile muamelelerini, peygamber ve mürşidlerin gönderilme sebeplerini izah etmektir. Eserde vahdet-i vücûd, ulûhiyyet ve ubûdiyyet, halk ve Hak, cahil ve ârif, hidayet ve dalâlet, taklid ve tahkik, nefis ve ruh gibi kavramların derinliğine yorumlandığı görülmektedir. Bursalı Mehmed Tâhir’in “tasavvufî bir eser-i ârifâne” diye nitelendirdiği risâle yer yer Niyâzî-i Mısrî, Eşrefoğlu Rûmî, Mehmed Bîcan, Şeyh Nâcî, Şemsî, Aziz Mahmud Hüdâyî ve Nesîmî’den alınan şiirlerle süslenmiş ve bunların şerhleri yapılmıştır. Eser konuşma üslûbuyla kaleme alınmıştır. Yirmiye yakın nüshası bulunan risâle birkaç defa yayımlanmıştır (haz. Şevket Gürer, Müşküllerin Anahtarı, İstanbul 1987; haz. Mustafa Tatcı, Miftâhu müşkilâti’l-ârifîn: Tasavvufî Sorulara Cevaplar, Ankara 1996; haz. Sadık Ahmet Yivlik, Miftâhu Müşkilâtü’l-ârifîn: Müşküllerin Anahtarı, İstanbul 1998; haz. İsa Çelik, Vuslata Dâvet içinde, İstanbul 2004). Bağdatlı İsmâil Paşa, Selim Divane’nin bir divanı (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 490; Îżâĥu’l-meknûn, I, 509), Bursalı Mehmed Tâhir ise bir divançesi (Osmanlı Müellifleri, I, 87) olduğunu belirtmişse de eser bulunamamıştır. Süleymaniye Kütüphanesi’n-de “Dîvân-ı Selîm Baba” adıyla kayıtlı yazmalar (Yazma Bağışlar, nr. 2754/2; Hâlet Efendi, nr. 65) müellifin mensur eserlerini ihtiva etmektedir. Selim Divane’nin tesbit edilen on üç şiiri Mustafa Tatcı ve Cemal Kurnaz tarafından yayımlanmıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Selim Divane, Vuslata Dâvet: Burhânu’l-ârifîn, Miftâhu müşkilâti’s-sâdıkîn âdâbu tarîki’l-vâsılîn (haz. İsa Çelik), İstanbul 2004, tür.yer., ayrıca bk. hazırlayanın girişi, s. 8-34; Köstendilli Süleyman Şeyhî, Bahrü’l-velâye: 1001 Sûfî (haz. Sezai Küçük - Semih Ceyhan), İstanbul 2007, s. 705; Osmanlı Müellifleri, I, 86-87; Bursalı Mehmed Tâhir, İdâre-i Osmâniyye Zamanında Yetişen Kırım Müellifleri, İstanbul 1335, s. 4-5; Îżâĥu’l-meknûn, I, 509; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 490; Reşat Tanrıkulu, Selîm Dîvâne, Ankara 1997; Cemal Kurnaz - Halil Çeltik, Osmanlı Dönemi Kırım Edebiyatı, Ankara 2000, s. 213-276; Mustafa Tatcı - Cemal Kurnaz, “Kırımlı Selim Divâne’nin Hayatı, Eserleri ve Şiirleri”, İLAM Araştırma Dergisi, II/1, İstanbul 1997, s. 165-177.

Mustafa Tatcı