ŞEFİK MEHMED EFENDİ

(ö. 1127/1715)

Osmanlı vak‘anüvisi, şair.

İstanbul’da doğdu. Adı Mehmed olup “Şefik” mahlasını bürokraside görevi sırasında aldı. Hayatının ilk dönemleri hakkında yeterli bilgi yoktur. Eserlerinde kendisi gibi ecdadının da Osmanlı padişahlarına kul olduğunu söylemesinden (Muvazzah Şefiknâme, İÜ Ktp., TY, nr. 9725, vr. 31b) ve Masrafzâde diye anılmasından dolayı babasının sarayda matbah-ı âmireye ait hesapları tutan masraf-ı şehriyârî kâtipliği yaptığı tahmin edilebilir. Muhtemelen babasının nüfuzuyla girdiği Dîvân-ı Hümâyun’da


kitâbet ve hesap ilmini öğrendikten sonra divan kâtipliğine yükseldi, ardından vezirlerin yanında divan kâtipliğinde bulundu (Sâlim, s. 430). Bazı kaynaklarda onun vekāyi-i harbiyye kâtipliği yaptığı da belirtilir (Osmanlı Müellifleri, III, 75). Venedik ve Malta donanmasına bağlı müttefik kuvvetleri elindeki Sakız adasının geri alınması için 23 Cemâziyelâhir 1106’da (8 Şubat 1695) Anadolu Beylerbeyi Mısırlızâde İbrâhim Paşa idaresinde sevkedilen kuvvetler arasında Şefik Mehmed Efendi’nin kendisinin de olduğunu kaydetmesi bu duruma işaret eder (Muvazzah Şefiknâme, vr. 41a). Ancak muhtemelen burada seferin tarihçesini yazmaktan ziyade İbrâhim Paşa’nın yanında divan kâtipliği yapıyordu. Şefik Mehmed Efendi, 1698’de Karlofça barış müzakereleri esnasında Reîsülküttâb Râmi Mehmed’in yanında kâtip sıfatıyla bulundu (a.g.e., vr. 41b). Bu münasebetle Râmi Mehmed Efendi ile dostluk kurdu; bu yakınlık Râmi Mehmed Paşa’nın sadrazamlığı zamanında da sürdü (Sâlim, s. 430-431). Bundan dolayı Râmi Mehmed Paşa’nın Şefik Mehmed’i vak‘anüvisliğe tayin ettiği, Şefik Bey’in de sonradan Şefiknâme adlı eseri yazdığı belirtilir (Mehmed Cemâleddin, s. 57 vd.). Fakat vak‘anüvisliğe bu tarihte getirildiği şüphelidir (İA, XIII, 275). Nitekim eserlerinde bu göreve Şehid (Damad) Ali Paşa tarafından tayin edildiğini belirtir.

1115 (1703) Edirne Vak‘ası ile II. Mustafa’nın tahttan indirilmesi ve Râmi Mehmed Paşa’nın sadrazamlıktan uzaklaştırılması sırasında Şefik Mehmed Efendi’nin durumu hakkında bilgi yoktur. Bununla beraber 22 Şâban 1118 (29 Kasım 1706) tarihli bir Şefiknâme nüshasının bulunması onun bu yıllarda eserini kaleme almakla meşgul olduğunu gösterir. Uzun bir aradan sonra 1 Rebîülâhir 1125’te (27 Nisan 1713) sadrazam olan Şehid Ali Paşa zamanında şiir ve inşâ sahasındaki yeteneği ve tarihçiliğinden dolayı sadrazamın dairesine intisap ettiği anlaşılmaktadır. Ali Paşa kendisine, III. Ahmed’in cülûsundan kendi sadrazamlığına kadar cereyan eden hadiseleri, fütuhat ve gazâların en önemlilerini kaleme alması emrini verdi (Muvazzah Şefiknâme, vr. 2b). Bu emir uyarınca eserine III. Ahmed’in cülûsu ve onu takip eden olaylarla başlayan Şefik Mehmed Efendi yine Edirne Vak‘ası’nı ayrıntılı biçimde ele almış, fakat bu defa daha önce yazdığı muğlak ifadeli Şefiknâme’nin başka bir tertibini yani daha açık ve anlaşılabilir halini meydana getirmiştir. 1126’da (1714) Râşid Mehmed Efendi vak‘anüvisliğe tayin edildiğinden bu tarihten önce görevden ayrılmış olmalıdır.

Şefik Mehmed Efendi vak‘anüvisliğe getirildiği sırada 1 Receb 1125’te (24 Temmuz 1713) küçük evkaf muhasebeciliğine de tayin edilmişti (Afyoncu, sy. 24 [2000], s. 85). Bu tayin kaydında sadece emektar olduğundan bahsedilmesi ve o sırada sürdürdüğü bir görevden söz edilmemesi müellifin söz konusu tarihte ilk defa hâcegânlığa getirildiğini düşündürmektedir. İki yıldan fazla görev yaptığı küçük evkaf muhasebeciliğinden 20 Zilkade 1127’de (17 Kasım 1715) ayrılarak Avlonya ve Eğriboz mukātaacısı oldu (a.g.e., sy. 24 [2000], s. 85-86). Bu yeni görevindeyken 1127 (1715) yılının sonlarında İstanbul’da vefat etti. Onun Mevlevî tarikatına intisap ettiği, Arapça ve Farsça’ya vâkıf olup ayrıca şiir yazdığı belirtilir.

Eserleri. 1. Şefiknâme. 1115 (1703) Edirne Vak‘ası’nı muğlak ve sanatlı bir dille tasvir ettiği eseri olup dokuz fasıl halinde düzenlenmiştir ve birçok yazma nüshası vardır. En eski nüsha 22 Şâban 1118 (29 Kasım 1706) tarihlidir (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1502). Bu esere Vak‘anâme de denilir (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1503; Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 992/4). Şefiknâme 1282’de (1866) İstanbul’da basılmıştır. Anlaşılması güç olduğundan Şefiknâme’ye daha sonra şerhler yazılmıştır. Bunlardan biri eserin kaleme alınmasının ardından Muhammed b. Ahmed tarafından 1122’de (1710) Midilli’de yazılmıştır. Şefiknâme ile birlikte basılan bu şerh üzerine (İstanbul 1288) Turgut Koçoğlu yüksek lisans tezi hazırlamıştır (2004, EÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü). Şefiknâme’nin ikinci şerhini Mahmud Celâleddin Paşa Ravzatü’l-kâmilîn adıyla hazırlamıştır (İstanbul 1289). Bu kitap önce Şefiknâme’nin metnini ve ardından bu metnin şerhini ihtiva ettiği için diğerinden farklı bir tertiptedir. Mahmud Celâleddin Paşa, dördüncü fasıldan itibaren bazı fasıllarda isimleri geçen kişilerin biyografilerini esere eklemiştir. 2. Muvazzah Şefiknâme. Şefiknâme’nin müellifi tarafından daha açık bir ifade ve ayrı bir tertiple yazılmış şeklidir. 9 Rebîülâhir 1115’te (22 Ağustos 1703) III. Ahmed’in Edirne’de tahta çıkmasıyla başlayen eserde İstanbul’daki olaylara kısaca temas edilir. II. Mustafa’nın 20 Şâban 1115’te (29 Aralık 1703) ölümü dolayısıyla zamanına ait hadiseler özetlenirken tekrar Edirne Vak‘ası’na geçilir; bu defa geniş biçimde yine Feyzullah Efendi Vak‘ası üzerinde durulur. Müellif, bu eserini meydana getirirken çok yakınlarından duyduklarının ve bizzat müşahede ettiklerinin dışında kalan olayları divanda saklanan defterlere başvurarak araştırdığını ve rivayetlere fazla önem vermediğini kaydeder (Muvazzah Şefiknâme, vr. 36a). Eserin İstanbul kütüphanelerinde çeşitli nüshaları vardır (İÜ Ktp., TY, nr. 9725). Şefik Mehmed Efendi’nin Târîh-i Abdullah adlı bir başka eserinin daha bulunduğu söylenir (Wien Österreichische National Bibliothek, nr. 1082; Flügel, II, 278). Ancak bunun Şefiknâme veya Muvazzah Şefiknâme’nin bir nüshası mı, yoksa farklı bir eser mi olduğu belli değildir. Hammer, Şefik Mehmed Efendi’nin ayrıca Mora fâtihi Ali Paşa’nın biyografisine dair bir eseri bulunduğunu kaydeder (HEO, XIV, 490). Diğer taraftan Bursalı Mehmed Tâhir, Şefik Efendi’nin Şefiknâme’den başka 1105-1106 (1694-1695) yılları vekāyiini ihtiva eden bir Osmanlı tarihi yazdığını söylemektedir (Osmanlı Müellifleri, III, 75). 3. Emŝâl-i ǾArab u ǾAcem. Arapça ve Farsça darbımeselleri ihtiva etmekte olup Şefiknâme’yi şerheden Mehmed b. Ahmed Efendi tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (tercümenin eksik bir nüshası için bk. TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 1530). Şefik Mehmed Efendi’nin bazı şuarâ tezkirelerinde


şiirlerinden örneklere yer verilmiş olmasına rağmen müstakil bir divanının bulunduğuna dair herhangi bir kayda rastlanmaz. Kendi zamanında tertip edilen (Zilkade 1118 / Şubat 1707) bir mecmuada beş kasidesiyle sekiz gazeli yer alır (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1503, vr. 79b-89b, 91b-92a). Ayrıca Abdülkerim Bey’in Âdâb-ı Münâzara adlı esere yaptığı şerhe bir hâşiye yazmıştır (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1502, vr. 55b vd.; nr. 1503, vr. 63b).

BİBLİYOGRAFYA:

Muvazzah Şefiknâme, İÜ Ktp., TY, nr. 9725, vr. 2b, 31b, 36a, 41a; İsmâil Belîğ, Nuhbetü’l-âsâr (haz. Abdulkerim Abdulkadiroğlu), Ankara 1999, s. 177-178; Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, IV, 466-467; Sâlim, Tezkiretüş-Şu’arâ (haz. Adnan İnce), Ankara 2005, s. 430-431; Mehmed Cemâleddin, Osmanlı Târih ve Müverrihleri: Âyîne-i Zürefâ (haz. Mehmet Arslan), İstanbul 2003, s. 57-58; Hammer, HEO, XIV, 490; Flügel, Handschriften, II, 278; Sicill-i Osmânî, III, 152; Osmanlı Müellifleri, III, 75; Blochet, Catalogue, II, 164; TCYK, II, 170 vd.; Îżâĥu’l-meknûn, II, 52; Erhan Afyoncu, “Osmanlı Müverrihlerine Dair Tevcihat Kayıtları I”, TTK Belgeler, sy. 24 (2000), s. 85-86; Turgut Koçoğlu, “Muhammed el-Hâc Muslî’nin Şefiknâme Şerhi”, Turkish Studies, II/4 (2007), s. 549-554; M. Münir Aktepe, “Şefik Mehmed”, İA, XI, 384-386; Bekir Kütükoğlu, “Vekāyinüvis”, a.e., XIII, 275; Madeline C. Zilfi, “Ѕћefīk Meĥmed Efendi”, EI² (İng.), IX, 412-413.

DİA