ŞEBBÎR HASAN HAN

(شبّير حسن خان)

(1898-1982)

Pakistanlı şair.

5 Aralık 1898’de Hindistan’ın Uttar Pradeş eyaletinin Melîhâbâd iline bağlı Kanvalhâr kasabasında doğdu. Babası Nevvâb Muhammed Ahmed Han, dedesi Nevvâb Muhammed Ahmed Han Ahmed ve büyük dedesi Nevvâb Hisâmüddevle Fakīr Muhammed Han’dır. Divan sahibi bir şair olan büyük dedesi “Gûyâ” mahlasını kullanmıştır. Şebbîr Hasan Han daha çok “Cûş” (Djosh) mahlası ile şöhret kazanmıştır. Agra Saint Peter College’da eğitimini tamamlayan ve 1914 yılında Aligarh’taki Senior Cambridge sınavını kazanan Şebbîr Hasan babasının 1916’da vefatı üzerine eğitimini sürdüremedi. Daha sonra Arapça ve Farsça öğrenmeye çalıştı. 1918’de felsefe tahsili için Bengalli ünlü filozof Tagore’un kurduğu Shantiniketan Üniversitesi’ne girdiyse de altı ay sonra yine eğitimini bırakmak zorunda kaldı.

1925’te Haydarâbâd’da Osmaniye Üniversitesi bünyesinde yer alan Dârü’t-terceme’nin edebiyat bölümü direktörlüğüne getirilen Şebbîr Hasan aleyhinde yürütülen faaliyetler yüzünden istifa etti. Bazı kaynaklarda Haydarâbâd nizamını eleştiren bir şiirinden dolayı görevine son verilerek sürgüne gönderildiği belirtilir. Şebbîr Hasan, Haydarâbâd’dan ayrılıp Dholpûr’a gitti ve burada Urduca bir dergi çıkardı, ardından derginin merkezini Delhi’ye taşıyarak 1936’dan itibaren Kelîm adıyla yayımını devam ettirdi. Dergide Hindistan’ın bağımsızlığını savunan yazılarıyla ün kazandı ve “şâir-i inkılâb” olarak tanınmaya başlandı. Özgürlük hareketi içinde fiilen yer aldı, başta Nehru olmak üzere hareketin önderleriyle yakın ilişkiler kurdu. 1943-1948 yıllarında Hint film sektöründe müziklerin söz yazarlığını yaptı. 1947’de Hindistan’da İngiliz yönetiminin sona ermesinin ardından 1948-1955 yılları arasında Urduca resmî haftalık edebiyat dergisi Âc-Kal’ın editörlüğüne getirildi. 1958’de Pakistan’a göç etti. Hindu çoğunluğun baskısıyla Hintçe’nin öne çıkarılıp Urduca’nın


arka plana atılmasına bir tepki olarak Hindistan’dan ayrıldığı ve Nehru’nun çabalarının onu bu kararından vazgeçiremediği söylenmektedir. Karaçi’ye yerleşen Şebbîr Hasan şöhretini Pakistan’da devam ettirdiyse de ikonoklastik ve sosyalist fikirleri hoş karşılanmadı. Urduca’nın gelişmesine katkılarını Encümen-i Terakkî-i Urdû’da sürdürdü. 1972’de İslâmâbâd’a geçti ve 1973’te Millî Eğitim Bakanlığı’nda bir göreve getirildi. Uzun süren bir hastalığın ardından 22 Şubat 1982’de İslâmâbâd’da vefat etti.

Şiirde Azîz Leknevî’nin talebesi olan Şebbîr Hasan dokuz yaşında şiir söylemeye başlamıştır. En iyi gazel şairleri ve Urdu şiirinde modernizm hareketinin mimarları arasında kabul edilmiş, şiirlerinde ümitsizliği ve korkaklığı şiddetle eleştirerek ümide ve kendine güvene vurgu yapmıştır. Temelde romantik bir şair olup âfâkî güzellikten ziyade güzelliğin dış unsurlarına ağırlık vermiştir. Şiirlerinde yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal çalkantılarını canlı bir şekilde yansıtması o devrin olaylarının izini sürmeyi mümkün kılmıştır. “Şâir-i inkılâb” yanında şiirlerindeki coşku ve heyecan dolayısıyla “şâir-i şebâb” ve şiirdeki üstün yeteneği sebebiyle “şâir-i a‘zam” unvanlarını almıştır. Geçimini sağlayabilmek için Hindistan’ın Bombay şehrinde film endüstrisi için birçok şarkı sözü kaleme almış olması bazı edebiyatçılar tarafından eleştirilmesine yol açmıştır (Mahmûd Birelvî, s. 207).

Manzum Eserleri: 1. Rûĥ-i Edeb (Bombay 1920); Naķş u Nigâr (Delhi 1936); ŞuǾle u Şebnem (Delhi 1936); Cünûn u Ĥikmet (rubâîler, Delhi 1937); Fikr ü Neşâŧ (Delhi 1937); Ĥarf u Ĥikâyet (Lahore 1938); Âyât u Naġamât (Lahore 1941); ǾArş u Ferş (Bombay 1941); Râmiş ü Reng (Bombay 1945); Vaķt ki Âvâz (Bombay 1946); Sünbül ü Selâsîl (Bombay 1947); Seyf ü Sebû (Bombay 1947); Surûd u Ħurûş (Delhi 1952); Semûm u Sebâ (Karaçi 1955); ŦulûǾ-i Fikr (Karaçi 1957); Mûcid ü Müfekkir (Leknev, ts. [1962?]); İlhâm u Efkâr (Lahor 1966); Nücûm u Cevâhir (Karaçi 1967); Cûş Melîĥâbâdî Ki Merŝiye (ed. Demîr Ahter Nakvî, Karaçi 1980); Miĥrâb u Mıżrâb (Lahore 1993). Mensur Eserleri: İşârât (Kelîm dergisinde yayımlanan makaleleridir; Delhi 1942; Allahâbâd 2001); Yâdûn ki Berât (otobiyografisidir; Leknev 1972); Maķālât-ı Cûş (ed. Seher Ensârî, Karaçi 1982); İntiħâb-ı Kelâm-ı Cûş (haz. İsmet Melihâbâdî, Leknev 1983). Eserlerinin bir kısmı İntiħâb-ı Külliyât-ı Cûş adıyla Fazl-ı İmâm (New Delhi 1998) ve tamamı Külliyyât-ı Cûş Melîĥâbâdî adıyla İsmet Melihâbâdî (New Delhi 2007) tarafından yayımlanmıştır. Ayrıca Hâce Târık Mahmûd (Khwaja Tariq Mahmood) şiirlerinden seçmeleri asıl metinleriyle birlikte İngilizce’ye çevrilmiştir (Selected Poetry of Josh Malihabadi, New Delhi 2007).

BİBLİYOGRAFYA:

Serdâr Ca‘ferî, Teraķķī-pesend Edeb, Aligarh 1957, s. 145-166; Seyyid Abdullah, Urdû Edeb: 1857-1966, Lahor 1967, s. 141-143; Ceylânî Kâmrân, “Dîger ŞuǾarâǿ”, Târîħ-i Edebiyyât-ı Müselmânân-ı Pâkistân u Hind, Lahor 1972, X, 98-100; Muhammad Sadiq, A History of Urdu Literature, Delhi 1984, s. 519-522; M. Cemîl Ahmed, Urdû ŞâǾirî Par Eyk Nažar, Karaçi 1985, s. 447-460; Mahmûd Birelvî, Muħtaśar Târîħ-i Edeb-i Urdû, Lahor 1985, s. 207-208; Nâhid Kāsımî, Cedîd Urdû ŞâǾirî meyn Fitrat-nigârî (1874 sê 2000 tak), Karaçi 2002, s. 261-288; Fermân Fethpûrî, Cûş Melîĥâbâdî aôr Fırâķ Gûrakhpûrî, Lahor 2006; a.mlf., Cûş Melîĥâbâdî aôr Un kâ Taġazzül, Urdû ŞâǾirî aôr Pâkistânî MuǾâşere, Lahor 2007, s. 41-50; Munibur Rahman, “Ѕћabbīr Ĥasan Khān Djosh”, EI² (İng.), IX, 161-162.

Halil Toker