SÂBÛR b. ERDEŞÎR

(سابور بن أردشير)

Ebû Nasr Bahâüddevle Sâbûr b. Erdeşîr (ö. 416/1025)

Büveyhî veziri, Bağdat’ta Dârülilim’in kurucusu.

336’da (947-48) Şîraz’da doğdu. Fars Büveyhî Devleti’nde kâtip olarak göreve başladı. Fars Büveyhî Emîri Şerefüddevle’nin Irak Büveyhî topraklarını ele geçirmek için sefere çıktığı yıl vezir nâibi tayin edildi (375/985-86), ardından Dîvânü’l-hazâin başkanlığına getirildi. Vezir İbn Sâlihân’ın azledilmesi üzerine Irak Büveyhî Emîri Bahâüddevle tarafından vezirliğe getirildi (380/990). Ertesi yıl Deylemli askerlerin maaşlarıyla ilgili tepkisi yüzünden azledilerek tutuklandı. Bir süre sonra yeni vezir Ebü’l-Kāsım Ali b. Ahmed el-Eberkûhî onu Sakyülfürat bölgesinde müşrif olarak görevlendirdi; çok geçmeden İbn Sâlihân ile birlikte müşterek vezir tayin edildi (382/992). Sâbûr bu dönemde de ciddi sıkıntılarla karşılaştı. Sarayı maaşlarının gecikmesini bahane eden Deylemli askerler tarafından yağmalanınca canını kurtarmak için görevini bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Ancak bir süre sonra Deylemli askerlerle ilişkilerini düzeltip görevine döndü (383/993).

Bahâüddevle tarafından malî kaynak bulması için Vâsıt’a gönderilen Sâbûr bu konuda başarılı olamayacağını söyleyerek görevinden kendi isteğiyle ayrıldıysa da ardından yeniden vezirliğe getirildi; üç yıl sonra tekrar görevinden ayrılmak zorunda kaldı (386/996). Bahâüddevle’nin Fars’ı ele geçirip Şîraz’ı devlet merkezi yaptığı dönemde Irak bölgesine vezir nâibi tayin edildi. Sâbûr’un yaklaşık dört yıl süren Irak nâibliği de siyasal ve ekonomik sebeplerle ortaya çıkan istikrarsızlık ve karışıklıklarla geçti. Bağdat’ta pamuk ve ibrişimden yapılan mâmullere onda bir oranında vergi koyması halkın isyanına sebep oldu ve ortaya çıkan kargaşa güçlükle bastırıldı. Sarayı maaş olarak aldıkları gümüş dirhemlerin saf olmadığını ileri süren Deylemli askerlerin saldırısına uğradı (390/1000). Ertesi yıl bu defa Türk askerleri maaşlarına ilişkin isteklerinin yerine getirilmemesi yüzünden isyana teşebbüs etti. Türk askerlerinin bu tavrı Bağdat’ın Sünnî-Şiî kesimleri arasında çatışmalara yol açtı. Bağdat’tan kaçıp Batîha’ya sığınan Sâbûr, Emîr Bahâüddevle’ye bir mektup yazarak çıkan olaylardan Hasan b. Yahyâ ve taraftarlarının sorumlu olduğunu bildirdi. Ardından Şîraz’a çağrıldı ve tekrar Irak nâibliğine getirildi; ancak yine başarı sağlayamadı. Bu başarısızlık Sâbûr’un Büveyhî hükümdarı nezdindeki itibarını tamamen yitirmesine sebep oldu. Rakiplerinin de kışkırtmasıyla görevinden azledilip tutuklandı. Bir süre sonra kaçıp Batîha’ya çekildi (392/1002). Hayatının bundan sonraki dönemi hakkında bilgi bulunmayan Sâbûr Bağdat’ta vefat etti.

Şîa’nın Zeydiyye koluna mensup olan Sâbûr b. Erdeşîr’in dürüst, hayırsever, dindar, âlim ve şairleri himaye eden bir kişi olduğu kaydedilmektedir. Ebû Mansûr es-Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr’in ona methiye yazan şairlere ayırdığı bölümünde (III, 124-131) on beş kadar şairin ismini vermektedir. Bunlar arasında Muhammed b. Abdullah es-Selâmî, Bebbegā, İbn Bâbek, Muhammed b. Bülbül, Ahmed b. Ali el-Müneccim gibi devrin önemli şairleri de bulunmaktadır.

Sâbûr’un kültür alanındaki en önemli hizmeti Bağdat’ın batı yakasında Şiîler’in yoğun olarak yaşadığı Kerh’te inşa ettiği Dârülilim’dir. 381 (991) veya 383’te (993) kurulduğu belirtilen bu müesseseden kaynaklarda Hizânetü’l-kütüb, Dârü’l-kütüb, Dârü’l-kütübi’l-kadîme şeklinde de bahsedilmektedir. İlmî araştırma ve tartışmaların da yapıldığı bu kurum Sâbûr tarafından geniş vakıflarla desteklenmiştir. Dârülilim’in kütüphanesinin dinî ve müsbet ilimlere dair 10.400 kitap ihtiva ettiği kaydedilmektedir. Bu sayı, muhtemelen Sâbûr’un Dârülilim’e kuruluş aşamasında vakfettiği kitapları ifade etmektedir. Değişik alanlardaki ilim adamlarınca yönetilen bu müessese kapılarını farklı düşünce ve mezheplere mensup ilim adamlarına açık tutmuştur. Şair ve düşünür Ebü’l-Alâ el-Maarrî Dârülilim’de çalışmalar yapmış ve eserlerinde buradan söz etmiştir. Dârülilim yetmiş yıla yakın bir zaman hizmet verdikten sonra 447 (1055) veya 451 (1059) yılında Sünnîler’le Şiîler arasında meydana gelen çatışmalar sırasında yanmıştır (ayrıca bk. DÂRÜLİLİM).

BİBLİYOGRAFYA:

Şerîf er-Radî, Dîvân, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), I, 61 vd., 292 vd.; Ebû Mansûr es-Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, Mekke 1399/1979, III, 124-131; Hilâl b. Muhassin es-Sâbî, et-Târîħ (nşr. H. F. Amedroz - D. S. Margoliouth, The Eclipse of the Abbasid Caliphate, III içinde), Oxford 1921, tür.yer.; Ebü’l-Alâ el-Maarrî, Saķŧü’z-zend (nşr. Ahmed Şemseddin), Beyrut 1410/1990, s. 284, 290, 301; Hatîb, Târîħu Baġdâd, III, 93; VI, 203; XI, 58; Rûzrâverî, Źeylü Tecâribi’l-ümem (nşr. H. F. Amedroz - D. S. Margoliouth, The Eclipse of the Abbasid Caliphate, III içinde), tür.yer.; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam, VII, 172, 212-213, 240; VIII, 22, 23, 205; IX, 42-43, 101; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, IV, 6; VI, 358, 359; XIV, 98; XVII, 267-269; a.mlf., MuǾcemü’l-büldân (nşr. F. Wüstenfeld), Leipzig 1866, I, 779; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 101, 350; X, 7-8; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 354-356; VII, 73; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 387; H. Busse, Chalif und Grosskönig: Die Buyiden im Iraq (945-1055), Beirut 1969, s. 240 vd., 252, 286, 310 vd., 425, 431, 490, 510 vd., 525-527; M. Mâhir Hamâde, el-Mektebât fi’l-İslâm: Neşǿetühâ ve teŧavvüruhâ ve meśâǿiruhâ, Beyrut 1401/1981, s. 129-133; C. Avvâd, Ħazâǿinü’l-kütübi’l-ķadîme fi’l-ǾIrâķ, Beyrut 1406/1986, s. 140-145; R. S. Mackensen, “Four Great Libraries of Medieval Baghdad”, The Library Quarterly, II, Chicago 1932, s. 288-293; Mafizullah Kabir, “Libraries and Academies During the Buwayhid Period-946 A.D. to 1055 A.D.”, IC, XXXIII (1959), s. 32-33; G. Makdisi, “Muslim Institutions of Learning in Eleventh-Century Baghdad”, BSOAS, XXIV (1961), s. 7-8; Ahmet Güner, “Sâbûr b. Erdeşîr ve Dâru’l-ilm’i”, DÜİFD, sy. 13 (2001), s. 65-92; K. V. Zetterstéen, “Sâbûr”, İA, X, 15-16; C. E. Bosworth, “Sābūr b. Ardaѕћīr”, EI² (İng.), VIII, 694.

Ahmet Güner