SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN

(ö. 873/1468’den sonra)

Osmanlı hekimi, cerrah.

870 (1465) yılında yazdığı Cerrâhiyye-i İlhâniyye’de seksen üç ve 873’te (1468) kaleme aldığı Mücerrebnâme’de seksen beş yaşında olduğunu belirtmesinden hareketle 788 (1386) yılında doğduğu söylenebilir. Bugün Amasya’da Sabuncuoğlu (Hacı İlyas) denilen bir mahallede adı yaşayan ünlü bir hekim ailesine mensup olup Çelebi Sultan Mehmed’in hekimbaşısı Sabuncuoğlu Mevlânâ el-Hâc İlyas Çelebi Bey’in torunudur. Amasya Dârüşşifâsı’nda muhtemelen Burhâneddin Ahmed en-Nahcuvânî’den eğitim görmüş, orada on dört yıl hekimlik yaptıktan sonra Candaroğlu İsfendiyar Bey zamanında (1385-1440) bir süre Kastamonu’da bulunmuş, Cerrâhiyye-i İlhâniyye’yi yazdığında İstanbul’a giderek kitabını Fâtih Sultan Mehmed’e sunmuş, dönüşünde de Bolu, Gerede ve Tosya’ya uğramıştır (Mücerrebnâme, vr. 44b). Son eseri Mücerrebnâme’yi 873’te (1468) yazdığına göre bu tarihten sonra vefat etmiş olmalıdır.

Osmanlı bilim dünyasında yeterince tanınmayan Sabuncuğlu’nun adına ilk defa cerrah İbrâhim b. Abdullah’ın 911 (1505) tarihli Alâim-i Cerrâhîn adlı eserinde rastlanmaktadır. İbrâhim b. Abdullah, burada onun adını vererek Mücerrebnâme’den aldığı kadın hastalıklarında kullanılan bir süpozituvarın formülünü açıklamaktadır. Sabuncuoğlu’nun öğrencilerinden Gıyâs b. Muhammed İsfahânî de II. Bayezid’e ithaf ettiği Mirǿâtü’ś-śıĥĥa adlı kitabında hocasının tıptaki başarılarını överek onu örnek aldığını belirtmiştir. Amasya’da yaşamış olması ve eserlerini o günün bilim dili olan Arapça yerine Türkçe yazması Sabuncuoğlu’nun yeteri kadar tanınmamasının başlıca sebepleridir.

Eserleri. 1. Akrâbâzîn Tercümesi. Şehzade Bayezid’in ikinci Amasya valiliği sırasında onun isteği üzerine İsmâil b. Hasan el-Cürcânî’nin Farsça Źaħîre-i Ħârizmşâhî adlı kitabının “Akrâbâzîn” başlıklı son bölümünden 1444 yılında yaptığı tercümedir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3536; Kılıç Ali Paşa, nr. 761/1). Sabuncuoğlu otuz bir bab olan bu bölümü ilâveler yaparak otuz üç baba çıkarmıştır. İlâçların hazırlanma usulleriyle başlayan kitap daha sonra müfred ve mürekkeb ayırımıyla ve macun, eyâriç, cevâriş, ıtrıfil, kurs, süfûf, laûk, şurup, perverde, gargara, yağ ve merhem sıralamasıyla ilâçların formüllerini verir. Kenan Süveren GATA Tıp Fakültesi’nde bu eserle İbn Sînâ’nın aynı adlı eserini tıp ve bilim tarihi açısından karşılaştırdığı bir doktora çalışması hazırlamıştır (Ankara 1991). 2. Cerrâhiyye-i İlhâniyye* (Cerrâhiyyetü’l-Hâniyye). Kitabın en önemli özelliği, tıp tarihinde ilk defa cerrahî müdahaleleri gösteren minyatür tekniğinde yapılmış çeşitli resimler içermesi ve sade bir Türkçe ile kaleme alınmış olmasıdır. Bu sebeple hakkında tıp tarihi, Türk dili ve resim sanatı açısından pek çok çalışma yapılmıştır. Eserin tıpkıbasımı ve transkripsiyonu İlter Uzel tarafından geniş açıklama ve notlarla birlikte iki cilt halinde yayımlanmıştır (Ankara 1992). 3. Mücerrebnâme (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3619). Sabuncuoğlu 873’te (1468) yazdığı eserin önsözünde kitabını Amasya’daki hekim çevresinin isteği üzerine kaleme aldığını söyler. İlk defa Rusçuklu Hakkı tarafından 1920 yılında İkdam gazetesinde tanıtılan kitapta çeşitli hayvanlar, insanlar ve müellifin kendi üzerinde denemiş olduğu ilâçların hazırlanışı ve kullanılışı anlatılmaktadır. Bugünkü vak‘a takdimlerine benzer ifadelerin yer aldığı eser on yedi bölüm olup bölümler ilâçların etki ve kullanım alanlarına göre düzenlenmiştir; bu sebeple ilâçlar çok kullanılandan az kullanılana doğru sıralanmıştır. Eser Türk tıp tarihinde bir hekimin kendi buluşu ilâç ve tedavi metotlarını anlattığı ilk monografi olması bakımından önemlidir. Bursalı Mehmed Tâhir, ayrıca Müfîd (Nazmü’t-teshîl) adlı bir eserin Sabuncuoğlu’na ait olduğunu bildirmekteyse de (Osmanlı Müellifleri, III, 220) yapılan incelemeler sonunda kitabın Sabuncuoğlu’nun öğrencisi Muhyiddin Mehî’ye ait olduğu anlaşılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Sabuncuoğlu Şerefeddin, Mücerrebnâme, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3619, vr. 44b; Osmanlı Müellifleri, III, 220; Blochet, Catalogue, II, 34; A. Süheyl Ünver, Şerefeddin Sabuncuoğlu Kitâbül Cerrahiyei İlhâniye, İstanbul 1939; P. Huard - M. D. Grmek, Le premier manuscrit chirurgical turc, rédigé par Charaf ed-din (1465) et illustré de 140 miniatures, Paris 1960; Sarton, Introduction, IV, 1216-1217; Gönül Güreşsever, “Kitâb al-Cerrâhiyet al-Hâniye (İstanbul Tıp Tarihi Enstitüsü Nüshası) Minyatürleri”, I. Milletlerarası Türkoloji Kongresi (İstanbul 15-20 Ekim 1973): Tebliğler, İstanbul 1979, III, 771-794; Nuran Yıldırım, “Alâ’im-i Cerrâhîn Üzerine Bazı Yeni Bilgiler”, I. Uluslararası Türk-İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi 14-18 Eylül 1981 (Bildiriler), İstanbul 1981, II, 169-181; Abdülhak Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim (haz. Aykut Kazancıgil - Sevim Tekeli), İstanbul 1984, s. 51-52, 57; Şerafeddin Sabuncuoğlu (1386-1470) Kongresi Tebliğleri (14 Mart 1985 Kayseri), Kayseri, ts.


(EÜ Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü); Fuat Kamil [Beksan], “Die Urologie in der Türkei vor 5 jahr hunderten. Bes prechung des Handbuches der chirurgie von Scherefeddin Sabuncuoğlu”, Zeitcshrift für Urologie, V/29, Berlin-Leipzig 1935, s. 423-434; a.mlf., “Sabuncuoğlu Şerefeddin”, Türk Üroloji Kliniği, sy. 3, İstanbul 1935, s. 206-211; a.mlf., “Cerrah Şerefeddin Sabuncuoğlu Eserinin Abülkasım Zahravî Eseri ile Mukayesesi”, Türk Tıp Tarihi Arkivi, III/11, İstanbul 1939, s. 96-101; Veli Lök, “Onbeşinci Asırda Anadolu Türklerinde Kırık Çıkık Tedavisi”, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, XIV/1, İzmir 1974, s. 117-122; İlter Uzel, “Sabuncuoğlu Şerefeddin ve Cerrahiyet al-Haniye Eserindeki Dişhekimliği Bilgileri”, TK, XIII/47 (1975), s. 172-180; a.mlf., “Tanımadığımız Bilim Adamı ve Hekimimiz-Şerefeddin Sabuncuoğlu”, Bilim ve Teknik, XIX/223, Ankara 1986, s. 42-44.

Nuran Yıldırım