RÜCKERT, Friedrich

(1788-1866)

Alman şairi, filolog ve şarkiyatçı.

Bavyera’nın Schweinfurt şehrinde doğdu. Würzburg ve Heidelberg üniversitelerinde hukuk ve felsefe okudu. 1811 yılında Jena Üniversitesi’nde filoloji doktorası yaptı, aynı üniversitede Grek ve Doğu mitolojisi dersleri verdi. 1817’de İtalya’ya gitti ve bir yıl Roma’da kaldı. 1818’de Viyana’da Joseph von Hammer-Purgstall’dan Arapça, Farsça ve Türkçe dersleri aldı. Ertesi yıl Almanya’ya döndü. Hayatını kazanmak için bir yandan çeviriler yaparken bir yandan da kendi kendine yeni diller öğrenmeye devam etti. 1826’da Erlangen Üniversitesi’nin Doğu dilleri profesörlüğüne tayin edildi, 1841 yılında Berlin Üniversitesi’ne geçti. 1848’de hocalıktan ayrılarak hayatını şiire ve ilmî çalışmalara adadı. Coburg yakınlarındaki Neuseß’te öldü.

XIX. yüzyılın ilk yarısında klasik Alman şairlerinden sayılan Rückert zamanımızda tipik bir romantik ve Biedermeier şairi olarak tanınır. Napolyon’un Almanya’yı işgaline karşı yazdığı ve Freimund (hür ağız) Reimar müstear takma adıyla Deutsche Gedichte başlıklı derlemede yayımladığı (Heidelberg 1814) “Geharnischte Sonette” (zırhlı soneler) adlı şiirinde çok sert bir milliyetçi tavır sergilemiştir. Bugün onun bu tavrı eleştirilirken iki çocuğunun ölümü üzerine kaleme aldığı ve Gustav Mahler’in bestelediği “Çocuk Ağıtları” adlı şiirleri (Kindertotenlieder, Frankfurt-Main 1872) hâlâ büyük bir beğeniyle dinlenmektedir.

Rückert’in bildiği diller arasında tesbit edilebildiği kadarıyla başlıca modern Batı dillerinden başka Rusça ve diğer Slav dilleri, Grekçe, Latince, Sanskritçe, Türkçe, Arapça, Farsça, İbrânîce, Süryânîce, Ermenice, Kürtçe, Peştuca, Hindustânî, Prakritçe, Palice, Malayca, Tamilce, Kıptîce ve Fince gibi hemen her aileden diller bulunuyordu. Üstün bir dil öğrenme yeteneğine sahip olan Rückert’in, bilmediği bir dil için kendisine başvurulduğunda altı hafta süre istediği ve bu sürenin sonunda söz konusu dili ondan edebî çeviriler yapacak, hatta şiir yazacak kadar öğrendiği söylenmektedir.

Eserleri. Rückert’in şarkiyat alanını ilgilendiren en önemli çalışmaları çeşitli Doğu dillerinden yaptığı çevirilerdir. Bunlardan özellikle Farsça’da ulaşabildiği bütün edebî eserlerle ilgilenmiş, şiirlerin bazılarını vezinlerini esas alarak Almanca’da yeniden yazarken bazılarını da vezinlerini koruyarak çok titiz bir şekilde Almanca’ya tercüme etmiştir. Onun Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Dîvân-ı Kebîr’inden yaptığı yeniden şiirleştirmeler orijinallerinin ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtır. Oestliche Rosen adlı eserinde (Leipzig 1822) Mevlânâ’nın kırk dört gazeliyle bu formu Alman edebiyatına sokmuştur. Rückert’in Fars edebiyatından yaptığı diğer tercümelerin başlıcaları şunlardır: Rostem und Suhrab (Erlangen 1838), Saadi’s Bostan (Leipzig 1882), Firdosi’s Königsbuch-Schahname (Berlin 1890-1895), Saadi’s Diwan (Berlin 1893), Saadi’s politische Gedichte (Berlin 1894), Ghaselen des Hafis (München 1926). Rückert’in ölümünden sonra yayımlanan Grammatik, Poetik und Rhetorik der Perser de (Gotha 1874) hâlâ değerini koruyan Fars edebiyatına giriş kitabı niteliğinde bir eserdir. Onun Arapça’daki en önemli çalışması ise Kur’ân-ı Kerîm’in şiirsel bulduğu bölümlerinden yaptığı manzum çevirilerdir (Der Koran, im Auszug, Frankfurt-Main 1888). Kur’an o zamana kadar birkaç defa Almanca’ya tercüme edilmişse de önceki çevirilerde Hıristiyanlığı savunma ve İslâm’ı eleştirme kaygıları ağır bastığından yalnız Rückert’in siyasî ve dinî kaygılar taşımayan tercümesi onun sözel zenginliğini gösterebilmiştir. Rückert’in klasik Arapça


metinlerden yaptığı diğer tercümeler arasında Harîrî’nin el-Maķāmât’ı ile Ebû Temmâm’ın derlediği el-Ĥamâse’den alınmış uzun parçalar bulunmaktadır (Die Verwandlung des Abu Seid von Serug oder die Makamen des Hariri, I-II, Tübingen 1826-1827; Hamāsa oder die ältesten arabischen Volkslieder, gesammelt von Abū Tammām, Stuttgart 1845). Onun Sanskritçe ve diğer Doğu edebiyatlarından gerçekleştirdiği tercümeler de Farsça ve Arapça’dan yaptıklarına göre daha az tanınmakla birlikte onlar kadar önemli ve hacimlidir. Bunların başlıcaları ağır bir felsefî efsane manzumesi olan Mahabharata, büyük bir aşkı anlatan ve yine efsanevî bir şiir olan Gitagovinda ve Hinduizm’in en eski yazılı belgesini oluşturan Veda’nın dördüncü bölümü Atharva-Veda’dır.

BİBLİYOGRAFYA:

C. Beyer, Friedrich Rückert’s Leben und Dichtungen, Coburg 1866; V. Suchy, Friedrich Rückerts ‘Idee der Philologie’ im Lichte der romantischen Sprachphilosophie, Wien 1945; H. Prang, Friedrich Rückert, Geist und Form der Sprache, Schweinfurt 1963; A. Schimmel, Friedrich Rückert: Lebensbild und Einführung in sein Werk, Freiburg 1987; a.mlf., Friedrich Rückert, Ausgewählte Werke, Frankfurt 1988; a.mlf., “Friedrich Rückert, Dichter und Orientalist”, Alman Dil ve Edebiyatı Dergisi, III, İstanbul 1956, s. 1-18; C. Wiener, Friedrich Rückerts ‘De idea philologiae’ als dichtungstheoretische Schrift und Lebensprogramm, Schweinfurt 1994; H. Bobzin, “Friedrich Rückert in Berlin (1844-45) aus den Erinnerungen von Max Müller”, Oriens, XXIX-XXX (1986), s. 102-109.

Günter Seufert