RİSÂLETÜ’l-GUFRÂN

(رسالة الغفران)

Ebü’l-Alâ el-Maarrî’nin (ö. 449/1057) mânevî âlemlere hayalî yolculuğa dair üstün edebî değere sahip eseri.

İbnü’l-Kārih ve Devhale lakaplarıyla anılan Ali b. Mansûr el-Halebî’nin 424 (1033) yılında Maarrî’ye yazdığı mektuba cevap olarak kaleme alınmıştır. İbnü’l-Kārih, Arap edebiyatında geniş kültürünü kanıtlamak, belki de bu vesileyle Maarrî’nin şöhretinden yararlanmak için yazdığı şikâyet ve tenkit mektubunda zındıklıkla tanınan İbnü’r-Râvendî, Hallâc-ı Mansûr, Beşşâr b. Bürd, Sâlih b. Abdülkuddûs, Velîd b. Yezîd gibi şair ve edipler üzerinde durmakta, Mütenebbî gibi meşhur bazı şairlere eleştiriler yöneltmekte, kendi yaşantısından kesitler sunmakta ve Maarrî’yi abartılı biçimde övmektedir. Muhtemelen yalnız aydın ve kültürlü kesime hitap etmek amacıyla Maarrî’nin yoğun şekilde garîb, nâdir ve metrûk kelimelerle ördüğü cevabî mektubu dil açısından oldukça ağır olmakla beraber özgün edebî yönüyle erişilmez bir düzeyi temsil eder.

Risâletü’l-ġufrân iki bölümden oluşmaktadır. Mektuba asıl şöhretini sağlayan birinci bölüm, cennet ve cehennemle bunların ehlinin sıfatlarını konu edinen hayalî bir yolculuğu ve bu yolculukta meydana gelen olayları içermektedir. Burada Maarrî misafir olarak nitelediği İbnü’l-Kārih’i övdükten sonra onu gökyüzüne bir seyahate çıkarır, cennet ve cehenneme yolculuk yaptırır. İbnü’l-Kārih, Kur’an’da bahsi geçen cennet nimetlerini ve hûrileri görür. Ardından cehennemin şiddet ve azabını müşahede eder. Bu gezinti sırasında birçok edip ve şairle karşılaşır. Onlarla edebiyat, dil, nahiv ve felsefe konularında münazaralar yapar ve meşhur şiirlerini nakleder. Ebü’l-Alâ, bu arada kendi edebî düşüncelerini ve diğer edebiyatçılara olan üstünlüğünü ortaya koymaya çalışır. İbnü’l-Kārih dünya hayatında dinden uzak olarak bilinen şair ve edipleri cennette görür. Bunların bir kısmı Züheyr b. Ebû Sülmâ ve Abîd b. Ebras el-Esedî gibi Câhiliye dönemi şairleridir. Cennete girme sebeplerini sorduğunda dinî içerikli şiirleri veya dünyada yaptıkları bazı iyilikler sayesinde affedildikleri cevabını alır. Bundan Allah’ın rahmetinin sınırsız olduğu sonucunu çıkarır. Esere “Risâletü’l-gufrân” adını vermesinin sebebi de budur. Ebü’l-Alâ’nın amacı, hem İbnü’l-Kārih’in zındıkların durumuyla ilgili sorularına karşılık görüşünü ortaya koymak, hem de Allah’ın rahmetini sınırlayan çağındaki kelâm âlimlerini eleştirip ilâhî rahmetin sonsuz olduğunu ispat etmektir. Risâlenin ikinci bölümü İbnü’l-Kārih’e cevap mahiyetinde olup burada tanınmış zındıklar, sapık mezhepler, bunların ileri gelenleri hakkında bilgi verilir ve genellikle isabetli değerlendirmeler yapılır. Risâletü’l-ġufrân’ın en önemli yanı cennet ve cehennemle buralarda yer alan çeşitli nimet ve azap tasvirleridir. Bu tasvirler âyet ve hadislerle delillendirilir.

İtalyan yazarı Dante’nin (ö. 1321) İlâhî Komedya adlı eserini ana hatlarıyla Risâletü’l-ġufrân’ın birinci bölümünden esinlenerek oluşturduğu kaydedilir (Şevkī Dayf, s. 276). Bununla birlikte İspanyolca ve İtalyanca’ya tercüme edilen Hz. Peygamber’in mi‘rac hadisesinin hem Dante’ye hem de Maarrî’ye ilham kaynağı olabileceği de göz ardı edilmemelidir. Maarrî’nin örnek alacağı eserler arasında Endülüslü İbn Şüheyd’in (ö. 426/1035) cinler âlemine seyahatini anlattığı, ünlü edip ve şairlerin cinleriyle görüşüp kendi edebî gücünü kabul ettirdiği et-TevâbiǾ ve’z-zevâbiǾi de zikredilebilir. Öte yandan Risâletü’l-ġufrân’ın kaynakları arasında Kur’an’daki cennet ve cehennem tasvirleri, Kehf sûresinde anlatılan Hızır hikâyesi, Cin sûresi, cinlerin kaldırıp götürdüğü kimselere dair Arap efsaneleri ve özellikle “Hurâfe” adlı kimsenin efsanesi, Araplar arasında yaygın olan gulyabani hikâyeleri, bazı zayıf hadislerle haberlerde cennet ve nimetleri, cehennem ve azabıyla ilgili rivayetler gibi birçok husus sayılabilir. Müellifin ayrıca Câhiz’in istitrat üslûbu ile ağır alay ihtiva eden risâlelerinden etkilenmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

Eserde İbnü’l-Kārih’in de söz konusu ettiği İbnü’r-Râvendî, Sâlih b. Abdülkuddûs, Beşşâr b. Bürd, Velîd b. Yezîd, Hallâc-ı Mansûr gibi ünlülerle edip ve şairlerin kıssaları yer alır. Tanınmış bazı zâhidlerin aslında bu davranışlarının gösterişten ibaret olduğu belirtilir. İmruülkays, Antere el-Absî, Amr b. Külsûm, Evs b. Hacer, Alkame b. Abde ve Şenferâ gibi şairlerin cehennemde azap gördükleri zikredilir. Ayrıca Ebü’l-Alâ’nın, kendi karakteriyle ilgili nitelikler başta olmak üzere hayatından bazı kesitler yer alır (s. 56). Bu bağlamda kendini mübalağalı şekilde övmekte, hatta kâinatta yaratılmışların en üstünü olarak görmektedir (s. 41). Risâlede Mütenebbî gibi bazı şairlerin edebî yönlerine değinilir ve Mütenebbî’nin inanç sahibi bir kimse olduğu belirtilir (s. 28, 351). Sîbeveyhi’nin Ebü’l-Esved ed-Düelî’nin şiirlerinden çalıntı yaptığı iddia edilir (s. 364). Allah’ın sınırsız rahmeti karşısında insanların mülhid ve zındık diye damgalanmasının yanlışlığının vurgulandığı risâlede çeşitli din, mezhep ve fırkalarla ilgili rivayetler, ayrıca lugat, tefsir, hadis meseleleri ve edebiyat tarihiyle ilgili özgün görüşler, garîb lafızlar cinas vb. sanatlar eşliğinde zengin istişhâd örnekleriyle sunulur.

Risâletü’l-ġufrân’ın çok sayıda baskısı ve ilmî neşri yapılmıştır (nşr. İbrâhim el-Yâzicî, Kahire 1903, 1938, 1953, 1957, 1962; nşr. Kâmil Kîlânî, Kahire 1923, 1942, 1950, 1954, 1968; nşr. I. J. Kračkovskij, Leipzig 1925; Beyrut 1964; nşr. Âişe Abdurrahman Bintü’ş-Şâtî, Kahire 1977; nşr. Ali Şelak, Beyrut, ts.; nşr. Selîm Mecâis, Beyrut 1999). Eseri Abdülmuhammed Âyetî ile (Âmurziş-i Ebü’l-Alâ el-Maarrî, Tahran 1978) Haydar Şücâî (Tahran 1379/2000 hş.) Farsça’ya, Vincent Mansour Monteil Fransızca’ya (L’épître du pardon par Abû’l-Alâ el-Ma‘arrî, Paris 1984), Gregor Schoeler Almanca’ya (Paradies und Hölle d’Abü’l-Alâ’ al-Ma‘arrî, München 2002) ve R. A. Nicholson İngilizce’ye kısmen tercüme etmiştir. Âişe Abdurrahman Bintü’ş-Şâtî, R. A. Nicholson’ın çevirisini eleştirmiş ve eserin birçok yerini anlayamadığını belirtmiştir. Risâletü’l-ġufrân’ı inceleyen


birçok monografi kaleme alınmış olup bunların bir kısmı şunlardır: Emced et-Trablusî, en-Naķd ve’l-luġa fî Risâleti’l-ġufrân (Dımaşk 1951); Halîl el-Hindâvî, Tecdîdü Risâleti’l-ġufrân (Beyrut 1965); Luvîs Aved, ǾAlâ hâmişi’l-Ġufrân (Kahire 1966); Âişe Abdurrahman Bintü’ş-Şâtî, Ķırâǿe cedîde fî Risâleti’l-ġufrân (Kahire 1970), Cedîd fî Risâleti’l-ġufrân (Beyrut 1972) ve el-Ġufrân li-Ebi’l-ǾAlâǿ (Kahire 1962); Mürsel Fâlih el-Acemî, Buŧûletü İbni’l-Ķāriĥ fî Risâleti’l-ġufrân (Küveyt 1977); Saffet A. Hatîb, el-Uśûlü’r-rivâǿiyye fî Risâleti’l-ġufrân (Kahire 1978); Mûsâ Süleyman, el-Ķaśaśu’l-luġavî ve’l-felsefî fî Risâleti’l-ġufrân (Beyrut 1985); Hüseyin el-Vâd, el-Binyetü’l-ķaśaśıyye fî Risâleti’l-ġufrân (Trablus-Tunus 1988); İlyâs Sa‘d Gālî, Risâletü’l-ġufrân ve’l-Kûmîdya’l-ilâhiyye (Dımaşk 1988); Ömer M. Bâşâ, Nažarât cedîde fî Ġufrânı Ebi’l-ǾAlâǿ (Dımaşk 1989); Fevzî M. Emîn, Risâletü’l-ġufrân beyne’t-telmîĥ ve’t-taśrîĥ (İskenderiye 1993); Abdülvehhâb Rakīk, Edebiyyâtü’r-riĥle fî Risâleti’l-ġufrân (Sefâkus 1999). Şâban Hociç, Risâletü’l-ġufrân ile İlâhî Komedya’yı karşılaştırdığı bir çalışma yapmış, Mustafa Lutfî el-Menfelûtî Risâletü’l-ġufrân’a bir taklit / nazîre yazmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Ebü’l-Alâ el-Maarrî, Risâletü’l-ġufrân (nşr. Ali Şelak), Beyrut, ts. (Dârü’l-kalem), neşredenin girişi, s. 11-16; Brockelmann, GAL, I, 295-297; Suppl., I, 449-454; Hâmid Abdülkādir, Felsefetü Ebi’l-ǾAlâǿ müsteķāten min şiǾrih, Kahire 1950, tür.yer.; Âişe Abdurrahman, Ebü’l-ǾAlâǿ el-MaǾarrî, Kahire 1965, tür.yer.; Şevkī Dayf, el-Fen ve meźâhibüh fi’n-neŝri’l-ǾArabî, Kahire 1977, s. 275-280; Câbir Kumeyha, “el-ǾAnâśırü’l-fikriyye ve’l-fenniyye fî Risâleti’l-ġufrân li’l-MaǾarrî”, Dirâsât ǾArabiyye ve İslâmiyye (haz. Hâmid Tâhir), Kahire 1984, s. 75-109; Salâh Fazl, Teǿŝîrü’ŝ-ŝeķāfeti’l-İslâmiyye fi’l-Kûmîdyâ el-ilâhiyye li-Dante, Dımaşk 1985, s. 72-83; Abdullah el-Alâylî, el-MaǾarrî źâlike’l-mechûl, Beyrut 1995, s. 57-92; Kustâkî el-Hımsî, “el-Müvâzene beyne’l-ÜlǾûbeti’l-ilâhiyye ve Risâleti’l-ġufrân”, MMLADm., VII (1927), s. 266-274, 359-365, 404-408, 490-496; VIII (1928), s. 91-96, 172-179, 226-230, 287-291, 350-359; Corc Îsâ el-Esmer, “Ebü’l-ǾAlâǿ Ǿalâ hâmişi Risâleti’l-ġufrân”, el-Meşriķ, LXIV/1, Beyrut 1970, s. 49-60; İlyâs Sa‘d Gālî, “Âdem ve luġatühû fî nažari küllin min Ebi’l-ǾAlâǿ ve Dante”, a.e., LXIV/4-5 (1970), s. 465 vd.; Abdüsselâm el-Herrâs, “Risâletü’t-tevâbiǾ ve’z-zevâbiǾ ve alâķatühâ bi-Risâleti’l-ġufrân”, el-Menhel, XXV, Rabat 1982, s. 211-220; Yasin Ceylan, “Abü’l-A‘lâ el-Maarrî Üzerine Bazı Düşünceler”, İslâmî Araştırmalar, III/1, Ankara 1989, s. 42-54; Muhtâr el-Gavs, “en-Naķdü’l-edebî fî Risâleti’l-ġufrân”, el-Aĥmediyye, sy. 21, Dübey 1426/2005, s. 463-544; Ahmet Ateş, “Ebü’l-Alâ’ el-Ma‘arrî”, İA, IV, 72-73; P. Smoor, “al-MaǾarrī”, EI² (Fr.), V, 937-938.

A. Cüneyt Eren