PENGHULU

Malezya ve Endonezya’nın Malayca konuşulan kesimlerinde kullanılan dinî-idarî bir unvan.

Malayca “lider, başkan, reis” anlamına gelen kelime, Cava adasında halkın din işlerinden sorumlu olan ve dinî mahkeme reisliği yapan görevlilerin unvanıdır. Ayrıca bu unvan bölgedeki birçok yerde köy muhtarlarına ve âdât adı verilen gelenek temsilcisi kabile reislerine de verilmektedir. Kelimenin eski Malayca metinlerde “penghulu para nebi” (bütün peygamberlerin lideri) şeklinde Hz. Muhammed için saygı ifadesi olarak kullanıldığı da görülür.

Cava’da XVI. yüzyıldan itibaren varlığı bilinen ilk penghulular hükümdarların resmî din görevlileri idiler. Demak ve Mataram sultanlıklarında bizzat sultan tarafından merkezî camilere tayin edilerek hem camide görev yapıyor hem de müslüman halkın aile ve miras hukukuyla ilgili davalarına bakıyordu. XVII. yüzyıldan itibaren Cava dinî literatüründe ve özellikle tasavvufî şiirlerde, din işlerinden sorumlu saray memuru olan penghulular ile “kiai” yahut “guru” adı verilen bağımsız din âlimleri ve gezgin davetçiler arasında bir rekabet ve çekişmenin ortaya çıktığı, penghuluların halk arasında fazla itibarlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte saray nezdinde itibarlarını koruyan penghulular önemli konumlar elde etmişler ve hânedana mensup kızlarla evlenmişlerdir. Bazı yetenekli penghulular da Cava tarih yazımı geleneğinde eserler kaleme almışlardır.

XIX. yüzyılda Hollanda sömürge idaresi, Cava’daki penghuluları ve onların dinî mahkeme reisliği görevlerini resmen tanıyarak bu geleneksel kurumu mahallî yönetimin bir parçası saydı ve çeşitli tarihlerde yaptığı düzenlemelerle yerel yöneticilerin emrinde çalışan penghululara serbest âlimleri, davetçi ve şeyhleri denetleme yetkisi verdi. Bu hususta en ciddi düzenleme 1882’de yapıldı. Cava ve Madura adalarında geçerli olan düzenlemeye göre hükümet, yanlış bir şekilde “hoofd-priester” (başrahip) dediği penghuluları üye sayısı üç-sekiz arasında değişen dinî mahkeme heyetinin başkanı olarak tanıdı. Bu düzenlemenin başlıca sebebi, dinî mahkemeler üzerinde mahallî hükümdarların ve diğer yöneticilerin etkisinin azaltılması idi. Bundan dolayı dinî hâkim sıfatıyla penghuluların resmî kadroya tayini sultanlar tarafından değil genel vali tarafından yapılıyordu. Daha sonra gerçekleştirilen başka düzenlemelerle penghulular ve onların nâibleri köylerde de yetkili kılındı. Ayrıca müslümanların sulh ve ceza mahkemelerinde yargılanmaları sırasında müşavir sıfatıyla bir penghulunun hazır bulunması zorunlu hale getirildi. Sömürge yönetimi 1931’de köklü değişikliklere giderek daha önce yanlış olarak “priesterraad” (rahip konsili) dediği dinî mahkemeleri iki üyeli bir penghulu mahkemesi halinde yeniden düzenledi ve yetkilerini sadece nikâh ve talâk gibi şahsî hukukla ilgili davalarla sınırlandırdı. Penghulu mahkemelerinin kararları artık genel mahkemelerin onayından sonra yürürlüğe girecekti. Böylece dinî mahkemeler genel mahkemelere bağımlı hale getirilmiş oldu. Ancak 1938’de “Hof voor Islamitische Zaken” veya “Mahkamah Islam Tinggi” adıyla bir yüksek dinî temyiz mahkemesi kuruldu ve ilk başkanlığına Serang penghulusu H. Muhammed Îsâ getirildi. Aynı düzenlemeyle bütün penghululara bir maaş bağlanması öngörüldüyse de karar tam anlamıyla uygulamaya konulamadı ve penghulular, miras taksimi davalarından aldıkları taksime bağlı malların kıymeti üzerinden % 10 masraf ve kendilerine verilen hediye ve yardımlarla geçimlerini sağlamayı sürdürdüler.

Penghulular davalara genellikle camilerin giriş bölümünde veya bitişiğindeki odalarda bakarlar ve Şâfiî mezhebinin fıkhî görüşleri doğrultusunda karar verirlerdi. Davaların çoğu, kocasıyla arasında talâk meydana geldiğini tescil ettirmek isteyen veya boşandıktan sonra ortak maldan payına düşeni alamayan kadınlar tarafından açılırdı. Taraflardan biri verilen karara itiraz ederse dava sivil mahkemeye geçerdi. Dinî mahkemeye yapılan her müracaat için belirli bir harç ödenirdi.

Penghuluların halkın dinî meseleleri hakkında hükümete tavsiyede bulunma ve bir müftü gibi görüş bildirme yetkileri vardı. İbadetlerin yerine getirilmesinde, cami personelinin tayininde, camilerin gelir ve gider defterlerinin tutulmasında, cami vakıflarının idaresinde yönetici olarak önemli görevler ifa ederlerdi. Nikâh kıyma yetkisine sahip olan penghulular dinî kural ve geleneklere göre nikâh merasimlerini yürütür ve nikâh kayıtlarını tutarlardı. Yaşı küçük olan kimsesiz çocukların ve kan bağıyla velisi bulunmayan kadınların velî hâkim sıfatıyla velâyetlerine sahiptiler. Penghuluların dinî eğitime rehberlik etme


yetkileri de vardı. Ayrıca zekât toplama işlerini yürütürler ve elde edilen gelirden belirli bir pay alırlardı. Penghulular görevlerini yerine getirirken sarık ve “tabbard” adı verilen beyaz Arap kıyafeti giyerlerdi.

Endonezya’nın bağımsızlığını kazanmasından sonra 3 Ocak 1946’da Din İşleri Bakanlığı’nın kurulmasıyla birlikte penghulu unvanı resmen lağvedilerek görevleri bu bakanlık teşkilâtına bağlı görevlilere verildi. Ancak penghulu tabiri özellikle Cava’da bu dinî mahkeme reisleri için hâlâ kullanılmakta ve günümüzde ülke genelinde 300’ün üzerinde dinî mahkeme (pengadilan agama) ve yirmi civarında yüksek dinî mahkeme (pengadilan tinggi agama) bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

J. J. van de Velde, De Godsdienstige Rechtspraak in Nederlandsh-Indië, Leiden 1928; D. S. Lev, Islamic Courts in Indonesia, Berkeley 1972; D. Noer, Administration of Islam in Indonesia, Ithaca 1978, s. 42-52; H. Zaini Ahmad Noeh - H. Abdul Basit Adnan, Sejarah Singkat Pengadilan Agama Islam di Indonesia, Surabaya 1983; M. B. Hooker, Islamic Law in South-East Asia, Oxford 1984; M. Cammack, “Indonesia's 1989 Religious Judicature Act: Islamization of Indonesia or Indonesianization of Islam”, Indonesia, sy. 63, Ithaca 1997, s. 143-168; “Panghoeloe”, Encyclopaedie van Nederlands Indië, ‘s-Gravenhage 1917-39, III, 287-288; “Rad Agama”, a.e., III, 529-531; “Pengadilan Agama”, Ensiklopedi Islam, Jakarta 1999, IV, 91-92; “Penghulu”, a.e., IV, 92-93; R. A. Kern, “Pangulu”, İA, IX, 505-507; K. A. Steenbrink, “Penghulu”, EI² (İng.), VIII, 294-295.

İsmail Hakkı Göksoy