NÛH b. EBÛ MERYEM

( نوح بن أبي مريم)

Ebû İsme Nûh b. Ebî Meryem Ca‘vene el-Câmi‘ el-Mervezî (ö. 173/789)

Hanefî fakihi.

Bazı eserlerde Yezîd b. Ca‘vene babasının adı olarak zikredilirse de bunun Nûh b. Ebû Meryem’in bir diğer adı olduğu hususunda birçok kaynak görüş birliği içindedir. Annesinin, Merv’e geldiğinde ünlü müfessir Mukātil b. Süleyman’la evlendiğine dair kayıt doğruysa (Zehebî, Târîħu’l-İslâm: sene 141-160, s. 641) babasını erken yaşta kaybetmiş olmalıdır. Ebû Hanîfe’nin halkasının erken dönem mensupları arasında yer alan Nûh b. Ebû Meryem’in İbn Ebû Leylâ’dan da istifade ettiği kaydedilir. Hadis sahasında Zührî, Mukātil b. Hayyân, Haccâc b. Ertât ve Muhammed b. Münkedir’in, tefsirde Muhammed b. Sâib el-Kelbî ve Mukātil’in, siyer ve megāzîde İbn İshak’ın talebesi olan Nûh b. Ebû Meryem de Ebû Bekir İbrâhim b. Rüstem, Süveyd b. Nasr, Hibbân b. Mûsâ, Fazl b. Mûsâ es-Sinânî, Abdurrahman b. Alkame gibi çoğu Mervli birçok öğrenci yetiştirmiş, Şu‘be b. Haccâc ile Buhârî’nin hadis şeyhlerinden Nuaym b. Hammâd kendisinden rivayette bulunmuştur.

Kaynaklar, Nûh b. Ebû Meryem’in İslâm ilimlerinin çeşitli alanlarında derin bilgi sahibi olduğunu ve Merv şehrinde dört ilim meclisinin bulunduğunu belirtmektedir. Nahiv, şiir ve hadis meclislerinin yanı sıra


sadece Ebû Hanîfe’nin görüşlerini rivayet ettiği bir meclisi olduğuna dair rivayetler, onun Ebû Hanîfe’nin halkasındaki fıkhî birikimi rivayet etmek ve kayda almakla tanınan ilk simalardan biri olduğu yönündeki kayıtlarla örtüşmektedir. “Câmi‘” lakabıyla tanınan Nûh b. Ebû Meryem’e bu lakabın verilmesinin sebebi bazı rivayetlere göre Ebû Hanîfe’nin fıkhını ilk defa derleyen kişi olması, bazılarına göre ise İslâm ilimlerinin birçok dalında faaliyet göstermiş bulunmasıdır.

Ebû Hanîfe’nin kadılık yapmaya uygun bulduğu on talebesi arasında zikredilen Nûh b. Ebû Meryem hocası henüz hayatta iken Halife Mansûr zamanında Merv kadısı olmuştur. Kadılığa tayin edildikten sonra hocasının kendisine gönderdiği mektup, Ebû Hanîfe’nin fıkıh usulü ve edebü’l-kazâ (muhâkeme usulü) hakkındaki görüşlerini içeren en eski metinlerden biri olarak kabul edilmektedir. Söz konusu mektupta Ebû Hanîfe şer‘î hükmün meşruiyet delillerini sıralamakta, kıyastan kısaca bahsetmekte, muhâkeme usulünün temel prensiplerini ve kadıların bu hususta dikkat etmeleri gereken bazı noktaları belirtmektedir. Ebû Hanîfe’nin halkasına mensup birçok fakih gibi Mürciî olmakla suçlanan Nûh b. Ebû Meryem, Cehmiyye’ye karşı mücadele etmiş ve bu konudaki görüşleri talebesi Nuaym b. Hammâd’ın Cehmiyye’ye yönelik kaleme aldığı reddiyelerine kaynaklık etmiştir.

Hadis usulünde Kur’an’ın fazileti hakkında iyi niyetle hadis uyduranlara örnek olarak zikredilen Nûh b. Ebû Meryem’in hadis rivayetleri Abdullah b. Mübârek, Yahyâ b. Maîn, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Nesâî, Dârekutnî gibi birçok hadis âlimi tarafından “münker, metrûk, leyse bi şey’in” ifadeleriyle cerhedilmiştir. Diğer bazı erken dönem ricâl eserlerinde ise hakkında olumsuz bir değerlendirme yapılmaksızın anılmakta ve bazılarında sadece kötü niyetli olmayan zabt sorunundan söz edilmektedir. Öte yandan Nûh b. Ebû Meryem’in Ebû Hanîfe’den aktardığı bazı görüşler Hanefî müellifleri tarafından tartışılmıştır (bu konuda bazı bilgi ve değerlendirmeler için bk. Tecrid Tercemesi, I, 286-289, 496-498).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VII, 371; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, VIII, 111; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, VIII, 485; İbn Adî, el-Kâmil, s. 2505-2508; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, I, 252; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 100; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XXX, 56-61; Zehebî, Mîzânü’l-iǾtidâl, IV, 275, 279, 280; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 141-160, s. 641; sene 171-180, s. 386-388; sene 221-230, s. 426; İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, VI, 18; Bezzâzî, Menâķıbü Ebî Ĥanîfe, Beyrut 1401/1981, s. 363-364, 512; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, X, 434, 486-489; İbn Kutluboğa, Tâcü’t-terâcim fî men śannefe mine’l-Ĥanefiyye (nşr. İbrâhim Sâlih), Beyrut 1412/1992, s. 76; Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, Ketâǿibü aǾlâmi’l-aħyâr min fuķahâǿi meźhebi’n-NuǾmâni’l-muħtâr, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 630, vr. 88b-89a; İbnü’l-İmâd, Şeźerât (Arnaût), II, 335; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye (nşr. Ahmed Za‘bî), Beyrut 1418/1998, s. 362-365; Tecrid Tercemesi, Mukaddime, I, 286-289, 496-498.

Eyyüp Said Kaya