NÎSÂBÛRÎ, Selmân b. Nâsır

(سلمان بن ناصر النيسابوري)

Ebü’l-Kāsım Selmân b. Nâsır b. İmrân b. Muhammed el-Ensârî en-Nîsâbûrî (ö. 512/1118)

Eş‘arî kelâmcısı.

Nîşâbur’da doğdu. Tabakat müelliflerinden Yâfiî ve Musannif adını Süleyman olarak kaydeder (Mirǿâtü’l-cenân, III, 203; Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, vr. 22a). Ergıyân’a nisbeti dolayısıyla Ergıyânî diye de anılır (Ziriklî, III, 170-171). Abdülgāfir el-Fârisî onu üçüncü tabaka Şâfiî âlimleri arasında göstermekte, sûfî, zâhid ve döneminin değerli bir şahsiyeti olduğunu, evini irşad yurdu haline getirdiğini belirtir (Târîħu Nîsâbûr, s. 386-387). Nîsâbûrî bir müddet Nîşâbur’da Abdülkerîm b. Hevâzin el-Kuşeyrî’den ders okuduktan sonra Hicaz’a gitti. Orada Abdülgāfir el-Fârisî ve Ebû Abdurrahman Tâhir eş-Şahhâmî gibi ikinci tabakaya mensup Şâfiî âlimlerinden ders aldı ve rivayette bulundu. Hicaz’dan Bağdat’a döndü, ardından Dımaşk’a geçti. Abdülgāfir el-Fârisî onun Dımaşk’ta iken (457/1065) Muhammed b. Mekkî el-Ezdî’den ders okuduğunu ve semâ yoluyla rivayette bulunduğunu kaydetmektedir (a.g.e., s. 386-387). Daha sonra tekrar Nîşâbur’a dönerek İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’den usûlü’d-dîn ve fıkıh dersleri aldı. Bir müddet Horasan’da kalan Nîsâbûrî, Fazlullah b. Ahmed el-Mihyenî (Mihenî), Kerîme el-Merrûziyye ve Ebû Sâlih el-Müezzin gibi âlimlerden faydalandı ve hadis rivayet etti. Kendisinden de Ebü’l-Muzaffer İbnü’s-Sem‘ânî gibi âlimler rivayette bulunmak üzere icâzet aldı. Kaynaklarda Nîsâbûrî’nin tefsir ve usul ilimlerinin ileri gelenlerinden sayılması yanında döneminin seçkin bir şahsiyeti olduğu, ince tefekküre ve yumuşak bir üslûba sahip bulunduğu, ifade tarzındaki eksikliklere rağmen anlaşılması zor konulara kolayca nüfuz ettiği, önde gelen kelâm âlimlerinin usul yöntemlerine vukuf kesbettiği, mânevî hayatının maddî yaşantısından daha zengin olduğu, dinî salâbetine güvenilerek Nîşâbur Nizâmiyesi’ndeki kütüphanede kalmasına izin verildiği kaydedilir (a.g.e., a.y.; Bedrân, VI, 213-214). Tabakat kitapları Nîsâbûrî’yi “sûfî fakih” ve “sûfî mütekellim” diye nitelemektedir. Muhtemelen bu telakkinin bir yansıması olarak bazı kaynaklarda onun cinlerle konuştuğu, onlara vaaz ve nasihatlerde bulunduğu şeklindeki bilgilere rastlanmaktadır (Sübkî, VII, 96-99). Nîsâbûrî, Şâfiî fıkhı ve Eş‘arî kelâmında temayüz etmiş kişilerdendi (Abdülgāfir el-Fârisî, s. 386-387).


Ebû Muhammed İbn Asâkir, Bağdat’ta Ebû Bekir Muhammed b. Abdullah b. Habîb el-Âmirî’den Nîsâbûrî hakkında övgü dolu sözler dinlediğini ve kendisinden bir hadis rivayet ettiğini kaydetmektedir. Nîsâbûrî Nîşâbur’da vefat etti (Dâvûdî, I, 193-194).

İbn Kādî Şühbe’nin nakline göre Râfiî, onun Ebû İshak el-İsferâyînî’nin aynı anda değişik iki yerde iki devlet başkanının olabileceği şeklindeki görüşünü el-Ġunye adlı eserinde benimsediğini kaydetmektedir (Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 283-284). Sübkî ve İbnü’l-İmâd ise Nîsâbûrî’nin Şerĥu’l-İrşâd’da, her türlü günahtan tövbe etmenin gerekli olduğunu söyleyen Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî ile bütün günahlardan değil sadece büyüklerinden tövbe etmenin vâcip olduğunu savunan Ebû Hâşim el-Cübbâî arasındaki ihtilâfta Eş‘arî’yi desteklediğini ve Ebû Hâşim’in bu hususta icmâa aykırı hareket ettiği yolunda görüş belirttiğini söylemektedir (Ŧabaķāt, VII, 96-99; Şeźerât, IV, 34).

Eserleri. Kaynaklarda Nîsâbûrî’nin kelâm, tefsir ve fıkıh ilimlerinde eser telif ettiği belirtilmekle birlikte bunlardan sadece ikisi günümüze ulaşmıştır. 1. el-Ġunye fi’l-kelâm. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan (III. Ahmed, nr. 1916) ve otuz altı fasıldan (kavil) oluşan kitabın muhtevasını beş bölüm halinde incelemek mümkündür. Yirmi beş faslı içeren birinci bölümde bilgi konusundan başlamak üzere genelde Mâtürîdî’den itibaren klasik kelâm eserlerinde görülen bahisler işlenmiş, rü’yetullah ve kader konularına da burada yer verilmiştir. Dört fasılda nübüvvet, otuzuncu fasılda da sem‘iyyât meseleleri anlatılmıştır. Ardından gelen dört fasılda ruh, va‘d ve vaîd, sevap ve ikāb, esmâ ve ahkâm konuları ele alınmış, son iki fasılda imâmet meselesi incelenmiştir. Nîsâbûrî’nin bu eserinde, kelâm kitaplarında çok az görülen insan ve onunla ilgili meselelerle tövbe ve ruh gibi konulara yer vermesi, bazı konuları genişçe işlemesi (illet-ma‘lûl konusuna yirmi bir fasıl ayırmıştır) dikkati çekmektedir. Eserde atıfta bulunulan şahıslar arasında Ehl-i sünnet’e dair konularda İbn Küllâb el-Basrî, Ebü’l-Abbas el-Kalânisî, Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî (Şeyhunâ), Ebû İshak el-İsferâyînî (Üstâz) ve Bâkıllânî; Mu‘tezile’ye dair konularda Nazzâm, Ebü’l-Kāsım el-Belhî (Kâ‘bî), Ebû Ali el-Cübbâî ve Ebû Hâşim el-Cübbâî; dille ilgili konularda ise Sîbeveyhi göze çarpmaktadır. 2. Şerĥu’l-İrşâd. Hocası Cüveynî’nin el-İrşâd’ına yazdığı şerh olup iki cüzden oluşmaktadır. İkinci cüzün bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Lâleli, nr. 2247). Bu nüsha el-İrşâd’ın “Ef‘âl-i ibâd” (el-Kavl fî halkı’l-a‘mâl) bölümü ile başlamakta, “Bâbü’l-iâde” bölümünde son bulmakta ve asıl kitabın yarısına yakın bir kısmını oluşturmaktadır. Müellif ele aldığı konuları sadece Ehl-i sünnet açısından değil diğer mezhepler, felsefî akımlar ve dinler açısından da incelemekte, Havâric, Mu‘tezile, Müşebbihe ve Kerrâmiyye gibi ekollerin, ashâb-ı heyûlâ, tabâiiyye, müneccime gibi felsefî akımların, Hıristiyanlık, Seneviyye, Mecûsîlik gibi dinlerin görüşlerine yer vermekte ve eleştirilerde bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülgāfir el-Fârisî, Târîħu Nîsâbûr: el-Münteħab mine’s-Siyâķ (nşr. M. Kâzım el-Mahmûdî), Kum 1362 hş., s. 386-387; İbn Asâkir, Tebyînü keźibi’l-müfterî, s. 307; Safedî, el-Vâfî, XV, 314; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân, III, 203; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), VII, 96-99; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 283-284; Süyûtî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn (nşr. Ali Muhammed Ömer), Kahire 1396/ 1976, s. 52; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, I, 193-194; Musannif, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, İSAM Ktp., nr. 83296, vr. 22a; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, IV, 34; Bedrân, Tehźîbü Târîħi Dımaşķ, VI, 213-214; Ziriklî, el-AǾlâm, III, 170-171; Nüveyhiz, MuǾcemü’l-müfessirîn, s. 213.

İlyas Çelebi