NEŞVÂN el-HİMYERÎ

(نشوان الحميري)

Ebû Saîd Neşvân b. Saîd (b. Neşvân) b. Sa‘d b. Ebî Himyer b. Ubeydillâh el-Himyerî el-Yemenî (ö. 573/1178)

Zeydî âlimi ve şair.

Himyer krallarından Hassân Zû Merâsid b. Zû Sehar’in soyundandır (Mülûkü Ĥimyer, s. 156-159). San‘a’nın kuzeyindeki Hâşid bölgesinde yer alan Hûs beldesinde doğup yetişti; hayatının büyük kısmını burada geçirmiş olmalıdır (Şemsü’l-Ǿulûm, I, 35, neşredenin girişi, I, b-c; İsmâil b. Ali el-Ekva‘, s. 9-13). Birçok yerde dolaştıktan sonra Havlân b. Amr kabilesi arasında ikamet edip vefatına kadar burada yaşadı. Kaynaklarda hocalarından söz edilmemesi, çeşitli ilimlere dair kaleme aldığı eserlerinde zengin açıklamaların bulunması, memleketinde klasik eğitim gördükten sonra daha ziyade kendi kendini yetiştirdiğini göstermektedir (Şemsü’l-Ǿulûm, neşredenin girişi, I, c). Döneminde Yemen’de yaygın olan sapık mezhep, akım ve fırkalara karşı mücadele etti, onlarla münazaralar yaparak Kur’an’ın hükümlerine, sahih sünnete ve Selef’in yoluna tâbi olmaya davet etti. Neşvân’ın çeşitli şahıs ve gruplarla gerçekleşen atışmaları en-Neķāǿiż’inde toplanmıştır. Aynı şekilde imâmeti Hz. Ali ile onun nesline, dolayısıyla sadece Kureyş’in Adnânîler koluna has kılan, bu sebeple Güney Arapları’nı, Yemenliler’i, Kahtânîler’i ve Himyerîler’i hakir gören, onların İslâm’ın yayılmasındaki rollerini inkâr eden Şîa grupları ile bazı Zeydiyye fırkalarına karşı da mücadelelerini sürdürdü. Bu konuda Nazzâm’ın görüşü ile Zeydiyye-Hâdeviyye’den Mutarrif eş-Şihâbî’ye nisbetle Mutarrifiyye diye tanınan fırkanın görüşüne uyarak soyu, ırkı ve rengi ne olursa olsun İslâm ümmeti içinde takvâ, fazilet ve ilimde en yüksek derecede bulunan kimsenin imâmete en lâyık kişi olduğunu, Hz. Ebû Bekir’in de bu yönleriyle halife seçildiğini, Ahzâb sûresinde yer alan (33/33) “Ehl-i beyt” terkibinin Hz. Peygamber’in hanımları ve hatta bütün ümmeti anlamına geldiğini çeşitli eserlerinde ve şiirlerinde beyan etti (el-Ĥûrü’l-Ǿîn, s. 204, 260; İsmâil b. Ali el-Ekva‘, s. 53). Neşvân, sözlü mücadele ile yetinmeyip görüşlerini pratiğe de aktardı ve hayatının sonlarına doğru bizzat kendi imamlığını ilân etti. Tâbileriyle birlikte Sa‘de vilâyetinin kuzeybatısında yer alan Cebelisabr’daki bazı kale ve mahallere hâkim olarak taraftarlarınca “sultan” diye adlandırıldı. Neşvân’ın hâkimiyetini, memleketi Hûs’ta veya Sa‘de’ye bağlı Havlân b. Amr diyarındaki Haydân beldesinin kuzeyinde yer alan Cehafât-Cebeliebûzeyd (bugünkü adı Şâhid) denilen mevkide 24 Zilhicce 573 (13 Haziran 1178) tarihinde vefatına kadar sürdürdüğü kaydedilir.

Neşvân, imamlık iddiası dolayısıyla hem hayatında hem ölümünden sonra Yemen imamları ve taraftarlarının sert eleştirilerine mâruz kalmış, Vezir Hâdî b. İbrâhim ve Kadı Ahmed b. Sa‘deddin el-Misverî onun için hicviyeler kaleme almıştır (İsmâil b. Ali el-Ekva‘, s. 14-17). İmâmet tartışmalarında Kuzey Arapları’nın Güney Arapları’nı, dolayısıyla Himyerîler’i hor görmelerine, onların İslâm’ın yayılmasındaki rollerini inkâr etmelerine tepki gösteren Neşvân, Kahtânîler’in ve Himyerîler’in erdemlerini, bunların İslâm’a ve müslümanlara yaptıkları hizmetleri ortaya koyan birçok eser yazmış, bu amaçla kaleme aldığı el-Ķaśîdetü’l-Ĥimyeriyye’sinde İslâm’dan önceki Yemen krallarından söz ederken destanımsı unsurlara yer vermiştir. Bu konuda “Yemen’in lisanı” olarak tanınan Hasan b. Ahmed el-Hemdânî’nin takipçisi olmuş, bu manzumesinde onun el-Ķaśîdetü’d-Dâmiġa fî fażli Ķaĥŧân ile Kitâbü’l-İklîl min aħbâri’l-Yemen ve ensâbi Ĥimyer’inden istifade etmiştir. Neşvân, bir


şiirinde mezhebinin ehl-i adl ve tevhide mensubiyetini ifade etmek suretiyle Mu‘tezilî olduğunu açıkça belirtmiş, el-Ĥûrü’l-Ǿîn adlı kitabında çeşitli din ve felsefelere eleştiriler yönelttikten sonra (s. 34-38) Mu‘tezile mensuplarının yeryüzünün melekleri, farzı ve sünneti en iyi bilenleri olduğunu ve ehl-i İslâm’ın doruk noktasını teşkil ettiğini söylemiştir (a.g.e., s. 39). Şevkī Dayf onu Yemen’in çeşitli beldelerinde kadılık yapmış, ferâiz konusunda uzman bir Zeydî fakihi olarak tanıtır (Târîħu’l-edeb, V, 139). Neşvân’ın çok sayıda tekellüflü şiiri muhtelif kitaplarında dağınık vaziyette yer almaktadır. Bunların bir kısmı hikmetli sözler, öğütler, içtimaiyat ve Kahtânîliği ile iftihar konularındadır, bir kısmı da ilmî ve didaktiktir.

Eserleri. 1. Şemsü’l-Ǿulûm ve devâǿü kelâmi’l-ǾArab mine’l-külûm (ve śaĥîĥu’t-teǿlîf ve’l-emân mine’t-taĥrîf). En eski Arapça ansiklopedik sözlük kabul edilen eserde kelimelerin anlamlarından başka sarf, nahiv, fıkıh usulü ve fürûu, teoloji, botanik, astronomi, tabiat, tıp, madenler, tarih, coğrafya, şehir ve yer adları gibi değişik konulara da yer vermiş, bu şekilde yazar geniş kültürünü ortaya koymuştur. Kitabın uzun mukaddimesinde Arapça’nın diğer dillere üstünlüğünden, Kur’an ve hadisleri anlama vasıtası olduğu için öğretilmesine olan ihtiyaçtan söz ettikten sonra kelime bulmada kolay bir yol diye nitelediği yöntemini tanıtmış ve eserinin bazı özelliklerini belirtmiştir. Ardından harflerin mahreç ve sıfatları ile ziyâde, ibdâl, hazif, idgam harfleri ve meseleleri, kelime çeşitleri, isim ve fiil kalıpları, masdarlar ve onlardan türeyen sıfatlar gibi konulardan bahsetmiştir. Genel hatlarıyla İshak b. İbrâhim el-Fârâbî’nin Dîvânü’l-edeb adlı sözlüğünün yönteminden etkilenmiş olan müellif, kelime köklerini dikkate alıp alfabetik olarak ve morfolojik kalıplara göre bir dizim uygulamış, eserini alfabetik harf sayısınca yirmi sekiz bölüme, her bölümü de isim ve fiil kalıpları, fiil kalıplarını da muzaaf ve gayri muzaaf kısımlarına ayırmıştır. Şemsü’l-Ǿulûm, Karl Vilhelm Zetterstéen (Leiden, I-II, 1951-1953) ve Abdullah b. Abdülkerîm el-Cerâfî (I-II, Kahire 1320/1951) tarafından kısmen neşredilmiş, ayrıca Maskat’ta yayımlanmıştır (I-IV, 1403/1983). Tam neşrini ise Hüseyin b. Abdullah el-Amrî - Mutahhar b. Ali el-Iryânî - Y. M. Abdullah gerçekleştirmiştir (I-XII, Dımaşk 1420/1999). XII. ciltte âyetler, hadisler, şahıslar, din, fırka ve mezhepler, kitaplar, bitkiler, fıkıh ve astronomi terimleri, şiirler, kelimeler, Yemen’le ilgili şahıs, kabile, yer, lafız ve bitkilerle ilgili ayrıntılı dizinlere yer verilmiştir. Yazarın oğlu Muhammed eseri Żiyâǿü’l-ĥulm adıyla ihtisar etmiştir (Süleymaniye Ktp., Âşir Efendi, nr. 1091, 1092). Azîmüddin Ahmed de yer ve şahıs adlarını çıkararak kitabı Münteħabâtü Şemsi’l-Ǿulûm adıyla kısaltmıştır (Leiden 1916). 2. Mülûkü Ĥimyer ve aķyâlü’l-Yemen ve şerĥuhâ el-müsemmâ Ħulâśatü’s-sîre el-câmiǾa li-Ǿacâǿibi aħbâri’l-mülûki’t-tebâbiǾa (nşr. Ali b. İsmâil el-Müeyyed - İsmâil b. Ahmed el-Cerâfî, Kahire 1378/1958). el-Ķaśîdetü’l-Ĥimyeriyye ve el-Ķaśîdetü’n-Neşvâniyye adıyla da anılan eser imâmete liyakat mücadelesinde Kuzey Arapları’nın Güney Arapları’nı küçümsemesine karşı onları katı bir asabiyet duygusu ile öven, bu amaçla Yemen’de hüküm sürmüş Tübba‘ ve Himyer kralları, Akyâl ve Ezvâ hakkında destanımsı unsurlar ve hurafe kabilinden anekdotlarla erdemlerini söz konusu eden 137 beyitlik bir manzumedir. Yazarı bilinmeyen ve muhtemelen müellife ait olan şerhi de eserdeki destanımsı unsurlara fazlasıyla katkıda bulunmuştur. Neşvân, Hasan b. Ahmed el-Hemdânî’nin Kitâbü’l-İklîl min aħbâri’l-Yemen ve ensâbi Ĥimyer’i ile el-Ķaśîdetü’d-Dâmiġa’sından etkilenmiştir. Kaside Almanca tercümesiyle birlikte (Leipzig 1865), ayrıca René Basset tarafından (Cezayir 1916) yayımlanmıştır. William Francis Prideaux Lise kasideyi İngilizce tercümesiyle beraber neşretmiştir (Sehore 1979). 3. el-Ĥûrü’l-Ǿîn (ve tenbîhü’s-sâmiǾîn Ǿan kütübi’l-Ǿilmi’ş-şerâǿif dûne’n-nisâǿi’l-Ǿafâǿif) (nşr. Kemâl Mustafa, Kahire 1948; Tahran 1972; Beyrut 1985). Genel bir ansiklopedi niteliğindeki eserde kadîm Araplar, eski Hint, Yunan, İran din, inanç, mezhep ve fırkaları, itikadî ve felsefî akımlar, hükemâ ve filozoflar, şiir, aruz, dil ve edebiyat, fıkıh usul ve fürûu ile ilgili çeşitli meseleler özlü olarak anlatılmıştır. 4. Kitâbü’l-Ķavâfî. (Beyânü) Müşkili’r-revî ve śırâŧıhi’s-sevî adlı eserle aynı kitap olmalıdır. Eseri Muhammed Ebü’l-Fütûh Şerîf (el-ǾArûż: Dirâse taŧbîķıyye içinde, Kahire 1403/1983, s. 129-175) ve Muhammed Azîz Şems - Ali Kerh (Mecelletü’l-MecmaǾi’l-Ǿilmiyyi’l-Hindî, VIII/1-2 [Aligarh 1403/1983], s. 325-337) neşretmiştir. 5. et-Tibyân fî tefsîri’l-Ķurǿân. 6. el-Ferâǿid ve’l-ķalâǿid. 7. Mîzânü’ş-şuǾarâǿ ve teŝbîtü’n-nižâm (son üç eserin yazma nüshaları için bk. İsmâil b. Ali el-Ekva‘, s. 82, 84, 85).

Neşvân’ın kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Śaĥîĥu’l-iǾtiķād ve śarîĥu’l-intiķād, et-Tebśıra fi’d-dîn li’l-mübśırîn fi’r-reddi Ǿale’ž-žalemeti’l-münkirîn, Müskü’l-Ǿadl ve’l-mîzân fî muvâfaķati’l-Ķurǿân, et-Teźkire fî aĥkâmi’l-cevâhir ve’l-aǾrâż (Maķāle fî) Aĥkâmi SanǾâǿ ve Zebîd, Kitâbü’n-Neķāǿiż (beynehû ve beyne’n-Ķāsimiyyîn), Dîvânü’ś-şiǾr, Vaśiyye (li-veledihî CaǾfer), Urcûze fi’ş-şühûri’r-rûmiyye (ve meŧâliǾi’n-nücûm ve meġāribihâ vemâ yaĥsünü fîhâ mine’l-meǿkûl ve’l-meşrûb ve’l-melbûs), Risâle fi’t-taśrîf.

BİBLİYOGRAFYA:

Neşvân el-Himyerî, Şemsü’l-Ǿulûm (nşr. Hüseyin b. Abdullah el-Amrî v.dğr.), Dımaşk 1420/ 1999, I, 35; ayrıca bk. neşredenlerin girişi, I, e-c, 1-20; a.mlf., el-Ĥûrü’l-Ǿîn (nşr. Kemâl Mustafa), Beyrut 1985, s. 34-38, 39, 204, 260; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 16-25; a.mlf., Mülûkü Ĥimyer ve aķyâlü’l-Yemen (nşr. Ali b. İsmâil el-Müeyyed - İsmâil b. Ahmed el-Cerâfî), Kahire 1378/ 1958, s. 156-159; ayrıca bk. neşredenlerin girişi, s. y-yd; İmâdüddin el-İsfahânî, Ħarîdetü’l-ķaśr: Ķısmü şuǾarâǿi Bilâdi’ş-Şâm, Dımaşk 1383/1964, III, 268-269; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XIX, 217-218; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-rüvât, III, 342-343; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, II, 312; Brockelmann, GAL, I, 364; Suppl., I, 527; Şevkī Dayf, Târîħu’l-edeb, V, 138-140; Ahmed Muhtâr Ömer, “el-Fârâbî el-Luġavî”, el-Lisânü’l-ǾArabî, XVIII, Rabat 1980, s. 51-54; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, III, 362-367; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VIII, 20; İsmâil b. Ali el-Ekva‘, Neşvân b. SaǾîd el-Ĥimyerî, Beyrut 1985, tür.yer.; Mustafa Bilgin, Tefsirde Mu‘tezile Ekolü (doktora tezi, 1991), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 242-244; D. H. Müller, “Zur textkritik der Ĥimjarischen Ķaśīda (des Naşwan b. Sa.īd)”, ZDMG, XXIX (1876), s. 620-628; Ilse Lichtenstädter, “Naѕћwān b. SaǾīd”, EI² (Fr.), VII, 976-977.

İsmâil b. Ali el-Ekva‘