NÂİLE bint FERÂFİSA

(نائلة بنت الفرافصة)

Nâile bint el-Ferâfisa b. Ahvas el-Kelbiyye (ö. 35/656’dan sonra)

Hz. Osman’ın şehid edildiği sırada yanında bulunan eşi.

Benî Kelb’den hıristiyan bir babanın kızı olup Hz. Osman’la halifeliğinin beşinci yılında (28/648-49), Kûfe Valisi Saîd b. Âs’ın veya Kelb kabilesine zekât toplamak için gönderilen Velîd b. Ukbe’nin aracılığıyla evlendi. Medine’ye daha önce İslâm’a giren kardeşi Dabb tarafından götürüldü ve Hz. Osman’la evlenmesinin ardından Müslümanlığı kabul etti. Nikâh sırasında Hz. Osman kendisine 10.000 dirhem mehirle hizmetçi olarak Kirman esirlerinden bir karı koca verdi. Onun Hz. Osman’ın öldürülmesi üzerine yaptığı konuşmalardan ve Muâviye’ye yazdığı mektuptan evlendikten sonra Medine’de iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Kaynaklar ayrıca Nâile’nin şairliğine, zeki ve olgun bir şahsiyete sahip olduğuna işaret eder ve söylediği şiirleri nakleder.

Hz. Osman’ın en sıkıntılı zamanda onunla beraber olan Nâile eşinin içine düştüğü siyasî krizden kurtulması için büyük çabalar harcadı. Kuşatma sırasında Hz. Osman, Hz. Ali’nin önerileri doğrultusunda mescidde Medineliler’e ve muhaliflere karşı bir özür dileme konuşması yaptı; konuşmasının sonunda hatalarından pişman olduğunu söyleyerek icraatıyla ilgili eleştirilerin kendisine iletilmesini istedi. Böylece lehine bir hava oluştuysa da halife evine döndüğünde orada bu konuşmayı dinlememiş olan Ümeyyeoğulları’nın ileri gelenleriyle karşılaştı. Bu sırada konuşmayı önemli siyasî bir hata olarak gören Mervân b. Hakem ile konuşmayı yerinde bulan Nâile arasında sert bir tartışma geçti. Olaylar yeniden alevlenince, eşine Mervân’ı yanından uzaklaştırıp Hz. Ali’yi yardıma çağırmasını tavsiye eden Nâile, âsiler içeri girdiklerinde ise kendisine saygı gösterip dışarı çıkacakları umuduyla başını açarak saçlarını dağıttı; umduğu gerçekleşmeyince de kendini Hz. Osman’ın önüne attı ve eliyle durdurmaya çalıştığı Kılıç darbeleri altında iki parmağını kaybetti. O gece de Hz. Osman’ın naaşını onun bir iki dostuyla birlikte gizlice Bakī Mezarlığı’na defnetti.

Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, Nâile’nin Muâviye’ye gönderdiği, Hz. Osman’ın öldürülmesi olayını açıklayan bir mektubun metnini verir (el-Eġānî, XV, 325-326). Onun bu mektubu Muâviye’nin isteği üzerine mi yoksa kendiliğinden mi yazdığı hususu açık değildir; ancak Muâviye’nin hem Hz. Osman’ın kuşatılması olayından önce, hem de bu cinayetin işlenmesinden sonra takip ettiği siyaset dikkate alındığında yazılmasını onun istediği söylenebilir. Çünkü Muâviye, mektupla beraber gönderilen Hz. Osman’ın kanlı gömleğini ve Nâile’nin parmaklarını Dımaşk Camii’nde teşhir ederek Suriyeliler’i kendi siyasetinin doğruluğuna inandırıp desteklerinin sürmesini sağlamıştır.

Hz. Osman’ın şehid edilmesinin ardından Nâile’nin Suriye bölgesinde yaşayan Kelb kabilesine döndüğü anlaşılmaktadır.


Bundan sonra kendisine yapılan evlilik tekliflerini geri çevirdi ve bu hususta aşırı ısrarcı davranan Muâviye’ye de ön dişlerinden ikisini söküp göndererek cevap verdi. Hayatının geri kalan kısmını kabilesi arasında sakin bir hayat sürerek geçirdi. Hz. Osman’la yedi yıl evli kalan Nâile’nin Ümmü Hâlid, Ervâ ve Ümmü Ebân adlarında üç kızı olmuştur. İbn Sa‘d ise Meryem adında bir tek kızından bahseder (eŧ-Ŧabaķāt, III, 54). Ancak kaynaklarda yer alan, Hz. Osman’ın Medine’nin 3 mil kuzeyindeki Cürf’te bulunan topraklarının sulanması için açtırdığı Halîcü Benâti Osman denilen kanalın Nâile’den olan kızlarına nisbetle isimlendirildiği yolundaki bilgiler kızlarının sayısının birden fazla olduğunu göstermektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, III, 54, 58, 74, 78-79; V, 13; VIII, 483; Mus‘ab b. Abdullah ez-Zübeyrî, Kitâbü Nesebi Ķureyş (nşr. E. Lévi-Provençal), Kahire 1982, s. 105, 112; İbn Habîb, el-Muĥabber, s. 396; Belâzürî, Ensâb, IV/1, s. 484, 496-497, 554, 571, 591-593, 601; V, 12; a.mlf., Fütûh (Fayda), s. 18; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), IV, 360-363, 413; İbn Abdürabbih, el-Ǿİķdü’l-ferîd (nşr. Müfîd M. Kumeyha - Abülmecîd et-Terhînî), Beyrut 1404/1983, III, 199, 323; V, 48, 50; VII, 98; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, XV, 322-326; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ (Amrî), LXX, 135-141; Ahmed Muhammed el-Havfî, el-Merǿe fi’ş-şiǾri’l-Câhilî, Kahire, ts. (Dâru nehdati Mısr), s. 142; Ahmed Halîl Cüm‘a, Nisâǿün min Ǿaśri’t-tâbiǾîn, Dımaşk 1412/1992, s. 53-66; Abdülkādir Feyyâz Harfûş, Faśîĥatü’l-Arab ve belîġātühüm fi’l-Câhiliyye ve’l-İslâm (en-Neŝr), Dımaşk 1415/1994, s. 224-230.

Rıza Savaş