MÜSLİM b. CÜNDEB

(مسلم بن جندب)

Ebû Abdillâh Müslim b. Cündeb el-Hüzelî el-Medînî (ö. 106/724)

Kıraat âlimi, tâbiî.

Benî Hüzeyl’in mevlâsı olup Medine’de yaşadı. Kıraat ilmini Abdullah b. Ayyâş’tan ve Abdullah b. Ömer’den tahsil etti. Hz. Ömer’den rivayette bulunan bazı kişilerden ve Abdullah b. Ömer’den hadis dinledi. Ebû Hüreyre ve Hakîm b. Hizâm’dan hadis rivayet ettiyse de Zehebî, bu rivayetlerin muttasıl veya mürsel olduğuna dair bir bilgi bulunmadığını söylemektedir. Kendisinden Nâfi‘ b. Abdurrahman kıraat öğrendi; Zeyd b. Eslem, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, İbn Ebû Zi’b ve oğlu Abdullah b. Müslim rivayette bulundu.

Halife Ömer b. Abdülazîz’e hocalık yaptığı belirtilen Müslim b. Cündeb’in (Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, I, 184) biyografisini veren kaynaklardan bazıları onu Medine’de kıssa anlatan biri (kās) olarak tanıtırken diğer bazıları kendisinden kadı diye söz etmiş, yine bu kaynaklardan bir kısmında önceleri kıssacılık veya kadılık işini ücretsiz yaptığı, daha sonra Ömer b. Abdülazîz’in bu görev için kendisine 2 dinar aylık bağladığı belirtilmiştir. Kadılık veya kıssacılık ihtilâfının iki kelimenin yazılışındaki yakınlıktan kaynaklandığı anlaşılmaktaysa da Müslim b. Cündeb’in bu işlerden hangisiyle görevli olduğu hususuna açıklık getirecek bilgi bulunmamakta, ancak kendisine hangi günün daha hayırlı sayıldığına dair sorulan bir soru ve onun cevabı dikkate alındığında bu görevin kadılık olduğunu tahmin etmek mümkün görünmektedir. Müslim b. Cündeb 106 (724) yılında Medine’de vefat etmiş olup bu tarih 110 (728) ve 130 (748) olarak da zikredilmiştir.

Daha çok kıraat ilmindeki üstünlüğü ile ön plana çıkan ve Medine kıraatinin oluşmasında etkisi bulunduğu anlaşılan Müslim b. Cündeb Hakkında Ömer b. Abdülazîz, “Kim Kur’an dinlemekten hoşlanıyorsa Müslim b. Cündeb’in okuyuşuna kulak versin” demiştir. İbn Mücâhid onun dilde fesahatiyle temayüz edenlerden biri olduğunu belirtmiş, İbnü’l-Kıftî de nahivciler arasında sayılması gerektiğine işaret etmiştir. Nitekim bazı âyetlerde geçen kelimelerin anlamlarıyla ilgili olarak kendisine başvurulması onun dildeki üstünlüğünün kabul edildiğini göstermektedir (a.g.e., I, 185). Hadis rivayeti açısından İclî,


Müslim b. Cündeb’i sika olarak nitelendirmiş, Zehebî ise Hakkında olumsuz herhangi bir değerlendirme görmediğine işaret etmiş ve Tirmizî’nin es-Sünen’inde rivayetine yer verildiğini belirtmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt: el-Mütemmim, s. 141; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, VII, 258; İbn Mücâhid, es-SebǾa fi’l-ķırâǿât (nşr. Şevkī Dayf), Kahire 1980, s. 59-60; İbn Hibbân, eŝ-Ŝikāt, V, 393; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, III, 261; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), I, 184-186; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 101-120, s. 256-257; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 297; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, X, 124.

Hasan Keskin