MUSARRÂT

(المصرّاة)

Alıcıyı aldatmak amacıyla satışa çıkarılmadan önce bir müddet sütü sağılmamış hayvan.

Sözlükte “biriktirmek, toplamak, tutmak” anlamındaki sary (bazı dilcilere göre “bağlamak” anlamındaki sarr) kökünden türetilen musarrât, sütü bol gözüksün diye satımdan önce birkaç gün sağılmamış süt hayvanını ifade eder. Bu şekilde sütün hayvanın memesinde biriktirilmesine tasriye denir. Aynı mânada olmak üzere muhaffele ve tahfîl kelimeleri de kullanılır. Musarrât hadisi diye bilinen bir hadiste tasriye yasaklanmış ve böyle bir hayvanı satın alan kimsenin sütü sağıp aldatıldığının farkına vardığında isterse hayvanı tutabileceği, isterse bir ölçek (sâ‘ = 2175 gr.) hurma ile birlikte satıcıya iade edebileceği belirtilmiştir (Buhârî, “BüyûǾ”, 64; Müslim, “BüyûǾ”, 11). Fıkıh kitaplarında alışverişte ayıp muhayyerliği, usûl-i fıkıh kitaplarında ise haber-i vâhidin kıyasa yahut usule aykırılığı gerekçesiyle terkedilmesi konuları tartışılırken bu hadise sık sık atıfta bulunulur.

Sahih kabul ettikleri halde musarrât hadisiyle amel etmemeleri sebebiyle Hanefî fakihlerine yöneltilen eleştiriler ve bunlara verilen cevaplar fıkıh literatüründe geniş bir yer tutmuştur. Gerek küllî fıkıh kaideleri gerekse usûl-i fıkıh bakımından önemli açıklamalar içeren bu tartışmalarda Hanefî âlimlerinin temel gerekçeleri, haber-i vâhid tarzında rivayet edilen, yani zan düzeyinde bilgi sağlayan musarrât hadisinin içeriğinin bir şeyin gelirinin tazmin sorumluluğuna bağlı olması ilkesine ve tazminin varsa misli, yoksa kıymeti (nakdî değeri) ödenerek yapılması kuralına, dolayısıyla Kitap ve Sünnet’ten çıkarılan ilkelere (usul, kıyas, kıyâsü’l-usûl) aykırı bulunması şeklinde özetlenebilir (bu ve başka gerekçeler, eleştirileri ve cevapları için bk. Nevevî, XII, 20-28; İbn Kayyim el-Cevziyye, II, 19-21, 311).

Serahsî musarrât hadisinin Kitap, Sünnet ve usule birçok açıdan muhalif olduğunu kaydettikten sonra Hz. Peygamber’in bir ölçek hurma verilmesini emretmesinin belli bir olayla ilgili olabileceğini ileri sürer. Buna göre muhtemelen yapılan fâsid bir alım satımda, malın semereleriyle birlikte iadesi gerekirken müşterinin sütü kullanmış olması sebebiyle Resûl-i Ekrem taraflar arasında sulh yoluyla bir değer belirlemiş, râvi ise bunu genel ve bağlayıcı bir hüküm gibi algılamıştır (el-Mebsûŧ, XIII, 40). Hanefîler’in bu hadisi red gerekçeleri arasında gösterilen, bir rivayetin kıyasa tercih edilebilmesi için râvisinin (Ebû Hüreyre) fakih olması şartını taşımadığı şeklinde Îsâ b. Ebân’a nisbet edilen görüş ise kendileri arasında da tartışmalıdır (Cessâs, III, 130; Kureşî, IV, 538-539; krş. Serahsî, XIII, 40). Öte yandan Hanefîler hadisi tamamen terketmiş olmayıp alım satımdaki şart muhayyerliğinin meşruiyetini buna dayandırmışlardır (a.g.e., XIII, 38; Kâsânî, VII, 308). Kureşî musarrât konusunda müstakil bir eser kaleme aldığını söylemektedir (el-Cevâhirü’l-muđıyye, IV, 541).

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “BüyûǾ”, 44, 64, 65, “Şurûŧ”, 11; Müslim, “BüyûǾ”, 11, 12, 23, 26, 28, 43-46; Ebû Dâvûd, “BüyûǾ”, 46, 71; Şâfiî, er-Risâle (nşr. Ahmed M. Şâkir), Kahire 1399/1979, s. 556-558; a.mlf., İħtilâfü’l-ĥadîŝ (Müzenî’nin el-Muħtaśar’ının sonunda el-Üm ile birlikte), Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 554-556; Sahnûn, el-Müdevvene, IV, 286-289; Müzenî, el-Muħtaśar (Şâfiî, el-Üm ile birlikte), Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 82;


Tahâvî, Şerĥu MeǾâni’l-âŝâr, IV, 17-22; Cessâs, el-Fuśûl fi’l-uśûl (nşr. Uceyl Câsim en-Neşemî), İstanbul 1414/1994, I, 203-204; III, 130; Muhammed b. Ahmed el-Hârizmî, Mefâtîĥu’l-Ǿulûm (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Beyrut 1409/1989, s. 32; Kudûrî, et-Tecrîd (nşr. Muhammed Ahmed Serrâc - Ali Cum‘a Muhammed), Kahire 1424/2004, V, 2436-2447; İbn Hazm, el-Muĥallâ, IX, 66-72; İbn Abdülber en-Nemerî, el-Kâfî fî fıķhi ehli’l-Medîneti’l-Mâlikî (nşr. M. M. Uhayd el-Morîtânî), Riyad 1400/1980, II, 707-708; Serahsî, el-Mebsûŧ, XIII, 38-40; Mâzerî, Îżâĥu’l-maĥśûl (nşr. Ammâr et-Tâlibî), Beyrut 2001, s. 402-405; Zemahşerî, Esâsü’l-belâġa, Kahire 1985, II, 15; Kâsânî, el-BedâǿiǾ (nşr. Ali M. Muavvaz - Âdil Ahmed Abdülmevcûd), Beyrut 1418/1997, VII, 308-309; İbn Kudâme, el-Muġnî (Herrâs), IV, 149-158; Nevevî, el-MecmûǾ, XII, 2-109; Abdülazîz el-Buhârî, Keşfü’l-esrâr (nşr. Muhammed el-Mu‘tasım-Billâh el-Bağdâdî), Beyrut 1417/1997, II, 704-708; İbn Kayyim el-Cevziyye, İǾlâmü’l-muvaķķıǾîn (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut 1977, II, 19-21, 311; III, 24-25; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, IV, 538-541; Bedreddin el-Aynî, ǾUmdetü’l-ķārî, Kahire 1348, XI, 269-277; Şevkânî, Neylü’l-evŧâr, V, 241-247; “Taśriye”, Mv.F, XII, 74-77.

Şükrü Özen