MUSADDIK, Muhammed

(محمّد مصدّق)

(1881-1967)

İran’da petrolün millîleştirilmesini sağlayan başbakan.

Muhammed Hidâyet Musaddık soylu ve zengin bir ailenin çocuğu olarak Tahran’da dünyaya geldi. Babası Mirza Hidâyetullah Âştiyânî, annesi Kaçar Hükümdarı Feth Ali Şah’ın torunu Mülktâc Hanım’dır. Çocukluğunda babasını kaybedince annesi tarafından yetiştirildi. On yaşında iken Nâsırüddin Şah kendisine Musaddıku’s-saltana unvanı verdi ve bundan dolayı Musaddık lakabıyla anıldı.

Musaddık’ın çocukluğu ve gençliği, bir yandan İran’ın dış güçlerin nüfuz mücadelesine sahne olduğu ve bu güçlerin büyük imtiyazlar elde ettiği, öte yandan bu durumu kabullenemeyen bazı aydınların ülkenin kurtuluşu ve modernleşmesi için yoğun çaba sarfettiği bir dönemde geçti. Gelişen olaylar toplumun çeşitli tabakalarında itirazlara ve muhalefete yol açıyordu. Bu devirde Musaddık ilk memuriyeti olarak Horasan eyaletinde müstevfîlik görevinde bulundu. On dokuz yaşında iken siyasî meselelerle ilgilenmeye başladı ve hürriyetçilere katıldı. Ardından, gelecekteki Meşrutiyet hareketinin önderlerinden Seyyid Ebü’l-Kāsım ile arkadaş oldu ve onun kız kardeşiyle evlendi. Yirmi beş yaşında iken üyeleri arasında Luġatnâme sahibi Ali Ekber Dihhudâ’nın da yer aldığı Câmi‘-i İnsâniyyet (Mecma‘-ı İnsâniyyet) Encümeni’ne girdi. Bir süre sonra tahsiline devam etmek için Avrupa’ya gitti. Önce Paris’te Ecole des Sciences’ta iki yıl iktisat okudu (1909-1910); ardından İsviçre’ye geçerek Neuchatel Üniversitesi’nde hukuk doktorası yaptı, bu arada bir hukuk bürosunda avukat olarak çalıştı.

İran’a dönünce (1914) bir süre Tahran Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde ders verdi. Bu sırada yakın dostu Ali Ekber Dihhudâ’nın teşvikiyle Hizb-i İ‘tidâlî’ye girdi; ardından meclis tarafından kurulan ve malî konuları denetleyen havale komisyonunun beş üyesi arasında yer aldı. 1917’de Maliye bakan yardımcılığına getirildi ve bir yıl kadar bu görevde kaldı. 1919’da Vüsûkuddevle kabinesinin imzaladığı İngiliz-İran antlaşmasına şiddetle karşı çıkarak İsviçre’ye gitti. Müşîrüddevle kabinesinin davetiyle İran’a döndüğünde Fars eyaleti valiliğine tayin edildi (1921). Kısa bir süre sonra Maliye bakanı, Şubat 1922’de Azerbaycan valisi oldu. Haziran 1923’te Dışişleri bakanlığına getirildiyse de uyumlu çalışamadığı için ekim ayında istifa etti; Şubat 1924’te Tahran halkının oyları ile meclise girdi. Aralık 1925’te, Ruslar’ı ülkeden çıkaran ordu kumandanı Rızâ Han Pehlevî meclisin de zoraki onayı ile saltanatı Ahmed Şah Kaçar’dan kendisine intikal ettirmeyi başardı. Musaddık, meşrutiyetin bütün olumlu sonuçlarını ortadan kaldıracak olan bu istibdat hareketini, meclisin tamamen baskı ve terör ortamında cereyan eden bir oturumunda bazı arkadaşlarının desteğiyle sert bir şekilde protesto etti ve Rızâ Han’a cephe aldı. Bu yüzden bütün görevlerinden uzaklaştırılınca vaktini sadece mecliste yeteneksiz ve liyakatsiz bakanlara muhalefet etmeye, halkın durumuyla ilgili konularda çalışmalar yapmaya ayırdı. Musaddık’ın bu tutumu, onun 1930’lu yıllarda Ahmedâbâd’daki şahsî mülkünde 1936 yılına kadar zorunlu ikamete tâbi tutulmasına ve Rızâ Şah’ın son dönemlerinde bir süre hapse atılmasına sebep oldu. Rızâ Şah’ın 1941’de oğlu Muhammed Rızâ lehine tahttan çekilmesinin ardından zorunlu ikamet cezası kaldırılan Musaddık 1943 seçimlerine hazırlanmaya başladı ve Tahran’dan seçilerek yeniden meclise girdi.

Musaddık önce, parlamentonun onayı olmadan yabancı şirketlere petrol üzerinde imtiyaz tanınmaması hakkındaki kanunun çıkmasını sağladı (1944). 1947 seçimlerinin serbest bir ortamda gerçekleştirilmesi için mücadele başlattı; mücadelesinin neticesiz kaldığını görünce seçimleri boykot etti. Anayasanın bazı maddelerinin meclis tarafından şahın yetki ve kontrolünü arttıracak şekilde değiştirilmesine şiddetle karşı çıktı ve böyle bir meclisin kararlarının geçersiz olduğunu söyledi. 1949 yılı sonbaharında yeni seçimler yaklaşırken Muhammed Rızâ Şah Pehlevî’nin diktatörlüğünü onaylamayan muhalif kuruluşların katıldığı Cephe-i Millî’yi kurdu. Bu arada seçimleri kazanıp yine meclise girmeyi başardı. Verdiği uzun bir mücadelenin ardından petrolün ve petrol endüstrisinin millîleştirilmesine ve işletilmesine dair kanunun meclisten geçmesini sağladı; aynı yıl meclis tarafından başbakanlığa seçildi (1951).

Musaddık’ın başbakanlıktaki ilk icraatı petrolün millîleştirilmesiyle ilgili kanunu uygulamaya koymak oldu. İngilizler’in tehditlerine boyun eğmeden İran petrollerini elinde tutan Anglo-Iranian Oil Company’yi tasfiye ederek İngiliz teknisyenlerini yurt dışına çıkardı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ile Lahey Adalet Divanı’nda icraatını savunan konuşmalar yaptı; bu başarılarından dolayı Time dergisi tarafından yılın devlet adamı seçildi. 17 Temmuz 1952’de çıkar çevrelerinin baskısı sonucu istifa etmek zorunda kaldı. Milliyetçilerin ve komünist Tudeh Partisi’nin başlattığı isyanlar üzerine 22 Temmuz günü tekrar başbakanlığa getirildi ve Savunma bakanlığı da onun uhdesine verildi. Musaddık ordudaki muhalif subayları görevinden uzaklaştırdı; şah da 16 Ağustos 1953’te Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin gizli planlarına uygun olarak onu azlettiğine dair bir kararnâme yayımladı. Musaddık, halkın desteğiyle bu kararı akamete uğratıp şahı Roma’ya kaçmak zorunda bıraktıysa da sokak gösterilerinin üçüncü günü Amerikan ve İngiliz istihbarat örgütleriyle iş birliği yapan General Fazlullah Zâhidî’nin düzenlediği bir hükümet darbesiyle iktidardan düşürülerek tutuklandı (20 Ağustos 1953); şah da yeniden İran’a döndü. Yargılanan ve 21 Aralık 1953 tarihinde önce idam cezasına çarptırılan, ardından cezası üç yıl hapse çevrilen Musaddık hapishaneden çıktıktan sonra uzun süre Ahmedâbâd’daki evinde göz hapsinde tutuldu. 5 Mart 1967’de Tahran’da vefat etti ve Ahmedâbâd’daki evinin bahçesinde toprağa verildi.

Başbakanlık yaptığı süre içinde maaş almadığı gibi başbakanlık kurumunun


masraflarını da bizzat üstlenen Musaddık, XX. yüzyıl İran tarihinin en önemli devlet ve siyaset adamlarındandır. Özellikle şahlık aleyhtarı tutumu ve İran halkının petrolden daha fazla yararlanması yönündeki çabaları onu İran tarihinde özel bir mevkiye yerleştirmiştir. Uzun süre aktif siyaset içerisinde yer almasına rağmen birçok eser telif eden Musaddık’ın başlıca çalışmaları şunlardır: La testament en droit musulman (secte chyite) (doktora tezi, Paris 1914), Farsça tercümesi: Vaśıyyet der Ĥuķūķ-ı İslâm (Tahran 1377 hş.); Muħtaśarî ez Ĥuķūķ-ı Bârlamânî der Îrân u Urupa (Tahran 1302 hş.); MecmûǾa-i Uśûl-i Muĥâkemât-ı Ĥuķūķī (haz. Ahmet Kemânger, Tahran 1333 hş.); Destûr der Meĥâkim-i Ĥuķūķī (Tahran 1293/1332 hş.); Kâpitûlasiyûn u Îrân (Tahran 1332 hş.); Uśûl ü ĶavâǾid u Ķavânîn-i Mâliyye der Memâlik-i Ħârice vu Îrân (haz. İzzetullah Sehâbî, Tahran 1344); Mükâtebât-ı Muśaddıķ-ı Telâş Berâ-yı Teşkîl-i Cebhe-yi Millî-yi Sevvum (Tahran 1354 hş.); Taķrîrât-ı Muśaddıķ der Zindân (Tahran 1359 hş.); Doktor Muśaddıķ ve Nuŧķhâ-yı Târîħî-i û (haz. Hüseyin Mekkî, Tahran 1364); Ħâŧırât u Teǿellümât-ı Doktor Muĥammed Muśaddıķ (haz. Îrec Efşâr, Tahran 1365 hş.; Huma Kâtûziyân tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir [Musaddıq’s Memoirs, London 1988]; Nâmehâ-yi Doktor Muśaddıķ [haz. Muhammed Türkmân], Tahran 1374 hş./1995). Bunların yanı sıra başta siyasî ve iktisadî meseleler olmak üzere çeşitli konularda yazılmış pek çok makalesi bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Nâmehâ-yi Doktor Muśaddıķ (nşr. Muhammed Türkmân), Tahran 1374 hş., tür.yer.; Fakhreddin Azimi, Iran: The Crisis of Democracy 1941-1953, New York 1978, s. 257-338; Ervand Abrahamian, Iran: Between Two Revolutions, Princeton 1982, s. 267-280; Celîl Büzürgmihr, Muśaddıķ der Maĥkeme-yi Nižâmî, Tahran 1363/1984, s. VIII, XI, XV, ayrıca bk. tür.yer.; Musaddiq: Iranian Nationalism and Oil (ed. J. A. Bill - W. R. Louis), London 1988; Homa Katouzian, Musaddiq and the Struggle for Power in Iran, London-New York 1990; H. E. Chehabi, Iranian Politics and Religious Modernism, London 1990, s. 103-143; Mehînduht Hâfız Kurânî, Kitâbşinâsî-yi Târîħ-i Îrân, Tahran 1375/1996, s. 426-440; R. M. Burrell, “Muśaddiķ”, EI² (İng.), VII, 653-655; Dihhudâ, Luġatnâme, XXV/B, s. 557-559; Mark J. Gasiorowski, “Coup d’Etat of 1332S/1953”, EIr., VI, 354-356.

Suâd Pîrâ - Osman Gazi Özgüdenli