MÜRSÎ

(ابمرسي)

Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b. Ömer el-Ensârî el-Mürsî (ö. 685/1287)

Şâzelî şeyhi.

616’da (1219) Endülüs’ün Mürsiye (Murcia) şehrinde doğdu. Soyu ensardan Sa‘d b. Ubâde’ye ulaşır. Tahsilini Mürsiye’de tamamladıktan sonra ticaretle meşgul olan babasının yanında çalışmaya başladı. Hıristiyan saldırılarının şehri tehdit ettiği dönemde babası ailesiyle birlikte 640 (1242) yılında hacca gitmeye karar verdi. Bindikleri gemi Tunus açıklarında fırtınaya yakalanıp battı. Annesini ve babasını bu sırada kaybeden Mürsî ve kardeşi Cemâleddin çetin bir mücadeleden sonra Tunus sahiline ulaşmayı başardı. Kardeşi Tunus’ta babasının mesleğini sürdürürken Mürsî, fakih Muhriz b. Halef Zâviyesi’nde çocuklara okuma yazma ve Kur’an öğretmeye


başladı. O sırada Tunus’ta bulunan Şâzeliyye tarikatının pîri Şeyh Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’yi bu yıllarda tanıdı. Mürsî’de istidat gören Şâzelî onu müridliğe kabul etti. Kadı İbnü’l-Berâ ile arasında meydana gelen bir anlaşmazlık yüzünden Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî Tunus’u terketmek zorunda kalınca Mürsî de şeyhiyle birlikte İskenderiye’ye gitti. Bu olayın ardından şeyhinin vefatına kadar (656/1258) onun yanından hiç ayrılmadı. Şâzelî hayatının sonlarına doğru Mürsî’yi halife tayin etti; irşad yetkisini ve tarikatı sürdürme görevini ona verdiğini belirtti.

Mürsî, şeyhinin vefatından sonra genellikle İskenderiye’de ve zaman zaman gittiği Kahire’de kurduğu ilim meclislerinde onun yolunu sürdürerek fıkıh, hadis, tefsir ve ahlâka dair dersler okuttu. Zâhir ulemâsının da katıldığı bu derslerde bulunan müridi İbn Atâullah el-İskenderî onun ders anlatırken Kitâbü’l-Meśâbîĥ (hadis), el-İrşâd (usûlü’d-din), et-Tehźîb (fıkıh), el-Muĥarrirü’l-vecîz (tefsir) gibi eserlerden faydalandığını belirtir. İbn Atâullah’ın verdiği bu bilgiden, “Biz fıkıhçılarla aynı bilgileri paylaşıyoruz, ancak onlar sahip olduklarımız konusunda bize ortak değiller” diyen Mürsî’nin zâhir ilimlerinde derin bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır.

İskenderiye’de otuz yıl ilim ve irşadla meşgul olan Mürsî 25 Zilhicce 685 (11 Şubat 1287) tarihinde burada vefat etti ve Bâbülbahr Kabristanı’na defnedildi. 705 (1306) yılında İskenderiyeli tüccar Zeynüddin b. Keysân gördüğü bir rüya üzerine kabrin yanına onun adına bir mescid yaptırmış, tarih boyunca çeşitli onarımlar geçiren mescidin 1927’de Evkaf Nezâreti tarafından yeniden inşasına karar verilmiştir. 1944 yılında tamamlanan bina şehrin en güzel mescidi olup yanına bir de kütüphane inşa edilmiştir. Kütüphanenin yazma eserler katalogunu Yûsuf Zeydân yayımlamıştır (Fihrisü maħŧûŧati Ebi’l-ǾAbbâs el-Mürsî, I-II, İskenderiye 1997-2000).

Sûfîlerin bilgilerinin tahkike dayandığını ve diğer insanların akıllarının bu bilgileri kaldıracak yetenekte olmadığını söyleyen Mürsî, üstadı Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’ye uyarak eser telif edecek ilmî yeterliğe sahip olmasına rağmen bu yolu tercih etmemiş ve eser yazmamıştır. Ancak müridi İbn Atâullah el-İskenderî, Leŧâǿifü’l-minen fî menâķıbi’l-Mürsî ve Ebi’l-Ĥasan adlı kitabında, Şa‘rânî Ŧabaķātü’l-kübrâ ve Envârü’l-ķudsiyye adlı eserlerinde onun dinî ve tasavvufî konulardaki sözlerine geniş yer vermiştir.

Derslerinde fıkıh ve hadis kitaplarının yanında İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn, er-RiǾâye, Ķūtü’l-ķulûb, el-Mevâķıf gibi tasavvuf kitaplarını okutan Mürsî tasavvufu zâhir ilimleriyle meczeden bir anlayışa sahiptir. Onun kendisine intisap etmek isteyenlere geçimlerini çalışarak temin etmelerini tavsiye ettiği, hükümdarlarla görüşmekten titizlikle kaçındığı belirtilmektedir. Bazı kaynaklarda Ebû Medyen el-Mağribî’nin, kendisine intisap etmek isteyen Merakeş hâkimi Sultan Ya‘kūb’a Mürsî’ye gitmesini söylediği kaydedilmektedir. Ancak Mürsî, Ebû Medyen’in ölümünden (594/1198) çok sonra dünyaya geldiğine göre bu bilginin doğru olması mümkün değildir. Öte yandan bu bilgi Mürsî’nin hükümdarlarla görüşmediğine dair rivayetle de çelişmektedir. Bu yanlışlık, Ravżü’r-reyâĥîn müellifi Yâfiî’nin Ebü’l-Abbas el-Merînî’yi Ebü’l-Abbas el-Mürsî şeklinde kaydetmesinden kaynaklanmıştır. Şâzeliyye silsilesi Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’den sonra, “Tarikimiz ne doğuya ne batıya mensuptur, sadece Hasan b. Ali’ye mensuptur, o kutubların ilkidir” diyen Mürsî vasıtasıyla devam etmiştir. İbn Atâullah el-İskenderî, Ķaśîdetü’l-bürde müellifi Muhammed b. Saîd el-Bûsîrî ve Ya‘kūb Arşî onun yetiştirdiği çok sayıda mürid arasında en tanınmışlarıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Atâullah el-İskenderî, Leŧâǿifü’l-minen (nşr. Hâlid Abdurrahman el-Ak), Dımaşk 1992, s. 75-202; Yâfiî, Ravżü’r-reyâĥîn fî ĥikâyeti’ś-śâliĥîn, Kıbrıs, ts., s. 429; Lâmiî, Nefehât Tercümesi, s. 786-787; Şa‘rânî, Ŧabaķātü’l-kübrâ (nşr. Abdurrahman Hasan Mahmûd), Kahire 1421/2001, II, 457-472; a.mlf., el-Envârü’l-ķudsiyye (nşr. Tâhâ Abdülbâkī Sürûr - M. Îd eş-Şâfiî), Beyrut 1988, I, 49, 126-127, 196-200; II, 20-23; Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî, CâmiǾu’l-kerâmât, Beyrut 1329, I, 314-315; Ali Sâlim Ammâr, Ebü’l-Ĥasan eş-Şâźelî, Kahire 1931, s. 160; Hasan es-Sendûbî, Ebü’l-ǾAbbâs el-Mürsî ve mescidühü’l-CâmiǾ bi’l-İskenderiyye, Kahire 1363/1944, s. 1-22; Cemâleddin eş-Şeyyâl, AǾlâmü’l-İskenderiyye fi’l-Ǿaśri’l-İslâmî, Kahire 1945, s. 202-210; Abdülhalîm Mahmûd, el-ǾÂrif-billâh Ebü’l-ǾAbbâs el-Mürsî, Kahire 1392/1972, s. 1-57; a.mlf., Ķażıyyetü’t-taśavvuf: el-Medresetü’ş-Şâźeliyye, Kahire, ts. (Dârü’l-maârif), s. 175-280; Âmir en-Neccâr, eŧ-Ŧuruķu’ś-śûfiyye fî Mıśr, Kahire 1995, s. 124-154; D. M. Dunlop, “A Spanish Muslim Saint: Abu’l-Abbas al-Mursî”, MW, XXXV (1945), s. 181-196; Mustafa Kara, “Şâzeliyye Tarikatı ve Üç Büyük Şeyhi”, Fikir ve Sanatta Hareket, sy. 24 (1981), s. 27-28, 30; Fethullah Müctebaî, “Ebü’l-ǾAbbâs Mürsî”, DMBİ, V, 674-676.

Mustafa Kara