MUDANYA MÜTAREKESİ

İstiklâl Harbi’ni sona erdiren ateşkes antlaşması (11 Ekim 1922).

Millî Mücadele’nin sonunu oluşturan Büyük Taarruz’un hemen arkasından Yunanistan İtilâf devletlerinin ara buluculuğunu istemişti. İstanbul’daki İtilâf devletleri yüksek komiserleri de 4 Eylül 1922’de ilk mütareke teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin İstanbul’daki temsilcisi Hâmid Bey’e yapmışlardı. Rauf Bey hükümeti, bu gelişmeyi cephede bulunan Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’ya bildirdi. Anadolu kurtarıldığı için mütareke ancak Trakya için söz konusu olabilirdi. Mustafa Kemal Paşa, Yunan hükümetinin doğrudan veya İngiltere vasıtasıyla müracaatını dikkate alacağını bildirmekle beraber ordunun ileri harekâtını durdurmadı. İzmir ve Bursa alınırken 2. Süvari Tümeni 6. Kolordu emrinde


Çanakkale’yi ele geçirmekle görevlendirilmişti.

Yunanlılar’ı Anadolu’ya gönderen İngiliz Başbakanı Loyd George ise bölgedeki güçleri takviye ederek hedeflerinden kolay vazgeçmeyeceğini göstermek istedi. Sömürgeler Bakanı Churchill, 16 Eylül’de Boğazlar’ın ele geçirilmesi için Balkan devletlerinden, müttefiklerinden ve sömürgelerinden yardım istemiş, ancak beklediği karşılığı bulamamıştı. Bunun üzerine İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Fransa’ya gidip Fransız Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Poincaré ve İtalya’nın Paris elçisi Kont Sforza ile mevcut durumu görüştüyse de bir sonuç alamadı. İtilâf devletleri arasındaki uzlaşmazlık Yunan kuvvetlerinin Anadolu’ya çıkarılmasından rahatsız olan İtalya ve Fransa’nın muhalefetinden kaynaklanmakla beraber bunda en büyük etken Yunan kuvvetlerinin savaş meydanında yenilmiş olmasıydı.

İtilâf devletleri, Fransız hükümetinin yarı resmî görevlisi olarak İstanbul’dan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmeye giden General Pelle aracılığı ile Türk hükümetinin öncelikli hedefinin Trakya ile İstanbul’un kurtarılması ve Boğazlar’ın serbestliğinin korunması olduğunu öğrendiler. Bunun üzerine 23 Eylül’de tarafsız bölgeye asker gönderilmemesi şartıyla Edirne dahil Doğu Trakya’nın boşaltılıp Türkler’e teslimini öngören bir notayı Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiler. Türk orduları Biga ve Erenköy’ü geri alınca İngiliz kuvvet kumandanı General Harrington askerlerin tarafsız bölgeden çekilmesini istedi. Mustafa Kemal Paşa, harekâtın Yunan ordusunu takip ve Boğazlar’ın serbestliğini sağlama amaçlı olduğunu ve tarafsız bölge tanımadığını bildirdi. General Harrington, 26 Eylül 1922 tarihli bir telgrafla Mustafa Kemal Paşa’ya müracaat ederek müzakerelerin başlamasına kadar Erenköy ve Biga’nın batısından Türk kuvvetlerinin çekilmesini talep etti. Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetiyle muhatapları arasında böyle bir bölgenin belirlenmediğini, Yunan kuvvetlerini takipten başka bir şey yapılmadığını, zira Yunanlar’ın Anadolu’da olduğu gibi Trakya’da da halka kötülük yapmaya devam ettiğini belirterek Türk milletinin de öteden beri Boğazlar’ın serbestliğini istediğini açıkladı. Tarafların barış isteğini ortaya koyduğu bu görüşmelerden sonra 27 Eylül’de Türk süvarilerinin ileri harekâtı durduruldu. Bu aşamada Fransa’nın etkili siyasetçilerinden Franklen Bouillon, İngiliz ve İtalyanlar’ın da tasvibiyle İzmir’e gelip 28 Eylül’de Mustafa Kemal Paşa ile görüştü. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti başkanı ve Dışişleri bakanı ile de bir toplantı yaptı. 29 Eylül 1922 tarihli cevabî bir nota ile 3 Ekim’de Mudanya’da görüşmelere başlanmasının uygun olacağı ve Türk tarafını İsmet Paşa’nın temsil edeceği bildirildi.

Bu görüşmelerde Türk delegasyonunda batı cephesi kurmay başkanı Asım (Gündüz) Paşa ile kurmay yarbay Tevfik Bıyıklıoğlu da yer alıyordu. Fransa’yı kuvvet kumandanı General Charpy, İngiltere’yi işgal orduları kumandanı General Harrington, İtalya’yı General Monbelli temsil ederken Franklen Bouillon da resmî sıfatı olmadan görüşmelere katılıyordu. Yunan delegeleri General Mazarakis ve Albay Sarıyanis, Mudanya’ya gelmekle birlikte müzakerelere katılmayıp limanda demirli bir Yunan nakliye gemisinde beklediler. 3 Ekim’de başlayan müzakerelerde Yunanlılar’ın Meriç nehrinin batı yakasına çekilmesi, boşalan mevkileri önce müttefiklerin, ardından Türkler’in kontrol etmesi, önemli yerlerin müttefik kontrolünde olması, tarafsız bölgelerdeki Türk askerlerinin çekilmesi şeklindeki müttefik isteklerine karşılık Türk tarafı işgalin kısa tutulup Trakya’nın boşaltılmasına hemen başlanmasını, Meriç nehri boyundaki kuvvetlerin nehrin batısında tutulmasını, Karaağaç’ın Türk kuvvetlerine teslim edilmesini istiyordu. Bu isteklere Fransızlar olumlu yaklaşırken İngiliz ve İtalyan temsilcileri yetkisiz olduklarını ileri sürdüler. Görüşmeler 5 Ekim’de kesildi. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa 6 Ekim’de ordulara Boğazlar yönünde hareket serbestliği verdi. İsmet Paşa da Trakya’nın hemen boşaltılıp teslim edilmesini, aksi takdirde harekete geçileceğini bildirdi. İstanbul’daki Fransız yüksek komiseri General Pelle ve Franklen Bouillon’un ara buluculuğu ile harekât emri bir gün ertelendi. Türk hükümetinin sert ve kararlı bir tavır alacağını beklemeyen İngiltere prestijini kurtaracak bir şeyler yapma telâşı içerisindeydi. Ancak Türk tarafının kararlı yaklaşımı sonunda 6-7 Ekim gecesi Paris’e giden Lord Curzon, müttefik temsilcileriyle görüşerek Trakya’nın bir ay içinde Türk askerine teslimi ve barış konferansı sırasında tarafsız bölge ile Meriç’in doğu kıyısının müttefik kuvvetlerce işgalinde mutabık kaldı.

9 Ekim’de yeniden başlayan görüşmelerde başından beri gözlemci sıfatında bulunan ve İtilâf devletlerinin vereceği hükme razı olmaktan başka çaresi kalmayan Yunan delegeleri kuvvetlerinin Meriç nehrinin batısına çekilmesi kararının siyasî olduğunu, bunu kabule yetkili olmadıklarını bildirdiler. Yunan delegelerinin yetkisizliğini belirten General Harrington, Yunan hükümetinin varılan anlaşmayı kabul etmemesi halinde bile sözleşmenin müttefikler tarafından uygulanacağını söyledi. Mudanya Mütarekesi 11 Ekim 1922 sabahı imzalandı. Yunan kuvvetlerinin Doğu Trakya’da gerisine çekilecekleri hattı belirlemek, Doğu Trakya’nın boşaltılması ve Türkler’e teslimi düzenini ve işgal döneminde asayişi sağlamak üzere denetimi gerçekleştirmek için şu hususlara karar verilmişti: 1. Üç gün içinde yürürlüğe girecek anlaşma ile Türk-Yunan çarpışması sona erecektir. 2. Yunan kuvvetleri, Akdeniz’e döküldüğü yerden Trakya ile Bulgaristan sınırının kesiştiği noktaya kadar Meriç’in sol kıyısına çekilecektir. 3. Barış yapılana kadar Karaağaç dahil Meriç’in sağ kıyısı müttefiklerce işgal edilecektir. 4. Edirne’ye ulaşan demiryolunun Cisr-i Mustafa Paşa’dan Kuleliburgaz’a kadar Meriç’in sağ kıyısını izleyen kısmı üç müttefik, bir Yunan ve bir Türk delegeden oluşan komisyonun gözetimi altında olacaktır. 5. Doğu Trakya’daki Yunan tahliyesi askerî kıtalar, araç gereçle cephaneler ve yiyecek depoları dahil on beş günde yapılacaktır. 6. Jandarma dahil Yunan sivil memurları mümkün olan en kısa zamanda çekilecek ve yerlerini Türk tarafına teslim edilmek üzere müttefiklere devredecektir. Bu devir teslim âzami otuz günde tamamlanacaktır. 7. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti, asayiş ve düzeni sağlamak için subayları dahil en fazla 8000 kişilik bir jandarma kuvvetini memurlara katabilecektir. 8. Yunan askerlerinin çekilmesi ve mülkî idare teslimi işi müttefik karma kuvvetlerinin gözetimi altında yapılacaktır. 9. Bütün kuvvetlerden başka ortalama yedi taburluk müttefik kuvveti Doğu Trakya’yı işgal edip asayişin devamını sağlayacaktır. 10. Müttefik heyet ve kıtalarının geri çekilmesi Yunanlılar’ın boşaltmasından otuz gün sonra olacaktır. Müttefikler, asayişin sağlanması ve Türk olmayan halkın korunması için yeterli tedbirlerin alındığında hemfikir olursa bu geri çekiliş daha erken bir tarihte de olabilecektir. 11. Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları boğazların yaklaşık 15 km. doğusundaki hatta duracak, barış konferansı sırasında da ileriye geçmeyecektir. Bu hat Çanakkale bölgesinde Lapseki, kuzeyde Bozburun ve güneyde Kumburnu esas noktaları


teşkil etmek üzere İzmit yarımadasında İzmit körfezinde Darıca’dan Karadeniz’de Şile’ye kadar uzanmakta ve Gebze’den geçmektedir. Bu mevkiler Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine aittir. Darıca’dan Şile’ye giden yoldan Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti ve askeriyle müttefik askerleri ortak yararlanabilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti ve müttefikler burada kuvvet artışı yapmayacaktır. 12. Müttefiklerin birlikleri bulundukları yerde kalacak, barış konferansı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti de buna riayet edecektir. Söz konusu arazi İstanbul yarımadasında Pedima’nın 7 km. kuzeybatısında Karadeniz üzerinde bir noktada Istranca, Mertekli, Kışağılı, Sinekli, Karasinan çiftliği, Kadıköy, Yenice, Kaladina çiftliği, Kalikratya hattının doğusundaki yarımadanın bütünü dahil Gelibolu yarımadasında Baklaburnu, Sarosburnu, Bolayır ve Soğluma mansabı hattının güneyinde kalan Gelibolu yarımadasının bütün kısmıdır. 13. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti barış antlaşması onaylanıncaya kadar Doğu Trakya’ya askerî kıtalar geçirmemeyi ve orada ordu toplamamayı taahhüt edecektir. 14. Antlaşma, imzalanmasından üç gün sonra yürürlüğe girecektir.

Başlangıçta bu kararları kabul etmeyen Yunan hükümeti üç gün sonra mütareke sözleşmesini onayladığını bildirmek zorunda kaldı. Kuvvetlerinin çekilmesi ve müttefiklerin kontrolü Türk kuvvetlerine devri otuz günde tamamlandı. Kasım sonuna kadar Doğu Trakya anavatana katılmış oldu.

Mudanya Mütarekesi, Yunanlılar’ın aslında Osmanlı Devleti’nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin teşkil ettiğini açık bir şekilde göstermiştir. Bu mütareke, Millî Mücadele’nin sadece Yunan silâhlı gücüne karşı değil gerçek anlamda bütün bir müttefik cepheye karşı verildiğini de kanıtlamıştır. Öte yandan Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti müttefik devletler tarafından resmen tanınmıştır. Mudanya Mütarekesi ile, Boğazlar’ın kontrol edilmesi maddesinden doğabilecek Türk-İngiliz çatışmasının önüne geçildiğini söylemek mümkündür. Bu mütareke askerî zaferlerin siyasî başarılarla desteklenmesi sürecinin ilk hamlesidir. Mustafa Kemal Paşa da Müdâfaa-i Hukuk cemiyetleri ve belediye başkanlıklarına hitaben yayımladığı genelgede büyük zaferin ilk semeresinin Mudanya’da alındığını, bütün milletin sarsılmaz azmi, ordunun karşı konulamaz gücünün barış konferansında meşrû hakları sağlamaya kefil olduğunu bildirmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1945, I, 240-260; T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, XXIII, Ankara 1960, s. 349-353; Ali Fuat Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekelerinin Tarihi, Ankara 1948; Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya’da Millî Mücadele, Ankara 1955, I, tür.yer.; Ali Fuat Cebesoy, Siyasî Hatıralar, İstanbul 1957, s. 79; D. Walder, The Chanak Affair, Hutchinson-London 1971, s. 298, 304; Selâhattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Ankara 1978, IV, tür.yer.; Mustafa İsmet İnönü, Hatıralar (haz. Sabahattin Selek), İstanbul 1987, II, 27-39; A. Mango, Atatürk, London 1999, s. 348-357.

Cezmi Eraslan