MÜBÂREKPÛRÎ

(المباركپوري)

Ebü’l-Ulâ Muhammed Abdurrahmân b. Abdirrahîm el-Mübârekpûrî (1865-1935)

Hindistanlı hadis âlimi.

Hindistan’ın kuzey eyaleti Uttar Pradeş’e bağlı A‘zamgarh şehrinin Mübârekpûr beldesinde doğdu. İslâm dünyasında Mübârekfûrî diye tanındı. İlk eğitimini babasından gördü; Urduca ve Farsça bazı risâleler okudu. Daha sonra Hüsâmeddin el-Mievî ve Selâmetullah el-Ceyracpûrî gibi âlimlerden Arapça, fıkıh, fıkıh usulü ve mantık dersleri aldı. Tahsilini tamamlamak için Gāzîpûr’daki (Uttar Pradeş) Çeşme-i Rahmet Medresesi’ne gitti; medresenin reisi Abdullah Gāzîpûrî’den beş yıl süreyle aklî ve naklî ilimleri okudu. Ardından hocasının teşvikiyle Delhi’ye, Hindistan’daki Ehl-i hadîs hareketinin kurucusu kabul edilen Nezîr Hüseyin’in yanına giderek ondan çeşitli eserler okudu ve bu eserlerle başka kaynakların rivayet ve tedrîs icâzetini aldı (1306 [1888] tarihli bu icâzeti Tuĥfetü’l-aĥveźî’nin başında yayımlanmıştır: I, 3-4).

Tahsilini tamamladıktan sonra Mübârekpûr’a dönerek irşad ve tedrîs faaliyetine başladı. Burada kurduğu Dârütta‘lîm adlı medresede ders okuttu, fetva verdi, vaaz ve irşadla meşgul oldu. Şöhreti kısa sürede yayıldı ve bölgede birçok medresenin kurulmasına öncülük etti. Gondabondihar’da açtığı Sirâcülulûm’da bir süre ders verdi. Azîmâbâdî’nin isteği üzerine onun yanına giderek ǾAvnü’l-maǾbûd adlı eserinin telifine yardımcı oldu (1902-1905). Hocası Abdullah Gāzîpûrî’nin davetiyle bir ara Ârre’deki Medrese-i Ahmediyye’de ders okuttu; ardından bir süre Kalküta’daki Dârü’l-Kur’ân ve’s-sünne Medresesi’nde hocalık yaptı. Tedrîs hayatı boyunca pek çok öğrenci yetiştirdi. Bunlar arasında Sîretü’l-İmâm el-Buħârî’nin müellifi Abdüsselâm Mübârekpûrî, oğlu Ubeydullah er-Rahmânî, Berlin’de Arapça hocalığı yapan Muhammed b. Abdülkādir el-Merâkeşî ve Leknev’deki Nedvetü’l-ulemâ hocalarından Takıyyüddin el-Hilâlî gibi isimler yer alır. Mübârekpûrî daha sonra doğduğu beldeye dönerek eser yazmakla meşgul oldu. Bu sebeple Suudi Arabistan hükümetinin Harem-i şerif’te, Hindistan’da ve Dârü’l-hadîsi’r-Rahmâniyye’de hadis dersleri vermesi için yaptığı teklifleri geri çevirdi. Mübârekpûrî, sadece telifle meşgul olduğu bu dönemde en önemli eseri olan Tuĥfetü’l-aĥveźî’ye ağırlık verdi. Eserin yarısına geldiğinde gözlerini kaybettiyse de Delhi’ye gidip ameliyat oldu ve gözlerinin biri açıldı. Eserin geri kalan kısmını oğlu Ubeydullah Mübârekpûrî ile öğrencilerinden Abdüssamed Mübârekpûrî’nin yardımıyla tamamladı. 22 Ocak 1935’te vefat etti ve Mübârekpûr’da defnedildi.

Mübârekpûrî, XIX. yüzyılda özellikle taklitçi akımlara tepki olarak gelişen ve polemikçi bir hüviyet taşıyan Ehl-i hadîs hareketinin önemli simalarından biridir. Amelî konularda hiçbir mezhep imamına uymayan Mübârekpûrî itikadda Selefî bir yol takip etti. Tuĥfetü’l-aĥveźî’de belli bir mezhebin görüşüne göre yorum yapmayarak hadislerle ilgili görüşler arasında tercihlerde bulundu. Diğer eserlerinde, özellikle Hanefî mezhebine bağlı Diyûbend ekolü mensuplarıyla ihtilâf halinde oldukları, namazda imamın arkasında Kur’an okuma ve köylerde cuma namazı kılma gibi konular ağırlıklı biçimde yer alır. Diğer taraftan dönemin Batılılaşmış aydınlarına, Seyyid Ahmed Han tarafından temsil edilen modernist harekete şiddetle karşı çıktı ve onlara reddiye yazdı. Ehl-i hadîs hareketinin şiddetli tepkilerine hedef olan Ehl-i Kur’ân hakkında ise Tuĥfetü’l-aĥveźî’nin


mukaddimesinde bir bölüm ayırdığı, ancak ölümü sebebiyle bunu yazmaya fırsat bulamadığı kaydedilmektedir. Eserlerinde ilmî bir üslûp kullanmakla birlikte muhaliflerine karşı zaman zaman alaycı ifadeler sarfettiği, mensubu olduğu Ehl-i hadîs hareketini destekleme ve Hanefîler’i eleştirme konusunda aşırı gittiği belirtilmektedir (Abdülhay el-Hasenî, VIII, 243).

Eserleri. 1. Tuĥfetü’l-aĥveźî şerĥu CâmiǾi’t-Tirmiźî. Eserin kaleme alınmasında müellifin çağdaşı bazı Hanefî âlimlerinin yazdığı Tirmizî şerhlerinin önemli rolü olmuştur. Bunlardan özellikle Enver Şah el-Keşmîrî’nin el-ǾArfü’ş-şeźî Ǿalâ CâmiǾi’t-Tirmiźî’siyle İşfâkurrahmân el-Kandehlevî’nin eŧ-Ŧîbü’ş-şeźî fî şerĥi’t-Tirmiźî adlı eserinin Tirmizî’nin kitabını Hanefî fıkhına tâbi bir eser haline çevirdiğini düşünen Mübârekpûrî kitabına mensubu olduğu Ehl-i hadîs hareketinin düşüncelerini yansıtmıştır (Ebû Yahyâ İmâm Han Nevşehrevî, Terâcim-i ǾUlemâǿ-i Ĥadîŝ-i Hind, I, 402-403). Klasik hadis şerhleri tarzında kaleme alınan ve yazımı on dört yıl (1921-1935) süren şerhin sonundaki bir takrizden ilk cildin 1924’te basıldığı anlaşılmaktadır (Mübârekfûrî, Tuĥfetü’l-aĥveźî, X, 531); daha sonra tamamı dört cilt olarak neşredilmiştir (Delhi 1935). Eserin ikinci baskısı iki ciltlik Muķaddime’siyle birlikte on iki cilt halinde yapılmış olup (nşr. Abdurrahman Muhammed Osman, Kahire 1964-1967) Mültan, Diyûbend, Beyrut ve Kahire neşirleri de vardır. Hindistan Ehl-i Hadîs Konferansı Ehl-i hadîs düşüncesini yaymak için eseri ücretsiz olarak dağıtmıştır (Ebû Yahyâ İmâm Han Nevşehrevî, Hindustân, s. 189-190). 2. Muķaddimetü Tuĥfeti’l-aĥveźî. Eserde hadis tarihi ve hadis literatürü hakkında bilgi verildikten sonra Tirmizî’nin hayatı, çalışmaları, hadisçiliği ve el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’in özellikleri anlatılmaktadır. Mübârekpûrî’nin, Keşfü’ž-žünûn’dan büyük ölçüde istifade ederek yazdığı Muķaddime (Çakan, s. 166), vefatından sonra 1940 yılında (3. baskı, Beyrut 1404) öğrencilerinin gayretiyle yayımlanmış (Muķaddimetü Tuĥfeti’l-aĥveźî, II, 218-220), bu neşir Kahire baskısında iki cilt halinde yer almıştır. 3. Şifâǿü’l-ġilel fî şerĥi Kitâbi’l-Ǿİlel. Tirmizî’nin Kitâbü’l-Ǿİleli’ś-śaġīr’inin şerhi olan çalışma Tuĥfetü’l-aĥveźî’nin son cildinin sonunda neşredilmiştir (X, 458-530). 4. İbkârü’l-minen fî tenķīdi Âŝâri’s-sünen. Hindistanlı Hanefî âlimi Zahîr Ahsen en-Nîmevî’nin özellikle mezhepler arasında ihtilâflı olan ahkâm hadislerini toplamak ve Hanefî mezhebi açısından değerlendirmek üzere tasnif ettiği Âŝârü’s-sünen adlı kitabını eleştirmek amacıyla Arapça olarak kaleme alınmıştır (Delhi 1338/1919; Laylpur 1388/1968). 5. İǾlâmü ehli’z-zemen tebśıratü Âŝâri’s-sünen. Yine Âŝârü’s-sünen’in tenkidi hakkında Urduca bir eser olup İbkârü’l-minen’in tercümesi olması da muhtemeldir (Ebû Yahyâ İmâm Han Nevşehrevî, Hindustân, s. 54). 6. Nûrü’l-ebśâr. Zahîr Ahsen Nîmevî’nin köylerde cuma namazının kılınmasının zaruri olmadığına dair CâmiǾu’l-âŝâr fi’ħtiśâśi’l-cumǾa bi’l-emśâr adlı Urduca risâlesine cevap olarak yazılmış Urduca bir risâledir ve aynı konudaki diğer iki risâleyle birlikte yayımlanmıştır (Lahor 1978). Mübârekpûrî’nin bu eseri desteklemek için yazılmış Żiyâǿü’l-ebśâr ve Tenvîrü’l-ebśâr bi-teǿyîdi Nûri’l-ebśâr adlı Urduca iki risâlesi daha vardır. 7. Taĥķīķu’l-kelâm fî vücûbi’l-ķırâǿa ħalfe’l-imâm. Hint alt kıtasında Hanefîler’le Ehl-i hadîs arasındaki en önemli ihtilâf konularından biri olan, cemaatle namaz kılarken imamın arkasında Kur’an okumanın farz olup olmadığına dair bu Urduca eserde müellif imamın arkasında Kur’an okumanın farz olduğunu söylemektedir (I, 1320/1902; II, 1335/1916, baskı yeri yok; Mültan 1978). Hindistan Ehl-i Hadîs Konferansı bu eseri ücretsiz dağıtmıştır (a.g.e., s. 189-190). 8. el-Maķāletü’l-ĥüsnâ fî sünniyyeti’l-muśâfaĥa bi’l-yedi’l-yümnâ. Urduca bir risâle olup Vasiyyullah Muhammed Abbas tarafından Arapça’ya çevrilmiştir (Faysalâbâd 1402). 9. el-Ķavlü’s-sedîd fî mâ yeteǾallaķu bi-tekbîrâti’l-Ǿîd (Lahor 1968). 10. Kitâbü’l-Cenâǿiz. Urduca olan eserde cenaze ile ilgili hükümler geniş bir şekilde ele alınmıştır (Mübârekfûrî, Muķaddimetü Tuĥfeti’l-aĥveźî, II, 209-210). Müellifin Ħayrü’l-mâǾûn fî menǾi’l-firâr mine’ŧ-ŧâǾûn adlı bir eseri daha vardır. Mübârekpûrî hocası Nezîr Hüseyin ile Abdullah Gāzîpûrî’nin fetvalarını bir araya getirmiş, Nezîr Hüseyin’in fetvaları Fetâvâ Neźîriyye adıyla neşredilmiştir (I-II, Delhi, ts.). el-Vişâĥu’l-ibrîzî fî ĥükmi’d-devâǿi’l-İngilîzî adlı yayımlanmamış risâlesinden döneminin güncel problemleriyle de ilgilendiği anlaşılmaktadır. Onun yayımlanmamış veya tamamlanmamış Urduca başka risâleleri de zikredilmektedir (a.g.e., II, 210; Ebû Yahyâ İmâm Han Nevşehrevî, Terâcim-i ǾUlemâǿ-i Ĥadiŝ-i Hind, I, 406-407).

BİBLİYOGRAFYA:

Mübârekfûrî, Tuĥfetü’l-aĥveźî (nşr. Abdurrahman M. Osman), Kahire 1986, I, 3-5; X, 531; a.mlf., Muķaddimetü Tuĥfeti’l-aĥveźî (nşr. Abdurrahman M. Osman), Kahire 1387/1967, I, 98-99; ayrıca bk. Abdüssemî‘ el-Mübârekfûrî’nin yazdığı biyografi, II, 189-220; Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ħavâŧır, VIII, 242-243; Ebû Yahyâ İmâm Han Nevşehrevî, Hindustân meyn Ehl-i Ĥadîŝ ki Ǿİlmî Ħidmât (nşr. M. Hânif Yezdânî), Sahival 1391/1971, s. 51, 54-55, 132, 189-190; a.mlf., Terâcim-i ǾUlemâǿ-i Ĥadîŝ-i Hind, Lahor 1992, I, 401-407; Emîn Ahsen Islâhî, Mebâdi-i Tedebbür-i Ĥadîŝ, Lahor 1989, s. 13-14; İsmail L. Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul 1989, s. 165-166; İrşâdülhak Eserî, Pâk u Hind meyn ǾUlemâǿey Ehl-i Ĥadîŝ ki Ħidmât-ı Ĥadîŝ, Faysalâbâd 1990, s. 112-114; Halid Zaferullah Daudi, Pakistan ve Hindistan’da Şâh Veliyyullah ed-Dehlevî’den Günümüze Kadar Hadis Çalışmaları, İstanbul 1995, s. 218-222.

Mehmet Özşenel