MUAN‘AN

(المعنعن)

Senedinde “an” edâ sîgası bulunan hadis.

Sözlükte “an harfiyle rivayet etmek” anlamındaki an‘ane fiilinden türetilmiş ism-i mef‘ûl olan muan‘an kelimesi terim olarak “senedinin herhangi bir yerinde ‘an fülân’ (falandan nakledilmiştir) diye rivayet edilen hadis” demektir. Bir hadisi bu şekilde rivayet eden râviye muan‘in denir.

An‘ane, I. (VII.) yüzyıldan itibaren râvilerin birbirinden hadis naklederken kullandıkları bir rivayet şeklidir. Özellikle tahdîs, ihbâr ve semâ gibi edâ sîgalarının henüz yaygınlaşmadığı ilk dönemlerde bir hocadan semâ yoluyla alınan hadislerin naklinde buna sıkça rastlanır (İbn Hacer el-Askalânî, Taġlîķu’t-taǾlîķ, II, 9). İmam Şâfiî, kendisinden önceki dönemlerde bu sîganın “semâ” anlamı dışında pek kullanılmadığını, ancak kendi devrinde ortaya çıkan müdellis bazı râvilerin buna farklı anlamlar yüklediğini söyler. Bu tarihlerden sonra “an” sîgasıyla yapılan nakiller etrafında ihtilâf belirmiş, “an”ın semâ anlamı ifade edip etmeyeceği ve içinde bu sîganın yer aldığı senedin muttasıl olup olmayacağı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.

Ahmed b. Hanbel, Ali b. Medînî, Buhârî, Ebû Zür‘a er-Râzî ve Ebû Hâtim er-Râzî başta olmak üzere III. (IX.) yüzyıl muhaddislerinin çoğuna göre “an” ile nakledilen rivayetin semâ yoluyla alınmış kabul edilmesi için senedde tedlîs bulunmamak şartıyla talebe ile hocanın en az bir defa görüşmüş olması gerekir. İmam Müslim ise talebe ile hocanın aynı yüzyılda yaşamış olmasını ve birbiriyle görüşme imkânının bulunmasını yeterli bulmaktadır. Sonradan gelen muhaddislerin çoğu râvinin sika olması, tedlîs yapmaması ve hocasıyla bir defa karşılaşması şartıyla aksi sabit görülmedikçe an‘aneli rivayetin semâ yoluyla alındığı ve senedin muttasıl olduğu görüşünü benimsemiştir. Sadece sahih hadis derlemek için yola çıkan müelliflerin eserlerine an‘aneli rivayetleri almaları da bunu doğrulamaktadır. Bununla birlikte hadisin muttasıl olduğu kesinlik kazanıncaya kadar tâbiînin an‘aneli rivayetini mürsel, tâbiînden sonraki râvinin bu tür rivayetini münkatı‘ kabul edenler de vardır.

“An” sîgasıyla çokça rivayette bulunan müteahhirîn hadisçileri bu sîgaya farklı bir anlam yüklemişlerdir. Süyûtî, kendi dönemindeki Doğulu âlimlerin (Meşârika) bu sîga ile daha çok icâzet yoluyla aldıkları hadisleri rivayet ettiklerini, Batılı âlimlerin (Megāribe) ise onu hem semâda hem icâzette kullandıklarını belirtmiştir (Tedrîbü’r-râvî, s. 134, 136). Bu sîga müşahede edilen veya edilmeyen olayları nakletmekte de kullanılır. Muan‘an hadis sened ve metninin durumuna göre sahih, hasen veya zayıf olabilir.

İbn Rüşeyd, es-Senenü’l-ebyen ve’l-mevridü’l-emǾan fi’l-muĥâkeme beyne’l-İmâmeyn fi’s-senedi’l-muǾanǾan adlı çalışmasında (nşr. Muhammed Habîb b. Hoca, Tunus 1397/1977; nşr. Salâh b. Sâlim el-Mısrâtî, Medine 1417/1996) Buhârî ve Müslim’in, Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyânü meźhebi’l-İmâm Müslim fi’l-ĥadîŝi’l-muǾanǾan bi-şarŧıhî ve beyâni’l-maǾniyyi bi’n-naķdi ve’r-red fî kelâmihî adlı risâlesinde (Haleb 1405, Zehebî’nin el-Mûķıža adlı eseriyle birlikte, s. 115-140) Müslim’in muan‘an hadis konusundaki görüşünü tartışmıştır. Hâlid Mansûr Abdullah ed-Düreys de Mevķıfü’l-İmâmeyn el-Buħârî ve Müslim min iştirâŧi’l-luķyâ ve’s-semâǾ fi’s-senedi’l-muǾanǾan beyne’l-müteǾâśırîn adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Müslim, “Muķaddime”, 6; Şâfiî, er-Risâle (nşr. Ahmed M. Şâkir), Kahire 1399/1979, s. 378-379; Hâkim en-Nîsâbûrî, MaǾrifetü Ǿulûmi’l-ĥadîŝ (nşr. Seyyid Muazzam Hüseyin), Medine-Beyrut 1397/1977, s. 34-35; İbn Abdülber, et-Temhîd (nşr. Mustafa b. Ahmed el-Alevî - M. Abdülkebîr el-Bekrî), Mağrib 1387/1967, I, 12-14; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 61-67; Zehebî, el-Mûķıža (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1405, s. 44-46; Irâkī, Fetĥu’l-muġīŝ, s. 73-75; İbn Hacer el-Askalânî, Taġlîķu’t-taǾlîķ (nşr. Saîd Abdurrahman Mûsâ el-Kazekī), Beyrut-Dımaşk-Amman 1405/1985, II, 9; a.mlf., en-Nüket Ǿalâ kitâbi İbni’ś-Śalâĥ (nşr. Rebî‘ b. Hâdî Umeyr), Riyad 1408/1988, II, 583-586, 595-599; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Medine 1379/1959, s. 132-136; Tecrid Tercümesi, Mukaddime, I, 151-156; Haldûn el-Ahdeb, Esbâbü iħtilâfi’l-muĥaddiŝîn, Cidde 1405/1985, I, 179-196; Hâlid Mansûr Abdullah ed-Düreys, Mevķıfü’l-İmâmeyn el-Buħârî ve Müslim min iştirâŧi’l-luķyâ ve’s-semâǾ fi’s-senedi’l-muǾanǾan beyne’l-müteǾâśırîn, Riyad 1417/1997, s. 43-70; G. H. A. Juynboll, “MuǾanǾan”, EI² (İng.), VII, 260-261.

Abdullah Aydınlı