MOZAMBİK

Afrika’nın güneydoğusunda ülke.

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA

II. TARİH

III. ÜLKEDE İSLÂMİYET

Hint Okyanusu kıyısında kuzeyden güneye doğru 1900 km. boyunca uzanan Mozambik kuzeyde Tanzanya, kuzeybatıda Malavi ve Zambiya, batıda Zimbabve,


güneyde Swaziland ve Güney Afrika Cumhuriyeti ile komşudur. Resmî adı Mozambik Cumhuriyeti olan ülkenin yüzölçümü 801.590 km², nüfusu 18.600.000 (2004 tah.), başşehri Maputo (1.140.000), diğer önemli şehirleri Matola (521.000), Beira (487.000) ve Nampula’dır (372.000).

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA

Mozambik’in büyük bir kısmını, Natal kesiminde daralan ve Aşağı Limpopo nehri etrafındaki Maputo ovası ile alçak Sabi (Beira) ovasını ve irili ufaklı bazı kumlukları içeren geniş bir kıyı ovası oluşturur. Onun gerisinde ise yapısında granitlerin hâkim bulunduğu bir plato uzanır. Ülke bol yağışlı tropikal bir iklime sahiptir. Kıyı boyunca devam eden Mozambik sıcak su akıntısı yıllık ortalama sıcaklıkları yükseltir; bu değerler güneyde 23°C, kuzeyde 27°C arasında değişmektedir. Yağışlar kıyı istasyonları olan Beira, Quelimane, Inhambane’de genellikle 1000 milimetreden fazladır; iç kısımlara doğru gidildikçe azalarak Limpopo ve Save ırmakları arasında 400 milimetrenin altına düşer. Yağış miktarı dağlık kesimlerde 2000 milimetreye varan bir değer gösterir. Kuzeybatıda deniz seviyesinden 480 m. yükseklikte yer alan Malavi (Nyassa) gölü Afrika’nın üçüncü büyük gölüdür; genişliği 30-80 km. arasında değişen gölün en derin yeri 700 metredir. Başlıca akarsular Zambezi ve Limpopo nehirleridir. Afrika’nın dört büyük nehrinden biri olan 2600 km. uzunluğundaki Zambezi’nin yukarı kesiminde 122 m. yükseklikten dökülen dünyanın en büyük çağlayanlarından Victoria bulunmaktadır. Limpopo ise Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Witwatersrand yöresinden doğar ve Zimbabve platosundan çıkışında bir dizi büyük çağlayan oluşturduktan sonra Maputo’nun kuzeyinde Hint Okyanusu’na dökülür. Ülkenin geniş bir kısmında doğal bitki örtüsünü ormanlar meydana getirir. Alçak sahalarda savan otluk ve fundalıkları, kıyı kordonlarında yoğun kıyı ormanları hâkimdir. Aşağı Limpopo havzasında kurak savan tipinin temsilcisi olan baobab ağaçları yaygındır.

Mozambik’te nüfus yoğunluğu 23 kişidir. Nüfusun büyük bir kısmını birçok et-nik gruba ayrılan Bantular oluşturur; ayrıca melezler, Hintliler ve Çinliler de bulunur. Siyah nüfusun büyük çoğunluğu dağınık, küçük köylerde yaşar; bunların en yoğun olduğu sahalar kıyı boyu ile Zambezi deltasıdır. Beyaz nüfusun çoğu şehirlerde oturur. Resmî dil Portekizce’nin yanında daha çok yerel diller konuşulur. Halkın yaklaşık % 30’unun hıristiyan olduğu ülkede müslüman oranıyla ilgili olarak % 20-30 arasında farklı rakamlar verilmekte, nüfusun geri kalanını animistlerle diğer din mensupları teşkil etmektedir.

Mozambik ekonomisinin önemli iki unsuru tarımsal ürünlerin ihracatı ile liman faaliyetleridir. Başlıca ürünleri mısır, muz, hint darısı, manyok, yer fıstığı, şeker kamışı, kenevir, pamuk, tütün, çay, pirinç ve hindistan cevizi teşkil eder. Hayvancılık sığır, koyun, keçi ve domuz üzerinedir; al-çak sahalarda çeçe sineği sebebiyle hayvancılık yapılamaz. Aşağı Zambezi bölgesinde yaşayan bazı kabileler küçük çapta balıkçılıkla meşguldür.

Ülkenin maden kaynakları gümüş, amyant, boksit, beril, kömür, kolumbit, grafit, mika, lityum, altın, tuz, turmolin ve uranyumdur; ancak bunlardan gereğince yararlanıldığı söylenemez. Ekonomik hayat Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve ve Malavi’den gelen demiryolları etrafında gelişmiştir. En önemli liman olan Maputo aynı zamanda bir sanayi merkezidir; burada özellikle gıda sanayiine ait tesisler, bira, yağ ve sabun fabrikalarıyla küçük madenî eşya imalâthaneleri bulunmaktadır. Mozambik güçlü bir ekonomiye sahip değildir; halk iş bulmak için daha zengin durumdaki komşuları Güney Afrika Cumhuriyeti ile Zimbabve’ye gider. İhraç edilen tarımsal ürünlerin başında pamuk, hindistan cevizi, kenevir ve şeker gelir. İthal malları tekstil, gıda, kimya, metal sanayii ürünleri, her türlü işlenmiş eşya ve ulaşım araç gereçleridir. Ülkenin ticarî dengesi devamlı şekilde açık verir; bununla birlikte alınan bazı önlemlerden sonra yabancı sermaye yatırımları artmaya başlamıştır. Gelir kaynakları arasında özellikle Maputo bölgesinde gelişmiş olan turizm önemli bir yer tutar.

BİBLİYOGRAFYA:

Sami Öngör, Devletler ve Ülkeler Ansiklopedisi, Ankara 1967, s. 123; Ahmet Ardel, Hidrografya: Okyanuslar ve Denizler, İstanbul 1975, s. 177; Türkkaya Ataöv, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri, Ankara 1977, s. 429-445; Selâmi Gözenç, Afrika Ülkeler Coğrafyası I, İstanbul 1995, s. 145-149; Aydoğan Köksal, Afrika Genel ve Ülkeler Coğrafyası, Ankara 1999, s. 124-131; “Mozambik”, Gelişim Büyük Coğrafya Ansiklopedisi, İstanbul 1981, VII, 1895-1902.

Aydoğan Köksal





II. TARİH

Milâttan önce VII. yüzyılın sonlarında Fenikeliler’in ayak bastığı sanılan ve I ve IV. yüzyıllarda Bantu kavmi tarafından istilâ edilen Mozambik’in İslâmî dönemdeki tarihi, Basra körfezindeki müslüman Araplar’ın VII. yüzyılın ortalarında Hint Okyanusu sahillerine gelmesiyle başlar. Abdülmelik b. Mervân zamanında Uman’dan kaçan bazı Hâricîler ile Hişâm b. Abdülmelik döneminde Hz. Hüseyin’in torunu Zeyd b. Ali Zeynelâbidîn taraftarı bir grup bölgeye gelip yerleşti. Müslümanlar,


kısa bir süre sonra Doğu Afrika’nın Ümitburnu’na kadar uzanan sahil şeridine ve buralarda Süfâle (Sofala), Mozambik gibi adalara hâkim olup bu sahillerde küçük şehir devletleri kurdular ve iç bölgelerdeki yerli krallıklarla ticarî ilişkiler geliştirdiler. Araplar’ın ardından Şîraz kökenli İranlılar, Hintli ve Çinliler ticaret yapmak amacıyla bölgeye geldiler. X. yüzyılın sonlarında İran’dan bölgeye sığınan Şîraz emîri tarafından Kilve adasında kurulan sultanlık, XII. yüzyılın sonlarında hâkimiyet alanını kuzeyde Zengibar ve Pemba, güneyde Mozambik ve Süfâle adalarına kadar genişletti. Adanın sultanı Mûsâ b. Bîk’in adı zamanla Musambih ve ardından Mozambik’e dönüşerek adanın ismi haline gelmiş, XVI. yüzyılın başlarında buraya gelen Portekizliler bölgedeki bütün sahiller için Mozambik adını kullanmaya başlamışlardır. İslâm kaynaklarında Mozambik sahillerinin adı, altın ticaretinin önemli merkezi olan Süfâle şehri dolayısıyla Bilâdüssüfâle, Süfâletüzzeheb, Süfâletüttebr veya yerli halkın zenci olması sebebiyle Bilâdüzzenc olarak geçmektedir. 304 (916) yılında bölgeyi ziyaret eden Mes‘ûdî, Süfâle’den zenci ülkesinin en uç noktası diye bahseder ve Umanlı denizcilerin Kanbulu, Süfâle ve Vakvak ülkelerine gittiklerini, zenci yerlilerin içinde müslüman olanların bulunduğunu belirtir. XII. yüzyıl İslâm coğrafyacılarından İdrîsî, Süfâle’de altın ve demir madenlerinin bolluğuna dikkat çekmiştir.

1497 yılında Mozambik adasına gelen Vasco da Gama ada halkından iki rehberle Hint Okyanusu’na açılmak istedi ve bu talebi karşılanmadığı takdirde adayı top ateşine tutma tehdidinde bulundu. Kendisine verilen rehberlerle Kalküta’ya gitmek üzere ayrılınca Mozambik adası Portekiz saldırısından kurtuldu. Vasco da Gama, 1502-1504 yıllarındaki ikinci seferinde Süfâle’den epeyce altın alıp bunları Portekiz kralına götürdü. Süfâle ve Kilve’yi Hindistan yolu üzerinde birer üs olarak kullanmak isteyen Portekiz Kralı I. Manuel bölgeye bir donanma gönderdi (1505). Portekizli kumandan Francisco d’Almedia, Süfâle ve Kilve’de kendi getirdiği malzemelerle kaleler inşa ettirdi. 1507’de tarihî Süfâle İskelesi’nin yerini Mozambik adası aldı. Adada Hindistan seferine çıkan Portekiz gemileri için depo, denizciler için sağlık evi ve bir kilise yaptırıldı. Mozambik adası kısa zamanda Hint Okyanusu sahilinde Portekiz sömürgeciliğinin en önemli merkezi oldu.

Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriyye’de Habeş memleketinin Makdişu sahillerindeki şehirleri anlatırken bölgenin en uzak noktasında altın madenleriyle meşhur Süfâle’nin bulunduğunu söyler; ayrıca Membâse (Mombasa), Melindî (Melinde), Mûse Bîk (Mozambik) ve Kilve’yi zikreder. XVI. yüzyılda Mozambik sahilleri hakkında ayrıntılı bilgi veren Portekizli seyyah Duarte Barbosa, Mozambik sahilindeki şehirlerde yaşayan müslümanların Melinde, Mombasa ve Kilve’den buraya pamuklu ve yünlü kumaşlarla inci getirip karşılığında altın aldıklarını, bugünkü Mozambik’in arka ülkesi konumundaki Monotomapa Krallığı’nda çıkarılan altının Mozambik adası, Süfâle ve Angoche’a getirildiğini, bu üç adanın şehrin Kilve sultanının gönderdiği şerifler tarafından idare edildiğini anlatır.

XV. yüzyılın ilk yarısında Portekiz donanması kıyı şeridine hâkim olmakla birlikte iç kısımlarda henüz etkili değildi. Müslümanlar ise epeyce içeride kalan Sena ve Tete şehirlerinde ticaretle meşguldüler. Sahillerde kuvvetli idarî yapı oluşturmayan işgal güçleri yanında Quitangonha, Sancul, Sangage ve Angoche gibi yerler uzunca bir süre müslüman yöneticilerin elinde kaldı. Portekizliler, XVI. yüzyılın başından itibaren adım adım ele geçirerek sömürgeleştirdikleri Mozambik’i, 1750’de merkezi Goa Limanı’nda bulunan ve kral nâibi tarafından idare edilen Hindistan sömürgesine bağladıktan bir yıl sonra müstakil hale getirdiler. Mozambik adasını da 1898 yılına kadar devam eden süreçte bu sömürgenin merkezi yaptılar.

Portekizliler’in Doğu Afrika’da en önemli geçim kaynağı, XIX. yüzyılın ortalarına doğru yasaklanıncaya kadar köle ticareti ve diğer Avrupa ülkelerinin sömürgelerine belli bir ücret karşılığında yerli insan sevki oldu. Portekizliler köle ticaretini asırlarca Mozambik adası üzerinden yaptılar. Sömürge idaresi, XVI-XIX. yüzyıllar arasında Mozambik’ten dünyanın çeşitli bölgelerine gerçekleştirdiği köle ticareti sayesinde altın çağını yaşadı. 1814 yılına kadar Mozambik adası köle ticareti için en önemli liman iken buranın yerini önce Quelimane, ardından Inhambane ve Ibo limanları aldı. XIX. yüzyılın ilk yarısında 400.000 Mozambikli Portekizliler tarafından köleleştirilip başka yerlere gönderildi. Fransa 1848’de köle ticaretine sınırlama getirdiyse de kaçak köle ticareti devam etti. 1854 yılından itibaren Portekiz, Mozambik içinde çalıştırılmasına izin verdiği veya yurt dışına belli bir ücret karşılığında götürülmesine karşı çıkmadığı işçilere hür insan statüsü vererek düşük de olsa bir ücretlendirme yaptı. Ancak bu ücret ülkede aynı işi yapan Avrupalı işçilerin ücretine göre çok azdı. 1857’de Portekiz sömürge valisi, Fransızlar’ın yürüttüğü kaçak köle ticaretini engellemeye çalışınca iki ülke arasında diplomatik kriz yaşandı. Fransa’nın 1859’da Doğu Afrika sahillerinden köle ticaretini kesin olarak yasaklamasıyla Mozambik’ten köle taşınması son buldu. Fransa 1881’de, Komor adalarından Mayotte ve Madagaskar’da ihtiyaç duyduğu iş gücü açığını Mozambik’ten sağlamak üzere Portekiz ile yeniden anlaştı. Mozambik adası ve Quelimane Limanı’ndan 1852’de başlayan ve 1902 yılına kadar aralıklarla devam eden bu süreçte 115.000 Mozambikli işçi Fransız sömürgelerine götürüldü. Ardından bu defa Güney Afrika ve Zimbabve’deki madenler için Mozambik’ten işçi talep edildi.

Portekiz, 1884-1885 yıllarında düzenlenen Berlin Konferansı sırasında bugünkü Mozambik Devleti’nin sınırları içinde kalan toprakları himayesine aldığını ilân etti. Bununla birlikte XX. yüzyıla gelindiğinde bile bütün ülkeyi kontrol etmekten uzaktı. Mozambik topraklarının önemli bir kısmının sömürgeleştirilmesi ancak 1924’te tamamlandı. Yaklaşık beş asırdır Mozambikliler’i yurt dışına köle ve işçi olarak pazarlayan Portekiz, bu dönemde ülkedeki arazileri işletmek için Avrupa’dan göçmen getirmeye başladı. 1932’de 18.000 olan Avrupalı işçilerin sayısı 1960’ta 85.000’e ulaştı. Bölge 1951 yılında Portekiz’in deniz aşırı eyaleti ilân edildi.

1949’da Eduardo Mondlane, bir öğrenci hareketi olan Nucleo dos Estudantes Secundarios de Moçambique’i (NESAM) kurarak Portekiz sömürgeciliğine karşı ilk mücadeleyi başlattı. Aynı yıllarda daha geniş katılımlı bir kurtuluş hareketinin temelleri atıldı. 1962’de kuruluşu gerçekleşen, liderliğini Eduardo Mondlane’nin üstlendiği Marksist-Leninist eğilimli Mozambik Kurtuluş Cephesi (Frente de Libertaçao de Moçambique [FRELIMO]) Sovyetler Birliği ve Çin’in desteğini aldı. 1964 yılında silâhlı mücadeleye girişen Mozambik Kurtuluş Cephesi’nin direnişçi sayısı 1968’de 4000’e ulaşınca Portekiz ülkede asker sayısını 50.000’den 70.000’e çıkardı ve bağımsızlık taraftarlarına tam bir katliam uygulamaya başladı. Eduardo Mondlane, 3 Şubat 1969’da Tanzanya’nın


başşehri Dârüsselâm’daki ikametgâhında bombalı bir saldırı sonucu öldürülünce yerini Fransa’nın Poitiers şehrinde tıp tahsili gören ve 1962’de Dârüsselâm’a dönerek Mozambik Kurtuluş Cephesi’ne katılan Samuel Moises Machel aldı. Direnişçiler, Tanzanya’dan aldıkları güçle ülkenin kuzeyinde ve önemli merkezlerinde silâhlı mücadeleyi arttırdılar.

1974’te Portekiz’de gerçekleştirilen darbenin ardından Mozambik Kurtuluş Cephesi’nin lideri Samora Moises Machel’in Portekiz hükümetiyle görüşmeyi kabul etmesi üzerine yirmi yıl süren gerilla savaşı sona erdi. 25 Haziran 1975 tarihinde başşehir Lourenço Marques’teki Machava Stadı’nda Mozambik’in bağımsızlığı ilân edildi. Mozambik Kurtuluş Cephesi siyasî partiye dönüşerek Mozambik’in tek partisi oldu. Sosyalist bir yönetim kuran Samora Machel, sanayi alanında faaliyet gösteren şirketleri ve tarım yapılan arazileri millîleştirdi. Mozambik, bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rodezya’daki beyazların iktidarına karşı mücadele eden milliyetçi akımları desteklemeye başladı. Bunun üzerine Mozambik sınırını kapatan Rodezya hükümeti sosyalist rejime karşı Mozambik Millî Direnişi (Resistancia Nacional de Moçambique [RENAMO]) adıyla bir muhalefet hareketi oluşturdu. Mozambik halkının rejimden kaynaklanan memnuniyetsizliğini arkasına alan bu hareket, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle ülkede bir iç savaş başlattı. 1980’de Rodezya’da yerliler beyazların iktidarına son verip Zimbabve adıyla bağımsızlıklarını ilân ettiler. Zimbabve’de yerlilerin kurduğu yeni iktidar Mozambik Kurtuluş Cephesi ile anlaşarak Mozambik Millî Direnişi’ne verilen desteği sona erdirdi. 1984 yılında da Güney Afrika Mozambik Millî Direnişi’nden desteğini çekti. 1987’de Mozambik Kurtuluş Cephesi - Mozambik Millî Direnişi arasında iç savaş yeniden alevlendi. 1986 yılı Ekim ayında Güney Afrikalılar’ın düzenlediği iddia edilen bir uçak kazasında Mozambik devlet başkanı Samora Machel öldü, yerine Dışişleri bakanlığı görevini yürüten Joaquim Alberto Chissano devlet başkanı oldu. Mozambik Kurtuluş Cephesi, 1989’da Marksist-Leninist çizgisini terkedip çok partili hayata geçmeyi sağlayan bir anayasayı kabul etti. 1992 yılında Mozambik Kurtuluş Cephesi - Mozambik Millî Direnişi arasında yapılan anlaşmayla iç savaş sona erdi. Anlaşma sonrasında Mozambik Halk Cumhuriyeti olan ülkenin adı Mozambik Cumhuriyeti olarak değiştirildi.

III. ÜLKEDE İSLÂMİYET

VIII. yüzyıldan itibaren bütün Doğu Afrika sahillerinde olduğu gibi Mozambik sahillerinde de müslümanların yaşadığı bilinmekle birlikte İslâmiyet’in ülke içindeki yayılışı konusunda yeterli mâlûmat yoktur. Portekiz sömürge idaresinin kurulmasıyla birlikte bölgeye gelen Cizvit papazları Luabo, Quelimane, Tete ve Mozambik adasında müslümanları ve yerli halkı hıristiyanlaştırma faaliyetlerine giriştiler. Mozambik’in Zambeze vadisine yerleşen Augustine ve Dominiken papazları ise kendilerini misyonerlik faaliyetlerinden ziyade fildişi, altın ve köle ticaretine verdiler.

Ülkenin iç kısımlarında yerliler arasında İslâmlaşma daha ziyade XVIII. yüzyılın başında Portekizliler’in Hindistan’dan getirdikleri müslümanlar vasıtasıyla başladı. Ancak müslüman sayısındaki artış Portekiz sömürge idaresini rahatsız edince göçe bir sınırlandırma getirildi. 1750’de müslümanların Mozambik yerlilerinden köle edinmeleri bunları müslümanlaştırdıkları gerekçesiyle ağır şartlara bağlandı. Bu dönemde Hintli müslümanların ileri gelenleri sahildeki Inhambane’de Kur’an okulu açarak İslâmî eğitim vermeye başladılar. 1770 yılında Macuana’da önemli sayılacak bir İslâmlaşma gerçekleşti. Bölgede çok sayıda çocuğun sünnet edilmesi ve yeni camilerin ibadete açılması Portekiz yönetimini rahatsız etti.

XIX. yüzyılın başında Cabo Delgado’da 50.000 civarında müslüman bulunduğu tahmin edilirken Mozambik adasının kara kısmında 20-30.000 müslüman yaşamaktaydı. Müslümanların sayısının giderek artmasında Uman’ın başşehri Maskat’taki taht merkezini Zengibar adasına taşıyan Bû Saîd hânedanının büyük tesiri olmuştur. Portekiz sömürgeciliğinin Doğu Afrika’daki en büyük rakibi olan bu hânedanın Mombasa’dan Kilve’ye kadar uzanan sahilde hâkimiyet kurması Doğu Afrika müslümanlarına rahat bir nefes aldırdı. Kilve XVI. yüzyıl öncesindeki gibi yeniden önem kazandı. Bu durum, şehrin güneyindeki Mozambikli müslümanların dinî ve ticarî hayatlarının canlanmasına katkı sağladı. Aynı dönemde Angoche, Kilve’den sonra bölgenin en önemli merkezi oldu. 1836 yılında köle ticareti yasaklanınca müslümanlar sahile yakın bölgelerde yaşayan Makua etnik grubu içinde tebliğ faaliyetine başlayarak bunların önemli bir kısmını müslümanlaştırdılar.

1866’da Mozambik’in kuzeyindeki Makonde etnik grubunun sahile yakın bölgelerde yaşayan önemli bir kısmı müslümandı. 1875-1876 yıllarında Mozambik’in iç kısımlarını gezen Elton, İslâmiyet’in ülkenin birçok bölgesinde yayılmış olduğunu söyler. Tanzanya, Malavi ve Mozambik devletlerinin ortak sınır bölgelerinde yaşayan önemli etnik gruplardan Yaolar’ın reisi III. Makanjila Banali’nin 1870’te İslâmiyet’i kabul etmesinin ardından idaresindeki yerleşim birimleri birer İslâmî tebliğ merkezi haline geldi. 1880’li yıllarda Komor adalarında giderek yaygınlaşan Şâzeliyye ve Kādiriyye tarikatlarına mensup şeyhler 1910-1920 yıllarında Mozambik’te İslâm’ın yayılmasına büyük katkı sağladılar.

Mozambikli müslümanların Osmanlı Devleti’yle de temas halinde oldukları bilinmektedir. 1862’de Güney Afrika’ya tebliğ ve irşad için gönderilen Ebûbekir Efendi Mozambik’e birkaç defa gitmişti. Hamidiye Hicaz demiryolu yapımı esnasında Lourenço Marques’teki İslâm Encümeni tarafından toplanan para yardımı İstanbul’a ulaştırılmış, bunun üzerine yardımda bulunan Mozambikli müslümanlar II. Abdülhamid tarafından madalya ile ödüllendirilmiştir (BA, Y.MTV, nr. 280/40).

XX. yüzyılın başında Mozambik’teki önemli İslâmî merkezlerden biri olan Angoche’ta on beş cami ve Kur’an okulu bulunuyordu. Portekiz sömürge idaresi bu dinî canlılıktan rahatsız oldu. 1903’te müslümanların evleri ve camileri yıkılıp yağmalandı. Buna rağmen Komorlu âlimler, İslâm hukuku öğretmek ve Arapça eğitimi vermek için Angoche’a gelmekten vazgeçmediler. 1937’de Mozambik sahillerindeki bütün Kur’an mekteplerini ve camileri kapatan Portekiz sömürge idaresi müslümanların baskısı sonucu ertesi yıl bu kararından vazgeçti. Portekiz Misyoner Atlası’na göre 1964 yılında ülkede toplam 800.000 müslüman, 796.403 Katolik ve 200.000 Protestan bulunuyordu. Ayrıca 10.000 civarında Hint asıllı müslüman uzun yıllardır Mozambik’te yaşamaktaydı.

Bağımsızlıktan sonraki ilk on yıl Mozambik müslümanları için çok sıkıntılı bir dönem oldu. 1976’da Mozambik Kurtuluş Cephesi’nin ülkedeki dinî amaçlı dernekleri yasaklaması üzerine Dârüsselâm’da okuyan Mozambikli müslüman öğrenciler ülkelerinde İslâm’a aşırı baskı yapıldığını söyleyerek olayı dünya gündemine taşıdılar. Mozambik Kurtuluş Cephesi


1983’te Mozambik Müslümanlar Konseyi’ni (Council of Muslims of Mozambique [CISLAMO]) resmen tanıdı. Ancak müslümanlar Arabistan ve Uman ile iş birliği yaptıkları gerekçesiyle 1989 yılına kadar yönetimden dışlandı. 1990’da müslümanları bir idarî çatı altında toplamak için Congresso Islamico adıyla yeni bir teşkilât kuruldu. 1993 yılında yapılan çok partili seçimler Mozambik’te dinî hayatı bir ölçüde rahatlattı.

Ülkede daha çok kuzeyde yoğunlaşan müslüman nüfusun oranıyla ilgili olarak % 20-30 arasında farklı rakamlar verilmekte, bazı müslüman araştırmacılar bu oranın % 50’yi aştığını, ancak dinî ve siyasî sebeplerle düşük gösterildiğini belirtmektedir. Sahil kesiminde yaşayan Sevâhilî müslümanların tamamına yakını Şâfiî, Hindistan’dan gelenler ise Hanefî mezhebine mensuptur. Müslümanların yönetimde hemen hemen hiç söz hakkı bulunmamakta, 1990 yılından itibaren müslümanları kabinede tek bir müslüman bakan temsil etmektedir. Adalet ve din işlerinden sorumlu Joseph Abboud adındaki bakanın girişimleri sonucunda 1994’te İslâm Konferansı Teşkilâtı’na aslî üye olan Mozambik bir yıl sonra da İslâm Kalkınma Bankası üyeliğine kabul edildi. 1994’te Mozambik Kurtuluş Cephesi ile Mozambik Millî Direnişi arasındaki rekabet, bu iki partinin aday listelerine müslümanların önde gelenlerini koyma yarışına girmesine sebep oldu; müslümanlar tarafından kurulan Mozambik Bağımsızlık Partisi (PIMO) seçimlerde oyların sadece % 1’ini alabildi. Müslüman milletvekillerinin girişimiyle 1996 yılında kurban bayramı resmî tatil olarak kabul edildi. 2000 yılında Mozambik’teki müslüman gençlere yüksek derecede İslâmî eğitim imkânı sağlamak üzere Mûsâ b. Bîk Üniversitesi açıldı.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, Y.MTV, 10 Ramazan 1323, nr. 280/40; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Meynard), I, 223, 472; Ĥudûdü’l-Ǿâlem (Minorsky), s. 163; Şerîf el-İdrîsî, La géographie d’Edrisi (trc. P. A. Jaubert), Paris 1840, II, 57-58, 65, 78-79; İbn Battûta, Seyahatnâme, I, 282; İbn Mâcid, Arab Navigation in the Indian Ocean before the Coming of the Portuguese (trc. G. R. Tibbetts), London 1981, s. 208, 215, 218, 234, 429-430; Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriye (nşr. Ertuğrul Zekâi Ökte v.dğr.), İstanbul 1988, I, 166-167; L. M. Devic, Le pays des zendjs où la côte d’orientale d’Afrique, Paris 1883, s. 27, 82-86, 173, 178; G. de Bosschère, Autopsie de la colonisation, Paris 1967, s. 191; N. Chittick, Kilwa: an Islamic Trading City on the East African Coast, Nairobi 1974, I, 14, 16; II, 240-241, 246-247; J. M. Cuoq, Les musulmans en Afrique, Paris 1975, s. 471-476; E. Mondlane, Mozambik Kurtuluş Mücadelesi (trc. Ender Başat), İstanbul 1975, tür.yer.; Türkkaya Ataöv, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri, Ankara 1975, s. 447-450; C. Coquery-Vidrovitch, Afrique noire, Paris 1985, s. 47, 50, 72, 196-197; a.mlf., Histoire des villes d’Afrique noire, Paris 1993, s. 43, 74, 78, 81, 210, 215, 221, 230; D. Barbosa, The East Coast of Africa at the Beginning of the Sixteenth Century (trc. R. O. Collins), New York 1990, s. 66-69; M. Hiskett, The Course of Islam in Africa, Edinburgh 1994, s. 157-158, 171; D. Jouanneau, Le Mozambique, Paris 1995, tür.yer.; E. A. Alpers, “Islam in the Service of Colonialism? Portuguese Strategy during the Armed Liberation Struggle in Mozambique”, Lusotopie, Bordeaux 1999, s. 165-184; a.mlf., “East Central Africa”, The History of Islam in Africa (ed. N. Levtzion - R. L. Pouwels), Ohio 2000, s. 303-321; R. L. Pouwels, “The East African Coast”, a.e., s. 251-271; E. Morier-Genoud, “l’Islam au Mozambique après l’indépendance: Histoire d’une montée en puissance”, l’Afrique politique, Paris 2002, s. 123-144; M. D. D. Newitt, “The Early History of the Sultanate of Angoche”, JAfr.H, XIII/3 (1972), s. 397-406; B. B. Joao, “Abdul Kamal-Megama (1892-1966): Pouvoir et religion dans un district du nord-Mozambique”, Islam et sociétés au sud du Sahara, sy. 4, Paris 1990, s. 137-141; G. S. P. Freeman-Grenville, “Mozambique”, EI² (Fr.), VII, 246-248; a.mlf. - G. Ferrand, “Sofala”, a.e., IX, 727-731.

Ahmet Kavas