MİSVER b. MAHREME

(المسور بن مخرمة)

Ebû Abdirrahmân el-Misver b. Mahreme b. Nevfel el-Kureşî (ö. 64/683)

Sahâbî.

Hicretten iki yıl sonra Mekke’de dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Kureyş kabilesinin Benî Zühre koluna mensuptur. Mekke fethinde (20 Ramazan 8 / 11 Ocak 630) İslâm’ı kabul eden babası fetihten hemen sonra zilhicce ayında Misver’i Medine’ye götürdü. Daha önce hicret etmiş olan annesi Âtike (veya Şifâ) Abdurrahman b. Avf’ın kız kardeşidir. Misver’in tâbiînden olduğu görüşü doğru değildir. Zira Resûl-i Ekrem vefat ettiğinde sekiz yaşında olan Misver’in, Vedâ haccı sırasında hac menâsikini çok yakınında bulunduğu Resûlullah’tan bizzat öğrendiği ve uyguladığı belirtilmektedir. Abdest almakta olan Resûlullah’ın elbisesinin üst kısmını bir yahudinin teşvikiyle yukarıya doğru toplayarak onun sırtındaki nübüvvet mührünü görmüş, bunu farkeden Hz. Peygamber geriye dönüp Misver’e tebessüm ederek yüzüne bir avuç su atmıştır.

Misver’in, yerine seçilecek halifeyi belirlemek için Hz. Ömer’in tayin ettiği şûrâ heyetinde yer alan dayısı Abdurrahman b. Avf’a bu hususta yardımcı olduğu ve toplantının onun evinde yapıldığı zikredilmiştir. Kādisiye Savaşı’na (15/636) katılan Misver savaş sonrasında yakut ve zebercetle süslü altın bir ibrik bulmuş, bir İranlı’nın bunu 10.000 dirheme satın almak istemesi üzerine kıymetli bir şeye sahip olduğunu anlayarak durumu ordu kumandanı Sa‘d b. Ebû Vakkās’a bildirmiş, o da ibriği Misver’e hediye etmiş, ancak daha sonra 100.000 dirheme satarak parasını ona vermiştir. Hz. Osman, evi muhasara edildiğinde Şam Valisi Muâviye’yi durumdan haberdar edip yardım istemesi için elçi olarak Misver’i göndermişti. Bir defa da Muâviye’nin halifeliği sırasında ona giden heyette yer alan Misver, Muâviye’nin ölümüne kadar (60/680) Medine’den ayrılmadı; ancak onun yerine geçen oğlu Yezîd’e biat etmek istemediği için Mekke’ye göç ederek oraya yerleşti. Harre Savaşı’ndan sonra Yezîd tarafından Abdullah b. Zübeyr’in üzerine gönderilen kuvvetlere karşı yapılan savaşta İbnü’z-Zübeyr’i destekledi ve onun başdanışmanı oldu. Husayn b. Nümeyr kumandasında Mekke’ye saldıran Yezîd birlikleri mancınıkla taş ve yağlı paçavralar atarak Kâbe’de yangın çıkardıkları sırada Hicr’de namaz kılmakta olan Misver yüzüne isabet eden bir taşla yaralandı; beş gün sonra da 64 Rebîülâhirinin başlarında vefat etti (Kasım 683 sonları); Abdullah b. Zübeyr’in kıldırdığı cenaze namazının ardından Cennetü’l-muallâ’da defnedildi. Misver’in 73’te (692) öldüğüne dair rivayet doğru değildir.

Mekke dışında geçirdiği her gün için Mekke’ye döndüğünde yedi tavaf yapıp iki rek‘at namaz kıldığı ve sürekli oruç tuttuğu rivayet edilen Misver, Medine’nin meşhur fakihlerinden sonra en çok fetva veren kimseler arasında sayılmaktadır. Bizzat Hz. Peygamber’den hadis işitmesinin yanı sıra başta babası ve dayısı Abdurrahman b. Avf olmak üzere Hulefâ-yi Râşidîn, Abdullah b. Abbas, Ebû Hüreyre, Muhammed b. Mesleme ve Mugīre b. Şu‘be gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiş, Hz. Ömer’den uzun süre faydalanmıştır. Kendisinden kızı Ümmü Bekir, oğlu Abdurrahman ile Saîd b. Müseyyeb, Hz. Hüseyin, Ebû Ümâme, İbn Ebû Müleyke, Urve b. Zübeyr gibi şahıslar hadis öğrenmiştir. Kütüb-i Sitte’de yer alan rivayetlerinin tamamı on iki olup ikisi hem Buhârî hem Müslim’in el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’lerinde, biri sadece Buhârî’nin, dördü sadece Müslim’in eserinde bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Wensinck, el-MuǾcem, VIII, 255; Müslim, “Feżâǿilü’ś-śaĥâbe”, 95; İbn Şihâb ez-Zührî, el- Meġāzî (nşr. Süheyl Zekkâr), Dımaşk 1980, s. 169; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, II, 383; III, 125, 132-134; V, 91, 93, 160, 179; VIII, 52, 223; Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī, Târîħ (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî), Dımaşk 1980, I, 308-309; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), III, 1399-1400;


İbnü’l-ber, el-İstîǾâb (Bicâvî), III, 1399-1400; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 49, 68-70; IV, 121-122, 174; a.mlf., Üsdü’l-ġābe (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ), Beyrut 1418/1997, IV, 130-131; İbn Manzûr, Muħtaśaru Târîħi Dımaşķ, XXIV, 305-310; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, III, 390-394; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 61-80, s. 244-248; İbn Hacer, el-İśâbe (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali M. Muavvaz), Beyrut 1415/1995, VI, 93-95; a.mlf., Tehźîbü’t-Tehźîb (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ v.dğr.), Beyrut 1417/1996, V, 422-423.

Habil Nazlıgül