MEKHÛL b. EBÛ MÜSLİM

(مكحول بن أبي مسلم)

Ebû Abdillâh Mekhûl b. Ebî Müslim Şehrâb b. Şâzel eş-Şâmî ed-Dımaşkī el-Hüzelî (ö. 112/730)

Tâbiîn fakihi.

Künyesi Ebû Müslim ve Ebû Eyyûb olarak da zikredilmektedir (İbn Mâkûlâ, V, 1; Mizzî, XXVIII, 468). Kaynakların çoğu, Mekhûl’ün Kâbil kökenli bir aileye mensup âzatlı bir köle olduğunda birleşmektedir. Rivayete göre Saîd b. Âs, Mekhûl’ü Hüzeyl kabilesinden bir kadına bağışlamış, bu kadın da onu Mısır’da âzat etmiştir. Mekhûl Mısır’da başladığı ilmî çalışmalarını Irak, Hicaz ve Şam’da sürdürdü, sahâbe ve tâbiînin âlimlerinden faydalandı. Onun hangi sahâbîlerden hadis dinlediği hususunda farklı rivayetler bulunmakla beraber Enes b. Mâlik, Vâsile b. Eska‘ ve Ebû Hind ed-Dârî ile görüştüğü ve onlardan hadis rivayet ettiği konusunda ittifak vardır. Mekhûl’ün Hz. Âişe, Übey b. Kâ‘b, Ubâde b. Sâmit, Ebû Hüreyre gibi sahâbîlerle Ebû Müslim el-Havlânî ve Mesrûk b. Ecda‘ gibi tâbiîlerden kendilerine ulaşmadığı halde rivayette bulunduğu kaydedilir. İbn Sa‘d ve ona atfen diğer bazı âlimler tarafından, Hz. Peygamber’e veya karşılaşmadığı sahâbeye bir senedle ulaştırdığı müdelles rivayetleri sebebiyle zayıf sayılan Mekhûl’ü Rib‘î b. Hırâş sadûk, İbn Hibbân, Ebü’l-Hasan el-İclî ve İbn Hacer el-Askalânî sika olarak nitelemiştir. Kütüb-i Sitte müelliflerinden Buhârî, Müslim, İbn Mâce, Tirmizî ve Nesâî onun hadislerine yer vermiştir. Kendisinden hadis alanların başında Saîd b. Abdülazîz, Evzâî, Rebîa b. Ebû Abdurrahman, Haccâc b. Ertât, Humeyd et-Tavîl gelmektedir. Saîd b. Abdülazîz, Mekhûl’den rivayetlerinin çokluğu yanında onun hayatına dair kaydettiği bilgilerle de temayüz etmiştir.

Tâbiîn neslinin orta tabakasından sayılan Mekhûl, Saîd b. Abdülazîz’e göre akranı İbn Şihâb ez-Zührî’den üstündür. Dımaşk’ta döneminin en önde gelen fakihi kabul edilen Mekhûl’ün Muâz b. Cebel ve Ebü’d-Derdâ’nın vefatının ardından bölgedeki fıkhî faaliyetlerde merkezî bir rol üstlendiği anlaşılmaktadır. Daha Abdülmelik b. Mervân zamanında (685-705) fetva vermekle meşgul olduğu kaydedilen Mekhûl, sahâbe neslinden sonra ilmi ve özellikle fıkhı temsil eden tâbiîler arasında sayılmaktadır. Nitekim II. (VIII.) yüzyılın başlarında İslâmî ilimlerin merkezlerini sayan kaynaklar Basra’da Hasan-ı Basrî ve Medine’de Saîd b. Müseyyeb (veya Hicaz’da İbn Şihâb ez-Zührî) ile birlikte Dımaşk’ta Mekhûl’ün halkasını zikretmektedir. Fıkıh kaynaklarında kendisine atfedilen görüşler incelendiğinde özellikle Dımaşk’ta yaşayan sahâbeden rivayetleri ve bunlar hakkındaki yorumları ile bölgedeki fıkhî uygulamalara dair verdiği bilgiler dikkat çekmektedir (meselâ bk. İbn Kudâme, I, 247; II, 65). Kendisine yapılan kadılık tekliflerini geri çeviren Mekhûl’ün ölüm tarihi hakkında farklı kayıtlar bulunmakla birlikte yaygın rivayete göre 112 (730) yılında Dımaşk’ta vefat etmiştir.

Mekhûl’ün Dımaşk’ta ortaya çıkan Kaderiyye düşüncesiyle ilişkisi hakkında çelişkili rivayetler bulunmaktadır. Önde gelen tâbiîn fakihleri arasında kader konusunu tartışan sayılı kişilerden biri olduğu söylenen Mekhûl’ün Kaderiyye taraftarlığı yapmasa da Emevî iktidarına yakın âlimleri tenkit ettiği, kelâm tartışmalarına katıldığı ve Gaylân ed-Dımaşkī gibi Kaderiyye önderleriyle ilişkilerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Kendisinin kaderî olduğuna dair sözleri yalanladığı kaydedilen Mekhûl’ün (İbn Kuteybe, s. 453) Ebû Hüreyre’den, “Kaderîler bu ümmetin Mecûsîleridir” meâlinde müdelles bir hadis rivayet ettiği belirtilmektedir (İbn Ebû Âsım, I, 151; Dârekutnî, VIII, 289; ayrıca bk. Âcurrî, s. 191).

İbnü’n-Nedîm, birçok kaynakta rivayetlerine rastlanan Mekhûl’e Kitâbü’s-Sünen fi’l-fıķh ve Kitâbü’l-Mesâǿil fi’l-fıķh


adlı iki eser nisbet etmektedir. Şam bölgesinin ilim tarihine dair özgün bazı kaynakların müellifi olan Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī, Tesmiyetü aśĥâbi Mekĥûl adlı bir eser kaleme almıştır. Heyza‘ Nâsır Ahmed el-Berekâtî, Fıķhü’l-İmâm Mekĥûl eş-Şâmî fi’ŧ-ŧahâre ve’ś-śalât muķārenen bi-fıķhi’l-eǿimmeti’l-erbaǾa adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır (1414/1995, Câmiatü Ümmi’l-kurâ külliyyetü’ş-şerîa [Mekke]).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, V, 287; VII, 230; Yahyâ b. Maîn, et-Târîħ, II, 584; Halîfe b. Hayyât, eŧ-Ŧabaķāt (Zekkâr), II, 794; Ahmed b. Hanbel, el-Ǿİlel (Vasiyyullah), I, 158, 233, 511, 536; II, 304, 400, 449; III, 280-281; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, VIII, 21-22; İclî, eŝ-Ŝiķāt, s. 439; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 452-453; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târîħ (nşr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî), Medine 1410/1990, II, 389, 399, 410; Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī, Târîħ (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî), Dımaşk 1980, tür.yer.; İbn Ebû Âsım, Kitâbü’s-Sünne (nşr. M. Nâsırüddin el-Elbânî), Beyrut 1400/1980, I, 151; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, VIII, 407-408; a.mlf., el-Merâsîl (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî), Beyrut 1402/1982, s. 211-213; İbn Hibbân, eŝ-Ŝiķāt, V, 446-447; a.mlf., Meşâhîrü Ǿulemâǿi’l-emśâr (nşr. M. Fleischhammer), Wiesbaden 1959, s. 114; Âcurrî, eş-ŞerîǾa (nşr. M. Hâmid el-Fıkī), Beyrut 1403/1983, s. 191; Dârekutnî, el-Ǿİlel (nşr. Mahfûzürrahmân Zeynullah es-Silefî), Riyad 1412/1991, VIII, 289; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 283; Kādî Abdülcebbâr, Fażlü’l-iǾtizâl ve Ŧabaķātü’l-MuǾtezile (nşr. Fuâd Seyyid), Tunus 1393/1974, s. 100-101, 230, 339; İbn Mencûye, Ricâlü Śaĥîĥi Müslim (nşr. Abdullah el-Leysî), Beyrut 1407/1987, II, 275-276; Ebû Nuaym, Ĥilye, V, 177-193; İbn Mâkûlâ, el-İkmâl, V, 1; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿ (nşr. Halîl el-Meys), Beyrut, ts. (Dârü’l-kalem), s. 70; İbnü’l-Kayserânî, el-CemǾ beyne ricâli’ś-Śaĥîĥayn, Beyrut 1405/1985, II, 526; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ, LX, 197-234; Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, eđ-ĐuǾafâǿ (nşr. Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kādî), Beyrut 1406/1986, III, 138; İbn Kudâme, el-Muġnî (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî - Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1412/1992, I, 247; II, 65; İbn Hallikân, Vefeyât, V, 270-272; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XXVIII, 464-475; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, V, 155-160; a.mlf., Dîvânü’đ-đuǾâfâǿ ve’l-metrûkîn, Beyrut 1408/1988, II, 377; Alâî, CâmiǾu’t-taĥśîl fî aĥkâmi’l-merâsîl (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1407/1986, s. 285-286; İbnü’l-Irâkī, Tuĥfetü’t-taĥśîl fî źikri ruvâti’l-merâsîl (nşr. Abdullah Nevvâre), Riyad 1419/1999, s. 314-315; İbnü’l-Murtazâ, Ŧabaķātü’l-MuǾtezile, s. 41; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, X, 289-293; Şa‘rânî, eŧ-Ŧabaķāt, I, 45; Münâvî, el-Kevâkib, I, 170; W. Montgomery Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri (trc. E. Ruhi Fığlalı), Ankara 1981, s. 84, 106, 135, 138.

Eyyüp Said Kaya